“Çalışan kadın kası” diye bir şey var mı?
Var efendim. Anlatacağım size. Hem de aynı vücudumuzdaki diğer kaslarımız gibi kullanılmadıkça köreliyor. Bu kaslar çok nankör. Kurumsal dünyada senelerce çalış, çabala, saçını süpürge et nafile. 1,5 sene işe ara verince resmen doğum izninden dönmüş gibi oluyorsun. Sudan çıkmış balığa dönüyorsun. Sanki hiç çalışmamış gibi.
Çalışan kadının bazı önemli kasları var:
- Evi, çoluğu, çocuğu, kediyi, köpeği, bakıcıyı çalışırken idare etme kasları: Bunlar çalışan kadının olmazsa olmaz kaslarıdır. Benim evdeki yardımcımı, Excel tablosuyla yönetmeye çalıştığım bir dönem bile oldu. “pazartesi yapılacak işler, salı yapılacak işler” konulu bir tabloydu ama Excel’di resmen. İyi ki kadıncağıza Power Point’te “evi yönetmenin püf noktaları” konulu sunum yapmamışım. Hatta benden performansa dayalı prim sistemi de beklenirdi. Aslında çalışan hanımlar hiçbir şart altında kendilerini bu işte yeterli hissetmezler ama gelin görün ki yeryüzündeki en iyi organizatör onlardır. Çalışırken en iyi çalışan kaslar da bu kaslardır. Ben ara verip tekrar iş hayatına döndüğümde en çok bu kısımda zorlandım. Kaç kere yardımcının parasını bırakmayı unuttum, çocuğun kurslarının saatlerini karıştırdım, okulla ilgili yapmam gereken şeyleri unuttum, hayvanlarının aşı tarihlerini kaçırdım, çocuğu harçlıksız okula yolladım – neyse ki müdür yardımcımız sağ olsun aç kalmamış – ve daha neler neler. Hani yemek yapmak falan hak getire. Buzdolabında fare düşse kafasını kırar. Bir süre çocuk hazır köfte, pizza ve makarnayla beslendi. Kedi ve köpek de aynı mamayı yedi. Mama buldukları zaman tabii. Sulanamayan çiçekler çöpe gitti. Kendime hayret ettim. Nasıl olur dedim ya? Resmen beceriksizim. Organizasyon kaslarım kaybolmuş. Nerede o aynı anda birden fazla işe takla attıran kadın?
- İşi idare etme kasları: Sadece yaptığınız işi iyi yapmak yetmez. Asla. Zaten konu çoğu zaman iyi çalışıp çalışmamak da değildir. Diğer departmanlarla ilişkiler, üst yönetimle ilişkiler, şahane sunum yapma yetenekleri, etkileme becerileri, politik olarak doğru olma becerileri, müzakere becerileri, kulis yapma becerileri gibi birçok yan yeteneğe de sahip olmanız gerekmektedir. Hani erkek egemen bir iş dünyasında zaten 1-0 başlamaktan bahsetmiyorum bile. Hatta çalıştığım şirketlerden birinde visible (görünür) olma; yani göze görünür olma diye yazılı olmayan bir beceri vardı ki, resmen performans toplantılarında dilimize pelesenk olmuştu. Görünür olmak. Artık içini doldurmayı sizlerin hayal gücüne bırakıyorum. Aslında bu kaslarınız gelişmişse pek unutulmuyor. Bisiklete binmek gibi. Sadece ilk haftalarda biraz bocalıyorsunuz ama ilk yerine gelen kaslar da bunlar oluyor. Test ettim, onayladım.
- Kendini idare etme kasları: Yazık bütün bunlar olup biterken bir de saçın dip boyası gelir, pilates yapmak isteriz, yoga yapmak isteriz, bakımlı olmak isteriz, ruhumuzu zenginleştirmek isteriz. Bu da ayrı bir kas. Ajandayı hayal etsenize. Yani kadının duş süresiyle erkeğin duş süresi arasında bile fark varken varın geri kalanını siz düşünün. Zaten işe ara verdikten sonra 08:00 – 17:30 – o da şanslıysa- bir düzene geçmiş kadıncağız. Günün büyük çoğunluğu ofiste geçiyor. Çıkışta çocuğunu mu görsün, spora mı gitsin meditasyona mı gitsin, ne yapacağını şaşırmış durumda. Buralarda da hafif bir zorlanma söz konusu oluyor çünkü eskiden gün içinde de yapabildiğin tüm bu aktiviteleri artık iş çıkışı ve hafta sonuna bırakmak zorunda kalıyorsun. Randevu al alabilirsen. Eve geldin, yemek yedin, zaten saat oldu 10. Kitap desen okuyamazsın – benim hafta içi kitap okuma limitim; elime alabilirsem 2,5 sayfa – dizi film falan seyretmek mümkün değil, sürekli uyuyakalıyorum. Devamlı bir plan-program söz konusu. Çocuk kurstayken dur spora gideyim, oradan o arkadaşlarıyla takılırken saçımın dibini boyatayım…vs..vs. E arkadaşlarını da özler bu kadın şimdi. Hiç mi sosyalleşmesin?
Velhasıl kelam kadın olmak zor zanaat. Her daim hayata karşı kaslarını fit tutacaksın. Hele çalışan ve bebeli kadın olmak daha da zor zanaat. Ama bu kadın denen varlık çok acayip. Doğursa da, işe güce ara da verse küllerinden doğuyor. Her seferinde daha da güçlenmiş bir şekilde. “Cinsdaşlarım” diye demiyorum valla ama Allah özenmiş de yaratmış bizi sağ olsun.