Çalışan anne iş yaşamında ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kalıyor
Günümüzde anneler iş hayatında daha önce hiç olmadıkları kadar aktifler. Ama iş dünyasındaki artan sayılarına rağmen anneler hala belirli ayrımcılıklar ve izin günlerinin yetersizliği gibi zorluklar yaşıyorlar. Eğitim ve iş bağlılığı gibi faktörleri kattığımızda bile çalışan anneler çocuksuz çalışanlara göre genellikle daha az kazanıyor. Psikoloji üzerine doktora yapmış Kanadalı yazar ve blogger Romeo Vitellii’nin ebeveyn olmak ile maruz kalınan ‘iş yeri nezaketsizliği’ (workplace incivility) arasındaki korelasyonu incelendiği makalesi ‘anne çalışan’ olmanın zorluklarını yansıtıyor.
Anneler iş yerinde kaba ve saygısız davranışlara daha mı çok maruz kalıyor?
‘İş yeri nezaketsizliği’, iş yerlerinde kişiler arası saygıyı ihlal eden, kaba hareketler olarak tanımlanır. Küçümseme, topluluğun dışında bırakma, kişinin yaptığı işi diğer çalışanların içinde aşağılama gibi farklı formlarda karşımıza gelebilir. Bu davranışlar bireylerde iş tatmininin azalmasına, iş değiştirmelerin artmasına ve bir takım psikolojik sıkıntılara neden olur. Çalışan anneler bu tip nezaketsizliklere ve ayrımcılığa ciddi anlamda maruz kalıyor olmalarına rağmen bu konuda yapılan araştırmalar oldukça sınırlı.
Annelerin kariyerlerine kendilerini çocuksuz kadınlar kadar adamıyor oldukları önyargısı bunlardan biri. Özellikle hukuk ya da finans gibi yüksek oranda profesyonellik gerektiren mesleklerde bunu daha sık görüyoruz. Anneler, çocuklarını kariyerlerinin önüne koyduğu ve işlerinin gerektirdiği profesyonellikten ve bağlılıktan taviz verdikleri gerekçesiyle suçlamalara maruz kalıyorlar.
”2007’de yapılan sosyolojik bir çalışmanın sonuçlarına göre, anneler iş yerlerinde çocuksuz kadınlara göre daha az hırslı, daha az rekabetçi ve daha düşük motivasyona sahip olarak görülüyor.”
Ayrıca işverenleri tarafından çocuklu kadınların daha fazla izin gününe ihtiyacı olduğu ve iş gezileri için müsait olmadıkları düşünülüyor. Sonuç olarak diğer bütün nitelikler ve beceriler aynı olsa bile, anneler anne olmayan çalışan kadınlara göre daha düşük maaş alıyor ve daha az terfi ediyor. Erkekler içinse baba olma durumunun olumsuz etkileri yok. Cinsel kalıplar erkeklere daha çok serbestlik tanıdığı için bu tip önyargılar babaları anneler kadar baskılamıyor.
Hatta tam tersine, annelerle kıyaslandığında, babalar çocuksuz erkek çalışanlar karşısında daha avantajlı durumda bile olabiliyor. Çocuklu erkek çalışanlar genellikle çocuksuz erkeklere göre daha yüksek maaş alıyor; terfiler, yeni iş teklifleri ve eğitim fırsatları gibi pek çok ayrıcalığın kapısı babalara aralanıyor. Bu durumun sebebi aslında babanın “evin geçimini sağlayan, eve ekmek getiren adam” olma stereotipi; ve bunun takdir edilmesi.
Journal of Occupational Health Psychology’de yayımlanan yeni bir araştırma, annelik statüsü ve annelerin maruz kaldığı iş yeri nezaketsizliği üzerine kapsamlı sonuçlar getiriyor. Texas A&M Üniversitesi’den Kathi N. Miner ve araştırma ekibinin yürüttüğü çalışmada ayrıca erkekler ve kadınlar için annelik/babalık rollerinin doğurabileceği olumlu sonuçlar da değerlendiriliyor. Sektör olarak, yüksek oranda profesyonellik gerektirdiği ve erkek-egemen bir kariyer alanı olarak algılandığı için hukuk alanı seçiliyor. Çalışma kadın ve erkek hukuk profesörlerinin maruz kaldığı nezaketsiz davranışları inceliyor.
Araştırmada Association of American Law Shools (AALS)’ye bağlı çalışan, yaşları 27 ile 80 arasında değişen 594 kadın ve 640 erkek katılımcı yer alıyor. Bütün katılımcılar işyeri nezaketsizliğinin, anne-babalık durumunun, iş bağlılığının, iş tatmininin ve depresyon seviyesinin ölçüldüğü online anketler dolduruyorlar. Önceden çocuk yetiştirmiş olsalar da, şu an çocuk bakmayan erkek ve kadınlar ‘ebeveyn olmayanlar’ olarak sınıflandırılıyor.
Ortalama olarak ankete katılan kadınların yüzde 57si anne; erkeklerin de yüzde 49u baba. İş yerindeki nezaketsizlik, “Geçtiğimiz yıl, başka bir hukuk fakültesi çalışanı size herhangi bir şekilde saygısız/aşağılayıcı davrandı mı?” gibi sorularla ölçülüyor.Çalışmada ayrıca daha fazla çocuğa sahip annelerin daha fazla nezaketsizliğe uğradığı belirtiliyor. Üç veya daha fazla çocuklu kadınların iş yerinde iki veya daha az çocuklu kadınlara göre çok daha fazla nezaketsiz davranışlara maruz kaldığı raporlandı.
Babalar ve anneler arasında yapılan karşılaştırmaya göre anneler işyerinde daha fazla nezaketsizliğe maruz kalıyor. Ayrıca, çocuksuz kadın çalışanlar, çocuksuz erkek çalışanlara göre işyerinde yine daha fazla nezaketsizliğe maruz kalıyor.
Bununla birlikte çocuk sahibi olmak anne-babalar için işyerindeki stresin üzerinde tamponlayıcı bir etkiye sahip olabiliyor ve bu stresle daha rahat baş etmelerini sağlayabiliyor. Hayatta anne, baba, iş kadını, iş adamı gibi birden çok kimliğe sahip olmanın depresyonu ve sıkıntıyı hafiflettiği düşünülüyor. Her ne kadar çocuklu çalışanlar iş yerinde problemler yaşadığını belirtse de, anne-baba olmanın iş yerindeki stresi hafiflettiği belirtiliyor.
Kathi Miner ve meslektaşları, sonuçların bu şekilde çıkmasının hukuğun erkek egemenliğinde bir meslek olmasından kaynaklanıyor olabileceğini bildirdi. Hukukta işteki sorumluluklar aile sorumluluklarından daha önemli kabul ediliyor ve aile içerisindeki tatminsizliklerin yarattığı performans kaybı bu meslekte daha az tolerans görüyor.
Çalışmanın sonuçlarına iyi bir açıklama getirmek zor, fakat Miner, bunun geleneksel cinsiyet rollerinin altından çıktığını düşünüyor. İşverenler hala çalışan annelere özel izinler ya da ayrıcalıklar sunma konusunda istekli değiller. Ancak çalışan annelerin ortaya çıkması esnekliğin çalışanlar üzerinde önemli olduğunu işverenlere gösterdi. Çocuk bakımı modern yaşamın bir parçası ve çalışanları aile olmanın sebep olabileceği herhangi bir işyeri nezaketsizliğinden korumak işveren için kesinlikle iyi bir düşünce.
Kaynak: Psychology Today