X

Çakralardaki tıkanıklıkları açmaya yardımcı çakra açma yöntemleri

Eski Hint felsefesine göre, vücudumuzda çakralar olarak bilinen yedi adet ana enerji merkezi bulunuyor. Her çakranın, fiziksel bedenimizde, omurgamız boyunca dizili olduğuna ve hem bedensel hem de psikolojik problemlerin çakraların dengesizliğe girmesinden ve enerji akşının sekteye uğramasından kaynaklandığı düşünülüyor. Çakra açma yöntemleri ise, çakralardaki dengesizliklerin giderilmesini içeren bir dizi pratikten oluşuyor.

Çakraların dengesizliğe girmesinin en büyük nedeni, enerjinin belirli noktalarda sıkışıp kalması ve akışının bozulmasıyken, biriken ve sıkışan enerjinin temizlenmesi olarak bilinen çakra açma, hem hastalıkların önlenmesine hem de ruh halinin dengelenmesine yardımcı olabiliyor. Sizlerle bu yazımızda, çakralardaki dengesizliklerin fiziksel ve psikolojik belirtilerinin yanı sıra, çakra açmak için uygulayabileceğiniz pratik çakra açma yöntemleri paylaşacağız.

1. Kök çakra nasıl açılır?

Omurganızın tabanında, kuyruk sokumunun bitiminde yer aldığına inanılan kök çakranın dengesizliğe girmesi bedensel olarak bacaklarda, ayaklarda, rektumda, kuyruk sokumunda, bağışıklık sisteminde, üreme organlarındaki sorunlarla kendini gösterir. Dejeneratif artrit, diz ağrısı, yeme bozuklukları ve kabızlık sorunu gibi problemler kök çakranı dengesiz çalıştığının göstergesi olabilir. Fiziksel problemlerin yanı sıra, temel ihtiyaçların karşılanamamasıyla ilişkili olan finansal sıkıntılar, barınma ve beslenme gibi ihtiyaçların doğru şekilde karşılanamaması, yani kişinin hayatta kalma becerilerinin ihtiyaçlarını karşılaması için yeterli olmaması da kök çakranın dengesizliğe girmesiyle ilişkili olabilir.

Kök çakranın genellikle diğer çakralara da enerji sağladığı düşünülür, bu nedenle eğer tıkanmışsa veya dengesizse, muhtemelen diğer çakralarınız da dengesiz çalışıyor olabilir. Bu nedenle özellikle kök çakranın dengeli çalışması, tüm çakraların ve çakralara bağlı sistemlerin dengelenmesi için oldukça önemlidir.

– Nefes ve meditasyon: Karın nefesi ve kırmızı ışık meditasyonu

Kök çakranın rengi kırmızı olarak bilinir ve bu çakranın bulunduğu omurganın tabanında, kuyruk sokumunun tam ucunda parlak bir şekilde parlayan kırmızı rengi zihinde görselleştirmek, kök çakra temizliğinin ve dengelenmesinin bilinen en kolay ve pratik yollarından biridir.

Bağdaş kurarak yere ya da kuyruk sokumunuzu destekleyecek bir sandalyeye oturun. Çevrenizdeki tüm dikkat dağıtıcıları en aza indirdikten sonra gözlerinizi kapatın ve kırmızı bir ışık topu hayal edin. Ellerinizi kök çakranın üzerine yerleştirin. Pasif bir şekilde nefes alın ve güçlü bir şekilde nefesi ittirin. 10 kez tekrar ettikten sonra karnınızı içeriye doğru sıkarak çekin. Dinlenin ve aynı uygulamayı tekrar yapın. Ellerinizden çıkan kırmızı bir ışık topunun kök çakranızı şifalandırdığını ve burada bulunan tüm hücrelerinizi yenilediğini hayal edin. Bu nefes ve meditasyon egzersizini 5 dakika kadar tekrarlayabilirsiniz.

– Yoga duruşu: Ağaç pozu

Birçok yoga duruşunun bu çakrayı temizlemek için tasarlandığını biliyor muydunuz? Yoga pozları arasından kök çakrayı dengelediği bilinen en iyi pozlardan biri ağaç pozudur. Sol ayağınızın tabanını sağlam şekilde matınızın üzerine yerleştirirken, sağ ayağınızı sol diz kapağınızın yanına yavaşça getirin. Bu hareketi yaparken bir yandan da yukarıdaki görselleştirme tekniğini de kullanabilirisiniz. Sağ ayağınızı dizinize ya da bacağınızda ulaşabildiğiniz en uç noktaya koyarken, kalça kemiklerinizin karşıya baktığından emin olun ve ayak parmaklarınızı mümkün olabildiğince sıkıştırın. Kollarınızın pozisyonu konusunda yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz: Dilerseniz başınızın üstünde birleştirebilir, dilerseniz iki yana açabilir, dilerseniz kendinize sarılabilirsiniz. Diğer ayağa geçmeden önce 5-8 nefes boyunca bu pozda bekleyerek bedeninizin yerden aldığı desteğe ve yerle olan bağlantınıza odaklanın.

– Egzersiz: Yürüyüş

Kök çakra toprakla ve dünyayla olan bağlantımıza odaklanan, genelde bedenin alt kısmıyla bağlantılı bir çakra olduğu için bu çakrayı dengeleyebilmek için yapabileceğiniz egzersizlerin başında yürüyüş geliyor. Yürüyüşünüz boyunca dikkatinizi bacaklarınıza ve ayaklarınıza getirmeye, yerden aldığınız desteği duyumsamaya odaklanın. Ayaklarınızın yerle bağlantı kurduğu ve bağlantısının kesildiği anlarda bedeninizde nasıl değişiklikler olduğunu ve nasıl hissettiğinizi gözlemleyin. Her adımınızda yere sağlam basmaya çalışın ve yerden aldığınız desteği hissedin. Bu yolla hem zihninizi dinlendirebilir, hem de kök çakranızı yeniden dengeye getirebilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Sabah rutini

Ayurveda’da kök çakranın elementinin toprak olduğu düşünülür ve bu çakrayı dengelemek için dinacharya pratiğinin uygulanması, yani sağlıklı bir sabah rutiniyle güne başlanması önerilir. Günün geri kalanında daha dengede ve stabil olunabilmesi için güne dil sıyırma, kişiye özel mantralarla yapılan Vedik meditasyon ve limonlu ılık su içerek başlayarak kök çakranızı dengeleyebilirsiniz.

– Aromaterapi

Tarçın, zencefil, sakız veya silhat gibi bitki özlü yağlar ile masaj yaparak ya da içeceklerinizde ve yiyeceklerinizde tüketerek kök çakranızı deneleyebilirsiniz.

2. Sakral çakra nasıl açılır?

Göbeğin hemen altında yer alan sakral çakranın dengesiz çalışması cinsellik ve üremeyle ilgili problemlerle, boşaltım sistemi sorunlarıyla, böbrek işlev bozukluklarıyla; kalça, pelvis bölgesi ve bel ağrılarıyla ilişkilendirilir. Fiziksel bedenin ötesinde, ilişkilerimizle ilgili sıkıntılar, duygularımızı ifade edememe, hayattan keyif alamama, arzuları doyuramama, yaratıcılığın azalması, cinsel ilginin azalması, bağlanma problemleri gibi psikolojik sıkıntılar da sakral çakranın dengesiz çalıştığının bir göstergesi olabilir.  

– Nefes ve meditasyon: Farkındalık meditasyonu

Sakral çakrayı tekrar dengeye getirmek için kendinizle baş başa kalabileceğiniz ve odağınızı geliştirebileceğiniz farkındalık meditasyonu uygulamalarını deneyebilirsiniz. Durgunlaşarak rahatlamak ve sakinleşmek, duygularınızla bağlantı kurmanızı ve onları daha sağlıklı şekilde işlemenizi kolaylaştıracaktır. Her sabah birkaç dakika bağdaş kurarak ve hareketsiz oturarak, sadece şimdiki ana odaklanıp çevrenizdeki kokuları, renkleri ve sesleri fark edebileceğiniz, nefesinize odaklandığınız kısa bir meditasyon pratiği sakral çakranın dengelenmesi için yeterli olacaktır.

– Yoga duruşu: Kelebek pozu

Sakral çakranızda bir tıkanıklık ya da dengesizlik olduğunu düşünüyorsanız, kalça ve alt karın kaslarınızı aktive edecek yoga pozları ve akışları deneyebilirsiniz. Sakral çakranızı tekrar dengeye getirmek için kalça ve alt karın kaslarınızı harekete geçirmenize yardımcı olacak kelebek pozunu (baddha konasana) deneyebilirsiniz: Ayak tabanlarınızı birbirine birleştirecek şekilde rahat bir yere, omurganız dik şekilde oturun. Ellerinizi ayaklarınızın etrafında kenetleyin ve sırtınızda çok hafif bir gerginlik hissedene kadar, göğsünüzü hafifçe öne getiririn. Bu pozisyona geldiğiniz anda nefes alın, nefesinizi 30 saniye boyunca içinizde tutun ve dışarı verin. 3 nefes sonra, göğsünüzü tekrar dikleştirerek oturun. Kendinizi rahat hissettiğiniz sürece, dilediğiniz kadar bu pozda kalabilirsiniz.

– Egzersiz: Dans

Sakral çakranızı aktive etmek için kalça ve alt karın kaslarınızı çalıştıracak hulahop çevirme, squat ya da dans benzeri egzersizlerden faydalanabilirsiniz. Dans ederken şarkı da söylediğinizde, boğaz çakrasını da açacağınız için tek bir egzersizle aynı anda iki farklı çakranızı da çalıştırabilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Masaj

Ayurveda’da abhyanga olarak adlandırılan, kendi kendine masaj yapma uygulaması, sakral çakranın tekrar dengelenmesi için yapılabilecek en iyi pratiklerden biridir. Özellikle bu çakranın rengi olan turuncu meyvelerin (turunçgillerin) yağlarıyla alt karın bölgesine yapılan masajlar sakral çakranın tekrar dengeye gelmesine yardımcı olur.

– Aromaterapi

Mandalina, portakal, sandal ağacı, sedir ağacı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, sakral çakrayı etkinleştirmeyi destekleyecektir.

3. Solar Pleksus çakrası nasıl açılır?

Göbeğin hemen üstünde yer alan solar plexus çakrasının dengesizliğe girmesi sindirim sorunları, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk, kronik yorgunluk, yüksek tansiyon, diyabet, ülser, pankreas ve safra kesesi sorunları, kolon hastalıkları ile ilişkilendirilir. Fiziksel problemlerin yanı sıra kişinin özgüveninin az olması, kendini güçsüz hissetmesi, benlik saygısının az olması, kendini fazla eleştirmesi, reddedilme ya da başkaları tarafından eleştirilme korkusu, fiziksel görünümünden utanma gibi kendini kabul ve öz sevgi ile ilişkilendirilen durumlar da bu çakranın dengesiz çalıştığının işareti olabilir.

– Nefes ve meditasyon: Kapalabhati nefesi

Bir pranayama nefes tekniği olan kapalabhati nefesi, karın kaslarını çalıştıran ve karın bölgesinde yer alan solar plexusu harekete geçiren en etkili nefes egzersizlerinden biridir: Burnunuzdan derin bir nefes alıp, göbeğinizi dışarı doğru genişletebildiğiniz kadar genişletin. Ardından ağzınızdan kısa ancak kuvvetli nefesler vererek (mum üfler gibi) nefesinizi boşaltın. Verdiğiniz her nefesle birlikte, alt karın kaslarınızın hızla omurganıza doğru geri çekildiğinden emin olun.

Kapalabhati nefes tekniğinin yanı sıra, diyafram nefesini odağına alan nefes egzersizleri, stresi azaltan ve öz farkındalığı özüne alan meditasyon pratikleri, görselleştirme teknikleri gibi pek çok zihin odaklı pratik de solar pleksus çakrasının dengeye gelmesine yardımcı olabilir.

– Yoga duruşu: Tekne duruşu (Navasana)

Core bölgesini çalıştıran ve dengede kalmayı sağlayan Navasana, solar plexus çakrasını en iyi dengeleyen yoga pozlarından biri: Omurganız dik duracak şekilde yere oturun ve bacaklarınızı öne uzatın. Daha sonra bacaklarınızı dizlerinizden bükerek yaklaşık bir karış kadar yukarı kaldırın. Bacaklarınız havadayken, üst bedeninizle hafifçe arkaya doğru gitmeye ve 45 derecelik bir açı oluşturmaya çalışın. Oturma kemiklerinizin üzerinde dengenizi bulduktan sonra, önce ellerinizle dizlerinizi tutup karın kaslarınızı hissedin ve hemen ardından ellerinizi serbest bırakarak bacaklarınızı yere 45 derecelik açı oluşturacak şekilde, dümdüz uzatın. Bu iki poz arasında, kendi hızınızda geçişler yapabilir, kendinizi rahat hissedene kadar tekrarlayabilirsiniz.  

– Egzersiz: Pilates ve Yoga

Core bölgesini çalıştıran her türlü egzersizin solar plexus çakrasının dengelenmesine katkı sağladığı biliniyor. Özellikle pilates ve yoga gibi dengede durmayı gerektiren ve vücudun denge merkezi olan core bölgesini çalıştıran hareketlerin yanı sıra plank yaparak da solar plexus çakranızdaki dengesizlikleri giderebilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Ayurvedik CCF çayı

Solar plexus çakrası genelde karın bölgesi ve sindirim sistemiyle ilgili problemlerle ilişkilendirildiği için, bu bölgeyi tekrar dengeye getirmek için enflamasyonu önleyen, içeriğinde kimyon, kişniş ve rezene bulunan Ayurvedik CCF çayını (cumin, coriander, and fennel) tüketebilirsiniz.

– Aromaterapi

Mür, günlük ağacı, limon, köknar ağacı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, Solar Plexus çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.

4. Kalp çakrası nasıl açılır?

Kalbin bulunduğu kısımda yer alan kalp çakrasının dengesiz çalışması, astım, kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları, akciğer hastalıkları, meme kanseri gibi hastalıklr, lenfatik sistem bozuklukları; sırt, omuz, kol ve el bileklerindeki ağrılarla kendini gösterir. Tüm bu fiziksel semptomların yanı sıra yakın ilişkilerde (özellikle romantik ilişkilerde) yaşanan problemler, bağlanmayla ilgili sıkıntılar, kıskançlık, ihanet, terk edilme, öfke, yalnızlık korkusu gibi başkalarından gelen ve başkalarına gösterilen sevgi, neşe, şükran, şefkat, güven gibi alanlarla ilişkili problemler de bu çakranın dengesiz çalıştığının işareti olabilir.

– Nefes ve meditasyon: Nadhi Sodana nefesi

Ayurveda’ya göre dördüncü çakra olan kalp çakrasının elementi havadır, bu nedenle nefes çalışmaları, kalp çakrasını açmanın en iyi yollarından biridir. Kalp çakrasını temizlemeyi odağına alan Nadhi Sodhana nefes egzersizi, zıt iki enerji akışı (alt beden ve üst beden) arasındaki dengeyi temsil eden kalp çakrasını dengeleyecek ve enerji akışının düzenlenmesine yardımcı olacaktır: Bu nefes tekniğini uzanarak ya da oturarak uygulayabilirsiniz. Başlangıçta ciğerlerinizdeki tüm nefesi boşaltın. Sağ elinizin baş parmağıyla sağ burun deliğinizi kapatın ve sol burun deliğinizden karnınıza doğru derin bir nefes alın. Ciğerleriniz tamamen dolduktan sonra sol burun deliğinizi de, aynı elinizin yüzük parmağıyla kapatın ve birkaç saniyeliğine nefesinizi tutun. Hemen ardından, baş parmağınızı serbest bırakın ve yalnızca sağ burun deliğinizden ciğerlerinizdeki nefes dışarı boşaltın. Sağ taraftan nefes alıp sol taraftan nefes verdikten sonra her iki burun deliğini de kapatın. Tam bir nefes döngüsü, her iki burun deliğinden bir kez nefes alıp verdiğinizde tamamlanacaktır. Daha önce hiç nefes egzersizi yapmadıysanız, içinizden dörde kadar sayarak nefes alabilir, nefesinizi 4-8 sayı tutabilir, ardından dört sayıda nefesinizi verebilirsiniz. Bu egzersizi, kendinizi rahat ve sakin hissettiğiniz sürece 10 döngüye kadar sürdürebilirsiniz.

– Yoga duruşu: (Yarım) deve pozu

Yarım deve pozu, sırtınızın üst kısmının geri bükülmesini gerektiren ve kalp alanını açan bir yoga pozudur: Omurganız dik olacak şekilde bacaklarınızı kalçanıza doğru bükerek, dizlerinizin üstüne oturun. Avuç içlerinizi, parmaklarınızı aşağı bakacak şekilde kalça kaslarınızın üst kısmına getirin. Sırtınızı geriye doğru yaslarken kalçalarınızı öne doğru uzatmaya çalışın. Yapabiliyorsanız, sağ elinizle sağ ayak topuğunuzu tutmaya, sol elinizi ise kalbinizin üzerine koymaya çalışın. Pozdan çıkmak için core bölgenizden destek alın ve yavaşça doğrularak omuz ve kalçalarınızı aynı hizaya getirin.

– Egzersiz: Sırtüstü üzme

Kalp çakrasını aktive etmek için, göğüs bölgesini çalıştıran yüzme, özellikle de kalbin bulunduğu alanın açık olduğu sırtüstü yüzme son derece etkili bir egzersiz olacaktır. Ayrıca şınav ya da barfiks çekmek ve kalp açıcı yoga pozları da kalp çakrasındaki tıkanıklıkların giderilmesinde etkili olabilir.

– Ayurvedik ritüel: Kuru fırçalama

Lenfatik sistemi aktive eden ve kan dolaşımını hızlandıran kuru fırçalama (Ayurveda’da garshana olarak da bilinir), kalp çakrasının dengelenmesine ve enerji akışının düzelmesine yardımcı olabilir.

– Aromaterapi

Bergamot, biberiye, nane, çay ağacı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, kalp çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.

İlginizi çekebilir: Solar pleksus çakrası, sakral çakrası ve kök çakrası: Alt bedende yer alan fiziksel enerji merkezleri

5. Boğaz çakrası nasıl açılır?

Bedende boğazın bulunduğu kısımda konumlandığı düşünülen boğaz çakrasının dengesizliği tiroid hastalıkları, üst solunum yolu problemleri, boğaz ağrısı, kulak enfeksiyonları, cilt problemleri, boyun ve omuz ağrısı gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir. Hem sözlü hem de yazılı iletişim yoluyla kendini ifade etmede yaşanan zorluklar, kararsızlık, iradeyi ya da duyguları kontrol edememe gibi problemler de boğaz çakrasının dengesiz çalıştığının belirtileri olabilir.

– Nefes ve meditasyon: Bija mantra egzersizi

Ses titreşimleri, evrende var olan enerji akımlarına dokunduğuna inanılan araçlar olmakla birlikte, boğaz çakrasındaki enerjiyi dengelemek için de meditasyon ve nefes egzersizlerinde sesi odağına alan pratikler kullanılıyor. Bija mantra pratiği de, yüksek sesle söylendiğinde belirli bir çakranın enerjisini harekete geçirmeye ve dengelemeye yardımcı olan tek heceli bir sesten oluşuyor. Boğaz çakaranızı aktive etmek için ‘ham’ sesiyle çalışabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, sakin bir ortamda, doğal ve rahat bir ses tonuyla, yavaşça nefes verirken uzatarak ‘ham’ sesi çıkarmak. Nefes verdiğiniz süre boyunca sesi çıkarmaya ve acele etmemeye çalışın.

– Yoga duruşu: Balık pozu (Matsyasana)

Boynu esnetmeyi ve soluk borusunu açmayı hedefleyen bu poz, boğaz çakrasını dengeleyen en iyi yoga pozlarından biri olarak bilinir: Ayaklarınız yerde, dizleriniz bükülü şekilde yere sırtüstü uzanın. Nefes alarak alt karnınızı yerden kaldırırken, ellerinizi de avuç içleri yere değecek şekilde kalçalarınızın altına koyun. Alt kol ve dirseklerinizi gövdenize mümkün olabildiğince yakın tutmaya çalışın. Nefes alırken, alt kolunuzu ve dirseğinizi de yere batırın, kürek kemiklerinizi geriye doğru çekin, üst gövdenizi ve başınızı yerden kaldırın. Boynunuzu incitmeden, nazikçe arkaya doğru tersten bakmaya çalışın. Bu pozda 15-30 saniye kadar kalabilirsiniz ve dinlendikten sonra dilediğiniz kadar tekrarlayabilirsiniz.

– Egzersiz: Boyun esnetme hareketleri

Boynunuzun etrafındaki alanı açan; stres, gerginlik ve kasılma oluşmasını önleyen esneme hareketleri boğaz çakranızı dengelemenize yardımcı olabilir: Çenenizi göğsünüze doğru indirin. Ardından yavaşça başınızı sola doğru çevirin. Omuzlarınızı gevşek tutun ve sol kulağınız mümkün olabildiğince sol omuzunuza yakın olacak şekilde başınızı aşağı eğmeye çalışın. Başınızı sola doğru çevirirken, boynunuzun sağ tarafında hafif bir geginlik hissetmelisiniz. 30-60 saniye arasında bu pozisyonda bekledikten sonra, başınızı yavaşça sağ tarafa doğru çevirin ve aynı adımları tekrarlayın.

– Ayurvedik ritüel: Oil pulling (ağızda yağ çekme)

Hem sindirim sisteminin, hem de üst solunum yolu hastalıklarının önlenmesine yardımcı olan ağızda yağ çekme pratiği, ağız içindeki bakterilerin temizlenmesi ve boğazdan geçerek sindirim sistemine ulaşmasını engellemenin yanı sıra, boğaz çakranızın da dengeye gelmesine yardımcı olacaktır.  

– Aromaterapi

Lavanta, papatya, ekinezya, kişniş gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, boğaz çakrasını etkinleştirmeyi destekleyecektir.

6. Üçüncü göz çakrası nasıl açılır?

Kaşların arasında, alın bölgesinin tam ortasında konumlandığı düşünülen üçüncü göz çakrasının dengesiz çalışması baş ağrıları, görme duyusuyla ilgili bozukluklar (göz hastalıkları ve bulanık görme gibi), sinüzit, göz yorgunluğu, epilepsi nöbetleri, işitme kaybı, hormon dengesizlikleri gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir. Hayattan zevk alamama, huysuzluk, değişken mod, kişinin kendisini olduğu gibi yansıtabilmesinde yaşadığı zorluklar, korkularla yüzleşememe, öğrenme sorunları, hayal kuramama gibi farkındalık ve içgörüyle ilgili durumlar da  üçüncü göz çakrasının dengesiz çalıştığının belirtileri olabilir.  

– Nefes ve meditasyon: Mantralar

Üçüncü göz çakrasını harekete geçirmenin en bilinen yollarından biri, mantraların söylendiği meditasyon pratiklerini uygulamak. Meditasyona oturup tamamen rahatladıktan sonra her nefes verişinizde yavaşça INANNA, THOH, THOR, DAGAZ, IH, THAUM, ŞANDRAMASE seslerini çıkarmaya çalışın.

– Yoga duruşu: Çocuk pozu (Balasana)

Topuklarınız üzerinde, omurganız dik bir şekilde yere diz çökün. Dizlerinizi omuz hizasında açın. Oturma kemiklerinizi topuklarınızın üzerinde tutmaya dikkat ederek ellerinizi matınızın önüne doğru, yavaş yavaş yürütün. Elleriniz uzanabileceği en uç noktaya uzandığında, parmaklarınızı genişçe açın ve yerden destek aldığınızı hissederek göğsünüzün, alnınızın ve kollarınızın yere dokunmasına izin verin.

Her nefes alışınızda omurganızın uzadığını, kuyruk sokumu kemiğinizin matınızın arkasına ve başınızın öne doğru uzandığını fark edin. Her nefes alışınızda biraz daha sakinleştiğinizi, biraz daha desteklendiğinizi, kaburgalarınız arasındaki boşlukların genişlediğini hissedin. Tamamen rahatlamış hissedene kadar bu pozda kalabilirsiniz.

– Egzersiz: Tai Chi

Tai Chi, kökenleri yaklaşık 5000 yıl öncesine dayanan, Çin kökenli taoist öğretilerin içsel uygulamasını nefes, enerji, zihin koordinasyonunda buluşturan bir egzersiz çeşidi. Oldukça yavaş hareket etmeyi ve dengede durmayı özüne alan Tai Chi ile üçüncü gözünüzü çalıştırabilirsiniz.

– Ayurvedik ritüel: Shirodhara

Shirodhara terimi, baş anlamına gelen shiro ve akmak anlamına gelen dhara kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Alına, özellikle “üçüncü göz”ün bulunduğu kaşların arasındaki bölgeye sıcak aromatik yağların yavaş yavaş akıtılmasıyla gerçekleştirilen bu ritüelde, yağlar kafa derisi üzerinden ve saçın içinden geçerek keyifli bir his yaratırken üçüncü göz çakrasının da dengelendiğine inanılır.

– Aromaterapi

Vanilya, hindistan cevizi, okaliptüs, yasemin gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, Üçüncü Göz’ü etkinleştirmeyi destekleyecektir.

7. Taç çakra nasıl açılır?

Başın üstünde yer aldığına inanılan taç çakranın dengesiz çalışması hormon dengesizliklerine bağlı depresyon, öğrenme sorunları; ışık ve ses başta olmak üzere çevresel uyaranlara karşı aşırı duyarlılık gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir. Bunların yanı sıra, kişinin kendisiyle ilgili farkındalığının az olması, maneviyat ve dinle ilgili konularda çok keskin ve değiştirilemez düşüncelere sahip olması, önyargılı tutumu ve yabancılaşma korkusu da bu çakrayla ilişkilendirilen problemlerin başında geliyor.

– Nefes ve meditasyon: Kundalini

Dinamik nefes çalışmaları, meditasyon ve mantralarla yapılan Kundalini pratikleri, zihinsel dayanıklılık oluşturmayı, sinir sistemini dengelemeyi ve bu yolla spiritüel bedeni açarak ‘birlik ve bütünlük hissine ulaşmayı’ odağına alır. Geleneksel Kundalini öğretileri vücuttaki enerji akışını iyileştirmeye odaklanır. Sezgilerinizi güçlendirmek, maneviyatınızı geliştirmek ve taç çakranızı dengelemek için Kundalini meditasyon ve Kundalini nefesini, bu konuda uzmanlaşmış olan biriyle deneyimleyebilirsiniz. 

– Yoga duruşu: Savasana (Ölü Pozu)

Matınızın üstüne ya da yere sırtüstü şekilde uzanın. Ellerinizi yumruk yaparak sırasıyla ellerinizi, ön kollarınızı, üst kollarınızı birkaç saniye süreliğine kasarken bir yandan da nefes verin. Nefesinizi tamamen boşalttıktan sonra, nefes alırken parmaklarınızı iyice açarak gerin ve birkaç saniye bu gerginlikle kalın. Hemen ardından nefes verirken tüm vücudunuzu gevşetin ve tüm ağırlığınızı yere bırakın. Avuçlarınız gevşek ve tavana dönük şekilde, karından yavaşça, kendi hızında nefesler alıp vererek, tamamen rahatlayana kadar bu pozda kalın.

Her iki elinizi yumruk yaparak; sırayla el, önkol ve kolu birkaç saniye süreyle kasarken, nefes verin. Nefes alırken, parmaklarınızı iyice açarak gerin, birkaç saniye bu pozisyonda durduktan sonra; nefes verirken gevşetin. Avuçlarınız gevşemiş durumda ve tavana dönük kalsın.

– Egzersiz: Meditasyon

Taç çakra, spiritüelliğimiz ve meneviyatımızla ilişkili olduğu için bedensel hareket gerektiren egzersizlerden çok, meditasyon ve Tai Chi gibi egzersizler ve meditatif yoga pozlarının uygulanması önerilmektedir.

– Ayurvedik ritüel: Esansiyel yağlar / tütsü

Taç çakrayı harekete geçirmek için önerilen Ayurvedik pratiklerden en bilineni esansiyel yağları buhurdanlık yardımıyla bulunduğunuz ortama yaymak ya da tütsü yakmaktır. Özellikle sandal ağacı, lavanta, kediotu, gül, ylang ylang gibi aromatik bitkilerin kokuları taç çakradaki tıkanıklıkların giderilmesine yardımcı olabilir.

– Aromaterapi

Ylang ylang, gül, portakal çiçeği, günlük ağacı sakızı gibi bitki özlü yağlar ile masaj yapmak, taç çakrayı etkinleştirmeyi destekleyecektir.

İlginizi çekebilir: Taç çakrası, üçüncü göz çakrası, boğaz çakrası ve kalp çakrası: Üst bedende yer alan spiritüel enerji merkezleri

Kaynaklar: Mind Body Green, Well + Good, Gaia, Helathline, Mind Valley, Flex Studio

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale