X

Çağımızın büyük sorunsalı: Çocuklarda dijital bağımlılık

Bugünün dünyasında ekranlardan kaçınmak oldukça zor. Bekleme odalarında televizyonlar, okullarda tabletler ve çoğu insanın elinde akıllı telefonlar var. Teknoloji ortaya çıkmaya devam ettikçe ve ekranlar günlük hayata dahil hale geldikçe, bazı aileler çocukların elektroniklerinde oynamalarına ne kadar zaman ayıracağına karar vermekte zorlanıyor.

Uzun yıllar boyunca, çocuklar için günde iki saatten fazla ekran süresi önerilmemiştir. Fakat elektronikler gittikçe taşınabilir hale geldikçe, bu limitleri uygulamanın ne kadar zor olabileceğini hepimiz günlük hayatımızda yaşıyoruz. Örneğin, 12 yaşındaki çocuğunuzun cebinde bir akıllı telefon varsa, ekrana bakma sıklığını nasıl sınırlarsınız?

Ancak bazı aileler için, ekran süresi yavaş yavaş hayatlarının tümü olmaya başladı. Çocuklar çoğu zamanlarını elektronik aletlerle geçiriyorlar ve dünyayı görmeyi kaçırıyorlar. Ve çoğu evde, aile zamanları, tüm ailenin oturma odasında oturup akıllı telefonlarına bakmasıyla geçiyor.

Aileniz bazı sağlıksız alışkanlıklar geliştirmişse, dijital bir detoks yardımcı olabilir. Bu, uzun süre ekranlardan kaçınmanız gerektiği anlamına gelmez. Teknolojiyi kısa vadeli olarak hayatınızdan çıkarmak, sınırlandırmak sadece daha sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek için ihtiyaç duyduğunuz mola olabilir.

Çocuğunuz (veya tüm aile) için dijital detoks 

Aşırı medya kullanımı bazı davranışsal, duygusal ve akademik sorunlara yol açabilir. İşte çocuğunuzun elektroniğe bir mola vermesi gerektiğine dair birkaç işaret:

  • Çocuğunuz eğlence zamanı teknolojiye bağlıdır. Araştırmalar ortalama çocuğun elektronik cihazlara günde yedi saat harcadığını tahmin ediyor. Çocuğunuz saatlerce video oyunları oynama alışkanlığı kazanmışsa veya her gün bu rutini gerçekleştirmek istiyorsa, dijital bir detoks ona diğer ilgi alanlarını keşfetme fırsatı verebilir.
  • Aileniz elektronikle ilgili bazı kötü alışkanlıklar geliştirmiş olabilir. Akşam yemeğini yerken TV izlemek, yüz yüze konuşmak yerine, başka bir odadan mesajlaşmak, yatağın içinde akıllı telefonlarla uyumak veya sosyal medyayı kullanmak için birbirini görmezden gelmek bazı ailelerin yaşadığı kötü alışkanlıklardan sadece birkaçıdır.

Ekran zamanı ve davranış problemleri 

Araştırmacılar, ekran zamanının çocuk gelişimi ve davranışını nasıl etkilediğini incelemeye devam ediyor. Birçok çalışma, çocuklarda ekran zamanı ile çeşitli davranış problemleri arasında bağlantılar buldu.

Ancak bazı çalışmalar aşırı ekran süresinin aşağıdakileri etkilediğini belirledi…

Uyku problemleri: Uyku yoksunluğu dürtüsel davranışa ve duygusal düzenlemenin azalmasına neden olabilir.

Sosyal problemler: Başkalarının duygularını tanımakta güçlük çekmek ve yüz yüze iletişimde zorluk, artan çatışmalara yol açabilir.

Saldırgan davranışlarda artış: Bazı çalışmalar agresif davranışların nedenini çocuklarda saldırgan davranışlardaki artış ile ilişkilendirdi.

Birçok ebeveyn, teknolojinin artan davranış sorunlarına yol açtığına dair kanıtlar bildirmektedir. Ev içerisinde yaşanan problemlerin ekran zamanının artmasıyla bağlantılı olduğunu söyleyen pek çok ebeveyne rastlamak mümkün.

Dijital detoks, sosyal ve duygusal becerileri geliştirebilir

Yapılan araştırmalar, dijital bir detoksun, çocukların başkalarının duygusal ifadelerini okuma yeteneklerini geliştirdiğini keşfetti.

Ekran zamanını dışarıda geçirilecek zaman ile değiştirmek yararlıdır

İnternet ve video oyunlarının icadından önce, çocuklar çoğu zaman dışarıda oynarlardı. Fakat şimdi, teknolojinin cazibesi birçok çocuğun boş zamanlarında ekranlar ile vakit geçirmesini sağlıyor. Elektroniği elinden alırsanız, çocuğunuz yapacak başka bir şey bulmakta zorlanabilir. Dışarıda oynamak çocuklar için büyük yararlar sağlayabilir ve davranış problemlerini büyük ölçüde azaltabilir. Sosyal olarak etkileşim kurmalarını da sağlar. Ve aynı zamanda egzersize vakit ayırmak da çocukların daha iyi uyumasına yardımcı olur. Elektronikle geçirilecek zaman yerine dışarıda aktiviteler planlayabilirsiniz.

Dijital detoks kötü alışkanlıkları azaltıyor

Birçok ebeveyn için, TV’yi kapıdan girdikleri anda açmak veya sürekli olarak sosyal medyayı kontrol etmek alışkanlık haline gelir. Çocuklara örnek oluşturmak adına ebeveynlerde ev içerisinde ekran zamanını kısıtlamak ve yönetmek zorundadırlar. Çocuklar okuldan önce video oyunlarını açarak ya da kapıdan girdikleri anda bilgisayara geçerek sağlıksız ekran saati alışkanlıklarını da geliştiriyorlar. Çocuklar elektronikten uzaklaştıklarında ve normal rutinlerinden uzak durduklarında, yeni alışkanlıklar geliştirme fırsatı bulurlar. Bu nedenle yeni alışkanlıklar geliştirmeleri için ailecek ev içinde ve dışında yapılacak aktiviteler yapabilirsiniz. 

Dijital detoks oluşturmak için birkaç strateji

Elektronik cihazlardan uzak haftalarca süren bir mola yaratın: Bir kamp gezisi ya da tatil, herkesin elektroniğinden uzaklaşmasına neden olabilir. Teknolojiden uzaklaşmak için masa oyunları , ailecek yemek yapma aktiviteleri, kendin yap etkinlikleri faydalı olabilir. Elektronik olmayan bir hafta sonu planlayabilir, bir tatile gücünüz yetmiyorsa ev içinde yapılacak aktiviteler düzenleyebilirsiniz. Belki de her ayın ilk cumartesi günü ekran olmaması veya ayın son pazar günü sessiz bir aile günü de planlayabilirsiniz. Her ay bir gün elektronik kullanmadan birlikte kaliteli zaman geçirmek için ya da pazar günlerini elektroniksiz geçirmek için aile toplantısı yapabilirsiniz.

Elektronikten birkaç gün uzaklaşmak, çocuğunuzun davranışını değiştirip değiştirmeyeceğini görmek için harika bir deney olabilir: Elbette, elektronik konusunda iyi bir rol model olmak önemlidir. Çocuğunuza bilgisayarın arkasında otururken elektroniği kapatmasını söylerseniz, kelimeleriniz etkili olmayacaktır. Bu nedenle, çocuğunuzla birlikte dijital bir detoks yapmak için istekli olun. Tüm ailenin elektronikten kısa bir süre uzak durması iyi olabilir. Bu nedenle aile toplantısı yapabilir ve bu toplantıda birlikte yeni aktiviteler planlayabilir, günlük haftalık rutininize dahil edebilirsiniz. Hem bu sayede ailecek güzel anılar biriktirirsiniz ve keyifli vakit geçirirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçi çocukları hatalarıyla nasıl barıştırabiliriz?

Gülnaz Küsin: Adana’da dünyaya gelen Gülnaz Küsin 2009-2011 yılları arasında Viyana Üniversitesi Siyaset Biliminde eğitim gördükten sonra Mersin Toros Üniversitesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Lisans eğitimi sırasında Adana Dr.Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde,Özel Adana Medline Hastanesinde ve Adana Sevgi Evleri Çocuk Yetiştirme Yurdunda stajyer psikolog olarak görev yapmıştır.2017 yazında Kanada Saskatoon 'da İngilizce eğitimi almıştır. İleri derece İngilizce düzeyine sahiptir. Şu anda Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında yüksek lisansına devam etmektedir. Halen Dr Alper Yılmaz ile birlikte çalışmaktadır. Aldığı eğitimler: • Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi (Prof Dr Şükrü Uğuz) • Oyun Terapisi Eğitimi • Denver 2 Gelişimsel Tarama Testi • Moxo D-cpt Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Ölçme Testi

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale