X

Çaba harcamak yerine sevmeliyiz: Çabayı sevgiye dönüştürecek 10 öneri

Herkese merhaba. Bugün zihinsel virüsün nedenlerinden biri olan çaba üzerine bir yazı yazmak geldi içimden. Çaba dediğimiz zaman aklınıza tabii ki hep böyle yerinde durmayan, sürekli hareket eden, sürekli bir şeyleri yapmaya, düzeltmeye çalışan, yorgun, biraz öfkeli, biraz enerjisi düşmüş insanlar gözünüzün önüne geliyor olabilir. Evet, hayatta çok fazla çaba içindeyseniz maalesef bu söylediklerimi yaşıyor olabilirsiniz. O yüzden soruyorum hayatınızda çok fazla çabaladığınız, uğraştığınız yerler neler?

Bunlar çok çok önemli. Bunların acilen sevgiye dönüşmesi gerekiyor. Çünkü doğaya baktığımız zaman doğa bize gerçekten her şeyi anlatıyor aslında. Çünkü doğada çaba yok. Bir ağaca baktığınızda o ağacın büyümesi, gelişmesi, güçlenmesi için ekstra çaba gerekmiyor. O, yağmur suyuyla besleniyor. Dalı kuruduğu zaman kendini bırakıyor ve tekrardan yenisinin gelmesine izin veriyor. Tohumunu atıyor ve diğer ağaçların çıkmasına vesile oluyor. Birbirleri ile iletişim halinde. Çünkü sevgi ve uyum içinde.

Bizim de aslında doğalımız buydu. Biz de sevgi ve uyum içindeydik, birlik içindeydik. Saflık içindeydik. Fakat yaşadığımız deneyimlerle ve onlara yüklediğimiz anlamlarla, çabalar ve kontroller üretmeye başladık. Bunu yansıtan en önemli nedenlere gelirsek: İlki olaya yüklediğimiz anlam, ikincisi “Bir daha asla bunu yaşamayacağım, ben bu deneyimi asla yaşamayacağım” demek.

O yüzden buraya birazcık sevgiyle yaklaşmamız gerekiyor. Çünkü çabayı yaratan şey korku, endişe, direnç. Çabayı dönüştürecek şey ise sevgi, uyum ve birlik içinde bir yaşam. O yüzden çabayı sevgiye dönüştürmek için sizlere 10 önerim var.

1. 10 dakika bile olsa kendinize zaman ayırmak.

Ben neden kaçıyorum? Ben neden korkuyorum? Ben bir daha bu deneyimi yaşamak istemiyorum” dediğiniz yer neresi? Eğer sen bunu yaşamamak için sürekli kaçmaya devam edersen, sürekli onu bastırmaya çalışırsan, çok fazla ödün vermeye başlıyorsun. Çok fazla emek veriyorsun, çok fazla kendinden veriyorsun, çok fazla fedakarlık yapıyorsun. Çünkü bir deneyim bize faydalarıyla ve zararlarıyla geliyor. Faydalarını görmeyip zararlarına odaklandığımda, bu sefer ne yapıyorum? Kaçmaya başlıyorum ve çok fazla çalışmaya başlıyorum, çok fazla kendimden vermeye, tüketmeye ve kendimi dinlememeye başlıyorum. Sonra da başka arızalar çıkmaya başlıyor. O yüzden lütfen sabah, akşam kendinize 10 dakika ayırın bakalım.

2. Hayatı ve deneyimleri kabul edip onları bir bütün olarak görmek.

Az önce de söylediğim gibi yaşadığımız zorluğun bize mutlaka faydaları var. Yaşadığımız zorluğun bize mutlaka bir mesajı var; buraya çok önemli. Çünkü hayat bize bütünüyle geliyor. Zaten bütünü olmayan bir şey yok. Gece ve gündüz gibi, sıcak ve soğuk gibi, aydınlık ve karanlık gibi, doğum ve ölüm gibi, negatif ve pozitif gibi aslında her şey zıttıyla yaratıldıysa, bizim de yaşadığımız deneyimler mutlaka bir denge üzerinde bize geliyor. Fayda ve zarar olarak. O yüzden siz enerjinizi nereye akıtıyorsunuz? Burayı bir görmenizi istiyorum.

3. İçeride bağıran, çırpınan, duyulmaya bekleyen seslere kulak verin.

Size ne anlatmaya çalışıyor? Size ne mesaj vermeye çalışıyor? Buraya bir kulak vermenizi ve dinlemenizi rica ediyorum. Çünkü gerçekten çabaladığınız yer, size ne anlatmaya çalışıyor? Size ne mesaj vermeye çalışıyor? Orada sizi korkutan şey ne? Bir kere o deneyim sizin deneyiminiz mi? Aslında sorulması gereken soru bu: O deneyim sizin deneyiminiz mi? Çünkü bazen anne babamızın deneyimlerini alıp sanki kendi deneyimimizmiş gibi “Ben bu deneyimi yaşamayacağım” diyerek kendimize zorluklar çıkarıyoruz. İlk önce burayı bir ayırmamız gerekiyor.

Eğer sizin deneyiminizse bir daha bu durumu yaşamamak için hangi yönlerinizi güçlendirmeniz gerekiyor? Bu durumun size sağladığı faydalar neler? Bu durum size neler anlatmaya çalışıyor? Birazcık bu duruma girip dinlemek, gerçekten o durumu dönüştürmek için çok büyük fırsat.

4. Durmak ve olana alan açmak.

Durmuyoruz. Çabalayan insanlarda durma diye bir şey maalesef yok. Zaten eril enerjiyi de dişil enerjiyi de çektiğim zaman bunun üstünde çok bahsediyor olacağım. Çabalayan insanlar durma özürlü, oturma özürlü. Sürekli ayakta, sürekli bir şeylere yetişen, sürekli yetişmeye çalışan, sürekli dediğim gibi hep bir sonraki aktiviteyi düşünen tipler… O yüzden de göremiyor. Bir dakika, bir durun. Başınız mı ağrıyor? Çabalayan insan hemen “Ben bununla uğraşamayacağım” deyip bir ağrı kesici atıyor ama durabilen insan o başının ağrısının nedenini görebiliyor.

Evet, başım ağrıyor ama buna neden olan şey ne? Bana burada ne mesaj geliyor? Hangi düşüncem, hangi duygum beni zorluyor?” Bunlara bir bakmak gerekiyor çünkü bastırmamak gerekiyor. Record Healing’de denildiği gibi tüm hastalıkların nedeni bastırılmış duygulardır. Ne kadar çok duyguyu bastırıyorsanız, o kadar çok hastalanıyorsunuz. O yüzden de ona alan açmak, izin vermek önemli. Çünkü durmak içsel güçü ortaya çıkarıyor.

Evet, hareket halinde olmak dışsal gücü ortaya çıkarıyor ama orada bir çaba var, orada bir yorgunluk var, orada bir öfke var. Ama durmak içsel gücü ortaya çıkarıyor, gerçek değerinizi ortaya çıkarıyor. Yani var oluş nedeninizi ortaya çıkarıyor, o yüzden durmak gerçekten çok çok önemli. Yani çaba, doyurulmamış ihtiyaçları karşılamak için ortaya çıkan bir durum.

O yüzden de birazcık dinlemek gerek: Orada neye ihtiyacınız var? Dışarıdan neyi almaya çalışıyorsunuz? Sevgiyi mi, ilgiyi mi, desteği mi? Çünkü sevgiyi almak için ne yapıyorsunuz? Çok fazla çaba sarf ediyorsunuz. Sonuç sevgisizlik. Ama içeriden kendinizi sevmeyi beslediğinizde, durum değişmeye ve dönüşmeye başlıyor. Çabayı dönüştüren tek şey sevgi, uyum ve dinleyiş diyebilirim.

5. İçeride doyurulmamış ihtiyaçları dışarıda aramaktan vazgeçmek.

Çünkü sevilmek için çok fazla çaba sarf ediyorsunuz. Desteklenmek için çok fazla çaba sarf ediyorsunuz. Onaylanmak için çok fazla çaba sarf ediyorsunuz. Ve bu da sizi öfkeye yöneltiyor. Ben de diyorum ki “Lütfen ilk önce içeriden kendinizi besleyin.” İçeriden kendinizi sevin. İçeriden kendinize sevgiyi ve şefkati akıtın. İçeriden kendinizi onaylayın, destekleyin. O zaman zaten dışarıdan da desteği ve ilgiyi almaya başlıyorsunuz.

6. Dört mevsimi hatırlamak.

Çünkü hayatımınız yazı var, kışı var, ilkbaharı var, sonbaharı var. Yani sonuç olarak bir kış yaşıyorsanız, onun ardından mutlaka baharı ve yazı da yaşayacaksınız. Önemli olan, hep diyorum ya, yağmur yağıyorsa açın şemsiyenizi. Kar yağıyorsa takın şapkanızı, eldiveninizi.

7. Kendinize karşı nazik, samimi, anlayışlı, sevgi dolu olmak ve kabullenici yaklaşmak.

Gerçek dönüşüm burada ortaya çıkıyor. Çünkü dışarıda daha nazik ve hoş görülü olan insanlar, içeriye ne yazık ki o sevgiyi ve şefkati aktaramıyor. O yüzden kendinize nazik davranmaya, sevgiyle yaklaşmaya çalışın. Hata yaptığınızda elinizden tutup kaldırmaya çalışın. Çünkü sizi iyileştirecek, şifalandıracak tek kişi yine sizsiniz. İlacınız kendinizde. Ama şu an göremiyorsunuz belki. Bunu fark ettiğiniz anda, içerideki o iyileşme dışarıya, çocuğunuza, eşinize, dostunuza da yansımaya başlayacak.

8. Kendi sorumluluğunuzda kalın.

Evet, burada kendi sorumluluğunda kalmak çok önemli. Çünkü çaba dediğimiz zaman içinde, kurtarıcı da var, kurban da tabii ki. O yüzden de ne oluyor? Onun hayatını iyileştirmek, güzelleştirmek için, onu mutlu etmek için kendinizi feda etme eğilimine giriyorsunuz. O yüzden bundan vazgeçin. Ve yalnızca kendi sorumluluğunuzda kalın.

9. Görüşlerinizi ve yaptıklarınızı savunma ihtiyacından vazgeçin.

Savunma ihtiyacı da içinizdeki çocuğun çığlığı: “Ben sevilmek istiyorum. Ben değer görmek istiyorum. Ben onaylanmak, istiyorum” diyor. Zaten az önce de söylemiştik; içeride doyurulmamış ihtiyaçları keşfettiğiniz vakit, bunu kendi içinizde beslemeye başlıyorsunuz. Bu çok önemli bir şey.

10. Mucizeler anda gerçekleşir.

Kontrolü bıraktığınız anda, o çiçek açmaya, renklenmeye ve canlanmaya başlayacak. Ama kontrol ettiğinizde maalesef onun büyümesine, güçlenmesine, yeşillenmesine, canlanmasına izin vermiyorsunuz. O yüzden lütfen kontrolü bırakın ve anda kalmaya çalışın. Anda kalıp da geçmişi veya geleceği düşündüğünüzde maalesef şu anın mucizelerini kaçırabiliyorsunuz. Bir bebeğin gülüşünü, bir kuşun cıvıldamasını, otların arasından çıkan bir çiçeği görmeyebiliyorsunuz ne yazık k. O yüzden de yazımı şöyle bitirmek istiyorum: Fark edin, alan açın ve özgür bırakın. Bir daha ki yazımda görüşmek üzere.

İlginizi çekebilir: Alma-verme dengesini kurabilmeniz için 6 ipucu

Tuba Kaytaş: Türkiye’nin ilk nefes koçlarından olan Tuba Kaytaş, Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. İlk nefes eğitimini 2005 yılında Judith Kravitz’ten aldı. Nefesin hayatına ve kendisine yaptığı muazzam değişikliği fark edince deneyimlediği tüm güzellikleri insanlarla paylaşabilmek için yoluna nefes eğitmeni olarak devam etmeye karar verdi. 2009 yılında Ommira Kişisel Gelişim Merkezi’ni kurdu. Bu süreçte yaptığı çalışmaları ve deneyimlediklerini Özgür Kocaeli Gazetesi’nde kişisel gelişim konularında yazılar yazarak paylaştı. Yıllardır içinde bulunduğu nefes seminerlerinin ardından bilgi ve tecrübelerini 2012 yılında yayımlanan ilk kitabı Nefes’le Mucizelere Giden Yol adlı kitabında topladı. Araştırmacı ve yenilikçi bakış açısıyla, nefesle ilgili her konuyla ilgilenerek yoluna devam eden Kaytaş, Nefesimizin düşüncelerimizi etkilediğini fark edince kendi yöntemini geliştirip nefesi duygularla bütünledi. 8 yıllık çalışmaları ve eğitimleri sonucu geliştirdiği Nefs-i Terapi yöntemini aynı isimli kitapla paylaşmaya karar verdi. 3. Kitabı olan Bedenin Şifresi ile okuyucularına bedeni tanımanın ve şifanın yollarını sundu. 4. Kitabı olan 1 ile ilişkilere farklı bakış açısıyla bakabilmeye rehber oldu. Türkiye’nin İlk Transformal Nefes Koçları’ndan olup, daha sonra kendi sistemini kuran Kaytaş, nefesin en doğal halini Bütünsel Nefes’te birleştirdi. Şu anda Nefes Kampları düzenliyor, sorgulanabilir sertifikalı olan Profesyonel Nefes Uygulayıcılık Eğitimleri veriyor ve kendi sitesi olan www.nefesatolyesi.com da yazı yazmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale