X

Büyülü, zamansız bir yer: Monterosso al Mare

Şu benim meşhur, bitmeyen İtalya güncesi devam ediyor. Bitmemesi için araya başka yerler koyan da benim aslında. Bu, uzatmaları oynamak değil de nedir? Her güzel şey gibi bu da bitiyor. Serinin son rotası haftaya. Şimdi bu hafta tek bir yerden bahsedeceğim sizlere. Hani en sevdiğim yer var demiştim ya, işte o yer. Sonunda sıra geldi. Çok büyülü, zamansız bir yer: Monterosso al Mare. İsmi bile sadece başlık olacak nitelikteydi zaten. 

Monterosso al Mare / İtalya

Monterosso al Mare, İtalyan Rivierası olarak da geçen, Cinque Terre denilen (Türkçe’de 5 köy demek) o 5 sahil köyünden biri. Ben diğer 4 köyü de gezdim ama bu köyde, yani Monterosso’da 2 gece konakladım. Tek kelime ile “mükemmel” bir yer.

Booking’den yine şansa bulunan ortalama bir yerde kaldık. Villa Accini adında bir pansiyon işletmesi. Oda maalesef rutubet kokuyordu ve bu gezide kaldığım en kötü yer oldu. Ama en sevdiğim yerde. Dolayısıyla gözüm görmedi pek kötü yanlarını. Buna iyiye odaklanmak diyebiliriz.

Burası bu 5 köy içinde en kalabalığı, en uzun sahil şeridi olanı ve en düz ayak yeri olanı. Bazı gezginler burayı en az seviyor. Bir sayfiye -işte sihirli kelimem- yeri olarak göründüğünden bazı gezginler burayı en az seviyor; diğer köyler kayalar üstünde daha otantik geliyor. Burası ise tam anlamıyla bir yaz için “olması gerekenler”in buluştuğu belde. Benim için böyle tabi. Gerçekten renkler ve zevkler diye bir şey var… Herkes kendi kurgusu dahilinde deneyimlediği kadarını yaşıyor. Benim gözüm burayı gördüğü anda, kalbim de aşık oldu.

Monterosso al Mare’nin gizli saklı geçitleri / İtalya

Buraya ve diğer köylere en iyi ulaşım yolu yine tren. Biz de öyle yaptık. Trenden inip pansiyonumuza gitmek, yürüyerek 10 dakikamızı aldı. Deniz manzarası yürüyüş yolunu daha da keyifli bir hale getirdi. Hala zihnimde yazarken oradayım. Ne güzel 2 gündü ama!

Pansiyonumuza varıp, eşyaları bırakıp hemen denize koştuk. Alışılmışın dışında bir rüzgar ve sıcak hava karşıladı bizi sahilde. Normalde sakin olurmuş ama biz oradayken pek değildi. Bu yüzden ilk günü deniz keyfine, ikinci günü diğer köyleri gezmeye ayırdık. İkinci günü haftaya okursunuz… Şimdi sırada Monterosso’m var. Sahilde ister kuma atın havlunuzu oturun, isterseniz kişi başı 10 euro ödeyip şezlonglarda daha “rahat” oturun. Seçim sizin. O şezlonglarda hep gördüğümüz, klasik, nostaljik fotoğraflardaki renkler… Canlı görmek değişik hissettiriyor. O ulaşılmazlara ulaşmak gibi. Yaşadığın yerlerin denizleri kilometreler uzakta ve sen bu sırada listendeki “görülmesi gereken yerler”den birini daha yaşıyorsun. Olay basit gibi ama değil de. Yine bir bakış açısı işte, kişiye özel.

Monterosso al Mare / İtalya

Deniz ve kokteyl keyfi yaparak akşam için hazırlanmaya odalarımıza geçtik. Buradaki iki gün boyunca denk gelen yerlerde yedik ve içtik. Rezervasyonsuzduk. Şansa bırakmak, bazen kontrol etmemek ne güzel geliyor. Ciak diye -ismi bu gerçekten de- bir balık restoranında boş kalan son masaya oturduk. Restoran tamamen dolu idi. Çok keyifli bir yer seçimi olduğundan sizinle paylaşmak istedim. O kadar rahat insanlar ki şu İtalyanlar… Yemekler yavaş, servis yavaş, hesap yavaş. Ya da biz çok hızlıyız. Yine takık olduğum konu, “an”da olanlar ve bizler gibi koşturmaktan hep ilerideki “an”lara yetişenler. Kesinlikle bizde bir sorun var eminim. Bu kadar metropol hayatı bizi ne kadar yormuş, bu yerlerde anlıyorsun ve alışınca da o şehirlerde yaşamak daha da bir zor geliyor. Ya da bana zor geliyor.

Bu ilk akşam böylece son bulurken ikinci gün güzel bir kahvaltı eşliğinde başlıyor. Gündüz tüm gün, diğer 4 köy gezisi ile dolu. O kapsamlı geziden hemen önce Monterosso’da çok güzel bir pazara denk geldik ve hediyelik alışverişlerimizi yaptık. Sonrasında köy turu oldu tabi. O kısmı pas geçip ikinci akşamımıza ışınlıyorum bizi. Bu akşam da klasik bir İtalyan yemeği yiyelim dedik, yani “şarap & pizza”ya döndük. Yediğimiz yerin bir önemi yok, buradaki sıradan akşamlarımızın her biri bizim için çok özel zaten. 

Monterosso al Mare / İtalya

Akşam yemeğinden sonra kahve ve tatlı için buradaki ünlü Milky isimli restorana geçtik. Gerçekten ünlü şefiyle ve lezzetli yemekleriyle meşhur olan bu yerde, rica ile tatlı servisi aldık. Mutfak kapanmış ama bizi geri çevirmeyen bu güzel insanlar sayesinde son gecemiz daha bir duygusaldı.

Monterosso al Mare / İtalya

Sabah, yaklaşık 3 saat süren tren yolculuğu ile Milano’ya geçtik. Yazılardan biri son gecemiz Milano hakkındaydı biliyorsunuz. İşte bu yazı, o Milano yazısına bağlanan seyahatimizi anlatıyor. Haftaya diğer köylerden bahsedip bitireceğim İtalya’yı… Ta ki yeni bir İtalya gezisi olana kadar. Biraz hüzün var ama olsun, yeni yerler, yeni deneyimlerle karalamaya devam. Görüşmek üzere.

İlginizi çekebilir: Aşkın saudade ve hercai hali: İtalyan Rivierası’nda romantik bir turAşkın saudade ve hercai hali: İtalyan Rivierası’

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Cengizoğlu: Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir şeyler yazma serüveni başladı. Olay sadece gezmek değilmiş ki; kelimeler bir yerlere sürükledi diyorum şimdi... İlham mi deniyor buna bilmiyorum ama yazıya dökülecek bir konu, bir olay, çekiyor seni yazmaya diyelim. Uplifers ailesinde yazmaya devam ediyorum bu yüzden seve seve .. Hepimize bol okumalar!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale