X

Bütünleşme arzusu ve varma sanrısı

Bütünleşme arzusu ve varma sanrısı insan olma yolculuğunda unuttuğumuz bir şey var. Evet tam da bu unutma halimizi unutuyoruz. İnsan olmak aslında olduğumuz gibi tam olmaktır. Daha iyi ya da daha kötü versiyonumuz hangi yaşımıza, dönemimize, çevremize göre değerlendirilebilir ki? Belki de tam oluşumuz, o zamandan, kendini eksik gördüğün ve kırgın olduğun anlardan geliyor.

Biz zamanda yolculuk yapan gezginleriz. Her geçen gün bir sonraki değil, bir başka dairedir aslında. Döngülerle iç içe bir yaşamdayız. Bazı döngüler uzun sürerken bazıları kısa sürer. Bazen hep aynı döngüde oluruz ki o dersi iyice öğrenelim. O döngülerde küçük halkalar vardır, içini doldururuz adım adım. Ve döngü elbet serbest kalır, tabii ki biz gördükçe…

Aslında derinlerdeki bütünleşme arzusu budur. Bazı döngülerimizi tamamlamak, bazen çıkmak için acele ederiz. Ama bu döngü tam sana göre, senin haritan, yaşam yoluna göre gelmiştir. Her şey bireyselde başlar ve kolektife seker.

Diyebiliriz ki bu toplumda “hep aynı döngüdeyim.” Toplumu bıraktığın anda, sen neredesin, hayatında yaptığın aynı döngüler, aynı bakış açıları, aynı can sıkan tekrarların var mı? Bazen de görmeyiz. Göremeyiz. Bu da böyle bir tamlıktır. Bizim dairemizde olan alan şimdi ve şuan bu kadardır.

Hepimizin daireleri, döngüleri aynı olsun isteriz. Aynı bilinçte olalım, aynı yolda olalım, aynı yaklaşımda olalım. Aslında tamlık arayışımızın arkasında içten içe aynılık arayışı da vardır. Tabii ki yakın hissettiğimiz kalpten bağ kurduğumuz alanlarda tam hissederiz. Çünkü kalbimizdeyizdir, ona odaklanmışızdır. Zihni burada dışlamaya gerek yok fakat, bazen sadece ona yatırım yapmak, dünyaya ne için geldiğimizi öz amacımızı unutturabiliyor. Öz amacımız hepimizin aynı, insan olmak. Bu yolculuktan geçmek. Tek bir kıta, tek bir tür, tek bir bitki olmadığı gibi. Bütün renkleri görmek, yaratımdan geldiğini bilmek.

Bizler zaten bu seçimi yapmıştık. Bilinç seviyesini bildiğimiz bir yere biz gelmeyi seçtik. Düşledik ve buraya geldik. Fakat düşlerimizi hatırlamamak da bir seçimdi, yoksa bildiğimiz bir yolu yürümek, gerçekten derin bir bilinç yolculuğuna girmek olmazdı. Bu yüzden başlangıçta zaten tamdık ve hep tamız, sadece burada ışıldamak isteyen bir potansiyelimiz var. Kendi ışığını hatırladıkça, yansıtmak istediğin yanlar var. Sana ve diğerlerine iyi gelmediğini gözlemlediğin yerler var ya da bunu göremeyip tekrar tekrar yaşadığın…

Her yaşam bir bilgidir, yaşam için arşivdir. Bu yüzden bu yaşam yolunda bir beklenti ile yürümek bizi sadece illüzyon algısında tutar. Varılacak yere zaten vardık. Dünyaya vardık, şimdi burada neler yapıyoruz, neleri görmeyi seçiyoruz, hisleri nasıl kabul ediyoruz, kendimizi nasıl gözlemliyoruz. Aslında yapılacak çok iş vardı ki buraya geldik. Varma sanrısından çıkıp, yola 360 derecede bakmaya ve kendimize inanarak ilerlemeye devam etmeliyiz. En derin ihtiyacımız hep yollar ve döngülerdi. Girip çıktığımız dairelerdeyiz. İlişkilerimiz, ilişkilerimizin içi, işlerimiz, hobilerimiz, her şey bizi beslemek ve içimizi dışımıza çıkarmak için geldi, gitti ve bazıları kaldı.

İnsan insana hep öğretti, bazılarımız öğrenemedi, bilinç yolculuğu ve tamlığı şu an bu kadarına izin verdi. Bireysel döngülerimizden çıktıkça kolektifteki döngüde değişir. Biz ne kadar yeni bir daireye hazırız? Her daire her döngü yeni geldiği gibi, doldurmak istediğimiz o minik boşluklarıyla da gelir.

Bireysel hayatımızda yoga yaparken, meditasyon yaparken tam olduğumuzu hissedip sadece buraya yatırım yapma ihtiyacı hissedebiliriz. Ama biri yemek yaparken tamdır, biri bahçe işleri ile uğraşırken tamdır. Tamlık aslında senin o an içinden geleni, ruhunun içinde yer almaktan zevk aldığı şeyleri yaparken gerçekleşir. Ama zevk aldığımız her şeyin zorluğu da vardır. Cesaret ve korku bazen el eledir. Bu yüzden tek bir tam ve bütünlük tanımı arayacaksak o da yaşamla dolup taştığın anlardır. Yaşamsa her şeydir. O tıkanmalar, zorluklar, yükselmeler, düşmeler, sancılar, ışıldamalar…

Tamlıktan şunu da çıkarmamalıyız; kontrolcü biriysek eğer, bu da bana dahil demek tamlık tanımı değildir. Evet belki farkında olmadan önce öyleydi, ama ya farkındaysak? Biraz kontrolcu muyum diyorsak ya da dışardan böyle dönüşler alıyorsak? Ya da egomuzu beslemek adına dışardakileri ayrıştırıyorsak, “aynı değiliz ya” özerkliği ile hala egomuzu besliyor olabilir miyiz? Diğerleriyle iletişimden çekiniyorsak, “ben biraz asosyalim” cümlesinin altına giriyorsak. Evet belki de onları seçtik o zaman fakat tam haline tamam olma hali de var. İşte sana iyi gelmeyen, artık seni beslemeyen ve dışarıya kolektife de katkıda bulunmadığını gördüğün yanlarına tamam dediğinde, bir döngüden çıkma ihtiyacı gelmiştir. Ve tamamdır, bütünleşme yolculuğu bitmez, çünkü bütün o iç içe dairelerle, gelen ve daha gelmeyeni ile bütünü seçtin zamanında.

Şimdi sadece bildiğin ama hatırlamadığın o lunaparktaki keşiflerine devam ediyorsun. Bu yüzden varma sanrısını bırakıp, zevk aldığın kadar korktuğun yerleri de görebilirsin. Varma sanrısını bıraktığımızda korkular, sevinçler, yükseliş ve düşüşlerin hepsine de kalbimizi açıyoruz. Bir final çizgisi aramadığımız için, kalbimiz, ruhumuz genişliyor. Ruhumuz genişlerken korkularımız azalıyor, biraz daha merkezde ve kalpten yaklaşıyoruz. Biz tam bu noktada kendimizden taşıyoruz. Kendimizi de böyle beslemeye başlıyoruz. Ve tabii kendini besleyen kişi herkesi besleyebiliyor. Herkesle olduğumuzu unutmayalım.

Ben kendimle bütünüm, seninle bütünüm, toplumla bütünüm, dünya ile bütünüm. Burada sevmediğim şeyleri değiştirebilme potansiyelim de var. Fakat buna varalım algısı ile değil, inancımızı görerek, kendimizi ifade ederek yolu yürümek bizi merkezleyecek. Merkezde olmadan ne kendimizi biliriz ne ihtiyaçlarımızı görürüz. Sadece bir düşünceye kapılır gideriz.

İnsan olmak düşünceler ve hislerle dans etmektir. Bazen gelenin bir his ve düşünce olduğunu görebilir misin? Her gelen hisse izin verebilir misin? Ya da nereden geldiğine bakabilir misin? Ya her şey hikayeyse gerçek ne? Tüm dünya bir düştü, bir hikayeydik. Sen bir hikayesin. Her şey hikayeyse yine böyle mi hissederdin? Okuduğun bir kitapta kötü karakterleri çıkarmak ister miydin, sana iyi hissettirmeyenleri? Peki çıkardığında o kitap artık o kitap mı olurdu?

Belki de gerçekliğimize hikaye boyutundan yaklaşmak, tek bir gerçekliğe tek bir sanrıya tutunmamak bizi özgürleştirecek olan. Özgürleşmek isterken hala tutunduğumuz şeyler neydi? Bunlara bakabilir misin? İhtiyaçlarını görebilir misin? Sana iyi gelmeyenleri bırakıp kendinde yeniye yer açabilir misin? Zararlı bir alışkanlık yerine iyi ve sağlıklı olanı koymak sancılıdır, kolay değildir. Çaba ve sabır ister. Kendini bu sabırlı suya bırakabilir misin? Ortak salondaki halının altını eleştiriyorsan, kendi odandaki halının altını da görebilir misin?

Ve soruları kalp merkezinde hissettiğin kadarına yer açabilir misin? Buradan TAM da aldığım kadar bugün tamım, zaten tamdım deme vakti belki de.

Sanrılar, illüzyonlar ve unutuşlar hep olacak. Bazı şeyler kolay, bazı şeyler zor gelecek. En önemlisi yolculuk böyle yaşanacak. Bu yüzden sanrılarımızı bırakıp, yolda yabani otlar kadar güzel ayçiçeklerinin olduğunu da görme vakti. Ve belki de bazılarımız için sanrıları sürdürme vakti. Çünkü herkesin dairesi çok özel. Herkesin dairesi bu hikayeyi destekliyor, ama hepimiz bu hikayelerinde yaratıcılarıyız, hepimiz yarattık veya sürdürüyoruz. Her şey bir dalga ve kendi ritmi içinde hareket ederdir, durağan değil değişkendir, sadece zaman algısı ile illüzyon yaratılır. Her şey elbet değişir ve dönüşür. Bazı şeylerse senin beklentine göre değişmez. Büyük değişimler büyük daireler demektir. Herkes o dairelere girip boşluklarını doldurma cesaretinde olmayabilir. Hikayenin diğer karakterleri de böyledir. Kendi yolumuzu etkilemesi için yazdığımız hikayeler var. Onlar olmasaydı değişemezdik. Zaten her şey sancılı bile olsa hep değişim için yazıldı. Bu yaşama eşlik etmekti, yolda her zaman her renk vardı.

İlginizi çekebilir: Kendini kabul etme hali: “Olanı olduğu gibi görmek”Kendini kabul etme hali: “

Serenay Köseoğlu: Serenay 2018'de Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Film Tasarımı bölümünden mezun oldu. Okuldayken film çözümlemeleri ile birlikte, sembolizme ve psikolojiye merak saldı. İnsan zihni ve eylemlerini anlamaya çalışırken, Jung ve Freud ile yolculuğuna başladı. Zihnin, bedenden bağımsız olmadığını anladıktan sonra, bütünlüğü kavramak için bedenle derinleşme pratikleri yaptı. Modern dans dersleri aldıktan sonra, köklenmek ve bırakmak eylemleriyle tanıştı. Yin yoga ve hatha yoga atölyelerine katılarak yoluna devam etti. Son 2 aydır "Belly Dance ile Derinleşme" pratiği içerisinde, bedenin kıvrımlarını ve sınırlarını keşfediyor. Elementlerin hislerdeki ve bedendeki yansımalarını inceliyor. Integral Coach'u ile değer ve güven kavramlarına çalıştıktan sonra, öze yakınlaştıran bu pratikleri hatırlatmak istiyor. Dinginliği ve sadeliği deneyimlemek için, mindfulness atölyelerine katılıyor. Meditatif dans pratiklerine devam ediyor. Bu yolda yeni yeni keşfettiği tantric yogadan besleniyor. Psikoloji ve Ezoterizm alanında okumalar yapıyor, beden ve zihin arası sık sık gezintilere çıkıyor. Sevdiği birçok şeye; dansa, yemek yapmaya, iletişime ve tasarlamaya "Yaşama Sanatı" olarak bakıyor. Birkaç reklam ajansında metin yazarlığı ve prodüksiyon çalışması yaptıktan sonra, kreatif alanda yazmaya ve üretmeye devam ediyor. Mikro ve makro kozmosu anlamaya çalışırken, sık sık yazı yazan ve oluşu deneyimleyen bir öğrenci.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale