X

Bunaltıcı sıcaklarla baş etmenin yolları

Doğada pek çok tehlike bulunsa da bunların en korkunç olanı belki de bunaltıcı sıcaklar! Bunaltıcı sıcaklar pek çok ülkede fırtınalardan, yıldırımdan, depremden ve sellerden daha fazla insan yaşamını tehdit etmekte. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Türkiye’de de sıcaklık ve nem oranı çoğu insan için katlanılamayacak düzeye ulaştı. Hepimizin tek düşündüğü denize girip havalar soğuyana kadar hiç çıkmamak lakin ne yazık ki büyük çoğumuz çalışmak zorunda. Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sıcak çarpması, %10-%50 oranında ölümlere sebep olabilen acil bir durum. İşte, bu nedenle sıcaklarla baş etmenin yollarını bilmek gerekiyor.

Bunaltıcı sıcaklar en çok kimi etkiler?

Bunaltıcı sıcaklar herkesi etkileyebilse de bazı insanlar sıcaklara karşı daha hassastır:

  • Yaşlılar (bilhassa 75 yaş ve üzeri)
  • Bebekler ve küçük çocuklar
  • Özellikle kalp ya da nefes alma sorunları gibi ciddi bir kronik hastalığı olanlar
  • Hareket kabiliyeti sorunu yaşayanlar (örneğin Parkinson hastaları, felçliler)
  • Ciddi zihinsel sağlık sorunu olanlar
  • Terlemeyi ya da vücut ısısını etkileyen birtakım ilaçlar kullanan insanlar
  • Alkol ya da uyuşturucu sorunu olanlar
  • Fiziksel olarak aktif olan insanlar (örneğin güneşin altında çalışan işçiler ya da spor yapan insanlar)
  • Hamile ya da emziren kadınlar.

Bunaltıcı sıcakların zararları

Bunaltıcı sıcaklarla baş etmenin yollarını anlamak için sıcakların bize nasıl zarar verdiğini anlamamız gerekiyor. Rahatsızlık vermesi bir yana sıcaklık yavaş yavaş ama emin adımlarla yaşamsal sistemlerinizi devre dışı bırakabilir; semptomları ise bilhassa çocuklarda ve yaşlılarda fark edilmesi epey güç. Güneş, size yavaş yavaş ciddi zararlar verebilir. Bu süreç aşağıdaki şekilde işler:

  • Yüksek basınçlı bir hava sistemi içeri doğru hareket eder. Bu sistem, havayı yukarı atmosferden zemine doğru çeker, ardından hava basınç yapar ve ısınır. Bu yüksek basınç sistemi bulut örtüsünü engelleyip rüzgarın önüne geçerek güneşin zaten yüksek olan sıcaklığını daha da artırır.
  • Bu sıcaklıkta dışarıda vakit geçirdiğimizde vücut ısımız yükselerek vücudumuzun soğutma sistemini harekete geçirir: Bunun sonucunda terleriz. Terleme yoluyla vücut nemini dışarı atarak sıcaklığı dağıtırız, nem de cildimizin üzerinde buharlaşarak vücudumuzu soğutur. Ama aşırı sıcaklarda ya vücudumuzdaki nemin buharlaşması için çok fazla terleriz ya da yüksek nem oranı vücudumuzdaki nemin buharlaşmasını engeller. Bunun sonuncunda, vücudumuz soğutma sistemine aşırı yüklendiği için daha da fazla terleriz ve bu da dehidrasyona (su kaybı) yol açar.
  • Bu noktada çok susamaya başlarız çünkü vücudumuz terlerken kaybettiği sıvıları umutsuzca ikmal etmeye çalışır. Ayrıca vücudumuzdaki elektrolitleri de tüketmeye başlarız; bu da kas kramplarına, yorgunluğa ve baygınlık geçirmemize yol açar.
  • Vücudumuzdaki sıcaklık dağıtılmazsa sıcak çarpması tehlikesine girmiş oluruz. Sıcaklık, vücudumuzun kendini soğutma yeteneğini tümüyle bastırır ve terlememiz tamamen kesilir. Bu noktada sıcaklık beynimize yüklenir; sonra da sersemleşir, güçten düşer, koordinasyon yeteneğimizi kaybeder, kafamız karışır, midemiz bulanır ve muhtemelen şuurumuzu yitiririz.
  • Sonuç olarak kanımız pıhtılaşır ve su kaybı nedeniyle kandaki oksijen azalır. Bu nedenle kalbimiz ve böbreklerimiz kan pompalayıp temizleyebilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalır. Kalp daha hızlı kan pompalamaya çalıştığı için vücut daha da ısınır.
  • Kalbimiz umutsuzca kan pompalamaya çalışırken cildimiz soğuk ve yapış yapış hissettirmeye başlar. Biz daha ne olduğunu anlamadan, oksijen eksikliğiyle baş edemeyen beynimiz büsbütün kendisini kapatır.

Bunaltıcı sıcaklara karşı alınabilecek önlemler

Neyse ki ne kadar korkunç görünürse görünsün tüm bunları engellemek için yapabileceğiniz pek çok şey var. İşte alabileceğiniz önlemler:

1. Açık renkli, hafif, bol ve pamuklu giysiler giyin

Aşırı sıcaklarda giydiğiniz giysiler hem rahatınız hem de sağlığınız açısından son derece önemli. Giysileriniz, kumaş ve cildiniz arasında hava akımı olacak kadar bol olmalı ki teriniz buharlaşabilsin. Unutmayın ki teriniz buharlaşmazsa vücudunuz soğuyamaz. Ayrıca giysileriniz hafif olmalı; burada kastedilen hem taşınmasının kolay olması (ne kadar ağır olursa o kadar çaba sarf edersiniz, sonuç olarak o kadar enerji yakar ve o kadar sıcaklık üretirsiniz) hem de giysinin havanın kumaştan nüfuz edebileceği kadar ince olması. Beyaz, bej vs. gibi açık renkli giysiler giymek de güzel bir fikir çünkü açık renkler güneş ışığını, dolayısıyla da sıcaklığın bir kısmını yansıtır.

Daha önemlisi giysilerinizin pamuklu olmasına dikkat edin. Pamuk vücudunuzun üzerindeki aşırı nemi emer, bu da terin buharlaşma sürecine yardımcı olarak vücudunuzun soğumasını sağlar. Teri kurutan kumaşlar sıcaklığı ayarlanmış spor salonları için güzel olabilir ama yüksek sıcaklık için çok da ideal değillerdir.

2. Giysilerinizi, şapkalarınızı ve havlularınızı suda bekletin

Pamuklu kumaşlar, nemi emme ve hapsetme konusunda çok iyi oldukları için suya daldırarak soğutabilirsiniz. Tişörtünüzü çıkarın, suya daldırın veya üzerine bir şişe su dökün. Sıkarak suyunu süzün ve sonra tekrardan giyin. Kısa sürede vücudunuz soğuyacaktır.

Şapkalar pek çok açıdan kullanışlıdır: Gözlerinizi ve yüzünüzü güneşten korur; ayrıca suya batırıldığında da kafanızı serin tutmanıza yardımcı olur. Dışarıdan gelen su cildinizin üzerinde buharlaştığında o kadar terlemek zorunda kalmazsınız.

Sonuncusu ve en önemlisi, sıcak havalarda dışarıda olacaksanız yanınızda bir havlu ya da bez taşımak iyi bir fikir. Havluyu ıslatın, sıkıp suyunu süzdürün ve sonra da boynunuzun üzerine koyun. Bunun için özel olarak üretilmiş, suyu pamuktan daha fazla hapseden havlular bile var.

3. Gölge ya da klimalı bir yer bulun

Güneş’in burnumuzun dibinde olduğunu sandığımız günlerde gölgeler hayat kurtarır. Dışarıda ne yapıyorsanız yapın, her zaman gölge arayın ve mümkün mertebe vücudunuzu soğutmaya çalışın. Güneş çarpması tehlikesi geçiren insanlar için müdahalede bulunan sağlık çalışanları “önce serinletin sonra hastaneye götürün” der; bu altın kuralı siz de benimseyebilirsiniz. Vücut ısınızın yükseldiğini hissediyorsanız önce bir gölge bulup kendinizi serinletin sonra gideceğiniz yere gidin. “Nasıl olsa gideceğim yere az kaldı” diyerek kendinizi zorlamayın; gölge bir yere geçin ve serinleyin. Ayrıca büyük marketler, bankalar, kütüphaneler genelde klimalı olurlar; kısa süreliğine de olsa serinleyene kadar buralarda bekleyin.

4. Kendinizi fazla yormayın

Ne kadar hareket ederseniz o kadar ısınırsınız; ne kadar az hareket ederseniz o kadar serinlersiniz. Egzersiz yaparken yaktığınız enerjinin yüzde sekseni sıcaklığa dönüşür ve dışarısı zaten fırın gibiyken buna hiç gerek yok. Gölgede molalar verin ve kendinizi çok zorlamayın.

5. Bol su için ve elektrolitlerinizi yenileyin

Su için! İnsan vücudu kendisini serinletebilecek kapasiteye sahip olsa da bunu yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu yakıtı ona vermeniz gereklidir. Ayrıca, eğer yapabiliyorsanız vücudunuzdaki elektrolitleri tuz tüketerek yenileyin. Alkollü, kafeinli ve karbonatlı içeceklerden uzak durun. Bu türden sıvılar dehidrasyona yol açabilir ya da hidrasyon sürecini yavaşlatabilir.

6. Vantilatör kullanımını azaltın

Kulağa ne kadar hoş gelirse gelsin, dışarıdaki hava 35 ⁰C’yi geçtiğinde vantilatör kullanmayın. Vantilatörler hava akımı yaratarak sahte bir rahatlık hissi verir ama esasen vücut ısınızı düşürecek hiçbir şey yapmaz. Dahası, cildi kuruttukları için teriniz buharlaşamaz. Bu nedenle beklenmedik sıcak çarpmalarına maruz kalabilirsiniz.

7. Yanınızda fısfıslı şişe taşıyın

Cep vantilatörü ya da yelpaze yerine fısfıslı şişe taşıyın. Sıcakta rahatlamanızı sağlayacak en iyi yol budur. Bir – iki sıkımlık kullandığınızda bile küçük su damlacıkları yüzünüzü kaplayarak hızlıca buharlaşır, bu da serinlemenizi sağlar. Isınızı sadece kısa süreliğine azaltsa da rahatlamanızı sağlayacaktır.

Dışarısı 32 ⁰C’den fazlaysa dikkatli olun ve dışarı çıkmadan önce hazırlıklı olun. 37 ⁰C’nin üzerindeyse mümkün mertebe dışarı çıkmayın. 40 ⁰C ve üzeriyse dışarı çıkmayı düşünmeyin bile. Dışarı çıkacaksanız, güneşin en yakıcı olduğu 11:00–15:00 saatleri arasında dışarı çıkmayın. Pencereleriniz için ışığı yansıtan malzemeler tercih edin; bu mümkün değilse açık renkli perde kullanın ve gün içinde çok güneş alan odalarınızın perdelerini kapatın. Sık sık soğuk duş alın. Fazla pişirmeyi gerektirmeyen, soğuk yenebilen yiyecekleri tercih edin. Ek olarak sıcak bir havada kimseyi arabada bırakmayın.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale