X

Bulimiya nervoza nasıl bir yeme bozukluğudur? Belirtileri nelerdir ve nasıl tedavi edilir?

Bulimiya nervoza, kendini tıkanırcasına yeme tekrarları, ardından kalorileri “telafi etme” ve “geri alma” çabasıyla birtakım tehlikeli davranışlar şeklinde gösteren ciddi bir rahatsızlıktır. Bulimiya ile yaşayan insanlar düzensiz yeme alışkanlığına hapsolmuş hisseder ve bu kısır döngüden çıkmakta zorlanırlar.

Yeme bozukluğu olan atletler üzerine yaptığı çalışmalarla bilenen Dr. Deanne Pearson, yeme bozukluklarının kişinin karakteri üzerinde nasıl yıkıcı bir etki yarattığını şöyle açıklıyor:
“...bu ‘canavar’ [yeme bozukluğu] kişiyi ele geçirir… düşüncelerini denetler ve kendisine söylenenleri algılayış biçimini çarpık bir şekilde yorumlamasına neden olur. Özellikle ebeveynler yeme bozukluklarının bu yönüne bir türlü anlam veremez. Söyledikleri hiçbir şeyin çocuklarını etkilemediğinden yakınırlar. Her sözleri bir reddedişle sonuçlanıyordur. Ama ebeveynlerin ve yeme bozukluğu yaşayan kişiye yardım etmeye çalışanların unutmaması gereken bir şey var: İyileşmeyi reddeden hastanın kendisi değil, yeme bozukluğunun o kontrolcü yapısı. Kişi, ne tür bir yeme bozukluğuyla mücadele ederse etsin aslında derin bir kuyuda çırpınıyordur ve oradan çıkması için sevgiye, anlayışa ve sabıra ihtiyacı vardır.

Bulimiya nervozanın türleri

Bulimiya nervoza kendini farklı yollarla açığa vurabilir:

  1. Tıkanırcasına yeme davranışından sonra kişi kasten kusar. Yine, aşırı miktarda müshil, idrar söktürücü ya da lavman sıvısının kullanımı da bulimiyanın bu türünde görülür. Kısacası, alınan kalorileri vücuttan uzaklaştırma çabası vardır.
  2. Kilo alımını engellemek ve alınan kalorileri yakmak için başka yollar izlenir. Aşırı derecede egzersiz ya da sağlığa dikkat edilmeden uzun sürelerle yapılan oruçlar/kısıtlayıcı yeme davranışları örnek gösterilebilir. 

Bulimiya nervozanın başlıca sebeplerine geçmeden önce altını çizmemiz gereken önemli bir nokta var. Bulimiya nervoza ile tıkanırcasına yeme bozukluğu birbirinden farklıdır. Amerikan Psikiyatri Birliği Ruhsal Bozukluklar için Tanı ve İstatistikler Kitapçığı’na (DSM-V) göre, bu ikisini birbirinden ayıran en bariz unsur, bulimiya nervozalı kişinin tıkanırcasına yeme davranışından sonra yukarıda saydığımız yöntemlere başvurarak bir tür “telafi” çabasına girmesi; öte yandan tıkanırcasına yeme bozukluğu olan birinin genelde müshil ya da idrar söktürücü gibi ilaç kullanımı, kendini kusturma ya da aşırı egzersiz yapma davranışlarında bulunmamasıdır.

Bulimiya nervozanın nedenleri

Bulimiya nervoza gibi yeme bozukluklarının birçok faktörün bir araya gelmesiyle tetiklendiğini söyleyebiliriz. Bu yazının kapsamında üç ana başlığı ele alıyoruz.

Psikolojik faktörler

Kişinin kendine verdiği değer ve bedenine, görünüşüne bilhassa kilosuna yönelik algısı bulimiya nervozanın ortaya çıkmasında son derece önemli bir faktördür. 

İzlediğimiz programlardan okuduğumuz gazete ve dergilere kadar birçok mecrada kadınların fiziksel güzelliğe ve özellikle incecik bedenlere indirgendiğini görüyoruz. Önümüze konan bu gerçek dışı idealler ne yazık ki pek çok kadının kendine yönelik bakış açısını olumsuz etkilemektedir. “Yeterli miyim?” “Neden daha çekici değilim?” gibi soruların baskısıyla kendini başkalarıyla kıyaslamasına neden olmaktadır.

Beden algısıyla ilgili sorunların yanı sıra bulimiya nervozalı hastaların yemek yemeyi boğucu hislerden ve yakın çevrenin baskılarından kurtulmak için bir yol olarak gördükleri, dolayısıyla kızgın, üzgün ya da stresli olduklarında kuvvetli bir yeme dürtüsü duydukları söylenebilir. Kaygı bozukluğu yaşayan ya da depresyonda olan kişilerde de yeme bozukluğu gelişmesi riski yüksektir.

Çocukluk travmalarının ya da cinsel istismarın da bulimiya nervozaya yol açan nedenlerden olduğu bilinmektedir.

Genetik faktörler

Genlerin bu rahatsızlıkta etkili olduğu yönünde savlar vardır. Aile geçmişinde bulimiya nervoza gibi yeme bozuklukları, ruhsal rahatsızlıklar veya madde kullanımı görülen kişilerin bulimiya nervozaya yakalanma riski ailelerinde bu tür rahatsızlıklar bulunmayan kişilere göre dört kat daha fazladır. Öte yandan, mevcut çalışmalar bu durumun kalıtsal mı yoksa çevresel etkiler sonucu benimsenen davranışlardan mı kaynaklandığını henüz kesin olarak söyleyememektedir. 

Hormonlar

Hormon düzeylerindeki değişimler de bulimiya nervozanın gelişmesinde rol oynayabilir.

Yetişkinliğe geçiş aşamasında olan gençler, çevreden kaynaklı etmenlerin ve hormonlarındaki değişimlerin bir araya gelmesiyle yeme bozuklukları yaşama riskine daha fazla maruz kalmaktadır.

Ayrıca, bulimiya nervozalı kişilerde beyindeki (serotonin, noradrenalin ve dopamin gibi) sinir ileticilerin ve östrojen gibi hormonların anormal düzeylerde yoğunlaştığı görülmüştür. Bu durumun hastalığa neden olabileceği yönünde bir teori ortaya konsa da henüz bilimsel kanıtlara ulaşabilmiş değiliz.

Bulimiya nervozanın fiziksel belirtileri

  • Kilo değişikliği
  • Deri altı yağ tabakasında kayıp
  • Düşük kan basıncı
  • Sürekli üşüme hali
  • Diş minesinin aşınması, çürük oluşması
  • Karın ağrısı ya da bağırsaklarda sancı
  • Yutma zorlukları
  • Ellerde ya da parmak uçlarında morluk, nasır, yara ya da benzeri tahribatlar
  • Göz damarlarında çatlaklıklar (kusturma davranışının etkisi)
  • Tükürük bezlerinin şişmesinden dolayı ağız kenarlarında torbamsı bir görünüm
  • Kızarıklık ve sivilceler
  • Ağız kuruluğu. 

Davranışlardaki belirtiler

Yukarıda saydığımız fiziksel belirtilerin yanı sıra bulimiya nervoza kişinin davranışlarını da etkiler:

  • Sürekli olarak çirkin ya da şişman olduğundan yakınma
  • Başkalarının önünde yemekten kaçınma
  • Birden vejetaryen ya da vegan beslenmeye başlama (kişi bu beslenme şekillerini yiyecek çeşitliliğini kısıtlamanın bir bahanesi olarak kullanıyor olabilir)
  • İştahı kestiğine inanıldığından sigaraya başlama
  • Kendini kesme gibi zarar verici davranışlara yönelme
  • Yemekler sırasında ya da yemeklerden hemen sonra lavaboya gitmeyi alışkanlık haline getirme
  • Şeker hastalarının insülin almaktan kaçınması
  • Gizli bir şekilde yemek yeme 

Tedavi

Görüldüğü gibi bulimiya nervoza son derece ciddi bir rahatsızlıktır ve tedavi edilmediğinde geri dönüşü olmayan bir tahribat yaratır. Tedavinin amacı, öncelikle hastalığın yarattığı herhangi bir komplikasyonu gidermektir; uzun vadede ise kişiyi tıkanırcasına yeme rutinlerinden ve bunun takip ettiği “telafi edici” davranışlardan kurtarmaktır. 

Tedavi sonunda ayrıca;

  • yiyeceklerle sağlıklı bir ilişkinin kurulması,
  • kişinin kendine değer vermesi,
  • düzenli beslenme alışkanlığının kazandırılması,
  • hastalığın bir daha tekrarlanmaması amaçlanır. 

Tıbbi tedavi

Tedavi planında öncelikle olası komplikasyonlara müdahale edilir. Doktor, hastanın durumunu göz önüne alarak hastane yatışının gerekip gerekmediğine karar verir ve beslenme, terapi, destek grubu gibi tavsiyelerin yer aldığı uzun vadeli bir iyileşme planı oluşturulur. Tek bir yaklaşımdan ziyade birden fazla tedavi yönteminden birlikte yararlanıldığında iyileşme şansı daha yüksektir. 

Anti-depresan tedavisinin tıkanırcasına yeme ve kusma gibi davranışları azalttığı kanıtlanmıştır fakat ilaca devam edilmediğinde hastalığın nüksetme oranı bir hayli yüksektir. 

Beslenme tedavisi

Bulimiyayla mücadele eden kişilerin beslenme hatalarını fark etmesi ve sağlıklı beslenme rutini oluşturması çok önemlidir. Tedavi olmak için hastaneye başvuran kişilerde özellikle C ve D vitaminlerinin eksikliği ile kalsiyum ve elektrolit düzeylerinde dengesizlikler saptanabilir. Ayrıca, kişi kaotik beslenme düzeninden dolayı gıdasız kalmıştır. Bu nedenle, dengeli ve yeterli bir beslenme tedavisine zaman kaybetmeden başlanması gerekir. 

Gıdasızlığın giderilmesi amacıyla başvurulan yeniden besleme tedavisi yalnızca kilo alımı olarak görülmemelidir. Vücuttaki eksikliklerin giderilmesi ve nihayetinde kişinin normal yeme davranışları kazanması da amaçlanır. Vücut ağırlığı (endekslere ya da kişinin bedensel yapısına göre) düşük olmasa bile tıkanırcasına yeme/kusma döngüsü dışında hasta dengeli, yeterli bir beslenme geçmişine sahip değildir. Vücuttaki eksikliklerin giderilmesi için yeterli kaloride, protein ve yağ oranları yüksek 3 ana 3 ara öğünden oluşan bir yeme planı oluşturulmalıdır. Yeme planı tedavinin en kritik ayaklarından biridir.

Bulimiya nervoza tedavisi uzmanı Judith Asner’a göre plan; kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği ile aradaki öğünlerden oluşmalı ve öğün saatleri günlük faaliyetlere göre planlanmalıdır. Bazı durumlarda yeme planı dışına çıkılması gerekebilir. Kişi bu yüzden kendini suçlamamalıdır. Yeme planından neden saptığı, nasıl hissettiği, ne gibi sonuçlarla karşılaştığı üzerine düşünerek ileriye yönelik farkındalık oluşturabilir. Ayrıca, bu süreçte kişiye yiyeceklerine ve porsiyonlarına karar verme konusunda ailesinin ya da herhangi bir yakınının destek olması, kişi düzenli ve yeterli beslenme alışkanlığı kazanana kadar bu desteğin sürdürülmesi beklenir. 

Psikolojik tedavi

Bulimiya nervozayla ilişkili davranışların çoğu yeme düzeni ve yiyeceklere olan saplantıyla kendini gösterse de tedavide hastalığın temelindeki psikolojik nedenlerin araştırılması önemlidir. Diğer bir deyişle, bulimiya tedavisinin önemli bir parçasını da psikolojik destek oluşturur. Bu noktada, terapilerin özellikle yeme bozukluğu konusunda uzmanlaşmış bir klinik psikologla yürütülmesi tavsiye edilir.

Kaynaklar:
eatingdisorder.org
healthyplace.com
healthyplace.com – strategies for recovering from bulimia
promises.com
https://dsm.psychiatryonline.org/doi/book/10.1176/appi.books.9780890425596
aliferecovered.wordpress.com – bulimia
Medical News

İlginizi çekebilir: Yiyeceklerle savaşmayı bırakın: Özgürlüğe doğru 5 adım

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale