X

Bugünü anlamak için geçmişe kulak verin: İçinizdeki çocuk size ne söylemek istiyor?

Aslında nereden başlamak gerekiyor, nasıl devam etmeli bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da içimdeki çocukla ilgili bir yazı yazmam gerektiği. Belki de en korktuğumuz, içine dalıp bakarken boğulacak hissi yaşadığımız, belki de üzerine bir örtü örttüğümüzden sebep hiçbir şey hatırlayamadığımız saklı bir yer içimizdeki çocuk. Farkında olsak da olmasak da şu anda yaşadığımız tüm problemlerin, deneyimlerimizin, yaratımlarımızın kaynağı içimizdeki çocuğun yarattığı yorumlar, inançlar, anlamlar.

Geçenlerde çok sevdiğim bir arkadaşım, astroloğum herkese karşı çok toleranslı olmama rağmen kendi çocuğuma aynı sabrı gösteremediğimi anlayınca “İçindeki çocuğa bakar mısın?” dedi. O an dumur oldum. Evet içimdeki çocuk nasıl biriydi? Nelerden hoşlanıyordu, nelere kızıyordu? Nerelerde savunmaya geçiyordu? Hangi duyguları, inançları geliştirmişti o küçücük kalbiyle?

Kendimi bildim bileli yaşamı sorguladım; hayatı, kendimi, insanları. Neden buradayım? Buradaki görevim ne? Yaratıcı işlediğimiz günahlardan dolayı bizi yakacak mı? Yoksa biz yaptığımız eylemlerin sonucunda mı kendi kendimizi yakacağız?

Hatırlıyorum da bir gün anneme ben bir bedensem ve parmağım bana aitse onun bilerek canını yakar mıyım? Madem Allah beni yarattı ve ben onun bir parmağıysam o zaman yara aldığımda yaralarımı sarmaz mı? Kaderi mi yaşıyoruz yoksa kaderi yazdığımızı mı zannediyoruz yoksa gerçekten kaderimizi biz mi yazıyoruz? Daha buraya yazmayacağım yüzlerce soru. Çünkü asıl konu bu değil. İçimdeki çocuk.

Bastırılarak, kurallarla ve bolca hayırla büyüyen bir nesiliz biz. Ya asi olduk ya da oyun kurucuların yanında geçici de olsa bir oyuncu ya da hala bir oyuncu bize sunulan senaryoyu oynayan.

Şimdi sen başla bakalım sorgulamaya. Şu andan başla. Geriye gitme. Arzu ettiğin hayatı mı yaşıyorsun yoksa yaşayanları mı seyrediyorsun? Nelere kızıyorsun? Nelere şikayet ediyorsun hayatta? Seni en çok inciten şey ne? Hangi insanlara tahammül edemiyorsun?

Hiçbirinin şu anla ilgisi yok. Hepsi dünün bir izdüşümü.

Anneyle başlayalım mı? Orada kabul etmediğin yer neresi? Ondan aldığın bir inanç sistemi var mı? Sevgiyi aldın mı mesela?

Saygıyı, değeri, kabulü…

Asıl burada başlıyor her şey. İnsan hep reddettiği şeye dönüşür. Asla dediği şeyleri yaşar. Kendini bütünüyle kucaklayabilmek için.

Mesela bir danışanım annesinden sürekli “ayaklarının üzerinde dur, kocanın eline bakma” diye nasihat almış. Tabi ki koca parası yiyen, üretmeyen bütün kadınlara düşman. Çünkü o tarafı o kadar kapatmış ki ne yazık ki eşinden hiç maddi destek görememiş. Çünkü yıllarca kendi ayakları üzerinde durmuş. Çocukken bile çalışıp kendi parasını kendisi kazanmış. Bunu fark ettiğinden beri o kadınlara duyduğu öfke gitti anlayış geldi. YARGIladığımız her şey aslında barışmamız gereken, esnetmemiz gereken yerimiz. Kendisini destek almaya açtı. O kadınları anlamaya, empati yapmaya başladı.

Şimdi babanızı düşünün. Sizi rahatsız eden yönlerini. “Ben asla onun gibi olmayacağım” dediğiniz oldu mu? Sorumsuz, bencil, öfkeli…

İşte tam burası dönüştürmeniz gereken yer. Sevgiyi alamadığınızda sevgisini gösteren bir adama aşık olursunuz. Zamanla onun sevgisine o kadar muhtaç olursunuz ki bir bağımlı gibi… Sonra eş çekti mi ilgiyi, sevgiyi tekrar o sevgisiz çocuğa döner bir dilenci gibi sevgiyi aramaya başlarsınız. Oysa ki burada en önemli nokta kendini sevmektir.

İçindeki çocuk takdir görmedi mi farkında olana dek takdir için ciddi ödünler verirsiniz. Sonuç: Sen kendini takdir etmeden takdir görmeyeceksin.

Mutluluğun şifresi ne biliyor musunuz? Çocukken alamadığınız şeyi kendinize aktarabilmek. Çocukken alamadığınız o değeri kendinize sunabilmek.

Şimdi verdiğin tepkilere bakalım. Tepkilerinizin şu anla ilgisi yok. Tamamen çocukluğunda oluşturduğun inançlarla ilgili. Yine bir örnekten gideceğim. Bir danışanımın yöneticisiyle olan iletişimsizliği. Konuşunca ortaya çıkan durum şu: Yönetici işin nasıl olması gerektiğini söylüyor, danışanım ise yaptığım şeyi beğenmedi olarak algılıyor ve savunmaya geçiyor.

Aslında SAVUNMAYA geçtiğiniz her an içinizdeki çocuğun bir çığlığı ve diyor ki “benim düşüncelerim önemli ya da ben değerliyim ya da beni dinle, beni anla, beni onayla, beni sev“… Biri seni sinirlendirdiğinde hangi düşüncelerin devreye giriyor bak. O an de ki “Şu anda beni öfkelendiren şey ne? Hangi oluşturduğum inanç???

Haydi şimdi yapılandıralım mı içimizdeki çocuğu?

  • Arzu ederseniz çalışmayı yapmadan önce bir çocukluk fotoğrafı bulup ona bakabilirsiniz yolculuğa çıkmadan önce.
  • Şimdi gözlerinizi kapatın ve derin nefesler alın. Sadece nefesinizde kalın. Bırakın düşünceler gelsin gitsin. Nefesle kalın. Nefesinizin derinliğine, bağlantısına bakın.
  • Şimdi bedeninizi gözlemleyin. Bacaklarınızı, sırtınızı, kalbinizi, bedeninizin yerle olan temasını.
  • Çocukken yaşadığınız sizi üzen bir anı canlandırın zihninizde.
  • Şimdi bakın bakalım çocuk nasıl tepkiler vermiş, nelere üzülmüş, hangi düşünceler geliştirmiş? 
  • Karşısına geçin ve deyin ki “Seni seviyorum güzel çocuk, sen benim için çok değerlisin. Bundan sonra seni kimse kıramaz, incitemez. Ben hep yanındayım. Seni yaptığın her eylemde destekliyorum. Güvendesin…
  • Yüzü gülene kadar duymak isteyeceği şeyleri söyleyin ve ona sarılın.
  • Çalışmayı en az 7 gün boyunca yapın.

Namaste…

İlginizi çekebilir: Uyumlanma zamanı: Hayatın dengesine ayak uydurabilmek

Tuba Kaytaş: Türkiye’nin ilk nefes koçlarından olan Tuba Kaytaş, Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. İlk nefes eğitimini 2005 yılında Judith Kravitz’ten aldı. Nefesin hayatına ve kendisine yaptığı muazzam değişikliği fark edince deneyimlediği tüm güzellikleri insanlarla paylaşabilmek için yoluna nefes eğitmeni olarak devam etmeye karar verdi. 2009 yılında Ommira Kişisel Gelişim Merkezi’ni kurdu. Bu süreçte yaptığı çalışmaları ve deneyimlediklerini Özgür Kocaeli Gazetesi’nde kişisel gelişim konularında yazılar yazarak paylaştı. Yıllardır içinde bulunduğu nefes seminerlerinin ardından bilgi ve tecrübelerini 2012 yılında yayımlanan ilk kitabı Nefes’le Mucizelere Giden Yol adlı kitabında topladı. Araştırmacı ve yenilikçi bakış açısıyla, nefesle ilgili her konuyla ilgilenerek yoluna devam eden Kaytaş, Nefesimizin düşüncelerimizi etkilediğini fark edince kendi yöntemini geliştirip nefesi duygularla bütünledi. 8 yıllık çalışmaları ve eğitimleri sonucu geliştirdiği Nefs-i Terapi yöntemini aynı isimli kitapla paylaşmaya karar verdi. 3. Kitabı olan Bedenin Şifresi ile okuyucularına bedeni tanımanın ve şifanın yollarını sundu. 4. Kitabı olan 1 ile ilişkilere farklı bakış açısıyla bakabilmeye rehber oldu. Türkiye’nin İlk Transformal Nefes Koçları’ndan olup, daha sonra kendi sistemini kuran Kaytaş, nefesin en doğal halini Bütünsel Nefes’te birleştirdi. Şu anda Nefes Kampları düzenliyor, sorgulanabilir sertifikalı olan Profesyonel Nefes Uygulayıcılık Eğitimleri veriyor ve kendi sitesi olan www.nefesatolyesi.com da yazı yazmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale