dummy

Bugünlere farklı bir perspektiften bakabilmek: Güzel günler göreceğiz

Herkesin bildiği gibi zor zamanlardan geçiyoruz. Corona ile mücadele ederken hepimizin toplu şekilde bilinci, düşünüş tarzı, birbirine dokunamadan sımsıkı sarılışı sizce de değişmedi mi?

dummydummy

Tabii ki hiç kimse hiç kimsenin acı çekmesini ya da ölmesini istemez. Fakat tüm dünyanın başına gelen böyle bir felaket sonucunda toplu bilinç seviyemizin biraz olsun yükseliyor olması da bu musibetin iyi yanı olsa gerek diye düşünüyorum. Tabii ki asla hiç kimse ölmesin hiç kimse zarar görmesin ama o kadar çok tüketiyorduk ki farkında bile değildik. Düşünsenize şimdi dört duvarlar arasında pijamalarımızla, minimize olmuş hayatlarımızla nefes almaya devam edebiliyoruz. Çoğu iş yeri home office çalışıyor ve bir toplantının ortasında fondan çocuk sesleri duyabiliyoruz ve hiç kimse yadırgamıyor çünkü bu gayet normal zaten.

Ben bu olayla birlikte hepimizin daha doğal, daha samimi, daha olduğu gibi, daha yalın tarafımızı görebildiğimizi fark ediyorum. Ayrıca günümüz teknolojisinin yardımıyla hiçbir iş aksamadan da devam edebiliyor. Önceden imkansız dediğimiz ne varsa şu anda birebir yaşıyoruz. Bu bütüne baktığımızda aslında büyük bir olayın, belki de global bir değişimin eşiğinde olduğumuzu düşünüyorum. Sonuç itibarıyla disiplin için kendimize kurduğumuz dünya düzeni ufak çaplı da olsa gerektiğinde başka formlarda da ayakta kalıp, işleyiş bozulmadan devam edebiliyormuş. Bu Corona’nın bize gösterdiği birçok gerçeklerden sadece biri…

Corona sebebiyle sevdiklerimizi kaybetme korkusu, ailemize, sevdiklerimize, arkadaşlarımıza çok daha fazla sarılmamıza sebep oldu. Çocukları olanlar bilir. Şahsen ben bir anne olarak evden çalıştığım bu süre zarfında çocuğuma çok daha verimli olabildiğimi keşfettim. Ona çok daha fazla bir şey öğretebildiğimi, daha fazla zaman ayırabildiğimi, böylece daha sağlıklı bir iletişim kurabildiğimi fark ettim ve aynı zamanda iş yerindeyken bütün gün onun gününün nasıl geçtiğini tam olarak aslında bilemiyormuşum onu anladım.

Aynı şey ikili ilişkiler açısından da geçerli. Aslında bazen ne kadar da monoton ve yaşamıyor gibi yaşadığını fark ediyor insan. Ama bu dönemde sevdiğine daha çok sarılıyorsun ve daha çok fark ediyorsun sahip olduğun değerlerin güzelliğini. Bu süreçte insan eşiyle, sevgilisiyle, anne ve babasıyla daha fazla vakit geçirebildiği için şükrediyor ve aslında metropol hayatının getirdiği yorgunlukları atabildiği için çok daha fazla dinliyor birbirini, daha çok gülüyor, daha çok farkına varıyor bazı değerlerin kıymetini.

Gülümsedikçe daha da güçleniyoruz, daha da çok direncimiz artıyor her şeye karşı… Sonra yine daha çok sarılıyoruz birbirimize… İçimizdeki sevgi büyüyor, büyüyor, büyüyor… Sihirli bir kısır döngüye giriyoruz. Sonra bir bakmışız zaman zaten çok hızlı akmış, gitmiş. Tüm zorluklardan sevgi ve dayanışma ile birlikte çıkmışız ve bir kez daha farkına varmışız ki dünyayı yalnızca sevgi kurtarabilir… Sevgi sayesinde hayata karşı dimdik durabiliyoruz. İçimizde büyüteceğimiz en güzel bebek: Sevgi. 

Evde kalınca yaşam alanını da daha çok düzene sokma fırsatı oluyor insanın. Yapılacak o kadar çok şey var ki sıkılmaya çok fırsatım olmadı diyebilirim. Evde olmanın bir sürü güzel yanı var. Ailemle daha fazla vakit geçirebilmek, kızımla mutfakta değişik yemekler yapmak, kekler, kurabiyeler, yeni tarifler denemek, çeşitli oyun aktiviteleri yapmak, dolap düzenleme, temizlik işleri yapmak, arada ufak egzersizler yapmak, kahve, kitap, film keyfi yapmak gibi… Bunların hepsi zaten sıkılamayacağınız kadar hayatı doldurmuş olduğundan arkadaşlarımı, sosyal çevremi, bir de doğayla iç içe olmayı özlemek dışında, evde olup, hayatın biraz yavaşlamış olması aslında bana çok iyi geldi. Eminim bir çoğumuz da aynı şekilde düşünüyordur.

Ayrıca evde de olsak zaten haftanın beş günü aynı şekilde yine çalışıyoruz. Bu da bir dip not tabii. Aslında önceden de hafta sonu yapılabilecek olan aktiviteleri bu dönemde “Amaaan nasıl olsa hep evdeyim” modunun rahatlığıyla daha çok yapmaya başlamaktan başka bir farkı yok. Yani zaman o kadar hızlı geçiyor ki gerçekten insan anlamıyor bile…

Şu anda global olarak yaşadığımız bu sorun beraberinde birçok uyanışa, birçok algının değişmesine ve hatta bence komple yaşam şekillerimizin değişimine de sebep olacak. Ve tabii ki bu iyi bir şey. Aslını isterseniz çok büyük bir değişimin eşiğindeyiz ve Corona’nın kelebek etkisi yaratan küçük bir kanat çırpması olduğunu düşünüyorum. Evet yıkıyor, fakat maalesef büyük bir yıkılma olmadan yeni bir düzen inşa edilemiyor. Kulağa çok sert geliyor belki ama maalesef gerçek bu.

Ben inanıyorum ki kötü günlerin ardından mutlaka çok daha güzel günler göreceğiz.
Sadece biraz daha sabır gerekiyor. Şükür ve bolca sevgi…

Ay tepede hala parlıyorken,
Yıldızlar gökyüzüne asılı duruyorken,
Deniz hala masmaviyken,
Ağaçlar hala oksijen verebiliyorken,
Kuşlar hala havada uçabiliyorken,
Yağmurlar en güzel melodiyi çalabiliyorken,
İnceden bir rüzgar tenine değebiliyorken,
Kapa gözlerini şükret,
Derin bir nefes al,
Şu an buradasın ve hayattasın,
Fark et, çok sev, sabret, affet ve gör,
Güneş yarın yine doğacak,
Yine… yine… yine…

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Karantina döneminde en çok ihtiyacımız olan şey: Umut

Gamze Okutan: 15 Aralık 1986 Beykoz İstanbul doğumlu olan Gamze Okutan 2004 yılında Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden mezun olduktan sonra uzun yıllar mağazacılık sektöründe satış danışmanlığı ve sağlık sektöründe hizmet veren bir firmada yönetici asistanlığı yaptı. Çalışma hayatı sebebiyle üniversiteye biraz ara verdikten sonra 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldu. Şu anda Yazılım ve Teknoloji alanında hizmet veren bir firmada Mali & İdari İşler Yetkilisi olarak meslek hayatına devam ediyor. Evli ve bir kız çocuk sahibi bir anne. Pusula kitabının yazarı. Gamze Okutan’ın kendini bildi bileli sanata, kişisel gelişime, psikolojiye olan ilgisi hep vardı. Zaman zaman şiir yazmayı, deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştığı yazılar yazmayı, kendi çapında hobi olarak müzikle uğraşmayı ve söylemeyi çok seven biri. Ayrıca arada sırada meditasyonla zihnini sakinleştirip stres atmayı, yoga ile bedensel enerjisini korumayı seviyor. Hayatta pozitif ve negatif her şeyin bir bütün olarak güzel olduğunu düşünüyor. Olaylara bakarken çoğunlukla pozitif taraftan değerlendirmeyi yani bardağın dolu tarafından görmeyi ve çözüm odaklı olmayı seviyor. Fakat negatifin ağır bastığı durumlarda duyguların sonuna kadar yaşanması gerektiğini aksi takdirde mutlu olmanın mümkün olmayacağını düşünüyor. Hayatı dolu dolu, tutkuyla, hissederek yaşamayı seven aslında hayatın kendisine aşık, hayalperest bir yolcu olarak tanımlıyor kendini. Hayatın paylaştıkça güzellikler getireceğine olan inancını ve umudunu hiçbir zaman kaybetmemiş biri olarak paylaştıkça belki küçük dokunuşlarla bakış açımızdaki yansımaları çok daha renklendirebiliriz diye düşünüyor. Hep birlikte, el ele birbirimizin yoluna daha çok ışık tutarak yönümüzü bulmamıza bir nebze olsun katkı sağlayabileceğimize inanıyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp