Hadi biraz ders çalışalım. Kendimizi nasıl ayıklayacağız ve nereden başlayacağız?
Yaşam Masalı Kamplarında yaptığımız bir çalışmayı anlatacağım, kendimizi ayıklamaya başladığımız, ayırmaya başladığımız yerden… Kişisel önemlerimizden, yani bizi değerli kıldığını düşündüğümüz noktalardan.
Lütfen okumaya başladığınız bu satırların yanına kağıdınızı kaleminizi hazır edin ve yazın.
Soru siz kimsiniz değil, soru, sizi oluşturan özellikler neler?
Dışarıdan size söylenenler, içeriden sizin bildikleriniz. İyi, kötü demeden, çünkü her biri sizi oluşturur. Bütünümüzü oluşturduğunu düşündüğümüz şeyleri sıralayalım.
Ne kadar dürüst, ne kadar açık olursanız o kadar verimli ve o kadar da gerçek bilgilere sahip olacaksınız. Böylelikle sizi neyin veya nelerin sıkıştırdığı ile ilgili net bilgilere de sahip olacaksınız.
Beni ben yapan,
- Mesleğim (öğretmenliğim, anneliğim, patron kişiliğim vb.)
- Büyük göbeğim,
- Gülerken çıkardığım o ilginç ses,
- Resim, müzik, dans vs. yeteneğim,
- Analitik zekam,
- Kıskançlığım,
- Dedikoduculuğum,
- Fırsatçılığım,
- Sevgi dolu halim,
- Sevgi alamadığım zaman duyduğum hırçınlık,
- İnsan bağımlılığım,
- Bağımsızlığım,
- Tembelliğim,
- Bencilliğim,
- Hoşgörüm,
- Aşçılığım,
- Durumlar karşısındaki sessizliğim,
- Israrcılığım,
- Pasif agresyonum,
- Yamuk küçük ayak parmağım,
- Anneme olan nefretim,
- Anneme olan aşkım,
- Sabah kahvelerim,
- Yataktaki performansım,
- Güzelliğim,
- Patavatsızlığım… vs
Bunları sıraladıkça göreceksiniz ki, sizi sandığınızın ötesinde çokça bileşen tarif etmeye çalışıyor. Bir bütünsünüz. Her şeyle, hem fiziksel hem de ruhsal olarak.
Şimdi bu listeyi biraz ayrıntılandıralım.
- Tembelim (Annem bana hep “tembelsin” derdi. Bir işi asla bitiremem. Babam beni “tembel çocuğum” diye iğnelerdi.)
- Büyük göbeğim (Aynı komşu falanca teyze gibi oldum. Annem gibi oldum. Bütün insanlar fit, ben çirkinim. Küçükken benimle dobiş diye, sıska diye dalga geçerlerdi.)
- Mesleğim (Herkes sözümü dinliyor, ben olmasam bu şirket yürümez, çok çalışıyorum ve gücümü hissediyorum, kendimi önemli hissediyorum. Kendimi değersiz ve ne yaparsam yapayım beceremiyor hissediyorum. Bu iş olmazsa ne yaparım. Anne olmasaydım ne yapacaktım?)
Bu şekilde sıralayabiliriz. Bunları yazarken lütfen olabildiğince bırakın duygularınızı, belki bazı durumlar sizi çokça duygulandıracak, bazıları da hiç dokunmayacak. Hatta listenizden çıkaracaksınız.
Peki bu yazdıklarınızdan kaç tanesi size ait. Yani kaç tanesi sizin kendinize dair “saf” yargınız.
- Yataktaki performansım. (Ahmet, Ayşe bana çok güzel seviştiğimi söyledi. Kim olursa olsun benden vazgeçemez çünkü..?)
Kendi kendinize bir övgü veya bir yargınız var mı? Sadece size ait olan.
Tüm bu soruları cevapladıktan sonra, lütfen bakın; hangilerini çıkarsak sizden eksilir? Anne olmasanız, tembelliğiniz olmasa, dedikoduculuğunuz olmasa, fiziksel özellikleriniz olmasa siz, siz olmaktan başka bir şey olur musunuz?
Neler olmazsa olmazınız?
Şimdi o listede, olmasa da olur dediğiniz ama çıkarmaya eliniz gidemeyecek kadar gerçek olanlara bir bakın;
- Anneme nefretim,
- Kıskançlığım,
- Bencilliğim,
- Sevgi dolu halim vb.
Bu özelliklerin size açıkça ne kattığını yazın şimdi. Yani;
Annemden nefret ediyorum çünkü; bana küçükken aptal dedi ve kendimi çok kötü hissettim.
Bunu affetmiyorum çünkü; bazı durumlarda aptal olduğumu kabul ederek sorumluluk almıyorum. Bazı işleri ertelediğim için kimse bana kızmıyor. Böylelikle kimsenin aklına gelmeyen çılgınca işlere kalkışmaktan gocunmuyorum. Kaybedecek bir şeyim yok gibi hareket edebiliyorum…
Bu durumdan ne kazandığınızı yazın lütfen, net ve dürüst olarak.
Unutmayın ki, dürüstlükten başka bir anahtarımız yok.
Bu beğenmediğiniz ya da beğendiğiniz hali ne için kullanıyorsunuz?
Mesleğim;
Çok çalışıyorum ve böylelikle kendimi düşünmüyorum. Herkese istediğim gibi bağırıyorum, kendimi değerli hissediyorum. Evden kaçabiliyorum, kendimi başka biri gibi gösterebiliyorum, güvensizliğimi saklayabiliyorum.
Sevgi dolu halim;
Herkese sürekli sevgi sözcükleri, eğlenebilecekleri bir ortam oluşturuyorum. Böylelikle beni babam, annem vs. gibi terk edip gidemesinler. Kendimi vazgeçilmez hissediyorum. Böylelikle terk edilme, yalnız kalma kalma korkumu saklıyorum, unutuyorum.
Yazın.
Dürüstçe.
Böylelikle göreceksiniz ki, sizi siz yaptığını düşündüğünüz çoğu şey, dışarıdan size dikte edilmiş ve satın aldığınız şeyler.
Göreceksiniz ki, birçoğu gerçek kimliğinizi saklamak için, gerçek düşünce ve hissinizi saklamak için tutunduğunuz şeyler.
Ve göreceksiniz ki, sizi siz yapan şeyler çok değişken…
Sabitliğinizin ve aslında kendi hapishanenizin sınırlarını ve şartlarınızı göreceksiniz.
Burdan sonrası, kendinizi gözlemlemekle ilgili. Bir yerde kendinizi yargılarken aslında o yargının kime ait olduğunu biliyor olacaksınız, kendinizi överken veya yine yererken buradan ne kazandığınızı, kendinize acırken aslında bununla ne elde ettiğinizi görüyor olacaksınız. Neden saklandığınızı ya da neyi sakladığınızı…
Her şeyi çıkardığınızda geriye kalanlar çok gerçek ve belki de şekilsiz olacaktır. Onunla devam edebilir misiniz? (Burada bulduğunuz şey, derinlere saklanmış bir acı olabilir, üzerine çalışmanızda fayda var.)
Bu noktadan sonra “yapmama” seçeneği size ait.
Ya da bilerek yapma.
Her halükarda, kendinize karşı dürüst olmanız, kendinizi daha iyi bilmenize, kendinize güven duymanıza sebep olacaktır.
Ve de en önemlisi, kendinizi gerçek sorular ile analiz etmenize…
Elbette bu egzersizi çok daha ayrıntılı yapıyoruz Yaşam Masalı kamplarında fakat burada müdahale edebileceğimiz bir mecra olmadığı için sadece tespit kısmında bırakıyorum. Bu kadarı bile kendi kuyunuza güvenli bir iple, her şeyden önemlisi başkasının değil, kendi ipinizle inmenize olanak sağlayacaktır. Böylelikle, kendi kendinizin ustası olmaya adım atabilir, kendi kendinizi iyileştirebileceğinize dair bir umuda sahip olabilirsiniz.
Şifa olsun.
İlginizi çekebilir: Bana kendinden bahset: Gerçek sen kimsin?