Bugün bildiğin tüm egzersizleri unut: Güne sadece 20 kasını çalıştırarak başla
Uzmanların araştırmalarına göre, yüzümüzde yaklaşık 80 tane kas vardır. Gülümsemek ise surat asmamızdan daha kolaydır. Gülümsemek için bu kaslardan sadece 20 tanesini çalıştırmamız gerekirken, kaşlarımızı çatmak, mutsuz bir ifade yaratmak için 40’ın üstünde kası çalıştırmamız gerekir. Bu yüzden bugün bildiğin bütün egzersizleri unut ve güne yalnızca 20 kasını çalıştırarak başla!
Ben bunu ilk duyduğum zamanlarımda kendi içimde ufak deneyler yaptım. Çok mutsuz olunması gereken ortamlarda gizliden gizliye içim ağlasa da yüzüme bir gülümseme ifadesi takındım. Bir oldu, iki oldu derken bir şeyler oluyordu ve anlamlandıramıyordum. Ama içimden gelen hisler, çevreden gelen hisler, asık suratlı durmam gerektiği yönünde! Nasıl oluyor da ben yüzüme bir gülümseme takınınca her şey bambaşka bir renk alıyor?
“Bir duyguya sahipseniz bunun sizin yüzünüzde görüleceğini biliyoruz. Bunun tersi de doğrudur. Yüzünüze nasıl ifade verirseniz o şekilde bir his oluşturursunuz. Bir acıya gülerseniz içinizde acı hissetmezsiniz. Yüzünüz üzüntü gösterirse, bunu içinizde de hissedersiniz.” – San Francisco Kaliforniya Üniversitesi’nden Dr. Paul Eckman – 1985
Şimdi birlikte geçmişlerimizden birkaç anıya doğru gidelim bu satırlarda. Gözünü karartıp da kazandığın/başardığın bir şeyi düşün şimdi. Belki duyduğun “yapamazsın”ların ardından oldu bu. “Bunu yapacağım” dediğin o anı düşün. O anki hislerini hatırla. Nasıl da oradasın, hedefindesin. Nefesinle, ses tonunla ve tüm fiziksel hareketlerinle, bedeninle… Hepsinin sana verdiği gücü hatırlıyor musun?
Ve sonunda, yola çıktığın şey ne ise onu başardın. Şimdi başka bir zamana gidelim… Birisi istediği için ya da mecbur olduğun için (belki işinle alakalı bir şey) yapmak zorunda olduğun bir şeyi düşün. İçten içe asla istemediğin ama mecbur olduğun bir şey. Kapat gözlerini.. Enerjin nasıldı, nefesin, omuzların belki, duruşun? Ağzından çıkan sözcükler “yaparım”ı verse de hani deriz ya “hiç içimden gelmiyor”, bedeninle verdiğin mesaj da bu. Şimdi bu iki örnekle yola çıktığımızda aslında bir karar verme aşamasında olduğumuz herhangi bir an, kendimize dönüp bakmamız o yolun nasıl çizilmesi gerektiğine en doğru kararı verecektir. Bedenin söylediğini çoğu zaman ağzımızdan çıkan sözlerle reddediyoruz. Yani William Sheakspeare’ın dediği gibi; “… Vücutlarımız bahçemizdir… Niyetlerimiz de bahçıvanlarımız.”
Yani yine bildiğiniz/aşina olduğunuz bir yere geliyor tüm konular, güç gerçekten içimizde… Bize öğretilen tüm kalıpların dışına çıkıp, kendimize dışarıdan bakabilmeyi başardığımız zaman, fizyolojimiz ve beynimizin uyum içindeki eylemlerini gerçekleştirdiğimizde anlıyoruz bunu. Dışarıdan baktığında, içinde dönüşenleri görebiliyorsun.
Ayrıca gülümsemenin bile belli bir kalıp dahilinde hazırlanıp çocukluğumuzdan beri öğretildiği bu hayatımızda bu satırlardan sonra, haydi, birlikte farklı bir şey yapalım.
İçinde bulunduğumuz şartlarımız her ne olursa olsun güne yüzümüzdeki sadece 20 kası çalıştırarak başlayalım! Belki bir yerlerde bir şey pırıldamaya başlamıştır bile, kim bilir?
İlginizi çekebilir: Sabah rutini: Güne başlarken 15 dakika yoga