X

Bu yıl hiçbir şey satın almamaya ne dersiniz: ‘No-buy year’ nedir, nasıl uygulanır?

Yeni yıla girerken kendinize bazı sözler verdiniz mi? Hayatınızı olumlu yönde değiştirecek kararlar aldınız mı? O hep çıkmak istediğiniz tatil için bu yıl ‘kesin para biriktireceğim’ dediniz mi? Ya da yaşam tarzınızı gözden geçirmeyi, minimalist anlayışları benimsemeyi, doğa için faydalı adımlar atmayı düşündünüz mü? Cevaplarınız evet ise bu yazımızda ele alacağımız “no-buy year” kavramını çok sevebilirsiniz.

Siz de birçok insan gibi zaman zaman gereksiz harcamalarınızdan, tüketim alışkanlıklarınızdan veya bir türlü para biriktirememekten dert yanıyorsanız hazır yeni yıla yepyeni bir başlangıç yapmış, bembeyaz bir sayfa açmışken bu konuda harekete geçmek için bir şeyler yapmayı isteyebilirsiniz. Öyleyse sizi hem cebinize hem de doğaya dostno-buy year” ile tanıştıralım; yani “satın almama yılı”.

‘No-buy year’ nedir?

No-buy year, yani Türkçe karşılığı ile ‘satın almama yılı’ tüm yıl boyunca temel ihtiyaçlar ve zorunlu giderler dışında para harcamadan geçen bir yıl olarak tanımlanıyor. Yeni bir yılı taze taze karşılamışken böylesi bir karar alıp uygulamaya başlamak için en uygun zaman olabilir.

Kendinize adeta meydan okuduğunuz, paranızı sadece ‘gerçektenihtiyacınız olan şeylere harcadığınız ‘no-buy year’ konseptiyle yıl boyunca kişisel bütçe planlanmanızı yapabilir, gereksiz harcamalarınızı kesebilir, para biriktirebilir, daha az tüketerek doğayı koruyabilir ve minimalist bir yaşam tarzına geçiş yapabilirsiniz. Peki, “Nereden başlayacağım?” diye düşünüyorsanız, “Bana ne faydası olacak?” diye merak ediyorsanız ya da tüm bir “yıl” boyunca bir şey almama fikrinden çekiniyorsanız basit ve kolay adımlarla yola koyulabilirsiniz. Nasıl mı, gelin birlikte bakalım.

Neden ‘no-buy year’?

Bir yıl boyunca zorunlu giderler hariç para harcamadığınızda hayatınızda ve çevrenizde meydana gelecek olumlu değişiklikleri bilmek size bu konuda gerekli adımları atmanız işte motive edebilir. İşte ‘no-buy year‘ın faydaları:

1. Para biriktirebilirsiniz

Gereksiz harcamalarınızı keserek birikim yapabilirsiniz. Sadece tek seferlik giyeceğiniz bir kıyafete ya da bir iki kullanımdan sonra hevesinizin kaçacağı bir eşyaya para harcamayarak banka hesaplarınızdaki artışı izleyebilirsiniz. Kişisel bütçenizi yöneterek birikimlerinizi büyütebilir, farklı yatırım planları üzerine düşünebilirsiniz. Hem bugününüzü hem de yarınızı yaptığınız birikimler ile güvence altına alarak kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz. Emin olun bir kez para biriktirebildiğinizi fark ettiğinizde önünüzde ‘no-buy year’ı uygulayamamak için hiçbir sebep kalmadığını göreceksiniz.

2. Çevreyi koruyabilirsiniz

Tüketim çılgınlığına bir dur diyerek kendiniz için küçük görünse de doğa için çok büyük bir adım atabilirsiniz. Plastik kargo poşetlerinden, doğada çözünmeyen hediye paketlerinden, tek kullanımlık eşyalardan, gereksiz yere çevreyi kirleten atıklardan kendinizi geri çektiğinizde enerji kaynaklarının korunmasından karbon ayak izini azaltmaya kadar birçok alanda doğa için faydalı adımlar atabilirsiniz.

3. Daha bilinçli tüketim yapabilirsiniz

No-buy year ile tüketim alışkanlıklarınızı gözden geçirerek bir şeyleri satın alacağınız zaman çok daha bilinçli bir şekilde hareket edebilirsiniz. Satın alacağınız şeyin gerçekten gerekli olup olmadığına, bütçenizle uyuşup uyuşmadığına ya da yaşam tarzınıza uygun düşüp düşmeyeceğine karar vermek için düşünerek geçireceğiniz süreç sayesinde daha bilinçli adımlar atabilirsiniz. Bu sayede tüketim alışkanlıklarınızı farkındalıkla sadece sizin için faydalı olacak şekilde dönüştürebilirsiniz.

4. Kendinize ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırabilirsiniz

Tüm o ihtiyaç duymadığınız halde satın aldığınız eşyaların, giymediğiniz ama gardırobunuzda yer işgal eden kıyafetlerin, gereksiz harcamalardan dolayı eksiye inen banka hesaplarınızın yarattığı duygusal yükü bir düşünün. Hepsinden arınmak, tüm bu yüklerden kurtulmak, evinizdeki dağınıklığı toparlamak, zihninizi hafifletmek; gereksiz alışverişlerde kaybettiğiniz zamanı daha anlamlı işlere harcamak, kendinize ve sevdiklerinize daha fazla mutlu anlar yaratmak istemez misiniz? ‘No-buy year‘ı yaşamınıza kattığınızda tüm bunların yavaş yavaş hayatınızda düzene oturduğunu fark edebilirsiniz.

‘No-buy year’ uygulamak için ipuçları

Her şeyden önce kendinize inanmanız gerektiğini unutmayın. Bir koca yıl boyunca gereksiz hiçbir şey satın almadan yaşamak gözünüzü korkutmasın, çünkü gerçekten isterseniz başarabilirsiniz. Bu konuda özellikle başlangıçta size yol gösterecek birkaç ipucu işinizi kolaylaştırabilir:

1. Zihinsel olarak hazırlanın

Başlamadan önce kararlı olduğunuzu kendinize hatırlatın. Ne için bu konsepti uygulamak istediğinizi, yaşam tarzınızda yapmak istediğiniz değişiklikleri, bu kararı gerçekleştirmeye başladığınızda ulaşmak istediğiniz hedeflerinizi sakince gözden geçirin. Genellikle diyete başlamadan önceki son gün aşırı yemek yeme eğiliminde olmak gibi “no-buy year”ı uygulamaya başlamadan önce de benzer bir hataya düşmemek için kendinizi sıkıştırmayın, strese sokmayın. Üzerinizde baskı kurmadan sakince ve öncesinde düşünmeye, planlamaya zaman bırakarak uygulamaya başlayın.

2. Hedeflerinizi belirleyin

Tıpkı minimalizm gibi, herkes için daha az tüketmenin ve daha az sahip olmanın nedenleri farklıdır. Deneyiminiz bir başkasınınkinden çok farklı olacak. O nedenle kendi hedeflerinize odaklanın. Tasarruf etmek için daha az harcamak istiyorsunuz, tüketimin sahip olduğu gücü durdurmak için alışverişlerinizi sınırlandırmak mı istiyorsunuz ya da hayatınızdaki fazlalıklardan kurtulmak, daha minimal bir yaşam tarzına geçiş yapmak mı istiyorsunuz, düşünün. Satın almama deneyiminize başlamak için net bir nedeniniz olmadan, devam etmek için gerekli olan motivasyonu bulmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Bu yüzden kişisel yolculuğunuzu kendiniz planlayın. Amacınızın fiziksel, duygusal ya da finansal olması hiç fark etmez, önemli olan sizin neden bu kararı hayatı geçirmek istediğiniz.

3. Kendi kurallarınızı koyun

No-buy year, isminde no buy yani satın alma geçmesine rağmen hiçbir şey satın almayın anlamına gelmez. Yaşam tarzınıza ve durumunuza bağlı olarak, hangi tür harcamaların sizin için en uygun olduğuna karar verebilirsiniz. Ev kirası, aidat, mutfak giderleri, sağlık harcamaları ya da  benzeri gider kalemleri paranızı harcayacaklarınızın bulunduğu listeye kolayca girebilir. Eğer teknoloji üzerine bir alanda çalışıyorsanız ve güncel gelişmeleri takip ediyorsanız teknolojik aletler de listenizde yer alabilir; yani listeniz tamamen yaşam tarzınıza özgü olmalıdır. Öte yandan; kıyafet alışverişleri, dekorasyon ürünleri veya dışarıdan yemek söyleme alışkanlıkları bu listenin dışında bırakılabilir. Ancak, kurallar da bu deneyimin kendisi kadar özneldir, bu nedenle no-buy year pratiği kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. O yüzden beklentilerinizle, hedeflerinizle ve yaşam tarzınızla uyumlu olacak şekilde kendi kurallarınızı koyarak işe başlayabilirsiniz.

4. Süreyi kısaltın

Eğer bir yıl boyunca bir şeyleri satın almaktan kaçınmak gözünüzü korkutuyorsa ya da sizi strese sokuyorsa daha kısa zaman dilimleri için hedeflerinizi koyun. Örneğin, “Bu hafta sonu para harcamayacağım, önümüzdeki hafta bir şeyler satın almayacağım, bu ay no-buy konseptini uygulayacağım” gibi daha kısa sürelerde bu pratiği deneyimleyebileceğiniz cümlelerle yola koyulabilirsiniz.

5. Sevdiklerinizden destek alın

Ailemizin, dostlarımızın, kısaca yakın çevremizin hayatımızda etkili rol oynadığı bir gerçek. Onların desteği ile birçok sıkıntıyı atlatabildiğimiz gibi daha güzel şeyler de başarabiliriz. Planlarınızdan onlara bahsettiğinizde işinize yarayacak bilgileri edinebilir, bu konuda sizi desteklemelerini isteyebilir, hatta onları da bu meydan okumaya davet ederek motivasyonunuzu artırabilirsiniz. Ayrıca, bir hedefiniz olduğunu ve bu konuda çaba harcadığınızı gördüklerinde gereksiz harcamalar yapmamanız konusunda size hatırlatmalarda bulunarak amaçlarınıza odaklanmanızı da sağlayabilirler. O yüzden çevrenizi size bu konuda destek verecek sevdiklerinizle doldurmayı unutmayın.

6. Başlayın

İster yavaş yavaş sahilden ayaklarınızı denize sokar gibi isterseniz birden iskeleden suya atlar gibi, hangisi sizin için daha kolay olacaksa o yolla başlayın. Yola çıkış amacınızı kendinize her fırsatta hatırlatarak, sadece ihtiyacınız olan şeylere para harcamaya odaklanarak, artan zamanınız, azalan yüklerinizle kendinizi çok daha iyi hissederek devam edin. Önemli olan bu deneyiminin sizde yaratacağı değişim ve yolculuğun sadece size ait olması.

Unutmayın, inanırsanız başarabilirsiniz.

Kaynak: becomingminimalist, tylerrau.medium, forbes

İlginizi çekebilir: 9 adımda minimalist yaşam tarzını benimseyin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale