X

Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?

Kullandığınız uygulamalarda sıkça karşılaşırsınız şu soruyla; “Bu uygulamayı arkadaşlarınıza da tavsiye eder misiniz?” Sonra da arkasından uygulamayı genelde 5 üzerinden puanlamanızı isterler. Geçenlerde bir anda yine kullandığım bir mobil uygulamada karşılaştım bu soruyla. Aynı soruyu hayatımla ilgili düşünmeye başladım sonra; “Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?” Zor soru. Cevabını da bir anda veremeyeceğimi fark ettim, üstüne biraz düşünmek ve yazmak için zamana ihtiyacım vardı. Sanırım ilişkiler üzerinden ele almak en doğrusu olacaktı. 

En zor yerden başladım, kendimle ilişkim. Kendimi olduğum gibi kabul etme, gerçekten tanıma ve sevme konusunda yolun neresindeyim tam emin değilim ama başladığım noktada değilim bunu biliyorum. Özellikle 30’dan sonra biraz da yaşadıklarımın etkisiyle kendime doğru yolculuğum başladı. Geldiğim noktada (bu konuda mütevazi olamayacağım sanırım) farkındalığım çokça arttı ve bu halimden epey memnunum. Kendimi tanımaya başladıkça uzun zamandır tanıdığımı sandığım ama aslında hakkında çok bilgim olmadığını fark ettiğim bir arkadaşımı bulmuş gibi hissettim. Gerçekten ne yapmaktan hoşlanır, neye çok heyecanlanır, neye çok sevinir ya da neden hayal kırıklığına uğrar? Hepsini yeniden keşfetmeye başladım. Daha cesurca adımlar attım, hayata karışmak konusunda kendimden bile beklemediğim bir performans gösterdim en zorlandığım anlarda bile. Yazmak ve bununla beraber paylaştıkça bağ kurmak gibi bir yol açtım kendime. 

Bunların yanı sıra, içimde ara sıra kendini hissettiren yaralardan hala gizli gizli utanıyorum mesela. Yetersizlik konusunda çırpınışlarım devam ediyor ve hayatımın farklı farklı noktalarında hortladığını hissediyorum. Bazen işyerindeki bir sunum öncesi, yazdığım bir yazıyı yayınlamadan hemen önce ya da biriyle girdiğim bir tartışma sırasında. Yetersizlikle çoğu zaman kol kola girmiş bir arkadaştan da bahsetmesem olmaz; sevilmeme korkusu. Özellikle yeni girdiğim ortamda beni sevmezlerse ne yaparım? Ya kabul etmezlerse? Evet öğrendim ama merak etmeyin; “Bir ortamda herkes seni seviyorsa bir sorun vardır”. Senin yolunda sana eşlik edecekleri seçip devam edersin, herkesi de yanına alamazsın. Ve sevmek ilk kendini sevmekle ve olduğun gibi kabul etmekle başlar. Kendimle ilişkime tüm bunları düşündüğümde benden temiz bir 3.8 puan 🙂 Fena gitmiyorum ama bu çok uzun bir yol ve daha yolculuğumda öğreneceğim çok şey var.

Gelelim bu hayatın başkalarıyla kurduğum ilişki kısmına. Dostlarım, ailem, iş arkadaşlarım, erkek arkadaşlarım kısacası benim dışımdaki herkes 🙂 Burada çoğu insan gibi ilk söyleyebileceğim şey benim dışımdaki hemen hemen herkese (evet belki hiç olmayacak insanlar da dahil) kendime olduğundan çok daha fazla şefkat gösteriyorum ve anlayışla yaklaşıyorum. Birçok konuda çok daha olgun bir yerden bakmayı başarıyorum mesela. Yüzeysel olmayan, gerçekten derin bağlar kurmak benim her türlü ilişki tanımım için ilk kural ve bu konuda da hiç fena değilim bence 🙂 Derinliksiz ve iki tarafın da kendini olduğu gibi ortaya koymadığı sohbetlerden uzak durmaya başladım zamanla.

Bu tarafta da üzerinde çalıştığım bazı konular var elbet. Mesela gerçekten iyi bir dinleyici olmak konusunda hala zaman zaman zorlanıyorum. Evet bunun üzerine epeydir çalışıyorum ve eskisi kadar eleştiri almıyorum yakınlarımdan ama daha yolum var tabii 🙂 İlişkilerimde sınırlarımı ve ne istediğimi tam anlamıyla ortaya koyamadığım için günün sonunda “Ama beni anlamıyor.” cümlelerini tekrarlarken kendimi buluyorum. Anlatmaya çalıştım mı peki kendimi? Ya da ben de çoktan vazgeçmiş miydim acaba o ilişkiden? Bazen de yalnızlık endişesiyle hiç olmayacağını bildiğim ilişkileri kurmaya zorlarken buluyorum kendimi. Aslında başından sonu belli olan bazı umutsuz vaka ilişkiler 🙂 Puan kısmına geldiğimizde de hayatıma buradan 4 puan veriyorum. Evet işin ilginç yanı, kendimle olan ilişkiden daha yüksek puanım bu tarafa. Aslında bu bile benim kendime çok daha puanı kıt bir hoca edasıyla yaklaştığımı gösteriyor, nedir şu kendimizden çektiğimiz 🙂

Günün sonunda gönül rahatlığıyla bu hayatı arkadaşlarıma tavsiye ederim ama puanlar konusunda söz veremeyeceğim, zaman içerisinde bazı düşüş ya da yükselmeler bekleyebiliriz. Ara ara hayatımla ilgili bu puanlamayı yapmaya karar verdim, bakalım zaman ne gösterecek. 

Peki sen sevgili okur, “Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?” Üstüne düşünmeye değer bence.

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Bir roller coaster hikayesi: Sakın gözünü kapatma

Ecehan Kaylan: 1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın bana getirdiği değişimlerin, tecrübelerin ve terapi sürecimin de etkisiyle kendimi tanıma yolculuğum başladı. Evet, kendini tanımak konusunda biraz geç kalmış gibiydim ama belki de tam zamanıydı. Görünen toplumsal kimliğimin yanında özellikle son birkaç yıldır gördüm ki ben kendimi en iyi yazarak ve yazdıklarımı paylaşarak ifade edebiliyorum. Bu şekilde ayrı yollarda aynı duygularla yürüyenlerle bağ kurmaktan da çok keyif alıyorum. Kendinize her gün biraz daha yaklaştığınız yolcuklarınızın olması dileğiyle!

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale