Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?

Kullandığınız uygulamalarda sıkça karşılaşırsınız şu soruyla; “Bu uygulamayı arkadaşlarınıza da tavsiye eder misiniz?” Sonra da arkasından uygulamayı genelde 5 üzerinden puanlamanızı isterler. Geçenlerde bir anda yine kullandığım bir mobil uygulamada karşılaştım bu soruyla. Aynı soruyu hayatımla ilgili düşünmeye başladım sonra; “Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?” Zor soru. Cevabını da bir anda veremeyeceğimi fark ettim, üstüne biraz düşünmek ve yazmak için zamana ihtiyacım vardı. Sanırım ilişkiler üzerinden ele almak en doğrusu olacaktı. 

En zor yerden başladım, kendimle ilişkim. Kendimi olduğum gibi kabul etme, gerçekten tanıma ve sevme konusunda yolun neresindeyim tam emin değilim ama başladığım noktada değilim bunu biliyorum. Özellikle 30’dan sonra biraz da yaşadıklarımın etkisiyle kendime doğru yolculuğum başladı. Geldiğim noktada (bu konuda mütevazi olamayacağım sanırım) farkındalığım çokça arttı ve bu halimden epey memnunum. Kendimi tanımaya başladıkça uzun zamandır tanıdığımı sandığım ama aslında hakkında çok bilgim olmadığını fark ettiğim bir arkadaşımı bulmuş gibi hissettim. Gerçekten ne yapmaktan hoşlanır, neye çok heyecanlanır, neye çok sevinir ya da neden hayal kırıklığına uğrar? Hepsini yeniden keşfetmeye başladım. Daha cesurca adımlar attım, hayata karışmak konusunda kendimden bile beklemediğim bir performans gösterdim en zorlandığım anlarda bile. Yazmak ve bununla beraber paylaştıkça bağ kurmak gibi bir yol açtım kendime. 

Bunların yanı sıra, içimde ara sıra kendini hissettiren yaralardan hala gizli gizli utanıyorum mesela. Yetersizlik konusunda çırpınışlarım devam ediyor ve hayatımın farklı farklı noktalarında hortladığını hissediyorum. Bazen işyerindeki bir sunum öncesi, yazdığım bir yazıyı yayınlamadan hemen önce ya da biriyle girdiğim bir tartışma sırasında. Yetersizlikle çoğu zaman kol kola girmiş bir arkadaştan da bahsetmesem olmaz; sevilmeme korkusu. Özellikle yeni girdiğim ortamda beni sevmezlerse ne yaparım? Ya kabul etmezlerse? Evet öğrendim ama merak etmeyin; “Bir ortamda herkes seni seviyorsa bir sorun vardır”. Senin yolunda sana eşlik edecekleri seçip devam edersin, herkesi de yanına alamazsın. Ve sevmek ilk kendini sevmekle ve olduğun gibi kabul etmekle başlar. Kendimle ilişkime tüm bunları düşündüğümde benden temiz bir 3.8 puan 🙂 Fena gitmiyorum ama bu çok uzun bir yol ve daha yolculuğumda öğreneceğim çok şey var.

Gelelim bu hayatın başkalarıyla kurduğum ilişki kısmına. Dostlarım, ailem, iş arkadaşlarım, erkek arkadaşlarım kısacası benim dışımdaki herkes 🙂 Burada çoğu insan gibi ilk söyleyebileceğim şey benim dışımdaki hemen hemen herkese (evet belki hiç olmayacak insanlar da dahil) kendime olduğundan çok daha fazla şefkat gösteriyorum ve anlayışla yaklaşıyorum. Birçok konuda çok daha olgun bir yerden bakmayı başarıyorum mesela. Yüzeysel olmayan, gerçekten derin bağlar kurmak benim her türlü ilişki tanımım için ilk kural ve bu konuda da hiç fena değilim bence 🙂 Derinliksiz ve iki tarafın da kendini olduğu gibi ortaya koymadığı sohbetlerden uzak durmaya başladım zamanla.

Bu tarafta da üzerinde çalıştığım bazı konular var elbet. Mesela gerçekten iyi bir dinleyici olmak konusunda hala zaman zaman zorlanıyorum. Evet bunun üzerine epeydir çalışıyorum ve eskisi kadar eleştiri almıyorum yakınlarımdan ama daha yolum var tabii 🙂 İlişkilerimde sınırlarımı ve ne istediğimi tam anlamıyla ortaya koyamadığım için günün sonunda “Ama beni anlamıyor.” cümlelerini tekrarlarken kendimi buluyorum. Anlatmaya çalıştım mı peki kendimi? Ya da ben de çoktan vazgeçmiş miydim acaba o ilişkiden? Bazen de yalnızlık endişesiyle hiç olmayacağını bildiğim ilişkileri kurmaya zorlarken buluyorum kendimi. Aslında başından sonu belli olan bazı umutsuz vaka ilişkiler 🙂 Puan kısmına geldiğimizde de hayatıma buradan 4 puan veriyorum. Evet işin ilginç yanı, kendimle olan ilişkiden daha yüksek puanım bu tarafa. Aslında bu bile benim kendime çok daha puanı kıt bir hoca edasıyla yaklaştığımı gösteriyor, nedir şu kendimizden çektiğimiz 🙂

Günün sonunda gönül rahatlığıyla bu hayatı arkadaşlarıma tavsiye ederim ama puanlar konusunda söz veremeyeceğim, zaman içerisinde bazı düşüş ya da yükselmeler bekleyebiliriz. Ara ara hayatımla ilgili bu puanlamayı yapmaya karar verdim, bakalım zaman ne gösterecek. 

Peki sen sevgili okur, “Bu hayatı arkadaşlarına da tavsiye eder misin?” Üstüne düşünmeye değer bence.

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: Bir roller coaster hikayesi: Sakın gözünü kapatma

Ecehan Kaylan
1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın ... Devam