X

Bu bir sır değil: Beyninizi temiz düşüncelerle meşgul edin

“Secret yaptım, oldu” diyoruz. Bazısı “totem yaptım” diyor. Asıl kastettiğimiz “Çekim Yasası” (The Law of Attraction)nı çalıştırdık. Veya daha teknik olarak Kuantum Fizik çalışıyor diyebiliriz. İspatlandı, kitaplar yazıldı. Şöyle veya böyle artık doğruluğunu tartışmaya açmadığımız bir konudur çekim yasası. Madem ki ne düşünüyorsak onu çekiyoruz, o zaman aklıma kötü şeyler geldiğinde ne yapmalıyım? Çekmek istemiyorum ama… Düşüncelerimi nasıl yönlendirebilirim? Elimde mi?

İnsan vücudunun aynı anda sadece tek bir fiziksel acıyı hissettiğini 11 yaşımda bisikletten düştüğümde keşfettim.  Sürüklenerek düştüğümden avucumun içine bir taş girmişti. Eve dönene kadar ondan başka bir şeyin farkında değildim. Annem diğer yerlerimin de kanadığını gösterene kadar acısını hissetmemiştim. Demek ki vücudumuz en yüksek acıyı hissediyor, diğerleri de gölgede kalıyor. O gün bu gündür dişçiye gittiğimde acıyı hissetmemek için elimi kolumu çimdiklerim.

Neyse konumuza geri dönelim: Beynimiz de öyle çalışıyor, sadece bir düşünceyi ön plana alıyor. Aklımıza kötü bir şey geldiğinde onu bastırmanın yolu onu gölgede bırakmak, başka bir şey düşünmekten geçer. Ben, aklımda her daim joker olarak birkaç muhteşem anı veya hayal tutarım. Genellikle deniz kıyısında bir tatil görüntüsü, geçmiş veya hayalini kurduğum bir an. İstemediğim bir senaryo aklıma geldiğinde onu bastırmak için hemen bu joker görüntüler üzerine odaklanırım. Kısa bir süre sonra kötü düşüncelerimi gölgede bırakmış, unutmuş olurum. İşe yarıyor, deneyin. İlk seferinde kötü fikir bastırılmakta direnecektir ama sonunda kazanacağınızın garantisini ben veriyorum. Sonuçta arzulamadığımız sahneleri düşünmedikçe hayatımıza çekmeyeceğiz. Asıl amaç da bu zaten, beynimizi temiz düşüncelerle meşgul etmek. Güzellikleri çekmek.

Sadece iki saatlik bir sinema filminden çıktığımızda nasıl etkisi altında kalıyorsak, aynı şekilde çevremizde olup biten her şeyin etkisi altında kalıyoruz. Duyduğumuz, gördüğümüz her şey bizi etkiliyor. Bir trafik kazasının yanından geçerken bakmadan edemeyenlere soruyorum: Ne görmeyi bekliyorsunuz? Güzel olmayacağı kesin, bir de tüm trafiği bekletiyorsunuz, saygısızlık tavan yapmış. Göreceğin acı görüntü niye bu kadar cazip? Başkalarına anlatıp onları da mı mutsuz edeceksin? Veya birkaç kilometre onu mu düşüneceksin, kendini veya sevdiğini mi hayal edeceksin.  Yapma. Bakma. Düşünme. Çekme.

Kötü sağlık durumlarının ve dedikoduların tartışıldığı arkadaş buluşmaları da aynı. Toplantıdan çıktığında “Acaba bende de mi aynı hastalık var? Dizimi bir göstersem mi? Karnımın ağrısının nedeni o mu acaba? Test yaptırsam mı?” sorularını aklımıza getiriyor. Annemle artık başkalarının bile olsa sağlık sorunlarını konuşmama üzerine anlaştık. Çekmiyoruz, gelmiyor. İngilizce terim şu şekilde : Don’t complain, don’t explain. Şikayet etme, açıklama.  Çünkü bunlar problemlerin evrene (çekilmek üzere) mesaj olarak verildiği anlardır. Yapma!

Aynı şekilde haberleri de izleme, okuma, çünkü içeriğinde iyi hiçbir şey yok. İyi şeyler ilginç bulunmuyor. Bu yüzden medya kötü haber yayınlar. Çünkü medya tüccardır. O gazete satılmak için kötülüklerle doldurulmalıdır. Trafikteki kaza gibi… Siz de alın o gazeteyi, okuyun o kötülükleri, düşünün, hatta düşünmediklerinizi köşe yazarları sizin için düşünsünler. Yaratsınlar. Çekin kötülükleri… Ne kadar saçma değil mi? Ben haberlerden uzağım. Dünya bensiz de dönebiliyor, ben de onlarsız.

Asıl konu: Bu dünya niye kötüye gidiyor? 

Kötü haberler, bilgiler, dedikodular ve tartışmalar insanlara kötülükler yapmayı öğretiyor, teşvik ediyor, çekmeleri için yol yapıyor. Bir mücevher dükkanını soymanın ne kadar kolay olduğunu haberler öğretir. Amerika’da bir liseye girip çocuklara kurşun yağdırmayı da öyle. Uzağa gitmeyelim, Hollywood her filminde bol bol vur, kır, döv, öldür gösteriyor. Bizim gazeteler ise her türlü akla bile gelemeyecek sapıklığı gün ışığına çıkartmakta birincidir. Gençlerin zihinlerini bunlarla doldurup, nasıl sevmeyi bilen bir nesil, iyi bir dünya bekleyebiliriz ki?

Beynimize girecek bilgilerin kaynaklarını seçme hakkımız olduğunu hatırlatırım. Kötü bilgi kaynaklarından, haberlerden uzak durmak elimizde. Çok da kolay. Medyadan uzak durun.

Diyorlar ki “İnsanlar konuşurken bilgisiz kalmak ayıp olmuyor mu?” Eğer bilgi dediğimiz herkesin okuduğu gazetede yazan ise umurumda bile değil. Bir takım kurumların veya kişilerin yorumlarının düşüncelerimi yönlendirmesine hiç ihtiyacım yok. 19 senedir haber izlemem, okumam. Hiçbir şey kaçırmadım, karşılığında kazandığım temiz bir zihindir.

Yüzyılın hastalığı kanser bir mikrop veya virüs değildir. Bulaşmaz.

Yakında genetik faktörünün ağırlıklı olmadığının anonsunu da yaparlar tahminimce.

Vücudumuzda devamlı bazı hücreler bozulur, bünyemiz derin uykumuzda onları yeniler, tazeler düzeltir. 

Kanser, yenilenmeyen bozuk hücrelerin artmış halidir.

Vücudun yenileme yapabilmesi için iki koşul var, biri maddi diğeri manevi:

Maddi koşul

  • Canlı, pişirilip öldürülmemiş meyve ve sebze yiyin.
  • Tohum, çekirdek, kök gibi “büyüme gücü içeren” yiyecekleri seçin (bu hususta ayrı bir yazım –teorim var).
  • Uyku ve kardiyonuzu gerektiği gibi yapın. Sigarayı hemen bırakın.

Manevi koşul

  • Sağlıklı ve mutlu haberlerle, düşüncelerle doldurun beyninizi.
  • Peşinde koştuğunuz hedefe vardığınızdaki sevincinizi düşünün. Geçmiş veya gelecek bir tatilinizi hayal edin. 
  • Haberlerden uzaklaşın; gazete, TV, veya internet, ne olursa olsun haberlerin hepsi kötü. 
  • Aklınıza kötü şeyleri sokup insanlığa kanser veya ADHD gibi fiktif hastalıkları sokan hep haber kaynaklarıdır. 
  • Sosyal ortamlarda sigara içmeyen veya haber dinlemeyen istisna insan siz olmaktan çekinmeyin, ayıp değil. Aklınızı temiz tutmanın yolu pisliklerden uzak durmak ile başlıyor.
  • Evren size mükemmel bir makine verdi, vücut olarak kullanmak için. Ona iyi bakarsanız kendini yeniliyor ve hatalarını düzeltiyor.

2012’de Maya takvimi ile bir donem bitti. Yeni bir dönemdeyiz artık. Pozitif şeylerin var olduğu anlar var önümüzde artık. Yeni ve olumlu düşünce tarzlarına açık olalım; aşk ve mutluluğu hedefte değil, varılırken sarf edilen süreçte bulalım.

Her anının tadına varmak için hayatı yavaşlatın. Şarap gibi yudum yudum içelim saniyeleri.

Sevgiler, pozitif düşünceler…

 

İlginizi çekebilir: Çalışmak ve başarılı olmak: İnsan emek verdiği şeyi sever

Metin Levi: Metin Levi, University of Michigan'da Endüstri Mühendisliğini bitirdikten sonra aile şirketinde çalışmaya başladı. Yenilik ve yaratıcılık prensibini göz önünde bulundurarak birçok yeni işe girişti. Hindistan, Mevlana derken farkında yaşamın açtığı pencereden gördüklerini paylaşmaktan aldığı zevk her şeyi geçti. Outdoor sporları ve özellikle su sporlarına meraklı.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale