Brené Brown, yaklaşık 20 yıldır derin insan ilişkilerini güçlendirme misyonu ile ilerleyen bir profesör, yazar ve podcast sunucusudur. Profesör olarak yer aldığı Houston Üniversitesi’nde de araştırmalarının çoğunu ilişkilerde savunmasızlık, empati, sevgi ve cesaret gibi konulara adamıştır. Çalışmaları bugüne dek 30’dan fazla dile çevrilmiş ve bir dizi çok satan kitabıyla milyonlarca insana ulaşmıştır. Brown aynı zamanda uluslararası üne sahip bir konuşmacıdır ve South by Southwest (SXSW), Birleşmiş Milletler ve TEDx’te açılış konuşması yapmıştır. Öyle ki “Savunmasızlığın Gücü” hakkındaki TEDxHouston konuşması, bugüne kadar 60 milyondan fazla izlenmeyle, “dünyanın en çok izlenen videoları” arasına girmiştir.
Brené Brown hakkındaki tüm bu bilgiler yeterince etkileyici gelmediyse, onun aynı zamanda ders akışı Netflix’te filme alınmış ilk araştırmacı olduğunu, Mart 2022’de HBO’nun son kitabı “Atlas of the Heart“a odaklanan bir şov başlattığını da ekleyelim…
Brené Brown’ın araştırmaları neden önemli?
Brené Brown’ın araştırmaları insan ilişkilerine -başkalarıyla empati kurma konusundaki benzersiz yeteneğimize, ait olma arzumuz ve yeteneğimize, derinden sevme kapasitemize- odaklanıyor. Kendisi istatistiğin gücünün ve “nicel araştırmanın temiz çizgilerinin” kendisine çekici geldiğini, bu arada nitel araştırmanın zenginliğine ve derinliğine aşık olduğunu söylüyor. Brown kendi web sitesinde bunu, “Hikaye anlatımı benim DNA’mda var, bu yüzden farklı hikayeleri yakalamak için araştırma yapma fikrine karşı koyamadım” şeklinde açıklıyor. Ayrıca 15 yıldır yaptığı araştırmaların sonucunda, özellikle tek bir şeyden emin olduğunu söylüyor: “Burada olmamızın, yani yaşamın nedeni insan ilişkileri. Günlük hayatımızda bize amaç veren şey tam olarak bu.”
İnsanların “bağlanma” konusundaki en büyük endişesi savunmasız olma korkusu
Brené Brown, uzun yıllardır sürdürdüğü araştırmalara dayanarak, insanların bağlanma konusunda duydukları birincil endişenin “savunmasız olma korkusu” olduğunu öne sürüyor. Bu da genellikle kendimizden şüphe ettiğimizde ya da kendimizi küçümsediğimizde, başarısızlıklar üzerine kafa yorduğumuzda ya da utanç hissettiğimizde ya da zenginleştirici ilişkilere değer olmadığımızı düşündüğümüzde ortaya çıkıyor. Brown, “Bu endişeyi, kırılganlıklarımızı anlayarak ve empati, cesaret, şefkat geliştirerek çözebileceğimizi öğrendim” diyor.
İlişkilerde “savunmasızlık” neden önemli?
Profesör ve yazar Brené Brown, ilişkilerde korkuya rağmen savunmasızlığın önemli bir cesaret ölçüsü olduğunu ve insanların hayatlarında önemli olan kişiler tarafından görülüp anlaşılmalarını sağladığını öne sürüyor. Ona göre, savunmasız olmak aynı zamanda özgünlüğü, aidiyeti ve sevgiyi beslemenin önemli bir yolu olarak hizmet edebilir. Başka bir ifadeyle kırılganlığı kabul ettiğinizde, önemli duygusal faydalar elde ettiğinizi görebilirsiniz.
- Daha fazla güç: Kendinizi savunmasız hissettiğiniz durumlara sokmak, zorlu durumlarla başa çıkma becerinize güven ve inanç kazanmanın bir yolu olabilir. Bu, hayatın zorlukları karşısında daha dirençli olmayı sağlayabilir.
- Daha güçlü ilişkiler: Başkalarına karşı savunmasız olmak yakınlığı güçlendirmenin bir yoludur. Merhametinizi, empatinizi ve başkalarıyla olan bağınızı derinleştirebilir.
- Geliştirilmiş kendini kabul: Savunmasız olmak, kendinizin farklı yönlerini kabul etmenize ve kucaklamanıza olanak tanır. Bu, güveni ve özgünlüğü besleyebilir.
Peki eğer durum buysa, insanlar neden kırılmaktan bu kadar korkuyor? Çünkü güvenlik açığı, bir dizi başka zorlayıcı duygusal durumla ilişkili. Örneğin hayal kırıklığı, utanç, korku ve keder gibi zor duygularda da sıklıkla rol oynuyor. “Savunmasız olma korkusu”, genellikle reddedilme veya terk edilme korkusuyla da ilişkili.
Savunmasız olma korkusuyla duvarlar ördüğünüzü nasıl anlarsınız?
Küçük bir çocukken muhtemelen daha açık ve özgürdünüz, kendinizi başkalarına korkusuzca açıyordunuz. Ancak büyüyüp olgunlaştıkça dünyanın çok acı verici bir yer olabileceğini öğrendiniz. Herkesin sizin tarafınızda olmadığını ve her durumun istediğiniz gibi gitmeyeceğini fark ettiniz. Dolayısıyla belki de zamanla, kendinizi korumayı da öğrendiniz. Bu, kalbinizin etrafına duvarlar ördüğünüz, sizi inciten kişiyi aslında sevmediğinize kendinizi ikna ettiğiniz ve inkar sanatında pratik yaptığınız gibi anlamlara gelebilir… Daha da kötüsü, kendinizle ilgili olumsuz düşünce ve duygulara inanmaya ve onları içselleştirmeye başlamış olabilirsiniz. Hayatın acılarına cevap ararken onlardan sorumlu olduğunuzu bile düşünebilirsiniz.
Kendine duvarlar inşa etmek, aynı zamanda ilişkilerde hızla geri çekilebileceğiniz güvenli bir alan yaratabilir. Ama diğer yandan enerjinin ve sevginin her iki yönde akışını engeller. Tıpkı olumsuz duygular gibi olumlu duyguları da verememek veya alamamak; kendi duygusal savunmalarınızın arkasına hapsolmak kolaydır. Hatta bugün, bunu yapmak birçok insanı izole edilmiş ve yalnız hissettiriyor.
Savunmasız olma korkusuna sahip insanlar, başkalarını kol mesafesinde tutmak için çeşitli yöntemler kullanırlar. Bazıları kasıtlı olarak sosyal faaliyetlere gömülür. Bazıları bir ilişkinin yakınlaşmaya başladığının ilk işaretini alır almaz, ortadan kaybolur. Bazıları ise potansiyel bir partneri, diğer kişi çok yaklaştığında ondan duygusal olarak uzaklaşmak için geri iterek, ardından mesafe yeniden sağlandığında o kişiyi yanına çekerek bir itme ve çekme dansı gerçekleştirirler.
Otantik benliğinizi kucaklayın
Brené Brown’a göre kırılganlık korkusunu azaltmanın bir yolu, gerçek benliğinizi kucaklamak. Daha önce incindiniz, bu yüzden tekrar incinme riskini en aza indirmeye çalışıyorsunuz. Bununla birlikte, olası hasarı en aza indirmenin en iyi yolu, duvarlar örmemek veya kendi oluşturduğunuz bazı kontrol listelerine göre hareket etmeye çalışmak değil. Kırılganlık korkusuyla mücadele etmek için önce otantik benliğinizi sevmeyi ve kabul etmeyi öğrenmelisiniz.
Kendinizi sevmek, karşılaşacağınız en zor derslerden biri. Herkesin kusurları, utanç verici hikayeleri ve unutmak istediği geçmiş hataları var. İnsanlar güvensiz, beceriksiz ve çaresizce bazı şeyleri değiştirebilmeyi diliyorlar. Çünkü bu insanın doğası! İşin püf noktası, herkesin böyle hissettiğini fark etmek. Birisi ne kadar başarılı, ne kadar güzel, ne kadar mükemmel görünürse görünsün, her insanda aynı beceriksizlik, güvensizlik ve kendinden şüphe duyguları var. Peki, kendimizi nasıl sevebiliriz?
Kendinizi sevmeyi öğrenmek için kendinizi “bütün bir insan” olarak kabul ederek başlayın: kusurlar, hatalar ve diğer olumsuzluklar. Geçmişteki hatalarınızı sahiplenin ve kucaklayın, ancak bunların bugününüzü veya geleceğinizi tanımlamadığını anlayın. Önemli ölçüde haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz herkesten özür dileyin ve sonra yolunuza devam edin. Kendinizi bağışlayın.
- Siz önemlisiniz: Var olduğunuz gerçeğinin hayal gücünüzün ötesinde bir dalgalanma etkisi vardır. Kimin hayatına dokunduğunuzu ve bunun yansımasının ne olduğunu asla gerçekten bilemezsiniz ama bunlar gerçektir.
- Hatalarınızı kucaklayın: Hatalarınız sizi insan yapmakla kalmaz, aynı zamanda başkalarına yardım ederken kullanabileceğiniz zengin deneyimler sunar. Geçmişinizi iyilik için kullanmak, tüm benliğinizle bağlantı kurmanın en güçlü yollarından biridir.
- Değerinizi kanıtlamaya çalışmaktan vazgeçin: İnsanlar, özellikle kırılganlık korkusu olanlar, diğerlerine her zaman ne kadar değerli olduklarını göstermeye çalışırlar. Bir şekilde bunu yapmazsak, insanların bizimle ilgilenmeyi bırakacaklarından endişeleniriz. Ve daima bilinçsizce tam olarak istemediğimiz şeyi alırız: Kim olduğumuz yerine, ona ne verebileceğimizle ilgilenen bir dizi insan…
- Herkes için her şey olamayacağınızı unutmayın: İnsanların her şeyi olmaya çalışmak yerine, onlara en değerli hediyeyi, kendinizi sunun. Bu, başkaları için iyilik yapmayı bırakmanız gerektiği anlamına gelmez, ancak korku veya kendini yargılama yerine sevgiye dayalı tekliflerde bulunmak demektir.
Brené Brown’ın çalışmalarına daha yakından bakın
Brown, zihinsel sağlık alanındaki kariyerine başladığından beri, zamanını ve emeğini insanların nasıl ilişki kurduğunu, kendimiz ve birbirimiz için nasıl daha iyi olabileceğimizi anlamaya adamış biri. Bu yüzden eğer onun yukarıdaki fikirlerinden, bakış açısından ve benzersiz yaklaşımından ilham alıyorsanız, çalışmalarını ayrıca keşfetmenizi öneririz.
İzleyebileceğiniz TEDx Konuşmaları:
Dinleyebileceğiniz podcast’ler:
- Unlocking Us: Brown’ın bizi benzersiz şekilde insan yapan şeyin en derin kısımlarını ortaya çıkaran konuları ele aldıüı psikoloji ve kendi kendine yardım podcast’i. Siz de bu bölümlerle daha fazla özgünlük ve cesaretle, ruhunuza ebeveynlik yapmayı, onu sevmeyi, yaşamayı öğrenebilirsiniz.
- Dare to Lead: Bu kendi kendine yardım podcast’inde ise Brown, yenilikçilikleri, yaratıcılıkları ve cesur kararlarıyla tanınan kişilerle çok önemli sohbetler ediyor.
Okuyabileceğiniz kitaplar:
- Mükemmel Olmamanın Hediyeleri
- Kuvvetle Ayağa Kalkmak
- Acımasız Dünyaya Meydan Okumak
- Liderlik Etmeye Cesaret Etmek
İlginizi çekebilir: Kendini olduğun gibi kabul edebilmek için neye ihtiyacın var?
Kaynaklar: verywellmind, mindbodygreen, brenebrown