Bremen seyahat rehberi: Mızıkçı mızıkacılar şehri Bremen
Benim için “mızıkçı mızıkacılar şehri” Bremen. Her gittiğimde bir mızıkçılık yaptı zira. Ya kilisenin saat başı gösterisi bozuktu, ya dükkanları kapalıydı, ya da treninde eylem vardı.
Her şeye rağmen, yine de sevmeye değerdi şehir, itiraf ediyorum. Sakinliği, huzuruyla her defasında kendini sevdirdi.
Hamburg’a yakın olduğu için gitmeye üşenmediğimiz yerlerden biriydi Bremen.
Gittiğinizde yapmanız gerekenlere geçiyorum:
- Meydanında Bremen ürünü Becks’in ne aromalısı varsa en buz gibisini sipariş ederek içmek.
- Alman çikolatası tadımlarınıza bir yenisini eklemek.
- Meydanda bulunan ve Almanya’da en sevdiğim yapılardan yeşil çatılı belediye binası (Rathaus) ve önünde bulunan bekaret kemerli Roland Heykeli’nin önünden ilerlemek.
- Bremen’in turistik, dar sokaklı çarşısı Schnoor’da kaybolana kadar gezmek ve her bir eğlenceli tabelaya daha fazla eğlenmek.
- Meydana saplanan ve altın varaklı heykelli girişi olan bir diğer sokaktan girerek, hareketli saati bulunan küçük meydanında günün belirli saatleri çalıştığı iddia edilen gösteriyi izlemek. (Bizim, müziği dinleyerek bozuk olduğunu bilmeden yarım saat gösteriyi beklediğimiz doğrudur!)
- Kentin iki farklı mızıkacılar heykeliyle olmazsa olmaz fotoğraflarınızı çektirmek.
- Trenle gelmişseniz zaten görecek olduğunuz istasyonunu (Hauptbahnhof) ziyaret ederek “küçücük yerler için bile ne istasyonlar yapmışlar yahu” demek.
- İstasyondan şehre devam ederken yel değirmeni ve önünde bulunan çiçek bahçesindeki çimlere yayılmak.
- Şehrin dokusunu daha iyi hissetmek isterseniz, tramvay hattı boyunca kentin içlerine dalmak, bulduğunuz küçük kafelerde karnınızı doyurmak ve biraz halktan biri olarak takılmak.
- Primark’a kesinlikle giderek alıveriş sepetinizi çılgın indirimli fiyatlarla ağzına kadar doldurmak! (Pişman olmayacağınız garantim altındadır!)
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.