X

Bozcaada Caz Festivali “Oyun” temasıyla 8-9-10 Eylül’de adada

Bozcaada Caz Festivali, konserler kadar farklı disiplinlerle dirsek teması kuran ve her yıl yeni bir tema etrafında şekillenen BCF Keşif etkinlikleriyle de katılımcılara zengin bir festival deneyimi sunuyor. Dün Hope Alkazar ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısında Bozcaada Caz Festivali’nin kurucularından Gizem Gezenoğlu festivalin ağırlayacağı müzisyenleri ve bu yılki temanın ‘‘Oyun” olacağını duyurdu.

Festival, yedinci edisyonunda caz sahnesinin sevilen isimlerini ve yeni yeteneklerini ağırlarken BCF Keşif etkinlikleriyle içimizdeki “oyuncu insan”ı yeniden hatırlamamıza yardımcı olmayı amaçlıyor. Bozcaada Caz Festivali, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) katkılarıyla, 3dots ve fermente tarafından 8-9-10 Eylül’de caz ritimlerini oyuncu bir yaklaşımla Bozcaada’ya taşıyacak.

Bağ bozumunda caz

Sahnesinde bu yıl da cazın ustaları ve yeni yeteneklerini ağırlayan Bozcaada Caz Festivali Paribu ana sponsorluğunda ve Kendine Has, Volkswagen, Jack Lives Here, CarrefourSA, The ORGANICS by Red Bull, Tchibo ve Kale Grubu’nun katkılarıyla düzenlenecek. Festivalin destekçileri arasında Hollanda Başkonsolosluğu, İsrail Başkonsolosluğu, Institut Français Turquie, Goethe-Institut Istanbul ve Kultur.Lx de var.

Festivalin “oyun” temasının izini sahnede de sürmek mümkün. Cazın doğaçlamadan beslenen ve bu anlamda oyunla yakın bir ilişki içinde olan doğasını yansıtan projeler dinleyiciyle buluşacak. Sanatçıların güncel tınılar ile enstrümantal yeteneklerini birleştirdikleri performansların her birinde dinleyiciler farklı bir deneyime tanık olacak. Birbirleriyle daha önce aynı sahnede bulunmamış Derya Yıldırım, Elif Dikeç, Itamar Borochov ve İsmail Altunbaş’ın birlikte Anadolu müziğine kendi yorumlarını katacakları ve yalnızca Bozcaada Caz Festivali’ne özel üretim anlarına şahit olacağımız Bozcaada Ensemble da bunlardan biri…

Adada Nubya Garcia rüzgârı

Bozcaada Caz Festivali’nde bu yıl adada poyraz değil, Nubya Garcia rüzgârı esecek. Bol ödüllü saksafoncu, besteci ve aynı zamanda kadın ve LGBTİ+ hakları savunucusu olan Nubya Garcia; Pitchfork, Rolling Stone gibi önemli mecraların methiyeler düzdüğü ve ödüllere doymayan Source albümüyle caz severlerin gönlünde sağlam bir yer edineli çok oldu. Ve şimdi sıra geldi büyük buluşmaya: Nubya Garcia, festivalin ilk gününde Bozcaada Caz Festivali sahnesinde…

Tanıdık ama yeni bir Avishai Cohen deneyimi

Avishai Cohen, anavatanı İsrail’e dönüşüyle başlayan ve bir anlamda ilk gençliğine selam duran bir projeyle dinleyicilerinin karşısında: Big Vicious. Dostlukları çok eskiye dayanan bir grubun müzik etrafında yeniden buluşması aslında bir taraftan da Big Vicious: Cohen’in lise arkadaşı Uzi Ramirez gitarda, 2000’lerin başından bu yana farklı gruplarda Cohen’le çalan Yonatan Albalak gitar ve basta, davulda ise Aviv Cohen yer alıyor. Bu leziz gruba ikinci davulcu olarak dahil olan Ziv Ravitz ise pek çok turnede katıldığı Avishai’nin akustik quartet’inin renklerini ve enerjisini Big Vicious sahnesine taşıyor.

Avishai, “Hepimiz cazdan geliyoruz, ancak bazılarımız cazı biraz erken bıraktı,” diyerek Big Vicious’ın alametifarikasını ortaya koyuyor: Elektronika, ambiyant ve psikedelik rock’ın yanı sıra rock, pop, trip-hop beat’leriyle kendine has bir sound yaratan Big Vicious’ın sırrı, farklı müzikal geçmişlerden gelen ve bu geçmişi grubun mayasına başarıyla katan birbirinden yetenekli müzisyenler…

Güney Fransa’nın güneşi elektronikle buluşunca: Kazy Lambist

Güney Fransa dendiğinde aklınıza gelen şeyleri bir düşünün… Şimdi bu sinematografik manzaranın her bir köşesine sinen sakin ve güneşli ruha bir de elektronik müziğin enerjisini ekleyin: Karşınızda Kazy Lambist! Güney Fransa’nın ruhunu elektronik müzikle kusursuz bir şekilde buluşturan Kazy Lambist, dinleyicileri hem melankolik hem tutku dolu bir yolculuğa davet ediyor. Kazy’nin pop müziğe bir övgü niteliğindeki albümü 33 000 FT’teki dans hitleri uzun ve sıcak yaz gecelerine olduğu kadar Bozcaada’da tatlı bir Eylül akşamına da çok yakışacak…

Ustalar ve yeni yetenekler Bozcaada Caz Festivali sahnesinde buluşuyor

Festivalin ilk gününde Kürtçe Anadolu halk ve dağ türkülerini katıksız bir blues ruhuyla sahneye taşıyan Meral Polat Trio’nun içten, hüzünlü ve her şeye rağmen umutlu müziğiyle başlayıp, Türkiye’de caz davulunun öncülerinden Ferit Odman’ın “Autumn In New York” ve “Nommo” albümlerindeki quintet aranjmanlarına yer vereceği konserle, hard-bop dünyasının derinlerine doğru yola devam edeceksiniz. “Var olmayan bir adanın hikâyelerinden” beslendiğini söyleyerek yola çıkan Islandman’in psikedelik gitar ve sonsuzluk hissiyatlı ritimleriyle tüm dünyayla bağ kurduğunuzu hissederken, Nubya Garcia’nın melodileri ise Bozcaada’nın rüzgârında size eşlik edecek.

Bozcaada Caz Festivali’nin ikinci gün sahnesinde ağırlayacağı isimlerden biri Lüksemburg’dan üç kişilik genç ve dev bir kadro: Dock in Absolute. Progresif caz ve neo cazı piyano, elektrik bas ve davulla benzersiz bir şekilde harmanlayan grubun etkileyici sahne performansına yakından tanık olurken, Volkan Öktem’in #7’siyle, sanatçının 30 yıllık müzik hayatı süresince deneyimlediği farklı müzikal tarzların izdüşümlerine tanık olacaksınız. Festivalde, canlı teknoya dair bildiğiniz her şeyi unutturacak Komfortrauschen ile katıksız bir tekno enerjiyle buluşurken, Güney Fransa’nın sakin ve güneşli ruhunu elektronik müzikle kusursuz bir şekilde buluşturan Kazy Lambist ise dans dolu bir gece vadediyor.

Festivalin kapanış gününde ise Bova Sahne’de doğan özel bir proje sizi bekliyor: Hissikablelvuku ile eskinin pastoral yaklaşımı ve günümüz endüstrisinin imkânlarını bir arada deneyimlerken, makamsal ezgiler ve doğaçlamalar, rock, caz, etnocaz, elektronik, tekno, afrobeat, noise gibi türler eşliğinde sahnede o an cereyan eden bir icraya tanık olacaksınız. Anadolu müziğine kendi dokunuşunu katan Bozcaada Ensemble ise yalnızca Bozcaada Caz Festivali’nde tanık olabileceğiniz bir performansa davet ediyor sizi. Sevilen trompetçi Avishai Cohen’in elektronika, ambient ve psikedelik beat’leriyle kendine has bir sound yaratan grubu Big Vicious’ın ardından progresif teknodan elektronikaya, tribal ritimlerden acid house esintilere uzanan eklektik setleriyle tanınan yapımcı ve DJ Claptrap, namıdiğer Gaurav Narula, Berlin ruhunu Bozcaada’ya taşıyacak.

Yaratıcı ve kendine has gitar çalma tarzıyla tanınan Avrupa’nın “yükselen yıldız”ı Teis Semey de festival boyunca caz, punk ve elektronik doğaçlama türlerinin tam kesişiminde yer alan müziğiyle farklı sahnelerde dinleyicilerle buluşacak.

BCF Keşif programı, birlikte yeni “oyun”lar kurmaya çağırıyor

Her yıl farklı bir tema etrafında geliştirilen ve disiplinlerarası etkinliklerden oluşan BCF Keşif programı, bu yıl “oyun”un tüm insanlık tarafından paylaşılan özünü keşfetmeye davet ediyor.

Hollandalı kültür tarihçisi Johan Huizinga’nın Homo Ludens’i, yani Oyuncu İnsan’ına selam duran festival, son yıllarda hepimizi farklı şekillerde zorlayan koşulların karşısında “oyun” oynamanın yaratıcı gücünü açığa çıkarmayı amaçlıyor. BCF Keşif programı, hayata daha sıkı tutunmak, kendimizle ve diğerleriyle daha derin bağlar kurmak, umudumuzu yeşertmek, zihinsel sağlığımızı korumak için bu yıl oyun oynamayı hatırlamak ve hatırlatmak istiyor.

Program, festivalin savunuculuk alanları olan toplumsal cinsiyet eşitliği, ekolojik dönüşüm ve toplumsal kapsayıcılık üzerinde dururken kültür politikaları, adanın yerel ve kültürel tarihi, gastronomi, girişimcilik, sanat ve well-being dahil olmak üzere farklı ilgi alanlarına hitap eden kapsamlı bir etkinlik seçkisi sunuyor. “Oyun” temasına farklı disiplinler aracılığıyla bakmak üzere tasarlanan BCF Keşif programında oyun oynamanın doğasını keşfedeceğiniz, sınırların silikleştiği, içinizdeki oyuncu düşünce yapısını özgürce deneyimleyeceğiniz pek çok performans, atölye ve etkinlik sizi bekliyor.

Bozcaada Caz Festivali’nin kimliğinin ve iletişim çalışmalarının arkasındaki isim olan Monroe Creative Studio, her yıl bir sanatçı ile iş birliği yaparak festivalin artistik sürekliliğine yeni bir katman ekliyor. 2021 yılında Eda Çağıl Çağlarırmak, 2022’de Ecem Yüksel ile yapılan iş birlikleri sonrasında bu sene Ece Ağırtmış, festivale özel çalıştığı eseriyle Bozcaada Caz Festivali’nde…

BCF Keşif enerjisi adaya yayılıyor

Adanın farklı noktalarında, farklı disiplinlerden içerik partnerlerinin katkılarıyla gerçekleşecek etkinlikler, BCF Keşif enerjisini tüm adaya yayacak. Festivalin içerik partneri Aposto’nun yayınları SOLİ, Duende ve apéro özgün içerikleri ve etkinlikleriyle katılımcılarla buluşurken, Esmiyor ile ekoloji ve tarım politikaları üzerine bir ideathon hayata geçirilecek. Yeni bir oyuncak anlayışı icat ederek çocukları, çevrelerini yaratıcı bir bakış açısıyla incelemeye ve gündelik nesneleri yeni oyuncaklarının potansiyel parçaları olarak görmeye davet eden Toyi de oyunbazlar için festivaldeki yerini alıyor. Onaranlar Kulübü festivalin katılımcı ile olan diyaloğunu oyuncu yöntemlerle pratiğe döken tasarım ve üretim atölyeleri gerçekleştirecek. Stratejik işbirlikleri için çalışan Katalist ise birlikte oyun kurmanın ve oynamanın etkisinin farkında olanların bir araya gelebileceği diyalog alanları yaratarak, kolektif deneyimi öne çıkaran etkinliklerle katkı sunacak festivale.

Programın “Güncel Meseleler Yeni Olasılıklar” başlıklı bölümünün kürasyonunu ise Emre Erbirer üstleniyor. Yaratıcı topluluklar ve içerik üreticileri ile birlikte büyüyen, birbirinden öğrenen, yeni keşifleri ve ilhamı önceliklendiren bir program ile güncel meselelere yeni olasılıklarla yaklaşan bu bölümde ‘Benimle Oyna’, ‘Birlikte Oyna’ ve ‘Oyunu Savun’ alt başlıkları yer alacak. BCF Keşif programında yer alan etkinliklerin tamamından haberdar olmak için Bozcaada Caz Festivali’ni takipte kalın…

Festival biletinizi şimdi alabilirsiniz!

Paribu ana sponsorluğunda, Kendine Has, Volkswagen, Jack Lives Here, CarrefourSA, The ORGANICS by Red Bull, Tchibo ve Kale Grubu katkılarıyla düzenlenen 7. Bozcaada Caz Festivali için geri sayım başladı. Paribu’nun CEO’su Yasin Oral bu seneki programın da duyurulduğu basın toplantısı sırasında festivalle ilgili görüşlerini şu şekilde paylaştı: “Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Bozcaada Caz Festivali’nin ana sponsorluğunu üstlenmek bizim için çok kıymetli. Sanat dünyasının önemli etkinliklerinden biri olan bu festivalin her sene yarattığı etki ile ülke sınırlarını aşan bir konuma gelmesi de hepimiz için heyecan verici. Önümüzdeki yıllarda da festivalin destekçisi olmaya devam edeceğiz.”

Hollanda Başkonsolosluğu, İsrail Başkonsolosluğu, Institut Français Turquie, Goethe-Institut Istanbul, ve Kultur.Lx’in destekleriyle gerçekleşen festivalin medya sponsorları ise Aposto, Argonotlar, artful living, calling, Dadanizm, Dergy, Kafa, Oggusto, Socrates Dergi, T24, The Magger ve Uplifers.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) katkılarıyla, 3dots ve fermente tarafından gerçekleşen 7. Bozcaada Caz Festivali biletinizi Passo’dan satın alabilirsiniz. Günlük biletler ise 3 Temmuz itibariyle satışta olacak…

Caz ritimleriyle salınıp, hayatın zorlukları karşısında her defasında yeni oyunlar kurmak için 8-9-10 Eylül’de Bozcaada Caz Festivali’nde buluşalım.

Adaya has caz esintileri için Bozcaada Caz Festivali’ni takipte kalın! www.bozcaadacazfestivali.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.

“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz

İlgili Makale