Bitti Gitti atölye: Asmalı Mescit’te bir keyif atölyesi
Renklerin ele geçirdiği tasarım ürünlerinin, iğne deliğinden kültler Pinhole kameraların, yaratıcılık yan etkili workshopların hayat bulduğu yer ‘Bitti Gitti’ atölyeye uğruyoruz. Shopthedesign.com tasarım butiklerinden olan bu atölyenin yaratıcısı Erbil Sivaslıoğlu’na tasarım dünyasını soruyoruz.
Atölye’den bazı tasarımlar için: Bitti Gitti
1) Kimdir Bitti Gitti?
Bitti Gitti Asmalı Mescit’teki bir Keyifler Atölyesi. Meselemiz insanlara keyifli alışkanlıklar kazandırmak. Ahşaptan kameralar, coşturulmuş objeler, üst dönüşümlü enstrümanlar (upcycle) ve oraya buraya serigrafi baskılar yapıyoruz. Çocuklara, kurumlara, tasarımcılara ve meraklılarına çeşitli atölyeler düzenliyoruz. Her bir ürünü de bolca pratiklik ve samimiyet ile harmanlıyoruz, hepsini ellerimizle yapıyor birbirinden özgün kılıyoruz.
2) Tasarım yapmaya nasıl başladınız?
Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunuyum aslında, tasarımı da Turkcell’de yaptığım çılgın veri analizi çalışmasını daha anlaşılır sunabilmek için infografik haline getirdiğimde ilk defa tasarımın büyüleyici etkisini hissettim. Sonrasında Londra’da tasarım eğitimi ve sonu gelmeyen problemlere keyifli çözümler üretmeye başladım. İlk ürün olarak karanlık oda fiyatlarından muzdarip biri olarak kendi kamera kitlerimi yapmak oldu, tasarlaya tasarlaya Pinhole Store oldu. Alternatif üretiyor olmak, lezzet katıyor olmak mükemmel bir his, hiç bitmeyecek olan bu tasarım yolculuğu da böyle başlamış oldu.
3) İyi bir gün sizin için nasıl başlar? En büyük motivasyon kaynağınız gün içinde nedir?
Günler alarmsız ve zinde başlar. En büyük motivasyon da gün içerisinde yapılacaklardır genelde, baskılar, yeni projeler için şakalaşmalar, bolca tasarım ve üretim. Arada karşılaşacağımdan emin olduğum ama ne olduğunu henüz bilmediğim minik sürprizler de cabası. BookSerf için her ay yaklaşık 25 yabancı dergi farklı tarihlerde geliyor, onları atölye kapısında bulmak süper sürprizler. Gün içerisinde uğrayıp kitap ödünç almak isteyenler ve kameralarla ilgilenenler neşe katıyor. StreetArt Istanbul’la da her gün yeni bir güncel sokak sanatı keşfediyoruz. Karaköy esnafı, garip gurup malzemeler ve bolca boya da beslenme çantamızın vazgeçilmezleri.
4) Sizin için bir tasarım nasıl olmalıdır? Yurt dışında beslendiğiniz kaynaklar nelerdir?
Samimi ve pratik olmalıdır. O bir anda gelen, ama geldiğini hissettiren fikirlerin insandan insana çok daha keyifli aktarıldığına inanıyorum. Şıp diye olanlardan hani. “Aa daha önce neden böyle bir şey görmemişim, halbuki çok basit” dedirtenlerden. Beslendiğimiz kaynakların dijital ekranlar olmamasına bayılıyorum. Esnafla sohbet, şehrin dokusu, samimi duygular genelde tasarımlarımıza yön veriyor. Yurt dışına çıktıkça da aynı bu üçlemenin o şehir versiyonları.
Londra’dan bir blog takip etmiyorum, ama her gittiğimde onlarca yeni insanla tanışıp etrafımı çılgınlar gibi koklamaya bayılıyorum. Kitap ve dergiler, yurt dışından gelen konuk sanatçılar da çok iyi birer ilham kaynağı tabii.
5) Geleceğe dair sizi heyecanlandıran projeleriniz neler?
El yapımı yaptığımız Pinhole Store kameralarımızın yeni modelleri üzerinde çalışıyoruz. Yaza çılgın bir giriş var, bolca pop-up atölyeler düzenliyor olacağız. BookSerf’ün yepyeni sitesi, StreetArt Istanbul’un 2014-15 kapanan duvarlar kitapçığı ve portatif fotoğraf çekme üniteleri bugünlerde heyecanla son hallerine getirmeye çalıştığımız projeler. Birkaç sürprizimiz daha var aslında, onlar da bir aya kalmadan karşınıza çıkıyor olacak.