X

Bitkilerden öğrenecek çok şey var: “Yardım istemekten çekinme”

Twitter’da bitkilerden öğrendiklerimiz başlığı altında bir görselde şunlar yazıyordu:

  • Herkesin büyüme hızı ve şekli farklıdır. Başkalarıyla kendini kıyaslama.
  • Bazen biraz destek almakta sakınca yoktur. Yardım istemekten çekinme.
  • Bazı arkadaşlar sana destek verir, bazıları da yoluna engel olur. Aradaki farkı görmelisin.
  • İhtiyaçlarının olması doğaldır ve bencilce değildir. Gelişmek için gerekeni yapmalısın.
  • Dikildiğin kabı aşman çok doğal. Ayrılıp yeni bir yol seçmek de.
  • Eğer kendini kötü hissediyorsan… Perdeleri açıp güneşi hissedebilirsin.
  • Artık sana iyi gelmiyorsa… Gitmesi daha sağlıklıdır.
  • Eğer hayat seni engelliyorsa… Bil ki daha da güçlü büyüyeceksin.

Minik bitki görselleriyle öyle güzel desteklenmiş ki orta boyutta poster yaptırıp odama asmak niyetim; tam bitkilerimin arkasına. Mükemmel hatırlatıcılar!

Bir koltuğum var, gelip kitap okuduğum, notlar aldığım, hatta şu an üzerinde bu yazıyı yazdığım. Tam karşımda da bitkilerim var. Bu koltukta oldukça fazla zaman geçirdiğim için bitkilerimle sürekli göz gözeyiz. Hatta gündüzleri açılıp geceleri kendisini kapayan bir tanesi var; akşam odanın lambasını yaktığımda gündüz sanıp açıyor yeniden yapraklarını. Her defasında kendisine şunu derken buluyorum kendimi: “Ama güzelim şu an sabah değil ki. Sadece lambanın ışığı bu. Açtın yine yapraklarını sere serpe. İşin kötüsü ben ışığı bir açıp bir kapatıyorum. Vallahi iyice kafan karışacak, ne yapacağız?

Böyle böyle iletişim halindeyim her biriyle ayrı ayrı. Hele adı kılıç olan, hangi ara uzuyor, yanına minnoş kardeşlerini alıyor anlamıyorum. Şimdi yine geliyor kökünden bir bebek. Hepsini tek tek saymayacağım ama bir tanesi var ki konumuz bugün aslında bu.

En yakın arkadaşlarımdan bir tanesinin hediyesi. Geldiğinde daha çok bebekti. İki sene oldu birbirimize yarenlik edeli. Şimdi uzun boylu, birkaç sağlam dalları olan, yaprakları neşe saçan bir genç kız. Hoşuma ayrıca gidiyor çünkü bana anneannemi de hatırlatıyor. Anneannemin evinde de bu bebeğin anneannesi vardı ve gözü gibi bakardı. Şimdi ise torunlar olarak biz birbirimize bakıyoruz.

Gel zaman git zaman bu genç kız o kadar büyüdü, dallandı budaklandı ki kendi ağırlığını taşıyamaz olmuş. Desteğe ihtiyaç duymuş. Ben göremedim, bilemedim. Koca bir dalı kökünden kırılıp güzelim yapraklarıyla kendini yere bıraktığında anladım.

Sonrasında diğer koca dalları destekleyecek şekilde sopa koydum tabii hemen yanlarına. Şimdi halinden memnun. Hatta bakışıyoruz şu an ama yazının en başında bahsettiğim “bitkilerden öğrendiklerimiz” isimli görseldeki öğretileri okurken aklıma düştü o giden parça.

“Bazen biraz destek almakta sakınca yok. Yardım istemekten çekinme.”

Eğer ihtiyacını zamanında fark edip destekleseydim hala beraberdi o dal da bizimle. Kendi yükü kendine ağır gelmişti. İnsanlar da aynen böyle değil mi?

Kendimden biliyorum, hem de çok iyi biliyorum. Nereden öğrenip neden inanç sistemime bu şekilde kaydettiysem; her şeyi tek başıma halletmem gerektiğine inandım ben. Yardım istemeyi zayıflık olarak gördüm. Daha da kötüsü birilerini rahatsız etmek gibi algıladım ve hep sustum. Gülerken insan içine çıktım, tatsızken kimse bilmedi. Ömrüm böyle geçti.

Geçen sene yakın arkadaşlarımdan biriyle sohbet sırasında geçmiş bir dönem için çok kötü hissetmiş olduğumdan bahsettiğimde çok şaşırdı ve etkilendi. Bu durumu, bu halde olduğunu ben nasıl bilmem, dedi. Nasıl bilsindi? O anlarımda hep yorganın altına gizlenir biraz güç topladım mı dışarıda kendimi gösterirdim. Ta ki halının altına süpürüp beni sıkıştıran gerçekler yeniden halının altını sıkıştırıp taşmak isteyinceye kadar.

O günden sonra her gün, her an bana hatırlattı. İyi günde olduğu gibi kötü günde de yanımda olduğunu, insanların zayıf hissettikleri anların normal olduğunu, bir şey yapmamıza gerek olmayıp sadece yanımda durmaya istekli olduğunu söyledi durdu. Hala söylüyorum kendisine. O günden beri biraz açıldıysam kendisi sayesinde. O kadar kıymetli ki. O günlerden sonra anladım. Meğer benim de çok zaman yüküm kendime ağır gelmiş ve dallarım kırılmış, hem de birçok dalım.

Şimdi bu genç kız da söylüyor bana aynısını; yeniden hatırlatıyor. Tek başımıza tüm yükü yüklenmek zorunda değiliz. Hafifliği gibi yükleri de paylaşmayı bilmeliyiz. Yoksa hiç beklemediğimiz bir zamanda hiç beklemediğimiz bir yerden kırılıp o giden parçamızla bir kez daha ölebiliriz. Ya da ihtiyacımız olduğunda destek isteyebiliriz. Hatta destek istemeliyiz ki hayatta kalalım! Hayat, paylaşınca, destek alıp verince yaşanası.

Bugün böyle sevgili okuyucu. Yeşil genç kızla bugün bizim anlatacaklarımız böyle. Eğer sen de zaman zaman yalnız, desteksiz, çaresiz hissediyorsan; utanma, sıkılma ve en yakınındaki kimse seni yargılamadan olduğun gibi kabul edip şefkatle destekleyebilecek, ne halde olursan ol ona koş. Ona koş ki nefes al. Nefessiz kalma. Yaşa.

Hep beraber daha nice ferah nefeslerimize. Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Taştan başını uzatan bir filizin düşündürdükleri: Hayat her zaman kendi ritminde akar

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale