X

Biten bir ilişkinin 5 evresi

Her ilişki kendine has olsa da, ilişkilerdeki temel iki adım; yani başlama ve bitirme aşamaları, çoğu insanda benzer duygular uyandırır. Yeni bir ilişkiye başlama heyecan duygusuyla nitelendirilirken, uzun bir ilişkinin bitmesi acı verici bir yas dönemini anımsatır. 

Ayrılmayı zorlaştıran şeylerden biri ise, hislerdir. Örneğin çok severken aldatıldığını öğrenen veya kendisine saygısından dolayı ona iyi gelmeyen bir ilişkiyi sonlandırmak zorunda kalan bir kadın ilişkiyi bitirirken yas döneminin belirli aşamalarından geçer. Gelin bu aşamalara birlikte bakalım. 

1. Aşama: İnkar

Adnan Şenses’in haykırarak söylediği; Bana her şey seni hatırlatıyor şarkısı, Karsu’nun o buğulu sesi ile seslendirdiği; Rujumun rengini çalma, kalsın benim dudaklarımda, karşımdaki koltuk boş kalsın, şarkımız bir bana çalsın dizeleri ve hatta Can Bonomo’nun Demet Evgar ile birlikte söylediği; Rüyamda buluttun, sensizliği unuttum nakaratları sanıyoruz ki bu aşamayı en güzel anlatan şarkılardan sadece birkaçı.

İnkar aşaması, kişinin aslında çoktan bitmeye yüz tutmuş bir ilişkiyi canlandırmaya çalıştığı aşamadır. Partnerlerden biri sadece kendi sevgi ve çabasının iki kişilik bir ilişkiyi ayakta tutacağına inanır. 

Karşımızdaki partnerin aslında ilişkide çoktan “yok” olduğu, ama bizim onun hayaliyle ikili ilişkimize devam etmeye çalıştığımız, yer yer eski anılara tutunduğumuz, bolca eski fotoğraflara baktığımız ve yer yer olmayan ilişkinin aslında olduğunu iddia ettiğimiz süreçtir. 

Bu süreçte, kadın ilişkinin aslında çoktan bitmesi gerektiği gerçeği ile yüzleşmek istemez. Eve geldiğinde ona gününün nasıl geçtiğini sormayan eşinin bu davranışını işinin yoğunluğuna, gece yarısı eşinin telefonuna gelen mesajların ise dolandırıcılardan geldiğine inandırır kendini. Davetlere yalnız katılırken, her işini tek başına görürken, bunların düzeleceğine ve içindeki yalnızlık duygusunun belki bir gün biteceğine inanır. Özel günler zaten çok da önemli değildir. Evliler neden sevgililer gününü kutlamalıdır ki?

Kalbi ile mantığı birbiri ile çatışır durur. Eski hislere tutunmaya çalışır ve sürekli olarak mazeretler bulur. Tüm bunların “düzeltebileceğini” düşünür. Dost meclislerinde aslında var olmayan ilişki “varmış” gibi üstüne basa basa anlatılır. Ailesine, “Gelecekti de, işi çıktı.” mazereti defalarca söylenir durur. Aslında onlar aylardır konuşmuyordur ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktur.  Fakat kişi orada çevresini değil, kendisini kandırmaktadır… 

2. Aşama: Öfke

İnkar aşaması biraz uzun sürünce, kadın yalnızlığa alışınca, her işini aslında tek başına yaptığını fark edince, kabullenme ile birlikte büyük bir öfke gelir. Bana bunu nasıl yapar, bana nasıl değersiz hissettirir? Annemlere nasıl gelmez? gibi sorular eşliğinde fonda şu şarkı çalar: 

Unuttun mu beni?
Her şeyimi
Sildin mi bütün
İzlerimi. 

Partnerin aslında uzun süredir ortalarda ruhen var olmadığının kavrayışıyla, öfke iç içe geçer ve kadın artık eskisi gibi sevilmediğini ve değer görmediğini anlamaya başlar. Eskiden ona nasıl davranıldığını hatırlar ve kendini değerli hissetmek için farklı yollara başvurur. 

Bunlar alışveriş, kişisel bakıma ekstra özen verme ve belirsizliğin içinde kendine ayrı bir dünya yaratma gibi şeyler olabilir. Hatta bazıları bu noktada kendisine iyi gelecek “insanlarla” konuşmayı bile tercih edebilir. 

Endişe, öfke bu sürecin belirgin duygularıdır. Partnerinin yaptığı her şey batmaya başlar. Onsuzluk onunla olmaktan daha cazip gelmeye, huzur, aşkın yerini tutmaya başlar.

3. Aşama: Pazarlık

Biten ilişkiyi bir süre inkar eden ve ardından kabullenmeye ve öfkelenmeye başlayan kadın buradan dönüş yolunun olup olmadığına bakmaya başlar. Her türlü alternatif denenir. Tarotlar açtırılır, misyon yüklenmiş taşlar takılır, fallar bakılır, dost meclislerinde üçüncü birinin olup olmadığı araştırılır. Bu süreç tam olarak ortada hiçbir kırıntının kalıp kalmadığının araştırıldığı ve yok olan ilişkinin kamuya sunulduğu evredir.

Aile üyeleri problemden haberdar edilir, arkadaşlar bir şey yapıp yapamayacaklarına bakar ve Fırat Tanış’ın da dediği gibi: 

Yaz kokusu duyardım kışın ortasında bile,
Uzun cümleler kurardım konuşurken.
Eski filmlerde kaldı böyle sözler deniyor,
Ama şimdi filmler bile eskimiyor,
Yani olmuyor, olmuyor istesem de.

Ve artık kadın bu yazın diğer yazlar gibi sonlanmayacağını, bu kışın bir farklı başlayacağını, onun ağzından çıkan sözlerin onu eskisi gibi yaralayamayacağını, onun ne düşündüğünü düşünmeyi bırakması gerektiğini bilir. Olmadığını ve ne yaparsa yapsın olduramadığını fark eder. Ufak ufak ‘biz’den ‘ben’e geçmeye, gerçekten kendisinin ne istediğine odaklanmaya başlar. 

4. Aşama: Depresyon

Kabulleniş ardından büyük bir acı getirir. Kadın kalbinin fiziken acıdığını hisseder. Sessiz sessiz ağlamalar gün yüzüne çıkar. İlişkinin başından beri kadının görmezden geldiği her türlü acı, keder ve üzüntü kabullenişle birlikte su yüzüne çıkmaya ve “Ben de burdayım, beni de hisset!” demeye başlar. Ve kadın Serenad Bağcan’ın şarkısında olduğu gibi haykırmak ister: 

Zaten pamuk ipliğiyle
Bağlanmışım hayata.
Koparmayın koparmayın,
Koparmayın biraz daha… 

Kabuğuna çekilir, kendini kötü hisseder. Film izler ağlar, şarkı dinler ağlar, kızar tekrar ağlar. Sessiz ağlayışlar sesli haykırışlara dönüşür. Hatta kendi acınası durumuna bile ağlar. Bazen çektiklerine, bazen yaşayamadıkların ağlar.  Artık var olmayan ilişkisini kendisine ve çevresine itiraf eder. Ve o son gözyaşı ile birlikte, iyileşmeye ve dönüşmeye başlar.

5. Aşama: Kabullenme 

Şimdi gel de gör beni bambaşka biri
Topladım dağılan kalbimin her köşesini 
Ardından ağlayan o zavallı kız nerede şimdi?

Bu aşama, yaşananların fark edildiği, kabullenildiği, acısının çekildiği ve artık rahatlığın geldiği aşamadır. Eskilerde kalmış güzel bir ilişkinin yası tutulmuştur. Artık yasın son evresi ile birlikte, kişi kendini dış dünyaya tekrar açmaya hazırdır. Eskisinden daha güçlü, daha güzel ve daha bakımlıdır. Huzurlu ve istikrarlı bir mutluluğun keyfini sürmeye hazırdır. Cildi parlamaya, gözleri gülmeye başlar. 

Bu aşamada,  telefonlar çoktan silinmiş, ortak arkadaşlar çoktan listeden çıkarılmış, eski ilişkisi hakkında rahatlıkla konuşabilen, kendine güveni geri gelmiş, güzel günlere saygısı olan, ama kendisine saygısı daha yüksek olan güçlenmiş bir kadın vardır.

Ve o kadın, kendine bakmaya, ‘ben’liğine geri dönmeye ve artık “yok” sayılacağı hiçbir ilişkiye girmemeye ant içmiştir.

İlginizi çekebilir: Yin yoganın hayatımıza kattığı temel prensipler

Andi Hodara: Andi Hodara, derece ile girdiği Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Bu süreçte psikoloji dersleri de alarak Evlilik ve Aile Danışmanlığı programını tamamladı. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde Film Çalışmaları Sertifika programını bitirdi. Mezun olduktan sonra çeşitli yayın kuruluşları ve uluslararası firmalarda editör, içerik üreticisi ve içerik yöneticisi olarak çalıştı. Daha sonra Boğaziçi Enstitüsü’nden Yaşam Koçluğu, Harvard Üniversitesi’nden Building Personal Resilience: Managing Anxiety and Mental Health; Kişisel Dayanıklılığı Oluşturma, Kaygı ve Zihinsel Sağlığı Yönetme eğitimlerini aldı. Halen düzenli olarak yaşam koçluğu teknikleri, yoga ve psikoloji alanında yazılar yazmakta ve önemli isimlerle röportajlar yapmakta. Psikolojiye bir bütün olarak yaklaşan yazarımız, eğitimini aldığı psikolojik tekniklerden ve filmlerin büyülü dünyasından faydalanmaktadır. Kendisi aynı zamanda Uluslararası Yin Yoga eğitmeni ve Reiki uygulayıcısıdır. Kendisine andinahmias@gmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale