X

Bisiklet ile Karadeniz’i keşfediyorum – II

Yine bisikletler arkada, biz koltuklarda çıktık yola. Geçen hafta bahsettiğim 1.5 günün ardından Karadeniz’in başka köşelerine doğru direksiyonu kırmaya karar verdik ve anında hazırlanıp, lokasyon belirlemeye başladık.

Bu seyahatte fotoğrafçılık, şoförlük, koşu ve bisiklet partnerliği, sorunsuz yol arkadaşlığı maharetlerini en ince ayrıntısına kadar gözler önüne seren kişi ve ben anında anlaşıverdik Amasra’ya gitmek konusunda. Yeşilliğe, ota, dağa, çimene doymuştuk, birazcık deniz de görsek fena olmazdı hani.

‘Güzergahımız üzerindeki yemyeşil yollar huzur doluydu’ desem, kitabi ama pek doğru demiş olurum. Buluttan, ufuktan, uzayıp giden yoldan alamadım gözümü. Geçen hafta da bahsetmiştim; biz ki her anımızı müzikle yaşamayı severken, bu sefer sessizliği dinlemeyi tercih ettik ve pek de iyi geldi.

Sevgili şoför bisikletin ardından araba koltuğuna oturmaktan sıkılmış olacak ki, “Gel bu akşam Bartın’da konaklayalım, sabah gideriz Amasra’ya.” dedi.

Ben de “Peki.” dedim.

Ancak merkezine ulaşmış olduğumuz Bartın pek sinmedi içimize o anda ve aynen devam ettik yola. Amasra’ya yaklaşırken engin bir deniz manzarası karşıladı bizi. Şehrin tepeden görünümü pek etkileyici.

Yalan söylemek istemem, o yüzden az biraz yorgun ve aç olduğumuzu itiraf ediyorum hemen. Daha Amasra’ya girer, girmez hayal ettiğimin dışında bir yer olduğunu anladım. Kafamdakinden oldukça değişikti -pozitif anlamda-. Oteli ayarlayıp, duş alıp, azıcık dinlendikten sonra sıra yemek için ‘düzgünce’ bir yer bulmaya geldi. Düzgünlük kıstasımızı kalabalık olarak belirlemiştik. Niyetimiz oralara kadar gitmişken balık yemekti elbette. Şurada 3 kişi, burada 5 kişi derken, bir anda tıklım tıklım bir restoranın önünde bulduk kendimizi. Mustafa Amca’nın yeri imiş orası. Her şey lezzetliydi. Yolunuz Amasra’ya düşerse tavsiye ederim.

Gece esen sert rüzgar nedeniyle bisiklete binmeyip, sabaha bıraktık gezip dolaşma faslını. Sabah da şöyle bir manzaraya açıldı gözler.

Deniz çağırıyordu, biz de gittik.

Derken bisikletler arabadan indi, başladık gezmeye… Mendireğin ucundan şehri seyrettik bir süre.

Amasra iki ayrı koydan oluşuyor. İlkini bitirip, diğerine geçtik.

Gezi bitti, kahveler içildi, bir dahaki sefer gelindiğinde kalınacak otel ve en fiyakalı odası belirlendi, yine yola çıkıldı.

Epey bir mesafe kat ettikten sonra, “Haydi, gidip Caddebostan’da bisiklete binelim.” dedi. Kendimi çılgın bilirdim, bu adam bazen beni bile şaşırtmayı başarıyor spontan çılgınlık belirtileriyle. İstanbul’da yaşamadığından heves etti herhalde diye düşünüp kabul ettim. Sonra vazgeçtik, Sapanca’ya girdik. Pek de iyi etmişiz.

 
Öyle bir yol keşfettik ki bisikletle dolaşırken; çek fotoğrafı yayınla, ‘İtalya’da üzüm bağlarının arasındayken.’ diye yaz, kimse de yadırgamaz.

 
Arabayla o yolu asla göremez, dans eden şemsiyelerin arasından geçemez, püfür püfür rüzgarı aynı şekilde yüzümüzde hissedemezdik. Yine merakımıza yenilmiş ve yine harika bir yer bulmuştuk.

Ne güzeldir meraklı olmak, merakının peşinden koşmak.

Sapanca’da bisiklete binmeye niyetlenirseniz diye bulduğumuz o yolu paylaşayım sizlerle. Çok az bir kısmı akan trafiğin içinden geçiyor ama oradan da çok araba geçmiyor. 🙂

Karadeniz gezimiz elbette bu kadar sınırlı kalmayacak ve eylemlerimiz devam edecek köşe bucak.

Hareketli günler herkese.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale