X

Birlikte öğrenme deneyimi: Öğrenme grubunuzu oluştururken dikkat etmeniz gereken 7 nokta

Öğrenmeyi çoğunlukla bireysel bir süreç olarak düşünürüz. Ancak tanım olarak var olan bir başka kavram daha var: Birlikte öğrenme. Peki bunun bize faydası ne?

Sosyal medyadaki çeşitli ilgi alanı/hobi grupları bunun basit bir örneği. Diyelim yelkencilikle ilgileniyorsunuz. Bununla ilgili bir gruba üye olduğunuzda, yelkenli fiyatları, markaları, kurslar, sertifika sınavlarında çıkabilecek sorular ve cevapları, bakım ve onarımla ilgili önemli bilgiler ve daha birçok konu grupta konu olacaktır. Tüm bunları bireysel olarak öğrenmeniz mümkündür belki ama sizin sorularınıza alacağınız cevaplara ek olarak, farklı grup üyelerinin farklı konulardaki paylaşımları, soruları ve yorumları sayesinde muhtemelen, sizin merak ettiğiniz ya da ilgilendiğiniz kısımdan çok daha farklı bilgileri de öğrenme şansınız olacaktır. Bu basitleştirilmiş bir örnekti. Ancak, bu öğrenme tipini, yani kendi beyninizle baş başa olmanın dışında başka beyinleri de sürece katarak elde edilen zenginleştirilmiş deneyimi her konuda kullanabilirsiniz.

İlkokulda küme çalışması olarak adlandırılan bir çalışma vardı, bazılarımız hala hatırlar. “Birlikte” veya “işbirlikli” öğrenme olarak literatürde yer alan bu popüler öğrenme yönteminden öğrenciler ve öğretmenler hala faydalanıyor. Hatta bir araştırmaya göre bu yöntem, dinlediğini anlama becerisinde anlamlı gelişim sağlıyor. Ayrıca farklı araştırmalara göre, hep tek bir kaynaktan tek başına öğrenmeden çok daha iyi performans getiriyor. Hem de öğrenmede hız kazandırıyor. Bu sadece araştırmalara dayanan bir gerçek değil. Uzun süreli iş hayatı tecrübesinin üzerine gittiğim master programında, benzer durumdaki sınıf arkadaşlarımla kendiliğimizden bir araya gelerek derslere, sınavlara ve ödevlere birlikte çalışmamız, hayatımda yaşadığım en iyi birlikte öğrenme deneyimlerindendi. Halihazırda ise bir meslektaşımla beraber yürüttüğüm ve konuk ağırladığım podcast bölümlerinde de bir başka güncel örneğini yaşıyorum.

Birlikte, işbirlikli veya takım halinde öğrenme modellerinde, kendi kendine öğrenmeden farklı olarak, soru sorma, açıklama yapma, eleştirme, örnek verme gibi, tek başına yapılamayacak, ancak karşılıklı etkileşimle geçirilebilecek bir öğrenme süreci fırsatı yakalanıyor. Ayrıca yardımlaşma, birlikte çalışma, birbirini destekleme, paylaşma, dinleme, sırayla konuşma, sırasını bekleme gibi sosyal beceriler de kullanılmış ve gelişmiş oluyor.

Okul çağında bolca kullanılan ve öğrencilerin aşina olduğu bu yöntem, üniversitede de çiftler veya gruplar halinde hazırlanan projeler, birlikte yapılan sunumlar ile insanların karşısına zorunlu olarak çıkıyor. Ardından iş hayatımızın başlaması ile birlikte, bir şeyler öğrenmek, biz yetişkin bireylerin kendi tercihi haline geliyor. Kendinize sorun: iş yerinde ve işle ilgili bir konuyu çözmek, yerine getirmek veya öğrenmek için iş arkadaşlarınızla kafa kafaya veriyor, görevler üstleniyor ve beraber tartışıyor musunuz?

Gözlem ve deneyimime göre, bunun olma olasılığı epeyce düşük. İş hayatında da, okuldaki halimizden hiç farklı olmayan şekilde, zorunlu tutulmadığımız zamanlarda bu şekilde iş arkadaşlarımızla bir araya gelmiyoruz. Zorunlu tutulduğumuz durumlar ise çoğunlukla şirket içi eğitimlerde karşımıza çıkıyor. Kurumsal eğitimlerde, birlikte öğrenme yöntemi, fasilitatör eğitmenin de performansına bağlı olarak çok işe yarayan, hatta hedeflenenin ötesinde motivasyonel katkılar da sağlayan bir yöntem. Ancak yine de eğitim ortamının dışındayken çoğunlukla doğal tercihimiz olamıyor. Bunun olası nedenleri, şirket kültürü, bireysel alışkanlıklar, liderlik eksikliği ya da güven ortamının sağlanmamış olması gibi çeşitli şeyler olabilir. (Eğitimlerin etkisinin sürdürülebilir olması için yapılabilecekler, apayrı bir yazı konusu.)

Madem iş yerinde bunun kendiliğinden veya her zaman gerçekleşmesi zor, birlikte öğrenme veya işbirlikçi öğrenmeyi hayatımızda nasıl ve hangi hallerde tutabiliriz?

Çözmek istediğiniz bir problem, tamamlamaya çalıştığınız bir görev veya öğrenip gelişmek istediğiniz bir konu ya da beceri varsa; pekala kendi küçük destek grubunuzu ya da çiftinizi oluşturabilirsiniz. İşyerinde veya tamamen dışarıdan kişilerle. Bu oluşumla ilgili dikkat etmekte fayda olanlar ise şunlar:

  • İletişim ve sosyal becerileri iyi, sizinle benzer değerlere sahip, takım ruhu olan, yeni ve farklı düşünce stilleri ve fikirlere açık olan insanlarla bir araya gelmeniz en doğrusu olacaktır.
  • Odak konunuzla ilgili bilgi seviyeleriniz farklı olsun. Böylece yeni ve faydalı bilgiler ortaya çıkacaktır. En az ve en çok tecrübelilerin birbiriyle yakın temasta iletişimi sürdürmesi, az tecrübelinin bilinmezlik karşısındaki kaygısını azaltarak özgüven aşılar. Burada dikkat edilmesi gereken, çok tecrübelilerin de fayda elde etmesini sağlamaktır, yoksa bir nevi gönüllü hizmete dönüşerek devamı gelmeyebilir. Çok tecrübelilere ne gibi bir faydası olacağını önden düşünün.
  • Konunuzla ilgili bir eğitim, seminer, atölye çalışmasına beraber katılmayı düşünebilirsiniz. Çünkü aranızdaki tartışmanın anlamlı bir şekilde yürütülmesi ve belli bir formata sahip olması, faydayı artıracaktır.
  • Ortaklaşa kullanacağınız bir online aracınız olsun. Öğrenilenler, paylaşılanlar ve sıradaki aksiyonlar grup hafızası olarak orada kayda geçsin. Bir Whatsapp grubu bunun en basit örneğidir. Bunun dışında, iletişimin ve bilginin kategorize edilerek herkesçe takip edilebilmesini sağlayan tüm araçlar (Örn. Padlet, Google Drive gibi uygulamalar) işinize yarayacaktır.
  • Gönüllü olarak konuları ve çeşitli görevleri paylaşmak ve herkesin kendi kısmını tamamlayarak çıktısını diğerlerine sunması, çok etkili bir yol olacaktır. Hatırlayın, bu yöntemi büyük ihtimalle okul çağlarında sınavlara çalışırken arkadaşlarınızla kullanmıştınız zaten.
  • Birlikte öğrenme grubunuzla beraber bir eğitim, mentorluk ya da grup koçluğu almak da amaca yönelik düşünme ve tartışma eşliğinde aksiyonları getirecektir.
  • Her ne kadar grubunuz aynı amaçla bir araya gelmiş insanların motivasyonuna sahip olsa da, bireyler arası olumlu etkileşimi artırmak ve deneyiminize çeşit katmak için, öğrenme konunuz haricinde şeyler için de zaman ayırın. Sosyal aktiviteler, doğum günü veya başka özel gün kutlamaları, sürprizler ve jestler, herkesin hoşuna gidecek konu dışı aktiviteler ya da yardımlaşmalar gibi.

Paylaşmak ve paylaşarak gelişmek kavramını, 2020’de pandeminin eskisinden daha popüler kıldığını düşünüyorum. Her zamanki stili daha bireysel olanların bu şekilde bir deneyime kendisi için fırsat tanıması ve uygun bir miktarda zorlanması, yeni ufuklar açacak ve beyinde oluşacak yeni bağlantılar ile yepyeni bakış açıları, tarzlar ve fırsatlara kapı aralayacaktır. Böyle bir kapıdan başını uzatıp bakmak harika olmaz mı?

Kaynakça:
https://www.pegem.net/Akademi/kongrebildiri_detay.aspx?id=125630
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/180113
http://horizon.unc.edu
https://www.researchgate.net/publication/337825411_Cooperative_Learning_in_the_Workplace

İlginizi çekebilir: “Geribildirim” korkulu rüyanız mı: Geribildirim vermeyi ve almayı kolaylaştıracak öneriler

Ece Ağabeyoğlu, ACC: 1998 – 2014 arasını kapsayan tam zamanlı kurumsal çalışma döneminde sigorta ve bankacılık sektörlerinde satıştan risk analizine, oradan eğitmenliğe ve koçluğa uzanan yerli ve küresel kurumlardaki yolculuğunda giderek iş tatmini ve insana merak saldı. Örgütsel Psikoloji alanında danışmanlık, profesyonel koçluk, eğitmenlik, iş ve meslek danışmanlığı şapkalarını taktı. Son yıllarda denge kavramına ilgi duyuyor. Ece, kurumsal eğitimler vermenin dışında, kendi yolunu kendi çizmek isteyen bireylere meslek seçimi, kariyerdeki adımlar ve iş tatmini gibi konular etrafında destek veriyor. Öğrenmeyi ve paylaşmayı seviyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale