Geçen yıllarda (2013) yayımlanmış bir gazete haberi elime geçti. Haberin başlığı o kadar ilgi çekiciydi ki, eski olmasına aldırış etmeden tüm dikkatimle haberi okumaya kendimi odakladım. Haberin başlığı: ‘Sahibinin eziyetine dayanamayan robot intihar etti.’ Düşünsenize intihar eden robot. Haberin devamında ise şunlardan bahsediliyordu:
‘Avusturya’da yaşanan ilginç olayda iRobot isimli elektrik süpürgesi kapalı konumdayken birden çalışmaya başladı. Kendisini ocağa doğru sürükleyen robot sonunda ocaktaki ateşin üzerine gelmesiyle alev aldı. Mutfakta ufak çaplı bir yangın çıkaran robot kullanılamaz hale gelirken, olay yerine intikal eden itfaiye ekibi yangına anında müdahale etti.
Ev sahibinin robotu terk ettiğinde kapalı bıraktığında ısrarcı olduğuna dikkat çeken itfaiye eri Helmut Kniewasser cihazın kendi kendine çalışmasına anlam veremediğini ifade ederken, evin komşuları ise ‘intihar eden’ robotun ailece çok fazla çalıştırıldığını, robotun buna dayanamayarak kendini yok etmiş olabileceğini esprili bir dille anlattı.’
Gerçekten ne kadar mutluyuz?
Dayanamadım bu “mutluluk” konusunun üzerine gitmeye karar verdim. Sağlık Yönetimi bölümü son sınıfta okuyan öğrencilerime tamamen deneysel olmayan tek bir soru sordum:
‘Mutlu bir insan olmak için üniversitede ne öğrendiniz, ne öğreniyorsunuz?’
Birkaç cevabı hiç değiştirmeden sizlere aktarmak istiyorum:
- ‘Hiçbir şey! Üniversite sadece nasıl makine gibi çalışabileceğimizi öğreniyoruz’.
- ‘Üniversitede mutlu bir insan olmak için mutsuz olmayı öğrendim’.
- ‘Mutlu olmam için üniversite bana bir şey öğretmiyor, ben üniversiteye bir şeyler öğretmeye çalışıyorum’.
Tabii ki öğrencilerimin verdiği bütün cevaplar olumsuz değil; ancak genel yargının ne olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
İlgili yazı: Mutluluğunuzu etkileyen bilim onaylı 10 davranış
Bu noktada araştırmalarımı biraz daha derinleştirdim ve “TÜİK Türkiye Yaşam Memnuniyeti (2015)” istatistik çalışmasına bir göz gezdirdim. Sonuçlar ise bana oldukça ilginç geldi: 18-24 Yaş arası gençlerin %63,8’inin mutlu olduğu sonucunu gördüm.
‘Allah Allah, Bu işte bir terslik var’ dedim ve dayanamayıp bir de OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) 2016 yılında yayımlanan “Daha İyi Yaşam Endeksi” sonuçlarına baktım. 38 ülkeyi kapsayan raporda sadece Meksika ve Güney Afrika’yı geçerek 36. sıradaymışız.
Durdum, düşündüm ve daha fazla inceleme yapmamaya karar verdim.
Uplifers takipçileri siz değerli okuyucularımıza nasıl daha fazla mutlu olabileceğinizi anlatıp, bu haftalık yazıma son vereceğim.
Her ne kadar iş, aşk veya yaşam sıkıntılarımız olsa da aslında mutlu olmak gerçekten çok kolay. Paylaşılmış birçok bilgiye ilaveten yandaki küçük yazıya lütfen göz atın:
(Türkçesi: Hepimizin mutlulukla ilgili farklı fikirleri var: Bu; bir kitap okumak da olabilir, lezzetli bir yemek yemek de olabilir, arkadaşlarınızla partiye gitmek ya da bilgisayar kullanmak da olabilir. Ya da mutluluk hepsinin kombinasyonudur.)