Değer verdiğimiz insanlar için süreli bir şeyler için çabalarız, deneriz. Bazen aynı şeyi kendimiz için de yapmamız gerekse de değişime karşı direniriz. Özellikle de insan kendi zihninde değişime karşı büyük bir direnç gösteriyor. Ancak beynin gözlemlenmiş davranışlara karşı nasıl çalıştığını anladıkça, zihin değişikliğinin mümkün olduğu da daha kolay anlaşılıyor. Bu değişimi sağlamak için birbirine zıt olan iki fikrin bir arada olduğu o rahatsız durumu yaşamak ve böylelikle o büyülü değişimin gerçekleşmesine şahitlik etmek mümkün olabiliyor.
Peki, bazı insanların ikna kabiliyetinin daha yüksek olduğunu hiç fark ettiniz mi? Kimilerinin de düşüncelerini değiştirmeye karşı daha dirençli olduğunu gözlemlediniz mi? Zihni her şeye açık olan birini ikna etmek zordur ancak sizinle karşı fikirde olan birinin düşüncesini değiştirmek çok daha zordur.
Düşünce değiştirmek sabır işidir
Akademisyen, yazar ve gazeteci Suzanne Cope, son yazdığı makalesinde birinin düşüncesini değiştirmek için başarının sırrının bilişsel uyumsuzlukla mücadelede yattığını söylüyor. Yani birden fazla karşı fikrin aynı anda, aynı zihinde bulunduğu sırada ortaya çıkan zihinsel rahatsızlık durumu. Bilişsel uyumsuzluk durumu, öğrenme teorisyeni Jack Mezirow’un dönüşümsel öğrenme teorisini kolaylaştırıyor. Yani ön yargılar aksiyonlar sayesinde belirleniyor ve hedef alınıyor, süreç içinde bu ön yargılara karşı daha hoşgörülü olmak mümkün hale geliyor.
Birinin düşüncesini veya kendi düşüncenizi değiştirmek istiyorsanız şunu unutmamak gerek; düşünce veya zihin değişikliği zamanla gerçekleşiyor. Ani gibi görünen düşünce değişiklikleri bir aslında uzun süren sorgulama ve değerlendirme sürecinin sonunda gerçekleşir. Bizler he ne kadar en son aşamadaki değişikliği fark etsek de bu değişimi hazırlayan birden fazla aşama bulunuyor.
Eğer birinin veya kendinizin düşüncesini değiştirmek istiyorsanız, ikna etme çalışmalarına olabildiğince erken başlamalısınız. Böylelikle geçireceğiniz süreçler için yeterince vakit ayırmış olursunuz.
Kaynaklar:
Lifehack
INC.com