X

Biriktirdiklerinizin dağınıklığını düzenleme zamanı: Neyi saklamalı, nelerden vazgeçmelisiniz?

Hey gidi ergenlik yılları… ‘O yıllarda çok dağınıktım ve odamın toplanması ile ilgili olarak ailemle sürekli bir çatışma içindeydim’ diyenler burada mı? Ben itiraf ediyorum o yıllar tam bir baş belasıydım. Evet kendime ait bir düzenim vardı ve hiçbir şeyi kaybetmiyor aradığım her şeyi bulabiliyordum. Zaten genellikle dağınıklığıma karşın savunmam da hep buradan işliyordu. Ama günün sonunda dağınık mıydım? Evet hem de çok!

Ve bunun bitmesi gerekiyordu.

Hepimiz yaşamlarımız boyunca sürekli bir şeyler biriktiriyoruz. Biriktirdiklerimizi belli bir düzende -burada kastım klişe derli & toplu tanımı değil- yerleştirmediğimiz ve eleyemediğimizde boğucu bir dağınıklığa sebebiyet veriyorlar.

Günümüz materyalist yaşam koşullarında, sağlıklı, yakışıklı, güzel, mutlu ve başarılı olmak için neyin gerekli olduğunu bize anlatan reklamlara tüm gün maruz kalıyoruz: O ayakkabıyı almalısın, şöyle bir evde oturmalısın, eşinin/işinin sana şu imkân ve kolaylıkları sağlaması gerekli… Bu eğitime mutlaka gitmelisin, bu egzersizi yapmalısın, şu dili muhakkak konuşabiliyor olmalısın. Bir de bunların üzerine coğrafi karmamızın üzerimizdeki enerjisi kıtlık bilinci ile birikenler eklenince…

Yaşı yaşıma denk olanlar hatırlayacaktır; 90’larda evlerde küçük tuvalet diye de anılan ikinci tuvaletlerin çoğunlukla ardiyeye dönüşmüş olması, bir süre sonra lazım olur diye saklanan onca şeyin ne olduğunun bile unutulması buna bir örnek olabilir mesela. Ve hatta şu an ikamet ettiğim apartmanım dahil olmak üzere binaların garaj, kömürlük benzeri zemin katlarında yıllardır el sürülmemiş bisikletlerin çürüyüp gidişleri, asla ihtiyaç olmayacak fayansların saklanması, bir gün tekrar monte edilmeye karar verilecek olsa bile artık fare, bit, pire vb. haşerelerin yerleşmiş olabileceği korkusu ile tekrar evlere monte edilemeyecek sökülmüş, o zamanında fazla gelmiş kapılar. Tüm bunlar ve fazlası ihtiyacımız olmayan her tür şeyi biriktirmemizi kolaylaştırabilir ve onlarla kurduğumuz duygusal ilişkili nedeniyle de onlardan kopmayı zorlaştırabilir.

Pek çok nedenden ötürü, neyi saklayacağımıza veya neyden vazgeçeceğimize karar verme aşamasına geldiğimizde kendimizi paralize şekilde bulabiliriz. Tüm bu birikenler bir süre sonra fayda sağlamak yerine yaşamlarımızı onlara göre şekillendirdiğimiz yöneticilerimiz olabilir.

Hiç unutmam ebeveynlerim dağınık odamla ilgili bir gün bana dimağımı açan şu cümleyi söylemişlerdi; ‘Odanın halini görüyorsun değil mi? Odan ne kadar dağınıksa zihninin içi de o kadar dağınık. Bu dağınıklık zihninin görsel olarak vuku bulmuş hali. Bu konuda bir şey yapmaya zihninden başlamaya ne dersin?’ Çok da haklıydılar.

Bir türlü vermek isteyip veremediğimiz, aslında gardırobumuzda, evimizde fazlalarını verip yer açmak istediğimiz fiziksel eşyalara duygusal bağlarımız olabilir veya içten içe eşyalarımızın parasal değerlerinin önemine inanabiliriz. Eşyalarımıza olan bağımıza dair bu inancın arkasına saklanan asıl neden korkudur oysa. Neden derseniz sahip olduklarımız anılarımızın, umutlarımızın, hayallerimizin somutlaşmış temsilleri çünkü. Şu an kim olduğumuzla gelecekte olmak istediğimiz kişi için biriktirdiklerimizin sembolleri. Kaybetmekten korktuklarımız eşyalarımızdan çok statümüz, rahatlığımız, yaşamla olan güven bağımız ve hatta evet sevgi. İşte tam da bu yüzden dolunaylar başta olmak üzere, yeni başlangıçlar için olsun, affetmek için olsun, şifalanmak niyetiyle yapılan tüm ritüeller olsun, belki sadece temizlik, ferahlık için olsun, bırakmanın çok kolay olmaması şaşırtıcı bir durum değil.

Üstelik dağınıklığın ve düzensizliğin temelini oluşturarak hayatlarımızda yer kaplayan biriktirdiklerimiz sadece fiziksel şeylerle sınırlı değil. Yaşam sevincimizi ve üretkenliğimizi eksilten zihinsel karmaşaya sebep olan görünmezler de var. Tutunduklarımızın hemen hepsi ister fiziksel ister zihinsel olsun korkudan uzaklaşmak ve umut temelli. Mesela; para biriktirmenin ilk bakışta güzel bir eylem olmasının ardında para harcadığımız için suçlu hissetmenin korkusundan uzaklaşmak ve/veya gelecekte paraya ihtiyaç olabilecek durumların korkusu ile daha iyi bir gelecek içinde yaşayabilmek umudu olabilir. Belki de sadece bu umut ve korku ile yaptığımız harcamayı haklı çıkarmak amacıyla bir gün ihtiyacımız olabileceği fikrine tutunarak artık işimize yaramasalar da tutmaya devam ediyoruz satın aldıklarımızı.

Öyle ya da böyle korku, suçluluk, umut kısır döngüsü içinde bir şeyler birikir, birikiyor.

Birikenlerin dağınıklığını düzenlemek, kendimize ve hayatı algılayışımıza dair temel taşlarımıza daha yakından bakmamıza imkân verebilir. Karışıklığı toparlamak evlerimizin veya zihinlerimizin dolaplarındaki fazlalıkları azaltmak, başaramadıklarımızla yüzleşmek, bitmiş ilişkilerden, işlerden ve bitmesi gerekip de bitememiş her şeyin toksik etkilerinden arınmak demek olabilir.

Merceği biraz daha daraltıp yakından bakmayı başardığımızda her birimizin dağınıklığının kendine özgü bir öyküsü olduğunu görebiliriz. Kendimizi, özümüzü tanımlayıp önem derecesinde üst seviyelerde tutup üzerine karakter ve yaşam biçimlerimizi inşa ettiklerimize daha çok tutunuyor, daha çok biriktiriyor, onlardan daha zor ayrılıyoruz. Kariyer ve başarmak ikilisi üzerinden kendini tanımlayan biri için sertifikaları, aldığı terfi ve ödül belgeleri öncelikli bağ kurduğu materyallerken sevilmek ihtiyacı ve sevene ve sevdiğine sadakat üzerinden yaşamını tanımlayan biri için zihindeki ortak anılar ve hediyeler hiçbir koşulda terk edilmemesi gerekenler olabilir.

Bazı başka zamanlardaysa zihinlerimizi bulanıklaştıran, evde veya ofiste aradığımızı kolaylıkla bulmamızı engelleyen, konsantrasyonumuzu düşürüp her şey üstümüze üstümüze geliyormuş hissini uyandıran bu karmaşa yüzleşmek istemediklerimizin önündeki perde olabiliyor. Başa çıkmamız gereken asıl sorunu net bir şekilde görememeyi sağlamak, başa çıkmamız gerekenle başa çıkmamak için bir başa çıkma yöntemi olarak kullanabiliyoruz bu dağınıklığı. Tanımlaması da en az kendisi kadar karışık bir durum değil mi? Çözmekten kaçındığımız bir sorun var. Onu, içinde bir şeyleri bulmanın görmenin zor olduğu bir kalabalık yığınının içine yerleştirip göremediğimiz için orada yokmuş gibi davranarak, onunla yüzleşmekten kaçmak için bir yöntem olarak dağınıklıktan faydalanıyoruz. Şimdiye dek ruhunuzda veya yaşam alanlarınızdaki dağınıklık ve biriktirdiklerinize hiç bu gözle bakmış mıydınız bilmiyorum ama bırakmamak ve biriktirmek eylemlerimizin ardındaki duygu ve düşüncemizi anlamak dağınıklığın, karmaşanın yaratıcısını gördüğümüzde tanımayı ve ondan kurtulmayı kolaylaştırabilir.

Hepimizin mutlaka kırmızı çizgisinin olduğu alanlar var. Çizgiyi çekmek için illa korkunç bir deneyim içinde olmamız gerekmiyor. Belki vefat etmiş bir sevdiğinizden kalma düğün hediyesi, belki bir arkadaşınızın kullanmadığı için size verdiği satın almaya kalksanız kolaylıkla karşılayamayacağınız kadar pahada yüksek bir eşya kullanmıyorsak ve kullanmayacaksak sadece toz tutup dağınıklık yığının bir parçası olacak. Sınırlarımızı hemen şimdi belirleyelim derim.

Sınırlar aynı şekilde eski dost, eski sevgili, eski iş yerimize dair hislerimiz ve düşüncelerimiz için de önemli. Geçmiş yani geçip gitmiş olan. Bunlara tutunmak o umut ettiğimiz uğruna biriktirmeyi seçtiğimiz geleceği yarattığımız şimdinin önüne engeller inşa etmek demek olacak. Değiştiremeyeceğimiz geçmişi bırakmak bu yüzden önemli.

‘Ne olur ne olmaz. Her ihtimale karşı. Şurada dursun da.’ Tüm bu cümlelerin önlem amaçlı ve ortamda savaşacak ve kaçacak bir durum yokken alınan fazla önlemin kaygı yüklü olduğunu görmeye izin verebilir miyiz? Geleceğe şu an olduğundan birazcık daha bile fazla güvenmek demek azalan kaygı ve şu anda yükselen yaşam sevinci demek.

Kıyıda köşede başlangıç tarihini hatırlayamadığınız kadar zaman öncesinde başlanmış ve bitirilmemiş el işleriniz; örgüleriniz, resimleriniz, tamiratlarınız olabilir. Projeleriniz, girişimleriniz olabilir. O halleri ile gözümüzün önünde kalmaları sadece başarısızlık, yetersizlik hissimizi tetikleyecek. Seçme hakkının elimizde olduğunu hatırlayıp öncelik sırasında öne alıp tamamlamak veya tümüyle onlardan vazgeçip kolaylıkla tamamladığımız alanlara yönelip kim olduğumuzla yakınlaşıp daha da güçlü olabiliriz.

Eğer biraz olsun ilham verdiyse bu sohbet size gelin çekinmeyin dalın dağınıklığınızın havuzuna. Biraz da dağınıklığın içindeki varlığınızla karışsın ortalık. Neleri saklamak, nelerden kurtulmak gerektiği ile ilgili farkındalığımızı yükseltme egzersizi yapalım. Yaratacağımız en ufak boş alan, daha iyi bir ruh ve beden sağlığı, daha kendinden emin bir hal, daha çok yaşam sevinci demek olabilir.

 

İlginizi çekebilir: Mutlu ve sağlıklı olmak için, olduğumuzdan başka biri olmak zorunda mıyız?

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale