Bireylerin partner seçimleri: Partner seçimlerinde ebeveynlerimizin etkisi var mıdır?
Biraz kendi içimize döndüğümüzde ilk önce her şeyin muazzam bir denge ve döngü içerisinde olduğunu göreceğiz. Bu farkındalıkla birlikte geçmiş ve gelecek arasındaki kuvvetli bağın sinyallerini alacağız. Ne mi söylemek istiyorum? Kendimizle ilgili denge ve döngünün devamlılığı, verimliliği ya da zararlılığı biraz tecrübelerimizle, çoğunlukla da ebeveynlerimizle alakalı. Nesilden nesile aktarılan ruhsal bozukluklara farklı bir bakış açısı getiren birey bu aktarımdan uzaklaşabilir ya da bastırılmış duygu ve düşünceleriyle birlikte bu aktarımı devam ettirebilir. Çok kuşak öncesine gitmeye gerek yok, kendi ebeveynlerimizden almış olduğumuz saygı, hoşgörü, destek ya da hiç almamış olduğumuz sevgi, anlayış, huzur ile birlikte bir gelecek oluştururuz.
Oluşturulan gelecekte hayat yolculuğuna alınacak belki de en önemli bireylerden birisi de partnerlerdir. Bireylerin partner seçiminde ebeveynlerinin küçüklüklerinden beri onlara gösterdiği tavır ve tutumları oldukça etkilidir. Erkeğin kadın, kadının ise erkek modeliyle ilgili davranış ve düşünce kalıplarını büyük oranda anne ve baba şekillendirir. Örneğin, bir erkeğin annesi ya da ablası ile kurduğu ilişki, karşı cinse olan tavrını belirler. Eğer aralarında sağlıklı bir ilişki kurulduysa bu örüntüyü aynı şekilde devam ettirmek ister. Hem bu düzeni devam ettirmek isterken hem de kendisi bu düzendeki gibi sağlıklı davranış biçimi sergiler. Bu döngüdeki esas hedef “Ben de annem-babam gibi birisiyle olacağım.”dır.
Çoğunlukla ebeveynin tavır ve tutumuyla ilgili objektif bakılır. Olumlu ve olumsuz davranışlar birlikte kabul edilir, ancak kişi ebeveyninden koşulsuz sevgiyi yeteri kadar aldığı için bu durum aktarımın yapılması için yeterli bir sebeptir. İkinci olarak, ebeveyn ilişkilerinde sürekli dışlanmış, değerli hissetmemiş, ait hissetmemiş kişilerin partner seçimleri bu döngüyü kırmak üzerine kurulabilir. Örneğin, bir kadının babası veya abisi ile kurduğu ilişki aile doyumundan uzaksa bu kişinin partner tercihleri aile modelinin tam tersi özelliklere sahip olabilir. Yani, sürekli öfkeli, kavgacı, huzursuz, aşağılayan bir baba modeliyle büyümüş olan bireyin partner seçimi sağduyulu, sakin, nazik, pozitif kişilik özelliklerine sahip bir bireyden yana olabilir. Bu süreçteki birey, ebeveyne benzer bir partner adayı ile karşılaştığında direkt kaçınma davranışı gösterebilir. Ya da genel olarak ön yargılı bir tavır ve tutum içerisinde partner seçiminde seçici ve hassas davranabilir. Son olarak, her ne kadar ebeveynleri ile sağlıklı bir ilişki kuramasa da bu döngüyü kırmak değil de devam ettirmek isteyen bireylerin partner tercihleri yine kendi ebeveynleri gibi olabilir. Örneğin, çocukluk döneminden beri babasının alkol kullanımına ve buna bağlı olarak şiddet uygulamasına maruz kalan, kendisine ve diğer aile üyelerine sözel olarak da kötü davrandığını tecrübe eden, arkasında güven ve desteğini hiç hissetmeyen, en önemlisi de küçüklüğünden bugününe baba sevgisini hiç hissetmemiş bir bireyin partner seçimi yine bu özellikleri taşıyan ya da buna benzer kişilikte biri olabilir. Bu kişinin psikolojik alt yapısında aslında hak etmeme, kendine hak görmeme durumu söz konusudur. Birey küçüklüğünden beri sağlıksız bir ilişkiye o kadar maruz kalmıştır ki bundan sonra da artık sağlıklı bir süreci kendisine hak görmez. Dahası, sağlıklı bir sürece girmek onu tedirgin bile eder. Çünkü tekrar her şey kötü olursa bu durumun üstesinden gelmesi daha zor olabilir.
Aile kavramının hemen hemen her alanda olan önemi partner seçiminde de ön plana çıkmakta ve özellikle ebeveynlerin bu konuda bilinçli olmaları nesil geçişlerinin psikolojik sağlamlığı için önem kazanmaktadır.
Benimle iletişim kurmak, paylaşımlarımı takip etmek ve online/yüz yüze terapi hizmeti almak için @klinikpsikologbetulcavlak Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Çocuklarda sorumluluk bilinci nasıl geliştirilir?