Birey olma yolunda: Çocuk gelişimi yaşam deneyimlerine bağlıdır
Her çocuk benzersizdir ve keşfetmek için özgür bırakıldığı kadar birey olacaktır. Bu fikirden hareketle, erken çocukluk döneminde çocuğa verilecek keşif fırsatları ve yapılacak yetişkin rehberliği, çocuğu yaşama en iyi şekilde hazırlayacaktır.
Erken dönemde çocuğa uygun ortam ve uyaranların verilmesi, çocuğun bilişsel gelişimini artırmaktadır. Bu dönem çocuğun çevresinden en çok etkilendiği dönemdir. Bu etkilenme çocuğun beden, ruh ve zihin gelişimini etkileyecek ve şekillendirecektir. Çocuğun eğitiminde ise yaşamın kendisi temel alınmalıdır. Eğitimin yaşam deneyimi ile oluşmadığı, duygusal bağ kurulmayan hiçbir öğrenim bilgiye dönüşmeyecektir ve kalıcı olmayacaktır. İlaveten doğuştan itibaren çalışan ayna nöronlar, Dr. Sinan Canan’ın görüşüne göre; bir usta çırak ilişkisi şeklinde olup çocuğun gelişiminde rehberin varlığını doğrulamaktadır. Bu rehber anne-baba ve öğretmendir…
Çocuk kendi duygu ve düşüncelerini hep ifade etme isteği içindedir aslında, fakat bunun gerçekleşmesi çocuğun keşif fırsatlarına ve yaratıcılığına bağlıdır. Unutmamalıyız ki her çocuğun yaratıcılığı kendine özgü ve bireyseldir. Kişiliğinin gelişimi ve birey olması da bu sayede olacaktır. Öte yandan ilk yıllarda ebeveyn-çocuk, daha sonra beraberinde akran ve başka rehber ilişkileri, sosyal gelişimi sağlamaktadır. Kişileri anlamak ve bir gruba ait olabilmek, sosyal gelişim için bir ölçüt şeklinde kabul edilmektedir.
Sosyal gelişimin çocuk yetiştirmedeki önemi nedir?
Sosyal gelişim, davranış kalıplarına uymak değil bireylere göre hareket etmeyi öğrenmektir. Duygu gelişimi sosyal gelişime bağlı olarak gelişecektir, sosyal bağlar da duygulara göre belirlenecektir diyebiliriz. Sosyal gelişimini ilk olarak ailede inşa etmeye başlayan çocuk çevrenin etkisiyle belli kazanımlar edinir. Kişilerarası iletişim, duygularının farkında olma ve anlama, grupla ilişkilerini yürütme, plan yapma ve problem çözme becerileri gibi… Bu kazanımların güçlendirilmesi de çocuğun sosyal zekası ile açıklanabilir.
Sosyal zeka ne kadar yüksekse, çocuk kişilerarası ilişkilerde o kadar iyi olacak ve sosyal uyumunu en iyi şekilde sağlayacaktır. Çocuğun kendini anlaması, motive etmesi, dürtülerinin farkında olması ve kontrol yeteneği de duygusal zekasının sağladığı kazanımlar olacaktır. Tabii hepsinin temelinde bilişsel gelişim vardır. Bilişsel gelişimi ne kadar gerçek hayatla ilişkilendirerek sağlayabilirsek, o kadar sosyal gelişim sağlanmış olacak ve en nihayetinde çocuk mutlu bir çocuk olacaktır. Mutlu büyüyecek, mutlu kalacak… Tüm bunlar zengin uyarıcı ortama, çocuğun eğitici materyallerle erken tanışmasına ve rehberine bağlıdır. Bir rehber, bir çocuğun hayatında her şeyi değiştirebilir…
Eğitim algısının yaşam deneyimi ile bütünleştiği bireyler yetiştirmek umuduyla…
İlginizi çekebilir: Güçlü bireyler yetiştirmek için çocukları kontrol altında mı tutmalı yoksa özgür mü bırakmalı?