X

Birey başkasının baskısından kurtulsa da kendi yarattığı mükemmellik arayışında kendini baskılamaya devam ediyor

Bugünün dünyasında krallıklar yok, bireysel olarak çok daha özgür bir dünyada yaşıyoruz. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra toplumlar büyük değişimler yaşadı. Birey başkasının baskısından kurtulsa da bugün kendi yarattığı mükemmellik arayışında kendini baskılamaya devam ediyor. Yeni dünya, bir başarı ve performans toplumu dayatıyor. Kendimizi geliştirmek, bir şeyler yaratmak, özel ve farklı kılmak için durmadan çaba gösterirken, o anın içinde dikkatimizle var olmadığımızda, olana müdahale ettiğimizde Byung Chul Han ifadesiyle “aynılığın cehennemine” düşüyoruz. Birbirine benzeyen hikaye ve kişilerle durmadan tekrar eden çemberlerde yaşıyoruz.

Bugün aynılık cehenneminin yarattığı baskıya rağmen, fiziki olarak dünya negatiften daha pozitif bir görünüme evrildi. Eskiye göre adalet, insan hakları, hukuk gibi kavramlar bugün çok daha iyi bir noktada, gelecekle ilgili endişe taşısak da bu, sonra ki öğünü bulup bulmayacağımız kadar yakın bir gelecekle ilgili değil, hepimiz yırtıcı hayvanların olduğu ormanlarda değil, güvenle uyuduğumuz evlerimizdeyiz. Antibiyotikler, ilaçlar sayesinde hastalandığımız zaman ölümün kıyısına gelmeden iyileşebiliyoruz. Yaşamı kolaylaştıracak pozitif değişimler yaşadık. Gelir eşitsizliğine rağmen fark etmemiz gereken eski zamanlara göre hepimizin aslında çok daha lüks yaşadığı. Kahveyi içmek için çekirdeklerini toplayıp saatlerce öğütmeden, tek bir tuşa basarak içebiliyoruz. Acıktığımız zaman ava çıkmamız gerekmeden eve yemek siparişi verebiliyoruz. Hızlanan ve kolaylaşan yaşam, fiziki olarak bizi rahatlatsa da aynı konfor alanını duygusal dünyamıza sunmadı aksine artık çok daha fazla düşünecek vaktimiz var.

Zihin, evrimde öyle bir noktaya geldi ki, eğer onu eğitmezsem alakalı/alakasız her yerde dolaşabilir ve ben onun uğradığı her yeri gerçek sanabilirim. Bu kadar kolay kanmamın bir diğer sebebi de dijital çağın yarattığı hıza, zihnimin kolayca adapte olması. Zihin doğası gereği zaten hızlı ve daldan dala konan bir gezgin. Sosyal medya bu hızı tetikliyor, saniyeler içinde izlenen videolar, bir an bakılıp geçilen gönderilerle zihnime kısa zamanlı tatminler yaşatıyorum. Çoğu kişiden en çok duyduğum “kitap okumakta çok zorlanıyorum” oluyor çünkü kitap okumak uzun vade de bir tatmin sağlıyor . Zihin her daim kısa zamanda alacağı maksimum zevkle ilgilenir. Evde otururken 10 dakikalık bir boşluk anında elime kitap yerine telefonu alır ve hızlıca sosyal medyaya göz gezdiririm. Komik bir videoya denk geldiysem birkaç saniyede hemen gülümserim. Buradaki paradoksal zevk, zihin sürekli yaşadığı  bu kısa tatminlerden dolayı, uzun vadede kendisi için daha faydalı olacak keyiflere sabır gösterememeye başlaması. Örneğin, bir müzik aleti çalmayı istiyorsam aylarca ve her gün 2 saat düzenli çalışmam gerekir. Bu keyif veren bir andan uzaktır. İsteğim izlediğim kısa video gibi hemen birkaç gün içinde o müzik aletini çalmak. Bu yeni bir şeyi öğrenmeye ya da deneyimlemeye sabır gösterememe hali negatifle kalamayan bir zihin modeli yaratır.

Sosyal medya sayesinde negatifi reddetme, olumsuzu saklama hali geliştiren birey, gözetlenme halini de artık kendisi talep eder. Hem de istediği şeyi istediği kadar sunma hakkı var. Bu durum sürekli bir olumluyu yansıtma çabasına dönüşür. Sosyal medya da iyi anların, keyif veren, güldüren şeylerin paylaşılıyor olması sahte bir şey değil, o da yaşadığımız anın kesiti belki sadece bir an iyi hissettik ve o anı paylaştık. Bu şekilde kullanılıyor olmasında bir problem yok, hatta acıların paylaştığı bir platforma dönüşse sanırım hepimiz kullanmayı bırakırız. Burada önemli olan iyiyi gösterip kötüyü saklama halinin sosyal medya ile sınırlı kalmadan, duygu dünyamıza da sirayet etmesi. Bu durum olumsuza, kötü hissettiğim anlara katlanamama kapasitemi arttırıyor.  Örneğin hafta sonu için gittiğim bir tatilde havanın kapalı veya yağmurlu olması bütün hafta sonumun kötü geçmesine sebep olabiliyor. Oysa ki şehirden uzakta, sevdiklerimle, belki doğa içinde olmam zaten iyi hissetmek için yeterli. Ama dikkatimi durmadan havanın kötü olmasına verirsem yani tek bir olumsuzluğa dahi katlanamazsam muhtemelen o hafta sonundan bana kalan tek şey kötü hava olacak.

Mindfulness her şeyde iyi bir şey bulma hali değildir, olanı her açıdan görme kapasitesi geliştirmektir. Olumsuzu bir bütün haline getirmeden anın parçası olarak yaşamaktır. Hava kapalı değilmiş gibi yapmak değil, hava kapalı aynı zamanda şu an evde olacağıma nefis bir doğadayım demektir. Gündelik hayatta olumsuz bir düşünceyi aklımdan geçirdiği an “aynı zamanda” kalıbını kullanarak, o anın içinde iyi hissettiren bir şeyden destek alabilirim. Bu yaşamımı oldukça pozitif eğilime götürecek bir pratiktir.

Yaşam Tao’nun dengesinde zıtlıklarda var olur. Kötü dediğim şey aslında iyinin dengesidir. Sınırsız bir kötülük ya da sınırsız bir iyilik hali yoktur. Neşe yaşadığım an, acıyı da içeri davet ederim. Yaşam bu diyalektif gerilimde canlılığını korur. Olumsuzluk sınırlarımızı belirler, ilişkilerdeki mesafeyi ve canlılığı bu olumsuzluk hali korur. Kırılganlığı yaşadığımız olumsuz deneyimler yaratır ve insan ruhu kırıldığı yerden güçlenir. Bir şeyi yok edersem zıttını da yok ederim. Byung Chul Han “Uzaklığın ortadan kaldırılması daha fazla yakınlık yaratmaz, aksine onu yok eder. Bir mesafesizlik hali yaratır.” der. Acıyı yok ettiğim zaman neşenin de bir önemi kalmaz. Hep neşeli ve mutlu olma hali olumlu gibi gözüken bu duyguyu zıttı reddedildiği için artık nötr bir duygu haline getirir. Yaşam her duygu ve her halin bütünselliğinde olursa dengede ve tatminkar olacaktır.

İlginizi çekebilir: Geçmişte ya da gelecekte gezinen zihin mutsuzdur, asıl olan ‘an’dırGeçmişte ya da gelecekte gezinen zihin mutsuzdur, asıl olan ‘

Hazel Kurtuldu: Merhaba ben Hazel, 1988 İstanbul doğumluyum. Lisans ve Yüksek Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi'nde tamamladım. Yogayla ilk tanışmam 2011 yılında oldu. Kişi tutkuyla sevdiği bir şeyde derinleşmeye başlarsa, oradan yaşamını dönüştürecek bir sihir çıktığına inanıyorum. Hem Türkiye'de hem de yurt dışında birçok eğitmenden aldığı eğitimlerle Hatha Yoga, Vinyasa, Yin ve Hamile yogası gibi ekollerde dersler vermekteyim. 2018 yılında tamamladığım Mindfulness Eğitmenliği ile, bu alanda düzenli eğitimler açıyor, hem özel gruplara hem de kurumsal firmalara seminerler veriyorum. Yaşamın hayatımı değiştirdiği yönüyle yeniden yüksek lisans yapmaya karar verdim ve şu anda özel bir üniversitede Felsefe yüksek lisans eğitimim devam ediyor. “Farkındalık Sanatı” ismiyle düzenli yayınlar yaptığım podcast kanalımda hem Doğu öğretileri hem de Batı felsefesini içeren içerikler hazırlıyorum. Burada olmaktan ve sizinle buluşmaktan dolayı çok mutluyum, yazılarımda buluşmak üzere...

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale