Birbirinden ayrılmaz iki dünya: Oyun ve çocuk
Çocukların annelerinin gözlerinden sonra dünya ile ilk temas noktalarından biri olan oyun, onların hayal gücünü, meraklarını ve keşfetme arzularını uyandıran en önemli yaşam bileşenlerinden biri. Her çocuk, oyun ile kendini ifade etmeyi öğrenir, çevresini anlamaya, sosyal becerilerini geliştirmeye başlar. Yaygın kanının aksine, yalnızca bir eğlence aracı değil, çok önemli bir öğrenme aracıdır da oyun. Yani sadece çocukların ‘canı sıkılmasın’ diye yaptıkları bir eylemden çok daha fazlası…
Üstelik çocukların oyun oynamak için illaki bir oyuncağa da ihtiyacı yok. Bol hayal gücü, ilgi ve destekle çocuklar her an her yerde hiçbir ekipmana ihtiyaç duymadan kendi oyun dünyalarını kurabilirler. Burada önemli olan yetişkinlerin çocukların hayatında oyunun ne kadar önemli bir yeri olduğunu fark etmeleri ve bunun için alan açmalarıdır.
Oyunun çocukların bütüncül gelişimine etkisi
Gelin, oyunun çocukların bütüncül gelişimine olan katkısına ve hangi ayda/yaşta ne tür oyunları çocuklarınızın günlük hayatına dahil edebileceğinize yakından bakalım:
Fiziksel sağlığı destekler
Çocuklar, oyun sırasında aktif oldukları için bu durum genel fiziksel sağlıklarını olumlu yönde etkiliyor. Koşmak, zıplamak gibi aktiviteler çocukların kaba motor becerilerini geliştirirken, özellikle küçük parçaları tutmak, puzzle yapmak gibi aktiviteler ince motor becerilerinin desteklenmesini sağlıyor. Bu sayede çocukların kas kuvvetleri artarken dayanıklılıkları da gelişmiş oluyor.
Beyin gelişimini sağlar
Oyun, çocukların zihinsel yeteneklerini ve beyin gelişimini destekleyen en etkili araçlardan biri. Bazı oyunlar, çocuklara stratejik düşünme becerileri kazandırma gücüne de sahip. Oyun sırasında plan yapmak, hareketleri önceden tahmin etmek ve sonuçları değerlendirmek, çocukların stratejik düşünce kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Öte yandan, birçok oyun, çocukların hafıza gelişimine, kısa ve uzun süreli belleklerini güçlendirmelerine destek oluyor, dikkat ve odaklanma becerilerini de iyileştiriyor.
Sosyal becerileri geliştirir
Oyun, çocukların sosyal becerilerinin gelişmesinde de önemli bir rol sahibi. Oyun sayesinde çocuklar bir araya gelerek iletişim kuruyor ve farklı etkileşimlerde bulunuyorlar. Bir arada olmanın, iş birliğinin, birlikte bir şeyler yapmanın ve başarmanın gücünü keşfetme fırsatı yakalıyorlar. Ayrıca, kurallara göre davranmanın önemini de oyunlar sayesinde öğrenebiliyorlar. Diğer yandan, oyunlar sayesinde empati ve problem çözme becerisi de kazanabiliyorlar.
Hayal gücünü ve yaratıcılığı iyileştirir
Çocuklar oyun sırasında yaratıcılıklarını çok fazla kullanıyorlar. Bir oyuncağı ya da herhangi bir nesneyi amacının dışında kullanma eğiliminde oluyorlar (sembolik oyun); örneğin süpürgenin bir parçası çocukların kalesine kapı olabilir ya da büyükçe bir çubuk bir ata dönüşebilir. Kendi hayali oyunlarını yaratıp, o hayali dünyalarda kayboluyorlar. Biz yetişkinlerin göremediği, fark edemediği detayları yakalayıp onları oyun dünyalarına taşıyorlar. Tüm bunlar hem yaratıcılıklarının hem de hayal güçlerinin gelişmesine katkı sağlıyor.
Okuryazarlığı destekler
Okuryazarlık dendiğinde akıllara ilk olarak harfler, sayılar gibi kavramlar gelse de aslında okuryazarlık bunlardan daha kapsamlı. Çocuklar, dil öğrenmeye hazır olarak dünyaya geliyorlar ve konuşmaya, okumaya, yazmaya başlamamış olsalar da iletişim ve oyun yoluyla dil becerilerini geliştirebiliyorlar. Bazen sadece farklı sesleri duymak, bazen oyunda geçen yeni bir kelimeyi öğrenmek ya da sadece yetişkinin söylemlerinin farkında olmak, çocuklardaki dil becerilerine ve dolayısıyla okuryazarlığa katkı sağlıyor. Yaşı kaç olursa olsun, her çocuk oyun esnasında dil pratiği yapıyor; konuşması, dinlemesi, karşılık vermesi, sesleri tekrar etmesi ya da yeni öğrendiği kelimeleri pratikte de söylemesi tüm bunlara en güzel örnek.
Duygusal ve zihinsel gelişmeye katkı sağlar
Çocuklar genel olarak günlük hayatları üzerinde pek fazla söz sahibi değiller, günün çoğunu neyi, ne zaman yapmaları gerektiğini duyarak geçiriyorlar. Özellikle okula giden çocuklar için uyku saatinden kalkış saatine, yemek saatinden ödev saatine kadar hemen hemen her şey bir yetişkin tarafından kontrol altında. Ancak, söz konusu oyun olduğunda çocuklar kendi kurallarını belirleme gücüne sahipler ve bu da onlara daha fazla sağlıyor. Dolayısıyla başta öz kontrol olmak üzere, öz güven, bağımsızlık hissi ve yeterlilik gibi duygusal ve zihinsel gelişimlerine katkı sağlayacak pek çok duygu ve durumu oyun sayesinde tecrübe edebiliyorlar.
Duygu ve davranışları regüle eder
Biz yetişkinler nasıl ki canımız sıkkın olduğunda, sinirli olduğumuzda ya da üzgün hissettiğimizde kendimizi iyi geleceğini düşündüğümüz şeylerle meşgul ediyorsak benzer bir durum çocuklar için de geçerli. Böyle durumlarda sevdiğimiz birini arıyor, yürüyüşe çıkıyor ya da müzik dinliyoruz, belki de ağlıyoruz, çocuklar da kendilerini oyunun güvenli kollarına bırakıyorlar. Ve bu sayede rahatlıyorlar, sakinleşip duygu ve davranışlarını düzenleme fırsatı yakalıyorlar. Oyun, onlar için hayatla bağlantı kurmanın en güzel yolu. Reggio Emilia’nın da dediği gibi çocuğun 100 dili var ve bunlardan biri de oyun.
İlginizi çekebilir: Sakin çocuk yetiştirme rehberi: Ebeveynlere yol gösterecek ipuçları
Bebeğinizin ilk gülümsemesiyle başlayan eğlenceli öğrenme dönemi olarak ilk 6 ayı değerlendirebilirsiniz. Bebeğinizle etkileşim kurarak, sosyal-duygusal becerilerini geliştirebilirsiniz. Gülümseme, konuşma, küçük seslerine karşılık verme, şarkı söyleme, ses çıkaran oyuncaklarla tanıştırma, sesli nesneleri gösterme, mümkünse hayvan seslerini dinletme gibi etkileşimlerde bulunarak oyunu günlük hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.
6 aydan 1 yaşına kadar emekleyerek keşfetmesine yardımcı olmak için güvenli ve ilgi çekici ortamlar yaratarak bebeğinizle keyifli oyunlar oynamaya başlayabilirsiniz. Ce ee (peek-a-boo) oyunu, nesneyi arkanıza koyup saklama ve tekrar gösterme, farklı özelliklere sahip nesnelere ulaşabilmesi için uygun emekleme alanını açma, büyük, renkli, az yazılı çok görselli ve değişik dokulardaki kitapları okuyabilir, sayfalarına dokunmasına izin verebilirsiniz. Yüksek kontrastlı büyük zeka kartlarıyla da kaliteli zaman geçirebilirsiniz.
1 yaşından 3 yaşına kadar özellikle duyusal oyunlar oynamak için uygun ortamı oluşturabilirsiniz. Evinizde, özellikle de mutfağınızda bulunan hemen hemen her şeyden bir duyusal oyun kurgusu yapabilirsiniz. Buzdolabı poşetinin içine tıraş köpüğü sıkabilir, nohut, mercimek gibi baklagilleri bir kaptan başka bir kaba aktarabilir, mandal açma-kapama oyunu oynayabilir, ince motor becerilerini geliştirici oyunlar oynayabilirsiniz.
3 yaş sonrasında duyusal oyunların yanı sıra stratejik oyunlar, zeka gelişimine katkı sağlayan etkinlikler, müzik, dans gibi eylemler çocukların gelişiminin desteklenmesine yardımcı olabilir. Bunların yanı sıra yaratıcı drama, rol-playing, sanat etkinlikleri, hikayeler anlatma/tamamlama gibi oyunlar da çocuklarınızın hem bilişsel hem sosyal ve duygusal becerilerinin gelişimine katkı sağlayacaktır.
Unutmayın, çocukları zenginleştiren şey süslü elektronik aletler değil, ebeveynleriyle, akranlarıyla sevgi ve ilgi dolu bir ortamda geliştirdikleri oyunlar, paylaştıkları keyifli ve kaliteli zamanlardır.
İlginizi çekebilir: Oyuncu ebeveyn olmak ve çocukların oyunlarına rehberlik etmek neden önemlidir?