Bugün bu platformdaki 50. yazım. Yazarken öğrendiğim, öğrenirken paylaştığım, paylaştıkça unutamadığım ne çok ana şahit oldum. Denemeyi seven biri olarak yazma konusunda odağımı kaybetmeden istediğim zaman aralıklarını yaratıp bunu başarabildiğim için kendime teşekkür ile başlıyorum bu kez 🙂
Bir hedefi başardığınızı hissettiğiniz anlarda tam da şimdi bıraksam fikri ile hiç karşılaştınız mı? Ya da hedefe başlamadan gözünüzün korktuğu oldu mu? Bu sorular bazı kararları erken almaya, hiç almamaya veya etkisi daha düşükken almaya götürebiliyor bazen bizi. Bugün bırakmayı, zaman zaman teslim olmayı, yeni kararlar alırken davranışlarımızı etkileyen teoriler üzerine düşündüğüm bir yazı yazdım.
Bir işe başlamanın veya bir işi bırakmanın beklenen değeri nedir? Bu soruyu düşününce, pozitif bir etkiyi gördüğümüzde/düşündüğümüzde karar almayı kolay olarak yorumluyorum. Öte yandan bunu bıraktığımda 6 ay sonra mutsuz olma ihtimalim nedir? Daniel Kahneman ve Amos Tversky’nin birlikte geliştirdiği Beklenti Teorisi (Prospect Theory) kişilerin olasılıklar arasında kayıp yaşamayacaklarını düşündüklerini önceliklendirdiğini gösteriyor.
Risk almak karşısında duyulan çekince, kazanma isteğinin ötesine geçebiliyor ve bazen mantıklı olmayan kararları bundan dolayı verebiliyoruz. Her ne kadar ekonomik kararları açıklayan örnekler üzerinden anlatılan bir teori olsa da davranışlarımızın temelini çok güzel özetliyor. Örneğin bir yerden ayrılmak ve gittiğin yerde başarısız olma riskini mutlu olma ihtimalinden daha yüksek görmek, oradaki kararı negatif ihtimali düşünerek vermemize sebep olabiliyor. Ekonomide kayıp ihtimali olması, aynı oranda kazanç ihtimaline karşın kişileri daha çok etkiliyor diye anlatılırken, bunu hayatta güzel şeyleri maksimize etme fırsatı varken kötü ihtimallere teslim olmaktan korkmak gibi yorumluyorum.
Bir konuda ısrarcı olmak, bırakma şansı karşına geldiğinde reddetmek ve çok çabalayarak ulaştığımız büyük çabalarımızın meyvesi kararlara sadık kalmak, karar konusundaki bazı yanılgılarımıza sebep oluyor. Bu konudaki bir diğer teori de Batık Maliyet Teorisi (Sunk Cost Fallacy). Örneğin bir konser bileti alıyorsunuz, sevdiğiniz bir grup, arkadaşlarınızla birlikte katılacaksınız. Heyecanla o günü beklerken hastalandınız. Ayağa kalkacak haliniz yok; fakat gitmek konusunda isteğiniz gitmemeniz daha faydalı olacağı halde ağır basıyor ve gitme kararı veriyorsunuz. Mantıklı olmasa da ödediğiniz bedel, alacağınızı düşündüğünüz haz, kararınızı etkiliyor. Aslında gitseniz de gitmeseniz de ödediğiniz bedel değişmeyecek ama kararınızı o etkinliğe ödediğiniz para, orada geçireceğiniz zamanın kalitesi etkiliyor. Diğer yandan vazgeçtiğiniz dinlenme ve daha hızlı iyileşme ihtimali geri planda kalıyor.
Yine karar verirken kullanılan Statüko Önyargısı (Status Quo Bias) yeni bir duruma geçmekten kaçınma olarak da ifade edilen ve bizi mevcut durumu sürdürmeye iten bir önyargı. Genelde yeni bir yere gittiğimizde oradaki mevcut düzeni korumaya çalışmak ya da sorgulamamak, kayıptan ve pişmanlıktan kaçınmak bu konunun bir parçası.
Diğer yandan bir değişim fırsatı varken var olan süreçleri devam ettirmenin belirsiz olası sonuçların etkileriyle karşılaşmaktan çekinmek gibi alt sebepleri de olabilir. Şu an hepimizin hayatına giren AI’ın bile olası risklerini düşünüp kullanmaya kaçınmak, var olan sistemlerin yeterli olduğunu düşünmek, yine bu önyargının parçaları gibi geliyor bana.
Aslında insan beyni sürekli bir hesap kitapla meşgul, bu sadece büyük kararlar için değil günde defalarca aldığımız minik kararlar için de geçerli. Bir mesaj atarken ne yazacağımızı seçerken bazı şeyleri yazmaktan vazgeçiyoruz. Bir kitabı okumak yerine diğerini, biriyle buluşmak yerine yalnız kalmayı, küçük büyük sayısız tercih yapıyoruz. Kararlarımızı alırken bıraktığımız şeyler aslında belki de bu karar yanılgılarından geçiyor. Bırakmak üzerine Annie Duke’un kitabından da esinlenerek beni düşündüren bu konular farklı teorilerle aklımda oturmaya ve elimde olan etki alanımdaki şeylere karar verirken daha farklı bakmama yok açtı. Ayrıca karar vermek kadar bunun doğru zamanda verilmesi de karar verme ustalığının temelinde yatıyor, üzerine daha da okumaya değer bulduğum bu konuda yazım umarım sizlere de farklı bir yerden bakma imkanı sunar 🙂
Kaynaklar:
- Prospect Theory: An Analysis of Decision Under Risk, Daniel Kahneman & Amos TverskProspect Theory: An Analysis of Decision Under Risk, Daniel Kahneman &
- Quit, Annie Duke
- Thedecisionlab.com
İlginizi çekebilir: Nefes almak üzerine James Nestor’dan öğrendiklerimNefes almak üzerine James Nestor’