X

Bırakmak mı, teslim olmak mı: 3 farklı teori üzerinden karar vermek

Bugün bu platformdaki 50. yazım. Yazarken öğrendiğim, öğrenirken paylaştığım, paylaştıkça unutamadığım ne çok ana şahit oldum. Denemeyi seven biri olarak yazma konusunda odağımı kaybetmeden istediğim zaman aralıklarını yaratıp bunu başarabildiğim için kendime teşekkür ile başlıyorum bu kez 🙂

Bir hedefi başardığınızı hissettiğiniz anlarda tam da şimdi bıraksam fikri ile hiç karşılaştınız mı? Ya da hedefe başlamadan gözünüzün korktuğu oldu mu? Bu sorular bazı kararları erken almaya, hiç almamaya veya etkisi daha düşükken almaya götürebiliyor bazen bizi. Bugün bırakmayı, zaman zaman teslim olmayı, yeni kararlar alırken davranışlarımızı etkileyen teoriler üzerine düşündüğüm bir yazı yazdım. 

Bir işe başlamanın veya bir işi bırakmanın beklenen değeri nedir? Bu soruyu düşününce, pozitif bir etkiyi gördüğümüzde/düşündüğümüzde karar almayı kolay olarak yorumluyorum. Öte yandan bunu bıraktığımda 6 ay sonra mutsuz olma ihtimalim nedir? Daniel Kahneman ve Amos Tversky’nin birlikte geliştirdiği Beklenti Teorisi (Prospect Theory) kişilerin olasılıklar arasında kayıp yaşamayacaklarını düşündüklerini önceliklendirdiğini gösteriyor.

Risk almak karşısında duyulan çekince, kazanma isteğinin ötesine geçebiliyor ve bazen mantıklı olmayan kararları bundan dolayı verebiliyoruz. Her ne kadar ekonomik kararları açıklayan örnekler üzerinden anlatılan bir teori olsa da davranışlarımızın temelini çok güzel özetliyor. Örneğin bir yerden ayrılmak ve gittiğin yerde başarısız olma riskini mutlu olma ihtimalinden daha yüksek görmek, oradaki kararı negatif ihtimali düşünerek vermemize sebep olabiliyor. Ekonomide kayıp ihtimali olması, aynı oranda kazanç ihtimaline karşın kişileri daha çok etkiliyor diye anlatılırken, bunu hayatta güzel şeyleri maksimize etme fırsatı varken kötü ihtimallere teslim olmaktan korkmak gibi yorumluyorum.

Bir konuda ısrarcı olmak, bırakma şansı karşına geldiğinde reddetmek ve çok çabalayarak ulaştığımız büyük çabalarımızın meyvesi kararlara sadık kalmak, karar konusundaki bazı yanılgılarımıza sebep oluyor. Bu konudaki bir diğer teori de Batık Maliyet Teorisi (Sunk Cost Fallacy). Örneğin bir konser bileti alıyorsunuz, sevdiğiniz bir grup, arkadaşlarınızla birlikte katılacaksınız. Heyecanla o günü beklerken hastalandınız. Ayağa kalkacak haliniz yok; fakat gitmek konusunda isteğiniz gitmemeniz daha faydalı olacağı halde ağır basıyor ve gitme kararı veriyorsunuz. Mantıklı olmasa da ödediğiniz bedel, alacağınızı düşündüğünüz haz, kararınızı etkiliyor. Aslında gitseniz de gitmeseniz de ödediğiniz bedel değişmeyecek ama kararınızı o etkinliğe ödediğiniz para, orada geçireceğiniz zamanın kalitesi etkiliyor. Diğer yandan vazgeçtiğiniz dinlenme ve daha hızlı iyileşme ihtimali geri planda kalıyor.

Yine karar verirken kullanılan Statüko Önyargısı (Status Quo Bias) yeni bir duruma geçmekten kaçınma olarak da ifade edilen ve bizi mevcut durumu sürdürmeye iten bir önyargı. Genelde yeni bir yere gittiğimizde oradaki mevcut düzeni korumaya çalışmak ya da sorgulamamak, kayıptan ve pişmanlıktan kaçınmak bu konunun bir parçası.

Diğer yandan bir değişim fırsatı varken var olan süreçleri devam ettirmenin belirsiz olası sonuçların etkileriyle karşılaşmaktan çekinmek gibi alt sebepleri de olabilir. Şu an hepimizin hayatına giren AI’ın bile olası risklerini düşünüp kullanmaya kaçınmak, var olan sistemlerin yeterli olduğunu düşünmek, yine bu önyargının parçaları gibi geliyor bana.

Aslında insan beyni sürekli bir hesap kitapla meşgul, bu sadece büyük kararlar için değil günde defalarca aldığımız minik kararlar için de geçerli. Bir mesaj atarken ne yazacağımızı seçerken bazı şeyleri yazmaktan vazgeçiyoruz. Bir kitabı okumak yerine diğerini, biriyle buluşmak yerine yalnız kalmayı, küçük büyük sayısız tercih yapıyoruz. Kararlarımızı alırken bıraktığımız şeyler aslında belki de bu karar yanılgılarından geçiyor. Bırakmak üzerine Annie Duke’un kitabından da esinlenerek beni düşündüren bu konular farklı teorilerle aklımda oturmaya ve elimde olan etki alanımdaki şeylere karar verirken daha farklı bakmama yok açtı. Ayrıca karar vermek kadar bunun doğru zamanda verilmesi de karar verme ustalığının temelinde yatıyor, üzerine daha da okumaya değer bulduğum bu konuda yazım umarım sizlere de farklı bir yerden bakma imkanı sunar 🙂

Kaynaklar:

İlginizi çekebilir: Nefes almak üzerine James Nestor’dan öğrendiklerimNefes almak üzerine James Nestor’

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.



21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale