Günlük hayatımızın koşuşturmacasında, ağaçlara, gökyüzüne bakmayı unutup, mutluluk seviyemizi fazlasıyla değiştiren güzellikleri gözden kaçırabiliyoruz. Ama şanslıyız ki bunu değiştirmek elimizde. Şimdi başlayıp önümüzdeki haftaya kadar alışkanlık haline getirebileceğiniz, mutlu bir hayat için kolay uygulanabilir tavsiyeleri siz Uplifers okuyucuları için derledik. İşte mutlu bir hayat için kolayca uygulayabileceğiniz öneriler…
“Kendinize değer vermeyi öğrenin, bu da demek oluyor ki: Mutluluğunuz için savaşın.”
Ayn Rand
İşteyken bir amacınız olsun
Mesleğinizi sadece iş olarak görmeyi seçtiyseniz, zaten öyle olmaktan öteye gidemez, ama bundan fazlası da var. Tüm meslekler size hizmet etmek için var, yeteneklerinizi ve güçlü olduğunuz yanları sergileme şansını elde ediyorsunuz onlar sayesinde. Diğer insanlara yardımcı oluyorsunuz. Mesleğiniz aracılığıyla dünyayı değiştirmek mümkün. Bekçi, polis memuru, öğretmen, astronot ya da yatırımcı olabilirsiniz; ne meslekle uğraştığınız fark etmez, işinizde bir anlam, bir amaç bulmak sizin elinizde. Eğer bu şekilde düşünürseniz, her gün bir amaç doğrultusunda, bir hedef için uğraştığınızı hissedeceksiniz. O yüzden bugün kendinize söyleyeceğiniz şey şu olsun: “Sevdiğin şeyi yapabilme şansını elde edene kadar, yaptığın işi sev. Sevdiğin yerde olabilmek için, şu anda olduğun yeri sev. En çok sevdiklerinle birlikte olana kadar, şu an yanında olan kişileri sev.”
Mutluluğu yakalamak ancak bu şekilde mümkün olabilir.
Uzmanlaşmak için rahatınızdan ödün vermeyi kabullenin
Geçtiğimiz yıllarda yapılan (hem internet üzerinden hem yüz yüze) araştırmalar, bir yetenek konusunda uzmanlaşmanın stresli bir iş olduğu sonucunu gösteriyor. Ancak, bu stresin pozitif bir stres olduğu düşünülüyor.
Bir konuda uzman haline gelmek stres açısından insanları olumsuz anlamda etkilese de, insanlar bu aktivitelerin aynı zamanda kendilerini mutlu hissettirdiğini ve geçmişe dönüp baktıklarında kendilerini tatmin olmuş hissettirdiğini de söylüyor. Kendilerindeki gelişmeyi görüp bu hissin mükemmel olduğundan bahsediyorlar. Doğruyu söylemek gerekirse, herhangi bir şeyde başarısız olduğunu görmek o konuda harika olmaya yönelik ilk adımdır. Zorlanmak gelişmenin kanıtıdır. Ne kadar zaman harcayıp uğraşırsanız, o kadar hızlı öğrenirsiniz. Kendinizi geliştirmek için oldukça verimli bir 10 dakika, alelade bir 1 saatten daha iyidir. Tam her şeyin kıyısındayken pratik yapmayı, gerinip yeniden başlamayı, hata yapmayı, tökezlemeyi, bu hatalardan sonuçlar çıkarmayı istemeniz gerekiyor. Uzun vadede mükemmel olmak kısa vadede çekilen zorluklara kesinlikle değecektir, emin olun.
Kendinizi başarı ve başarısızlıklarınızdan ayırın
Dış etkenlere bağlı olarak değerlendirilen öz saygı oldukça değişken olabilir. Örneğin, üniversite öğrencilerini ele alalım. İyi bir not alan ya da master programına kabul edilen öğrencilerin öz saygılarında ufak artışlar olurken, bu durumların tersiyle karşılaştıklarında oldukça sert düşüşler yaşıyorlar. Bu öğrencilerin unuttuğu şey şu ki; başarısızlık olduğunuz kişiyi göstermez, sadece tecrübe ettiğiniz bir durumu gösterir. Aynısı başarı için de geçerlidir.
Mutlu ve başarılı insanların uzun dönemde mutlu ve başarılı olmalarının çok basit bir nedeni olduğunu unutmayın: Başarı ve başarısızlık kavramlarını farklı düşünmeleri. İşler yolunda gitmiyorsa bunu kişisel bir durum olarak yorumlamıyorlar, her şey mükemmel gidiyorsa da bunun tamamen kendilerinden kaynaklandığını düşünmüyorlar. Bu kişilerin izlerini takip etmek sizi mutluluğa götürecektir. Elinizden geleni yapın, hayat boyu mütevazı bir öğrenci olmaya, başkalarından bir şeyler öğrenmeye çalışın. Başarılı olduğunuz bir durumu kafanızda sürekli büyütmeyin, başarısız olduğunuz bir durumu da sürekli düşünüp kendinizi üzmeyin.
Verimli olun, ama acele etmeyin
Acele ettirilmek umutsuzluğa düşmenin en hızlı yoludur. Diğer taraftan da yapacak hiçbir şeyinin olmaması da zararlı olabilir (bu haber hiçbir şey yapmadan yaşama hayali kuran okuyucuları üzmüş olabilir). Rahat bir şekilde verimli olarak çalışmak doğru dengeyi kurmak demektir. Bu da demek oluyor ki, konfor alanınızı genişletmeniz, ama bu süreçte kontrolden çıkıp çıldırmamanız gerekiyor. “Söylemesi kolay!” diye düşünebilirsiniz ama bir şeyleri başarmak için gereken pozitif perspektif kesinlikle bu.
Bunu yapmak için izlemeniz gereken metod ise her gün için ayarlamanız gereken “ağır yük” ve “hafif yük” zaman aralıklarıdır. “Ağır yük” sürecinde tüm gücünüzle uğraşmalı, “hafif yük” için ise tempoyu düşürmelisiniz. Sürekli çok fazla meşgul olmamak için yapmanız gereken tek şey zaman kontrolü. Günün bilançosunu çıkarıp dinlenmek ve enerjinizi yeniden toplamak için kafanızı dağıtın. Kendinizi kandırmayın, birkaç dakikanızı ayırıp bunu yapabilecek kadar vaktiniz var.
Ayrıca herkesin isteklerini her zaman karşılayamayacağınızı aklınızın bir köşesinde tutun çünkü insanlar bu şekilde sizi kullanabilir. Bazen kesin sınırlar çizmek zorunda kalabilirsiniz. Hepimizin hayatında zorunluluklar var ama herkese evet diyerek kendi rahatınızı bozmamalısınız. Çoğu şeye “hayır” diyebilin ki doğru şeylere “evet” diyebilmeniz mümkün olsun.
Verebileceğiniz bir şeyler olduğunda verici olun
Vermek, genellikle kendini düşünmeden yapılan bir eylem olarak düşünülse de, alıcıdan çok verici olan kişiye fayda sağlayan bir durumdur. Bir diğer deyişle, ne şekilde olursa olsun sosyal destek sağlamak, o desteği almaktan daha fazla katkıyı hayatınıza katar. Sezgilerimize dayanarak hepimiz biliyoruz ki, ihtiyacı olan birine yardım etmek kendimizi harika hissettiriyor. Çünkü devamlı bir mutluluk, kazandıklarımızdan değil, verdiklerimizden –dünyada bir fark yaratmaktan- sağlanır.
Bunun arkasındaki matematik oldukça basittir. Yapılan herhangi bir nazik davranış beyinde serotonin salgılanmasını sağlar. Serotonin inanılmaz faydalı ve daha neşeli hissetmenizi sağlayan bir maddedir. Bunun bir diğer faydası da sadece siz kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz, yaptığınız olumlu davranışı gören insanların da aynı şekilde serotonin salgılayıp mutlu olmasını sağlayacaksınız. (Küçük bir not olarak belirtelim, çoğu antidepresan ilacın da fonksiyonu serotonin salgılanmasını sağlamaktır.)
En yakın ilişkilerinizi büyütün
Yapılan bir araştırma sonucunda, önemli sorunlarını yakın birkaç arkadaşıyla konuşabilen kişilerin %60 daha mutlu olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, ortalama insan ölümü oranının yalnız insanlarda 2 kat daha fazla olduğunu biliyor muydunuz?
İyi ilişkiler, her ne kadar klişe olsa da, altın kadar değerli. Burada önemli olan kaç arkadaşınız olduğu değil, bu arkadaşlık ilişkilerinize ne kadar emek verdiğiniz. Yeterince ilgilenilmediği zaman en sağlam arkadaşlıklar ve en iyi ilişkiler de çözülüp kopuyor olsa da ve bunu düşünmek çok ağır gelse de, biriyle yakınlık kurmak sürekli olarak kazanmanız gereken bir durumdur. O nedenle bunun size verilmiş olduğunu, o kişinin sürekli yanınızda olduğunu garantilediğinizi düşünmemeniz gerekir. Size yakın kişilerle ne zaman bir araya gelseniz, hem bağlarınızı güçlendiriyorsunuz hem de mutluluk seviyenizi yükseltiyorsunuz. Her iki taraf için de kazançla sonuçlanan bir durum.
O nedenle sevdiklerinizle büyük planlar yapmak için beklemeyin. Beraber zaman geçirerek beraber plan yapın. Düzenli olarak açık ve net iletişim kurun. Ele geçirdiğiniz her fırsatta birlikte bir şeyler yapın.
Akıllı telefonunuzu bir kenara koyun, bilgisayarınızı kapatın ve beraber geçirdiğiniz zamanın tadını çıkarın, yüz yüze ve olması gerektiği gibi… Güzel bir sohbetin, içten bir kahkahanın, uzun bir yürüyüşün, arkadaşlarla çıkılan bir gece eğlencesinin, birbirine sarılmanın kattığı mutluluğun yerini doldurabilecek çok fazla şey olmadığını unutmayın. Oldukça sıradan görülebilecek şeyler, doğru insanlarla yapıldığında sıra dışı hale gelebilir. Bu insanların etrafında olmayı seçin ve birlikte olabildiğince güzel vakit geçirin.
Kendinize karşı dürüst olun
“Bunu sürekli duyuyoruz” deseniz de, belki de diğerlerine kıyasla en önemli olan tavsiye de bu.
Bir araştırma sonucuna göre, insanların ölmeden önce söyledikleri ve en büyük pişmanlıkları olarak bahsettikleri şey şu: “Keşke kendime karşı dürüstçe yaşadığım, başkalarının benden beklentileri doğrultusunda olmayan bir hayat yaşasaydım…” Belki bu cümle aklınızda kalır ve kendi ihtiyaçlarınızı öncelik haline getirmenizi size hatırlatır.
Çünkü ne yaparsanız yapın, nasıl yaşadığınıza ya da nasıl harika bir insan olduğunuza bağlı olmaksızın, birileri hep hayal kırıklığına uğramış olacak. O yüzden kendi isteğinize göre hareket edin. Açıklamalarla vaktinizi harcayıp tereddüte düşmeyin. Sadece birileri sizin bakış açınızı anlamıyor diye sürekli kendinizi açıklamak zorunda değilsiniz.
Tüm dünya size kim olmanız gerektiğini söylemeden önce kim olduğunuzu hatırlayabiliyor musunuz? Ancak kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı ve başkalarının ne istediğini düşünmeyi bıraktığınızda mutluluğu bulabilirsiniz. Hayatınızdan sorumlu olan tek kişi sizsiniz.
Sormanız gereken tek soru şu olmalı: Hayatımın geri kalanıyla ne yapmak istiyorum?
Bu soruya verdiğiniz cevap her ne ise onu yapmaya başlayın. “Bir ara yaparım” dediğiniz şeyleri yapacağınız o “ara”yı artık ertelemeyi bırakma vakti geldi.
İlginizi çekebilir: Daha huzurlu bir yaşam için 10 ipucu