X

Mutlu bir hayat için kolayca uygulayabileceğiniz öneriler

Günlük hayatımızın koşuşturmacasında, ağaçlara, gökyüzüne bakmayı unutup, mutluluk seviyemizi fazlasıyla değiştiren güzellikleri gözden kaçırabiliyoruz. Ama şanslıyız ki bunu değiştirmek elimizde. Şimdi başlayıp önümüzdeki haftaya kadar alışkanlık haline getirebileceğiniz, mutlu bir hayat için kolay uygulanabilir tavsiyeleri siz Uplifers okuyucuları için derledik.  İşte mutlu bir hayat için kolayca uygulayabileceğiniz öneriler…

“Kendinize değer vermeyi öğrenin, bu da demek oluyor ki: Mutluluğunuz için savaşın.” 
Ayn Rand

İşteyken bir amacınız olsun

Mesleğinizi sadece iş olarak görmeyi seçtiyseniz, zaten öyle olmaktan öteye gidemez, ama bundan fazlası da var. Tüm meslekler size hizmet etmek için var, yeteneklerinizi ve güçlü olduğunuz yanları sergileme şansını elde ediyorsunuz onlar sayesinde. Diğer insanlara yardımcı oluyorsunuz. Mesleğiniz aracılığıyla dünyayı değiştirmek mümkün. Bekçi, polis memuru, öğretmen, astronot ya da yatırımcı olabilirsiniz; ne meslekle uğraştığınız fark etmez, işinizde bir anlam, bir amaç bulmak sizin elinizde. Eğer bu şekilde düşünürseniz, her gün bir amaç doğrultusunda, bir hedef için uğraştığınızı hissedeceksiniz. O yüzden bugün kendinize söyleyeceğiniz şey şu olsun: “Sevdiğin şeyi yapabilme şansını elde edene kadar, yaptığın işi sev. Sevdiğin yerde olabilmek için, şu anda olduğun yeri sev. En çok sevdiklerinle birlikte olana kadar, şu an yanında olan kişileri sev.”

Mutluluğu yakalamak ancak bu şekilde mümkün olabilir.

Uzmanlaşmak için rahatınızdan ödün vermeyi kabullenin

Geçtiğimiz yıllarda yapılan (hem internet üzerinden hem yüz yüze) araştırmalar, bir yetenek konusunda uzmanlaşmanın stresli bir iş olduğu sonucunu gösteriyor. Ancak, bu stresin pozitif bir stres olduğu düşünülüyor.

Bir konuda uzman haline gelmek stres açısından insanları olumsuz anlamda etkilese de, insanlar bu aktivitelerin aynı zamanda kendilerini mutlu hissettirdiğini ve geçmişe dönüp baktıklarında kendilerini tatmin olmuş hissettirdiğini de söylüyor. Kendilerindeki gelişmeyi görüp bu hissin mükemmel olduğundan bahsediyorlar. Doğruyu söylemek gerekirse, herhangi bir şeyde başarısız olduğunu görmek o konuda harika olmaya yönelik ilk adımdır. Zorlanmak gelişmenin kanıtıdır. Ne kadar zaman harcayıp uğraşırsanız, o kadar hızlı öğrenirsiniz. Kendinizi geliştirmek için oldukça verimli bir 10 dakika, alelade bir 1 saatten daha iyidir. Tam her şeyin kıyısındayken pratik yapmayı, gerinip yeniden başlamayı, hata yapmayı, tökezlemeyi, bu hatalardan sonuçlar çıkarmayı istemeniz gerekiyor. Uzun vadede mükemmel olmak kısa vadede çekilen zorluklara kesinlikle değecektir, emin olun.

Kendinizi başarı ve başarısızlıklarınızdan ayırın

Dış etkenlere bağlı olarak değerlendirilen öz saygı oldukça değişken olabilir. Örneğin, üniversite öğrencilerini ele alalım. İyi bir not alan ya da master programına kabul edilen öğrencilerin öz saygılarında ufak artışlar olurken, bu durumların tersiyle karşılaştıklarında oldukça sert düşüşler yaşıyorlar. Bu öğrencilerin unuttuğu şey şu ki; başarısızlık olduğunuz kişiyi göstermez, sadece tecrübe ettiğiniz bir durumu gösterir. Aynısı başarı için de geçerlidir.

Mutlu ve başarılı insanların uzun dönemde mutlu ve başarılı olmalarının çok basit bir nedeni olduğunu unutmayın: Başarı ve başarısızlık kavramlarını farklı düşünmeleri. İşler yolunda gitmiyorsa bunu kişisel bir durum olarak yorumlamıyorlar, her şey mükemmel gidiyorsa da bunun tamamen kendilerinden kaynaklandığını düşünmüyorlar. Bu kişilerin izlerini takip etmek sizi mutluluğa götürecektir. Elinizden geleni yapın, hayat boyu mütevazı bir öğrenci olmaya, başkalarından bir şeyler öğrenmeye çalışın. Başarılı olduğunuz bir durumu kafanızda sürekli büyütmeyin, başarısız olduğunuz bir durumu da sürekli düşünüp kendinizi üzmeyin.

Verimli olun, ama acele etmeyin

Acele ettirilmek umutsuzluğa düşmenin en hızlı yoludur. Diğer taraftan da yapacak hiçbir şeyinin olmaması da zararlı olabilir (bu haber hiçbir şey yapmadan yaşama hayali kuran okuyucuları üzmüş olabilir). Rahat bir şekilde verimli olarak çalışmak doğru dengeyi kurmak demektir. Bu da demek oluyor ki, konfor alanınızı genişletmeniz, ama bu süreçte kontrolden çıkıp çıldırmamanız gerekiyor. “Söylemesi kolay!” diye düşünebilirsiniz ama bir şeyleri başarmak için gereken pozitif perspektif kesinlikle bu.

Bunu yapmak için izlemeniz gereken metod ise her gün için ayarlamanız gereken “ağır yük” ve “hafif yük” zaman aralıklarıdır. “Ağır yük” sürecinde tüm gücünüzle uğraşmalı, “hafif yük” için ise tempoyu düşürmelisiniz. Sürekli çok fazla meşgul olmamak için yapmanız gereken tek şey zaman kontrolü. Günün bilançosunu çıkarıp dinlenmek ve enerjinizi yeniden toplamak için kafanızı dağıtın. Kendinizi kandırmayın, birkaç dakikanızı ayırıp bunu yapabilecek kadar vaktiniz var.

Ayrıca herkesin isteklerini her zaman karşılayamayacağınızı aklınızın bir köşesinde tutun çünkü insanlar bu şekilde sizi kullanabilir. Bazen kesin sınırlar çizmek zorunda kalabilirsiniz. Hepimizin hayatında zorunluluklar var ama herkese evet diyerek kendi rahatınızı bozmamalısınız. Çoğu şeye “hayır” diyebilin ki doğru şeylere “evet” diyebilmeniz mümkün olsun.

Verebileceğiniz bir şeyler olduğunda verici olun

Vermek, genellikle kendini düşünmeden yapılan bir eylem olarak düşünülse de, alıcıdan çok verici olan kişiye fayda sağlayan bir durumdur. Bir diğer deyişle, ne şekilde olursa olsun sosyal destek sağlamak, o desteği almaktan daha fazla katkıyı hayatınıza katar. Sezgilerimize dayanarak hepimiz biliyoruz ki, ihtiyacı olan birine yardım etmek kendimizi harika hissettiriyor. Çünkü devamlı bir mutluluk, kazandıklarımızdan değil, verdiklerimizden –dünyada bir fark yaratmaktan- sağlanır.

Bunun arkasındaki matematik oldukça basittir. Yapılan herhangi bir nazik davranış beyinde serotonin salgılanmasını sağlar. Serotonin inanılmaz faydalı ve daha neşeli hissetmenizi sağlayan bir maddedir. Bunun bir diğer faydası da sadece siz kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz, yaptığınız olumlu davranışı gören insanların da aynı şekilde serotonin salgılayıp mutlu olmasını sağlayacaksınız. (Küçük bir not olarak belirtelim, çoğu antidepresan ilacın da fonksiyonu serotonin salgılanmasını sağlamaktır.)

En yakın ilişkilerinizi büyütün

Yapılan bir araştırma sonucunda, önemli sorunlarını yakın birkaç arkadaşıyla konuşabilen kişilerin %60 daha mutlu olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, ortalama insan ölümü oranının yalnız insanlarda 2 kat daha fazla olduğunu biliyor muydunuz?

İyi ilişkiler, her ne kadar klişe olsa da, altın kadar değerli. Burada önemli olan kaç arkadaşınız olduğu değil, bu arkadaşlık ilişkilerinize ne kadar emek verdiğiniz. Yeterince ilgilenilmediği zaman en sağlam arkadaşlıklar ve en iyi ilişkiler de çözülüp kopuyor olsa da ve bunu düşünmek çok ağır gelse de, biriyle yakınlık kurmak sürekli olarak kazanmanız gereken bir durumdur. O nedenle bunun size verilmiş olduğunu, o kişinin sürekli yanınızda olduğunu garantilediğinizi düşünmemeniz gerekir. Size yakın kişilerle ne zaman bir araya gelseniz, hem bağlarınızı güçlendiriyorsunuz hem de mutluluk seviyenizi yükseltiyorsunuz. Her iki taraf için de kazançla sonuçlanan bir durum.

O nedenle sevdiklerinizle büyük planlar yapmak için beklemeyin. Beraber zaman geçirerek beraber plan yapın. Düzenli olarak açık ve net iletişim kurun. Ele geçirdiğiniz her fırsatta birlikte bir şeyler yapın.

Akıllı telefonunuzu bir kenara koyun, bilgisayarınızı kapatın ve beraber geçirdiğiniz zamanın tadını çıkarın, yüz yüze ve olması gerektiği gibi… Güzel bir sohbetin, içten bir kahkahanın, uzun bir yürüyüşün, arkadaşlarla çıkılan bir gece eğlencesinin, birbirine sarılmanın kattığı mutluluğun yerini doldurabilecek çok fazla şey olmadığını unutmayın. Oldukça sıradan görülebilecek şeyler, doğru insanlarla yapıldığında sıra dışı hale gelebilir. Bu insanların etrafında olmayı seçin ve birlikte olabildiğince güzel vakit geçirin.

Kendinize karşı dürüst olun

“Bunu sürekli duyuyoruz” deseniz de, belki de diğerlerine kıyasla en önemli olan tavsiye de bu.

Bir araştırma sonucuna göre, insanların ölmeden önce söyledikleri ve en büyük pişmanlıkları olarak bahsettikleri şey şu: “Keşke kendime karşı dürüstçe yaşadığım, başkalarının benden beklentileri doğrultusunda olmayan bir hayat yaşasaydım…” Belki bu cümle aklınızda kalır ve kendi ihtiyaçlarınızı öncelik haline getirmenizi size hatırlatır.

Çünkü ne yaparsanız yapın, nasıl yaşadığınıza ya da nasıl harika bir insan olduğunuza bağlı olmaksızın, birileri hep hayal kırıklığına uğramış olacak. O yüzden kendi isteğinize göre hareket edin. Açıklamalarla vaktinizi harcayıp tereddüte düşmeyin. Sadece birileri sizin bakış açınızı anlamıyor diye sürekli kendinizi açıklamak zorunda değilsiniz.

Tüm dünya size kim olmanız gerektiğini söylemeden önce kim olduğunuzu hatırlayabiliyor musunuz? Ancak kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı ve başkalarının ne istediğini düşünmeyi bıraktığınızda mutluluğu bulabilirsiniz. Hayatınızdan sorumlu olan tek kişi sizsiniz.

Sormanız gereken tek soru şu olmalı: Hayatımın geri kalanıyla ne yapmak istiyorum?

Bu soruya verdiğiniz cevap her ne ise onu yapmaya başlayın. “Bir ara yaparım” dediğiniz şeyleri yapacağınız o “ara”yı artık ertelemeyi bırakma vakti geldi.

İlginizi çekebilir: Daha huzurlu bir yaşam için 10 ipucu

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale