Bir spor aşığından: “Sol beklerken sağ vurdun, delikanlılığa sığar mı bu?”

Ben tekrar geleceğini biliyordum zaten. Arada yokluyordun ya hani,  farkındaydım beni unutmadığının ama inan ki dönüşünün bu kadar şaşırtmacalı ve sol gösterip, sağ vurarak gerçekleşeceğini tahmin etmemiştim.

Yaklaşık 1.5 yıl evvel eve gelip anahtarı çantadan çıkarabilmiş ama elimde tutup da kilidi açmakta epey zorlanmıştım. Kavramakla ilgili bir sorunum vardı. Tek bir anahtarın ağırlığından ne olurdu ki yoksa… Anahtarı, TV kumandasını, hatta çay kaşığını bile kavrayamıyor, bir yerden alıp, başka bir yere koyamıyor,  bunları parmaklarımla biraz sıksam dirseğimin acısına dayanamayacak hale geliyordum bir süre sonra. Diş fırçalamak eziyet haline geliyordu git gide…

“Çok mu zorladım acaba kendimi?” diye düşündüm. Push-up çalışırken bileğim acıyordu bir süredir, acaba bunun da onunla bir ilgisi var mıydı? Bilemedim onu ben. Spor hocama anlattım ve kolumu bir süre zorlamamaya karar verdik.

Derken verdiğin ağrılar artmaya,  geceleri uyutmamaya başladın. Benim gibi sırt üstü yatma özürlü, yandan yandan kolunun üstüne sızmaya meyilli biri için durum gittikçe zorlaşıyordu. Acı içinde yatıyor, daha beter şekilde uyanıyordum. Senin yüzünden 20 yıla yakın bir süredir belki de ilk defa neden yalnız yaşadığımı sorgular hale gelmiştim. Keşke biri olaydı yanımda da destek vereydi bana.

Evet, evet sen yanımdaydın, hem de 6 aya yakın bir süre boyunca. Ben seni misafir sanıyordum ama bir geldin, gitmek bilmedin. Gelişinin sanırım 2. ayıydı soluğu doktorda aldığımda. Ben ki dayanılmaz bir ağrım ya da kronik bir rahatsızlığım yoksa hastaneden içeri adım atmamayı tercih eden güruhtanım ama merak etmiştim seni. Tanışalım istiyordum artık. Madem bu kadar iç içe yaşıyorduk, tanışmamızın da zamanı gelmişti.

Atalarımdan miras kalan yüksek kolesterol yüzünden rutin bir şekilde kontrole gittiğim hastanede bir ortopedist bulmaya çalıştım kendime. Girdim web sitesine ve kendime daha önce basketbol oynamış, sporcu bir ortopedist buldum. Çünkü o kadar emindim ki seninle spor nedeniyle bir araya geldiğimizden.

Randevuma gittim ve daha ilk cümlemi tamamlamadan doktorum ‘tenisçi dirseği’ olduğumu söyledi.  Sonradan öğrendim ki çevremde seninle tanışmayan kalmamış. Yani sadece bana özel değilmiş ilgin; kırıldım bilesin. Ha bir de ismine rağmen gerçekten tenis sporuyla ilgilenenlerin sadece %20’sinin seninle tanışmış olması da ilginç.

Tenisçi dirseği

Doktor teknolojik kişiliğimi fark etmiş olacak ki hemen çıkardı tablet bilgisayarını ve başladı bana görseller üzerinden anlatmaya. Ne olduğunu anladım da nasıl kurtulacaktım peki senden? Aslında bir iğnelik ömrün vardı. Kortizonu bastırıp, hooop yok edebilirdim seni. Ama bu sadece seni vücuduma hapsetmek olurdu ve her an yeniden “merhaba” diyebilirdin bana. Her halükarda diyebilirdin de ben biraz da seninle uğraşmak istedim. Benimle uğraşamayacağını anla ve git istedim.  Günde 3 öğün sıcak/soğuk kompres yaptım dirseğime, oradaki kan akışını hızlandırmak için. Böylece vücut deformasyonu daha çabuk onarabilecekti. Destek olarak 3 tane de merhem kullandım. Bir süre sonra uzaklaşmaya başladın benden. “Daha kahve içecektik, kalsaydın keşke” demek isterdim ayıp olmasın diye ama sen gelirken bana sormuş muydun?

Bir süre yoktun ortalıklarda, sonra yeniden hortladın. Doktorun tavsiyesiyle aynı kürü uygulamaya devam ettim. Artık tamamen uzaklaşmıştın benden. Zaman zaman çok kısa da olsa uğruyor, her an uzun dönemli yatılı misafirim olabileceğini hissettiriyordun.

Bekliyordum zaten, geldin sonunda ama bu sefer sol dirseğime değil, sağ dirseğime yerleştin. Yine canım yanıyor ancak artık daha deneyimliyim ve seni nasıl yeneceğimi biliyorum; o yüzden fazla kalamayacaksın haberin olsun. Kendine şimdiden başka bir yer aramaya başla bence.

Bir de artık yalnız yaşamıyorum, o yüzden daha çabuk atlatacağımdan emin olabilirsin.

Okuyucuya bir minik not: Sadece yaşadıklarımı ve doktorun dediklerinden anladıklarımı aktarmış olmak istedim bu satırlar aracılığıyla. Yazdıklarım söz konusu rahatsızlığı hissedenler için asla bir teşhis ve/veya tedaviye yönelik tavsiye niteliği taşımamaktadır. Sizin için en doğru kararı doktorunuz verecektir.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

Kıvanç Ergun Koşucu
Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz ... Devam