X

Bir spor aşığından: ” %19’dan biriyim* “

Bir Spor Aşığının İtirafları – VII

Evet, bitirdim; tam 42 (yazıyla kırk iki) kilometre koştum. Bir de 195 metre küsuratı var, onu da belirtmeden geçmeyeyim.

Geçtiğimiz Pazar günü Avrasya (öyle demek istiyorum, ısınamadım İstanbul Maratonu lafına) Maratonu’nda Türk kadın koşucular arasında 56., yaş grubumda da 9. oldum. Macera 5 saat 10 dakika sürerek, sorunsuz bir şekilde tamamlandı ve bendeniz maratonu tamamlayan %19’luk dilimdeki kadınlar arasında yerimi aldım.

Öncesinde o kadar çok şey okudum, tecrübesini paylaşan o kadar çok kişinin önerilerine göz attım ki kafam allak bullak olmuştu. Bir de direkt kulağıma kulağıma söylenenler vardı elbette:

“Hangi jeli kullanacaksın?”

“En fazla 30 km mi koştun daha önce? Tüh, keşke 35’i deneseydin; her şey 30’dan sonra başlıyor çünkü…”

“Suyuna elektrolit eklemeyi ya da yanına tablet almayı unutma!!!” vs…

Daha önce 2 kere 30 km, en az 6 kere de 21 km koşmuşluğum vardı ve hiç birinde zorlanmamıştım. Hatta 21. km’ye geldiğimde “İyi de ben daha yeni açıldım, bu kadar daha giderdim.” diye düşünmüşlüğüm çoktur.

Kulağıma fısıldananlara gelince… 30 km’den sonra duvara toslamaya falan niyetim yoktu; jel kullanmayacak, güzel güzel ve planlı bir şekilde beslenerek bu işi çözecektim. Tek dileğim havanın 2 sene önceki kadar tatsız, puslu, kapalı olmamasıydı. Şans bu ya, mükemmel bir havada koştuk hepimiz.

Gelelim bir gün öncesine. İyice dinlendim; kendime hurma içi ceviz gibi bir takım enerji bombaları hazırladım; kaju ve tuzlu fıstık aldım. Hepsini minik minik ambalajlar halinde camel bag’imin ön gözüne doldurdum. Maraton fuarına giderken yanımda bir enerji içeceği götürmüş ve 30. km’de almak üzere oradaki görevlilere teslim etmiştim zaten.

Maraton günü sabah önce bir tost yaptım kendime, sonra bir mısır gevreği yedim. Koşudan hemen önce de ilk enerji içeceğimi içtim. İyi başladım, iyi gittim, tek başıma olduğum için zaman zaman sıkıldım ama fiziksel açıdan hiçbir zorluk çekmedim; çalışmalarımın sonucunu alıyordum. En keyifli koştuğum parkurlardan biriydi aslında; bana daha önce söylenen bir sürü lafa rağmen. İstanbul’da maraton koşulmayacağını, hele ilk seferde hiç doğru olmadığını söyleyenlere tıkamıştım kulaklarımı. Burada yaşıyordum ve burada koşacaktım ilk seferde. Bana ne, bana ne…

41 km gözümde büyümüyordu da o 1 küsur kilometre içerisindeki Gülhane Parkı yok mu; işte o korkutuyordu baştan beri. 40 km’den sonra baktım çok rahatım, Gülhane falan kalmadı aklımda.

Sonra o da bitiverdi çabucacık ve işte finishteydim. Anlayacağınız güle oynaya geçti ilk ‘tam’ maraton deneyimim. Temkinliydim, kendimi zorlamadım, haddimi bildim, sevgili kaslarıma yüklenmedim ve ertesi güne ağrısız, sızısız başladım.

Organizasyonla ilgili düşüncelerimi ve yaşadığım diğer detayları haftaya paylaşmak istiyorum izninizle. 42 km sonuçta; tek bir yazıda biter mi?

Unutmadan 1: Geçen hafta da anlatmış olduğum gibi, bu maratonu Koruncuk Vakfı’ndaki minik kardeşlerim için koştum. Daha kısa bir mesafe koşuyor olsaydım, aşağıda solda Özlem’in üzerinde gördüğünüz Alice kostümlerinden birini giyiyor olacaktım. Bir dahaki sefere artık. Eğer siz de Koruncuk’a destek olmak isterseniz tıklayınız. ‘Bağış/destek’ lafını gözünüzde büyütmeyin lütfen; inanın ki 5-10 lira bile çok değerli bu tarz kampanyalarda.

Unutmadan 2:Mevsim ve coğrafya gözetmeksizin tüm yarışlarda yanımızda olan, karşılıksız bir şekilde koşanların fotoğraflarını çekerek paylaşan ÇAFDER’e bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsınız.

Unutmadan 3: Bundan sonraki hedeflerim arasında 21 Aralık’ta Çekmeköy’de ‘En Uzun Gece Koşusu/Yürüyüşü’nde 15 km’yi, Mart ayında Runtalya’da 42 km’yi, hemen ardından Nisan’daki İznik Ultra Maratonu kapsamında 42 km Dağ Koşusu’nu tamamlamak; Eylül ayında da Likya Yolu Ultra MaratonuEn Uzun Gece Koşusu/Yürüyüşü’nde 15 km’yi, Mart ayında Runtalya’da 42 km’yi, hemen ardından Nisan’daki İznik Ultra Maratonu kapsamında 42 km Dağ Koşusu’nu tamamlamak; 6G kategorisinde yol almak var. Haydi hayırlısı… Bir de Runfire Cappadocia var tabii, ama önce yukarıda saydıklarımı yapabileyim de…

Bu arada, yukarıda sıraladıklarımdan herhangi birine katılacaksanız haberleşelim lütfen: kivergu@gmail.com

*Maratonu tamamlayan 2.799 kişinin %19’u kadın, %81’i erkekmiş.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg
İlgili Makale