X

Bir spor aşığından: “Bata çıka geçen bir pazar gününün ardından…”

Geyik Koşuları Nedir?

Asfalttı, parktı kesmiyor artık beni. Kalabalıkla koşacağım zaman ekstra bir şeyler olsun istiyorum işin içinde; hiç bilmediğim bir yer, zorlayıcı doğa koşulları, sürprizlerle dolu bir parkur gibi. Bu yılın ilk aylarında koştuğum Geyik Koşusu tam da istediğim özellikleri taşıyordu. Belgrad Ormanı’nın bildik 6 km’lik alanın dışında da imkânlar barındırdığını, 100 metre koşmanın bile balçık haline gelmiş çamur nedeniyle bu kadar belalı hale gelebileceğini anlamıştım.

Macera Akademisi düzenlemişti Geyik Koşusu’nu. Yaptıklarını yakından takip ettiğim ekibin 22 Eylül Pazar günü de Bata Çıka adlı bir yarış düzenlediği, hatta belirli sayıda Adım Adım üyesinin davetli olarak katılabileceği ilan edildiğinde hiç düşünmedim ve yazdırdım adımı.

Çocukluğumdan beri bayılırım çamurlara bulanmaya. Üstelik bu sefer bir de hiç bilmediğim bir yerdeki çamurlu alanda 5 km koşacak ve bunu, kimi engelleri aşmaya çalışırken yapacaktım. Anladım ki huylu huyundan vazgeçmiyormuş gerçekten de…

Koşunun kayıt aşamasında o günkü hava durumu için gök gürültülü sağanak yağış ihtimalinin yazdığını gördüm. Ne olabilirdi ki? En fazla çamurlanırdı yerler. Ne kadar çamur, o kadar eğlence değil miydi zaten amaç?

Pazar sabahı Hacıosman’dan Kilyos’a gidecek servisi beklerken öyle bir yağmur bastırdı ki kaçabilene aşk olsun. “Olsun” dedim. “Onlar iptal ederse başka, ama ben vazgeçmeyeceğim.”

Nefes nefese bir başlangıç!

Bugüne kadar hiçbir yarışın 3. dakikasında neredeyse tüm koşucuların nefes nefese kaldığını görmemiştim. Kumda başlayan koşu, dik mi dik bir merdiveni tırmanarak devam etti; sonra da yokuşlarla buluştuk. Tırmandık, tırmandık, tırmandık…

Geyik Koşuları Nedir?

Engelleri aşmanın hafifliği

Yolda minik birkaç engel vardı ve onları geçmenin sevinciyle ilerlerken henüz başımıza geleceklerden haberdar değildik haliyle. Bir ara öyle bir noktaya geldik ki, engeli aşmanın tek yolu çamurla dolu hendeğe dalmaktan geçiyordu. Düşünmedik daldık, kaygan tırmanma duvarını aştık, tepelere çıktık ve finish’e ulaştık.

 

Sevginin, dostluğun gücü

Aşıklar, arkadaşlar, birbirini sırtlamıştı kimi noktalarda, birlikte ilerlemeye, bitirmenin tadını birlikte yaşamaya kararlıydılar.

Sıra geldi çamurlardan arınmaya

Koşuyu bitirir bitirmez ayakkabılarım ve kıyafetlerimle doğruca denize yürüdüm. Başka çarem yoktu. İyi ki de yoktu.

Böylesine tatlı heyecanlar ilginizi çekiyorsa bu hafta sonu geyikler gibi koşmaya ne dersiniz?

Hatırlatma!!!

Run İstanbul kaydınızı yaptırmayı unutmadınız, değil mi?

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg
İlgili Makale