Bir roller coaster hikayesi: Sakın gözünü kapatma 

Bir keresinde lunaparkta roller coasterda, tam aşağı doğru inişe geçtiğim sırada gözümü kapatmak gibi bir hataya düştüm. Deneyimleyenlerin yüzünün aldığı şekli yazdığım yerden hayal edebiliyorum 🙂 Aslında, roller coaster için ilk söylenen söz: “Sakın gözünü kapatma”dır. Ama huyum kurusun, ben her zamanki gibi kendim deneyimlemeden inanmayacaktım. Ee neydi; “Bir musibet bin nasihatten yeğdir.” Nasıl tarif edebilirim emin değilim ama şu şekilde tanımlasam çok yanlış olmaz sanırım: “Kocaman bir boşluğun içinde gittikçe büyüyen bir korku hissi.” İnanılmaz bir mide bulantısı da cabası. Ve sonrasında, ister istemez açılan gözler. 

Aslında tek istediğim gözümü kapatarak yere düşüyormuş hissinden kurtulmak ve bir an önce geçmesini beklemekti. Ama gittiğim yeri görmeden hissettiğim korku ve yükselen adrenalin seviyesi hepsini unutturmuştu.

Son zamanlarda yaşadığım olaylar karşısında hissettiğim olumsuz duyguların adını koymak ve nedenini anlamak konusunda tam olarak roller coasterda yaptığım şeyi tekrarladığımı fark ettim. Aynı gittiğim yeri görmek istemediğim gibi, hissettiğim duyguya da bakmamaya çalışıyordum. Gözlerimi kapatıp bir süre görmezden gelirsem, belki geçip giderlerdi. Ya da hiç yaşanmamış gibi yaparsam, var olmadıkları yalanına kendimi inandırabilirdim. 

Kaçmak için yaptığım bir diğer şey de bulduğum türlü türlü can simitlerine sarılarak bir an önce hissettiğim olumsuz duygudan uzaklaşmaktı. Bazen kendimi sosyal medyayla uyuştururken buldum. Bazen bir arkadaşıma ya da flörtüme yazıp hızlıca bir buluşma planı yapmaya çalıştım. Kimi zaman da televizyonun karşısında saatlerce uzanıp bir dizinin tüm bölümlerini tek seferde bitirdim…

Sonuç benim için çok farklı olmamıştı tabii. Görmezden gelmeye çalıştığım korku ya da kaygı gibi olumsuz duygular daha da büyüyerek ertesi gün karşıma dikiliyordu. Sanki aramızda bir gerginlik olduğu kilometrelerce öteden belli olan ama iletişim kurmak istemediğim bir arkadaşım gibi benimle tartışmaya hazırlardı. Ben ısrarla görmezden gelmeye çalıştıkça da mide bulantısıyla karışık adını koyamadığım roller coaster boşluk hissinin bana geri geldiğini gördüm. 

Bu işin böyle devam edemeyeceğini anladığımda, yavaş yavaş olumsuz duygularımın da karşısına dikilip onlarla arkadaş olmanın yollarını aramaya başladım. Karşısına dikilmek çok da doğru olmadı sanırım aslında yanına geçerek onları tanımaya başladım ve elini tuttum. Zaten en fazla ne kadar saklanabilirdim onlardan? Benim parçam olan bir şeyi ancak kabul ederek yoluma devam edebileceğimi çoktan öğrenmiştim. Arada bu gerçeği kendimize hatırlatmam gerekiyordu belki de. 

Başta hiç kolay olmadı kabul ama yüzleşmek ve ne kadar kötü hissettirirse hissettirsin o duyguların içinde kalabilmek dışında alternatif bir yolumun olmadığını gördüm. Nedenlerini anladıkça ve duygularımın yüzüne baktıkça giderek rahatladığımı hissettim. 

Demem o ki, sakın gözlerini kapatma. Olumlu ya da olumsuz tüm duygularımızla cesurca kol kola girdiğimiz roller coaster deneyimleri bizi bekler.

Sevgiyle kalın.

İlginizi çekebilir: ’15 yaşıma selam olsun’

Ecehan Kaylan
1990 Aralık ayında, İzmir’de başladı benim serüvenim. 10 senedir kurumsal hayatta özel şirketlerde çalışan, 33 yaşında beyaz yakalı endüstri mühendisiyim. 30 yaşımla beraber hayatın ... Devam