Özgürlük diyorum, özgünlük… Bir ağaç, bir kuş, bir böcek gibi özgür ve özgünlük… Ekosisteme en iyi gelecek şey benim özgürlüğümü ifade etmemde biliyorum. Yani ben özgürlüğü safi kendim için değil tüm Dünya’nın huzuru ve uyumu için de arzuluyorum. Herkesin özgür olduğu bir dünya diliyorum.
Özgürlük, en mutlu, en doğru yaşama biçimi… Kendini özgür hissettiğin şeylere bak, orada, adı üstünde ÖZ’ünde olanı bulacaksın. Dahası Öz’ünde halihazırda GÜR olanı… Ve tüm Dünya’nın senin bu ÖZGÜR’lüğünü ifade etmene ihtiyacı var, bunu hissediyor musun? Bunu hisset… Bundan şüphesiz emin ol. Ve iyi haberler gelmeye devam ediyor; “özgür olduğun alanlar, özgür olduğun bir yaşam senin için kolaylaştırılmış yoldur” diyor Allah, mukaddes kitabı Kur’an’da aç, oku:
“Ve Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.” Nahl Suresi 68-69
Arıya bir vahiyde bulunduğunu İnsan’a rehber olarak gönderdiği bir kitapta neden yazmış olabilir?
Belki de sana da vahiy (ilham) gönderdiği için olabilir mi, üstelik bu senin varoluş amacın olan bir ilham… Doğduğun, büyüdüğün, bu hayatta kendi ilhamını duyamadın mı? Duymaya fırsat bulamadın mı? Duydun da emin olamadın mı, kendine mi güvenemedin, hayata mı, Allah’a mı?
Özgürlük sana özgünlüğünü, o da sana yaşam amacının bilgisini getirecek ve sen bu yolda yürüdüğünde hem kendi doğana uygun ve mutlu, hem de dünya ekosistemine, varoluş ekosistemine uygun ve uyum (harmoni) içinde yaşayacaksın ve üstelik bu hiç de düşünüldüğü gibi zor veya gerçekleşmesi imkansız bir hayal değil, bilakis bu senin için KOLAYLAŞTIRILMIŞ YOLDUR diyor Rabbin ve BU asıl senin kaderin (Dharma’n). Ben bundan daha güzel müjde bilmiyorum.
Bu mesajı iyi ki duydum 2014 yılında bir ofiste saçma sapan robotik bir ruh halinde çalışırken… Bu ayeti duydum ve bir nefes aldım. Bir nefes girdi içime sanki ilk kez ve uyandım… Uyandım kendi özüme, kendi hayalime. “Benim bir hayalim var yahu!” Bu çalıştığım şirketin sahibinin, annemin, babamın, erkek arkadaşımın veya onun ailesinin değil, BENİM bir HAYALİM var. Ve o hayal aldı getirdi beni bugünlere.
İnanamazsınız belki ama işte kanlı canlı karşınızda bu satırları yazıyorum. Rotası tam zıtta çevrilmiş bir hayat. Bu hayat ki Öz’e, İç’e doğru…
Bu yolu seçtim ve zaman nasıl bu kadar HIZLI ilerledi anlayamadım. Her şey önüme, sanki önceki geçmiş yılların acısını çıkartır gibi yığılmaya başladı sıra sıra… O kadar çok bilgi, insan, ilham… mucize denilebilecek kapıların kendiliğinden açılışları, içlerinden geçmem ve yeniden yeniden… Çünkü bir an önce Şekillenmem gerekiyordu biliyordum kendi Özüme ait olana doğru. O zamana kadar büyüttüğüm kişiliğim eriyip yok olmalıydı çünkü sahteydi. Bulamamıştım öncesinde kendimi, sadece arada isyan ediyordum bir şeylerin doğru olmadığına dair bir hissimle…
İsyanlar birikti belki ama neye olduğu bilinmez bir umut hep içimdeydi, O ince işte belli belirsiz umut ipi bağlıyordu beni belli ki hayata. Sonra uyandım. Uyanışım bir hayli gürültü kopardı hayatımda. Eskiye dair bütün bağlar koptu. Yaşamınızın her alanındaki tüm bağların koptuğunu hayal edin, şu an ayaklarınızı bastığınız zeminin bile bir daha asla aynı olmayacak şekilde kaydığını… Ama uyanış bu, seçimi getirdi…
Tıpkı Morpheus’un Leo’ya “mavi hap-kırmızı hap”ı seçmeyi sorduğu gibi hayat o günlerde bana bunu sormuştu ve ben de halihazırda zaten doğamda olan seçimimi yaptım, ve elbette kırmızı hapı aldım (yani demem o ki zaten başka da bir seçim yapmam imkansızdı) ben de o mevcutta belirli olan zeminden ayağımı kaldırdım ve zeminin belli olmadığı o yere adımımı attım. Zeminin belirli olmadığı o yere adımı attığımda YOL, belirdi… Yürüdüm… Ve bu artık bende bir alışkanlık haline gelmiş gibiydi. Önüme baktığımda, artık her seferinde illa belirli olanı değil de belirsiz olanı tercih etmeye başladım. Belirsiz yollar daha heyecan verici ve daha öğreticiydi. Hayat budur diyordum. Zaten Allah’ı arıyorsam o eminim ki belirli olan bir yerde değildir…
Bugün, zorlandığım günlerde kafamın karıştığı veya belirsizlikten artık yorulduğumu hissettiğim günlerde kendime bunu hatırlatıyorum. Bu yola neden çıktığımı, hedefimin amacımın ne olduğunu. Allah’ın ipinden (bana verdiği ilhamdan) başka ipi tutmuyorum ki, kaybolmam imkansız. Arı’nın hikayesini hatırlıyorum… Özgürlüğüme ve özgünlüğüme sarılıyorum ve bu yolu ve bu ömrü O’na teslim ediyorum.
Ben Dilek Cantimur bana @creatingground Instagram sayfasından ulaşabilir, 7 Basamaklı Meditasyon Eğitim Programına dahil olmak veya bir biliçaltı dönüşüm tekniği olan Theta Healing için seans randevusu almak için dilekcantimur@gmail.com’a mail atabilirsin. Web sitemden www.creatingground.com’dan hayatımı nasıl ve hangi araçlarla dönüştürdüğümü görebilirsin ve belki de yolunun küçük bir süresinde birlikte bu araçları kullanmanda yardımcı bir yoldaş olarak beni seçersin.
Görüşmek dileğiyle, sevgiler…
İlginizi çekebilir: Yaratım serisi 3: Hayallerimizi nasıl gerçekleştirebiliriz?