Bugünkü yazımda kavramsal olarak yine bir kelime üzerine düşünelim istedim. Ve bu kavram hayatımızın ne kadarında gerçek anlamında, ne kadarında bizim ona verdiğimiz anlamlarla hayatımızda yer ediniyor. Var mısın fark etmeye? Haydi.
Gerçeklikten konuşalım istiyorum bugün, gerçeklik üzerine düşünelim. “Gerçeklik” hayatımızın neresinde?
Sen bilmediğin, fark etmediğin, uyuduğun zamanlarda bile zihnin çalışmaya devam eder. Yani anılar oluşur, her an, fark etsen de fark etmesen de. Bu anılar zaman zaman yine sen fark etmediğinde seçimlerini bile etkileyebilecek bir potansiyeldir. Osho der ki; “Bir gerçeğe bakıyorsan onu yorumlamadan bakarsın. O zaman bilincin gerçeklikle temasta olur. Ama yorumlarla bakarsan, o zaman gerçeklikte değilsindir.” Yani bilinç zihin tarafından bastırılırsa, gerçeklik de zihin tarafından bastırılacaktır. Artık bundan sonra gerçeklik değil illüzyonda yaşayan bir sen vardır.
Düşüncelerimiz bizim gerçek düşüncelerimiz mi, yoksa birisinin öğrettiği bir düşünce şekliyle mi bir olaya yaklaşıyoruz? Belki ailemizden birisine ait bir davranış ortaya koyduk ama aslında ben olarak öyle değil de şöyle yapardım’lar mı var hayatında? İşte tam olarak böyle oluyor. Karmaşa.
Gerçekle gerçek olmayanı düşününce, zihnimizin, hafızamızın, düşüncelerimizin, anılarımızın dahil olduğu bu çoklu sistemde, ne kadar da karışığız aslında, öyle değil mi? Tüm bu sözcüklerin hepsi beynimizin içerisinde bir olgu yaratıp bizi A noktasından B noktasına taşıyan şeyler aslında uzaktan bakınca. Bu kargaşa sizi, dipsiz bir alana taşımasın. Eğer merkezinde kalırsan, zihindeki kargaşa yok olur. Çünkü sen düşünmek, yorum yapmak, cümle kurmak zorunda olmadan, zihninde cümleler kurmadan sadece izleyici olursan, andasın. Burası gerçek, saf… Bu yüzden her gün yapılacak meditasyon sana büyük resmin içerisinde seni ve çevrende olan her şeyi bir başka açıdan değerlendirme fırsatı sunacak.
Hayat bizim deneyimlerimizle kıyaslanamayacak kadar sonsuz ve engin bir deneyim. Bildiklerimiz her zaman bilmediklerimizden çok. Kendi deneyimlerimizden, tanıdıklarımızın deneyimlerinden yola çıkmak yerine, kendimiz olarak yola çıkıp yolda bu deneyimleri yoldayken hatırlayabiliriz. Ama kendi gözlerimizle, her şeyi bir kenara bırakıp görmeyi deneyimlemek varken, neden aklımızdan geçenleri işin içerisine karıştırmaya kaçıyoruz ki? Korkularımız mı var yoksa saf gerçeklikle burun buruna gelmemizde?
Osho der ki “Bir lotus gibi ol, hepsi bu. Dokunulmamış kalırsan, kontrol sende olur.”
Büyük resmin içinde kendini görebileceğin bir hayat olsun!
İlginizi çekebilir: İki kere ikinin dört ettiği günlerden sen olduğun an’lar