X

Bir İstanbullu neden Edinburg’u çok sever?

Edinburg sönmüş bir volkandır, bu yüzden her yer yokuş, yamaç, yükseltidir. Bu tarafıyla şehir tam da İstanbullu’ya göredir. Çünkü tepeli şehirlerin yaşayanlarına iki boyutlu şehirler fazla düz ve sakin gelir. İstanbul’da yokuşlar dik, hayat zor, günlük koşuşturma hararetli ama sürprizler de bir o kadar çok ve beklenmedik olabilir. Ufukta görünenler çok uzakta olsa da ulaşılabilir gibidir.

İstanbullu’nun gözü her yokuşun sonunda deniz arar. Edinburg’da da yollar denize çıkar. Bizim Boğaz’ımız değil tabii, buz gibi Firth of Forth, ama olacak o kadar.

Benim gördüğüm benzerlikler bu kadar. Gerisi fark, ama bu farklılıklar İstanbullu’ya Edinburg’u çok sevdiriyor. Mesela tren garına bir roman adını (Waverley) verecek kadar ya da bir yazar (Walter Scott) için dünyanın en büyük anıtlarından birini yapacak kadar edebiyata, felsefeye kıymet verilmesi… Şehir merkezinde tek bir alışveriş merkezi ancak sayısız (ve ücretsiz) müze olması… Taş eski şehirle tezat, kalan her karışın bahçe, park ve ağaç olması… Her yere yürüyerek ya da bisiklet yollarından ulaşılabilir olması… Publarından kaldırım taşı sokaklarına kadar kültürünü ve otantikliğini koruması… Musluktan akan suyun, solunan havanın, yürünen yolların tertemiz olması… Bunlar da İstanbullu olarak hasretini çektiklerimiz, Edinburg’u bize sevdirenler.  

Bir de Edinburg’un viskisi rakıdan farklı sanki, insanı sohbete değil de içine döndürüp bu yazıyı yazdırıyor 🙂

İlginizi çekebilir: Karialılar’ın izinde bisiklet sürmek

İdil Sevil: Alman Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden mezun olan İdil Sevil, iletişim alanındaki lisansüstü eğitimini Boston'da bulunan Emerson College'de tamamladı. 2000 yılından bu yana çalıştığı Baltaş Grubu'nda eğitim program yöneticiliğinin yanı sıra e-öğrenme içerik sağlayıcılığı ve yardımcı yazarlık yaptı. Uluslararası kurumlarda yürüttüğü Kültürlerarası Farkındalık eğitimlerinde edindiği birikimi "Türk!ün Aklı Nasıl Çalışır?" ismiyle kitaplaştırdı. Hayatı hakkını vererek yaşama yollarını sürekli arıyor.

“Migros ile İyisin”: Üreticiden tüketiciye herkese iyi gelecek bir alışveriş deneyimi

Hepimiz hayatımız boyunca hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için en iyisini istiyor, en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Her zaman doğru seçimler yapmanın ve attığımız her adımın güvenilir olmasının peşindeyiz. Bu yüzden alışveriş yaparken sahip olduğumuz standartlar oldukça yüksek. Hem kaliteli hem güvenilir ürünler bulmak hem de bütçemize dost tercihler yapmak istiyoruz. Ancak, günümüz koşullarında tüm bu standartları sağlayan alışverişler yapabilmek pek kolay görünmüyor.



Güzel haber şu ki; 70 yıllık köklü geçmişiyle Türkiye’de modern perakendenin kurucusu ve “yeni nesil perakende” anlayışının mimarı olan Migros, “Migros ile İyisin” diyerek iyi bir alışveriş deneyimi sunmanın ötesine geçiyor. “Hepimize İyi Gelecek” mottosuyla yola çıkan Migros, çalışanından müşterisine, çiftçisinden tedarikçisine çepeçevre dokunduğu herkese sesleniyor ve dokunduğu tüm paydaşlarıyla çok büyük bir ekosistem yaratıyor.

Herkes için en iyiyi sunan bir alışveriş ekosistemi

Çoğu zaman göz ardı ediliyor gibi görünse de gerçek bir alışveriş deneyiminin arkasında yalnızca tüketiciyle sınırlı kalmayan çok büyük bir ekosistem var. Bu ekosistemin bilincinde olan Migros, her paydaşın önemini biliyor ve bu anlayış doğrultusunda hareket ediyor. Üreticiden tedarikçiye, çalışanlardan müşteriye kadar geniş bir ağda herkes için en iyisini sunan Migros, 75 bin çalışanıyla, 23.500 iş ortağıyla sürdürülebilir ve güçlü bir iş birliği modeline sahip. Müşteri odaklı oluşunun yanı sıra yerli üreticilere sağladığı destekle de bu ekosistemin güçlenmesine katkı sağlayan Migros, iş ortaklarına da her zaman büyüme imkanı tanıyor.



Yerli üreticiler, ürünlerini güvenilir bir şekilde tüketicilere ulaştırmanın mutluluğunu ve rahatlığını yaşarken, tüketiciler de kaliteli, taze ve uygun fiyatlı ürünlere kolayca erişebilmenin konforunu ve keyfini sürüyor. Sunduğu geniş ürün yelpazesi, uygun fiyat politikası ve güçlü kampanyalarıyla Migros, her alışverişte müşterilerinin gönlünü fethetmeyi başarıyor. Tüm bunların yanı sıra hem doğaya hem de üreticiye iyi gelen bir anlayışla çalışan ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını, doğal kaynakların korunmasına yönelik adımları destekleyen Migros, her geçen gün ekonomiye, tarıma ve istihdama katkı sağlamaya devam ediyor.

Migros Müşteri Deneyimi Stratejisi ve Pazarlama İletişimi Direktörü Sinem Serdar da “Migros’un dokunduğu herkes üzerinde güçlü pozitif etkisi var” diyerek Migros’un tüm Türkiye’ye iyi gelen bir anlayışla çalışmalarını sürdürdüğünün bir kez daha altını çiziyor. Bu anlayış sayesinde Migros, alışverişin çok ötesinde bir değer sunarak Migros ile İyisin mottosunun arkasındaki güçlü ağı korumaya devam ediyor.

*Bu yazı Migros katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale