X

Bir dosttan mektup: İnsanın kendisiyle tanışması biter mi?

Her bir dönemeçte yepyeni açmazlar, yepyeni çıkarımlarla dolar mı heybemiz? Seneler seneler önce kendimle dost olmadığım için başıma gelen tüm olumsuzlukları yepyeni, enfes deneyimlere dönüştürerek derslerimi aldığım hayat yolumda şimdilerde ise kalbimdeki bambaşka kelebeklerle yazıyorum yazımı…

Bu yazım aslında bir mektup. Bu mektubum da sana, kendini yalnız hisseden canım kadına. Koca hayatta kimsenin onu anlamadığını düşünen, belki tek başına bir şehirde, hayatın belki henüz başında, neler başaracağının henüz farkında olmayan sana.

Gücünü bir başkasına devretmiş, onun yörüngesinde kendine yer bulmaya çalışan sana canım kadın.
Bir gün gelip de artık sana ihtiyaç kalmadığını anladığında o yörüngeden çıkmak zorunda kalmak ne demek bilirim.
Kabuğundan çıkmak zorunda olmak, için kanasa da hayata devam edebilmek için yön aramak zor gibi geliyor, değil mi?
Evet, zor… Dürüst olalım ki o yollar hiç de çiçekli, hep güneşli değil. Ama yol bu işte, bilemezsin.
Sen sadece kendi direksiyonunda olduğunu bil. Nereye çevirirsen oraya gidebileceğini bil. Döndüğün dönemeçte başına gelebilecek her hava koşuluna hazırlıklı ol.

“Peki, her hava koşuluna hazır olmak öyle bir günde oluyor mu?” dersen, cevap yine hayır!
Olmuyor… “Neden benim başıma geldi?” diyip diyip durduğumuz günlerimiz olmadı mı hepimizin? Bununla ilgili onlarca hikayem var. Bir gün dinlemek istersen anlatabilirim.
Ama gerek yok canım kadın. Mevzu yolda olabilmek, orada kalabilmek çünkü…
Bisiklet sürmeyi öğrenirken, “Yalpalasan da pedal çevirmeye devam et” demişti abim. “O zaman dengeni bulacaksın” demişti. Başımıza gelen her olayda da bunu düstur edinsek, iyi olmaz mı?
Sen pedalını çevir, yol aldıkça dengeni bulacaksın…
Biraz karışık mı geldi sana bu yazdıklarım? O halde filmi biraz daha başa saralım mı?

Tam “Her şeyi yoluna koydum, başardım, artık burada kök salabilirim” dediğim nokta meğerse, benim asıl başlangıç noktammış. Bir anda bulunduğum yerden yere çakılı bulduğum büyük bir dönüşüm getirdi bana hayat çok seneler önce.
O zamanlar bunun sadece benim başıma geldiğine ve artık hayatımın hep simsiyah olacağına dair sanrılarım kucağımda, ne yapacağımı bilemez halde, kanepemin en köşesine tüneyerek oturup geçmesini bekledim acılarımın. Bekledim… Bekledim… Eylemsizce bekledim. Bekledikçe geçen tek şey zamandı.
Döndüm sonra yine kendime acıdım. Etrafıma baktım, dost sandıklarım da kocaman birer hayal ürünüymüş, tanıştım! Tanıştıkça aydınlandım. Aydınlandıkça kendimle sosyalleştim.
Şimdi kendimle sosyalleşmek klişe gibi de geliyordur. Bana geliyordu… Ama söze değil, öze takıldıkça gördüm ki gerçekten de bu mümkündü. Yanımda “mış gibi yapan”, “sahte” “dost bildiklerimdense” kendimle kalıp gerekirse en ağır eleştirileri yine kendime yapmak, zaman zaman acımasızca konuşmak, zaman zaman da şefkatle kendimi sarıp sarmalamak mümkünmüş, olabilirmiş. Oldu da canım kadın.

Bugün geldiğim noktadan, sana geçtiğin o dikenli yolların gerçekten de geride kalacağını haykırarak söylüyorum. Evet, yalnızsın ama o yalnızlığın içinde ne kalabalıklar biriktiğini görmen yakındır.
Yeter ki ufka bakarken iki ayağın da sağlam bassın toprağa.
Benim hikayem de herkesten farklı değil mesela… Ama içinden geçerken o kadar özel, o kadar bana ait sanıyordum ki… Ne kadar da büyük bir körlükmüş!
Evet, hepimizin hikayesi kendine has, biricik. Hepimiz içinden geçerken etrafımızı görmeden sadece bizim başımıza geliyor sanıyoruz. Önce bunu bil. Bu sadece senin başına gelmedi. İçinde bu engelleri aşacak çok güçlü bir savaşçı var, onu bul. Tanış… hemhal ol onunla.
Göreceksin başına gelen her bir zorluğu nasıl da eğlenerek aştığını. Bir bilgisayar oyunu gibi, her bir engeli devirdiğinde yeni can kazanacaksın. Yeter ki inan kendine.
Ben içinden geçtiğim o karanlık günlerde birinin bu yazısını görsem sanırım sonuna kadar gelemeden kapatırdım. Belki sen de öyle yapacaksın kim bilir… Kesin şöyle derdim: “Tuzun kuru tabii, şu anda her şey bitmiş, rahatsın!”
Hayır, öyle değil… Her yeni oluşum bambaşka yeni kapılar, yeni keşifler açıyor insanın içinde.
Bana geleceksek canım kadın…
O karanlık zamanlardan geçerken biri gelip şimdi beni sarıp sarmalayan böylesine bir aşka yelken açıp bir de onunla hayatlarımızı birleştirerek taçlandırmaya hazırlanacağımızı söylese… “Hadi oradan!” der, yorganı kafama daha da sıkı sıkıya çekerdim.
Ama bugün buradan önce kendime, sonra sana yazarak bu mektubu, bir kez daha altını çiziyorum: Her şey bizim için. Anıları iyiye evriltmek de, hayata güzel bakabilmek de… Tüm fırtınalı günlerin sonunda dünyanıza ışık gibi doğacak birinin hayatınıza gelebileceği de… Hepsi bizler için…
Hadi, yavaşça arala gözlerini, perdeyi aç. Kamaşsın gözlerin olanca turunculuğu ile parlayan o güzel güneşle…
Aç camlarını, dolsun bahar havası önce evinin, sonra da kalbinin içine… İzin ver geçip gitmesine canını acıtan o şeyin…
Güzel günler de saklıyor hayat, emin ol!
Ve sen beni en başından beri okuyan canım okur…
Yolculuğum bitmedi, asıl yepyeni katmanlarınla tanışmak üzere yeniden başlıyor.
Benimle yeni maceralara var mısın?

İlginizi çekebilir: Kendinle en yakın arkadaş olmak ister misin?

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale