X

Bir çocuk kitabından neler öğrendim: Aydınlık ve karanlığıyla “mış” gibi yapmak

Bir süredir, daha doğrusu yeğenlerim doğduğundan itibaren benim de çok severek yaptığım bir şey var; çocuk kitapları okumak. “Bu dünya beni neden bu kadar kendine çekiyor?” diye soruyorum. Cevabımsa hiç tereddütsüz, bu kitapların bana renkli mi renkli yeni dünyalar açması oluyor. Hepsinin içindeki ilham verici hikayeler, “gerçek” karakterler; bana unutmaya başladığım beni hatırlatıyor, ne mutlu ki! Ne kadar absürt olursa olsun; kendimden bir parça bulabiliyorum, hatta fazlasıyla hayata dair buluyorum çocuk kitaplarının çoğunu.

Bugün de aklıma takılan bir konuyu konuşmak için kendime yol arkadaşı seçiyorum içlerinden; Mış Gibi, Peter H. Reynolds. Yazarın hiçbir kitabını okuma şansınız oldu mu bilmiyorum, ama dilerim en kısa zamanda yollarınız kesişir kendisiyle.

“MIŞ GİBİ” diyorum; hem iyi, hem de kötü olabilir aslında, değil mi? Önce iyi taraflarını parlatmak niyetindeyim. İşte en büyük yardımcım Peter H. Reynolds benimle. Hadi gelin size de kitaptan kısaca bahsedeyim.

Kitaptaki ana karakterimiz Ramon. Her yerde, her zaman resim çiziyor, bu onun en sevdiği şeylerden biri. Bir gün abisi Leon çizdiği bir resimle dalga geçiyor ve o andan sonra Ramon çizdiği hiçbir resmi beğenmemeye başlıyor. Yüzlerce resim çiziyor, hepsini buruşturup atıyor. Ta ki küçük kardeşi Marisol’un buruşturduğu bu resimlerden birini odasına götürdüğünü görene kadar. Ramon odanın kapısını açınca odanın duvarında gördüklerine inanamıyor. Kardeşi “En sevdiğim resimlerinden biri, vazoyMUŞ GİBİ” diyor. Ve bu Ramon için bir dönüm noktası oluyor.

Bir anda üzerindeki yüklerden kurtulmuş, hafiflemiş gibi hissediyor kendisini. İçinden geldiği gibi, bir başkası ne der diye düşünmeden, “MIŞ GİBİ” çizimler yapmaya başlıyor. Hayal gücünü dilediğince kullanıyor; şöyle olmalı, böyle olmaz ki gibi sınırlar koymuyor kendisine. Küçükmüş, büyükmüş diye bakmadan adımlar atmaya başlıyor. Başkalarının dediği gibi olmak zorunda değilim, bu benim hayatım diyebiliyor. İçinden geldiği gibi yaşamasının ise onu daha önce tarif edemeyeceği kadar mutlu ettiğini fark ediyor.

Ramon aslında tam hissetmese de, mükemmel olmasa da adımlar atabilmenin; “MIŞ GİBİ” davranarak, resim çizebiliyorMUŞ GİBİ, şiir yazabiliyorMUŞ GİBİ yapmanın, yaşamında nasıl şahane değişimler yarattığını görüyor. Bizler için de içinden umut fışkıran bir hikaye oluyor. Bizim de “MIŞ GİBİ”nin gücüne inanmamızı sağlıyor.

Kendimi düşününce “MIŞ GİBİ” yapmanın, ayrıca kötü durumlardan ve hislerden uzaklaşmam için de bana ne kadar iyi geldiğini fark ediyorum. Çok mutsuzken, üzgünken; bu duyguların içerisinde boğulmak yerine arkadaşlarımla buluşmak; somurtmak yerine mutluyMUŞ GİBİ gülümsemeye başlamak. Arkasından küçük kahkahaların gelmesine ve kasvetli havamın değişmesine bütün bunların yardımcı olduğunu biliyorum.

“MIŞ GİBİ”leri iyi yönde kullanmanın, hayra yormanın, güzele ulaştırmanın yolları yukarıda Ramon’un yaptıkları ve benim bahsettiklerimin hepsi. Maalesef tek yüzü bu değil ama; sanki hayattaki her şey gibi ne tamamen iyi, ne de tamamen kötü bizim “MIŞ GİBİ”. Aslında onu nasıl kullandığımıza göre değişebiliyor işin rengi. Sizce de çok soğuk, pek karanlık bir yüzü de yok mu “MIŞ GİBİ” yaşamanın?

“Mış gibi” yaşamanın karanlık yüzü

“MIŞ GİBİ” denince çok yakınlardan bir örnek geliyor aklıma. Hem bir tane de olsa yine iyi. Bu sıralar kitapçı kafelerde bol bol zaman geçiriyorum. Birçoğu çok güzel dekore edilmiş mekanlar. Ben sessizliğini, kitaplara erişim kolaylığını ve odaklı çalışabilmeyi seviyorum oralarda. Lakin artık bu pek de mümkün değil. Çünkü hepsi Instagram’da daha çok “like” almak uğruna hunharca kullanılıyorlar. Kitapçılara gidilme amacı, artık poz verip çıkmak olmuş ne yazık ki. Sahneyi tam olarak canlandırmak gerekirse; bir kitap seçilir, en güzel ışık ve görselin olduğu nokta bulunur ve ta ta tam! OkuyorMUŞ GİBİ yaptım, pozumu çektim, işim bitti ve çıkabiliriz.

Sadece bununla kalmıyor tabi. Kahve yanında, şezlong üstünde de “MIŞ GİBİ” yapmaya devam ediliyor. En popüler, en gündemde, en güzel kapaklı kitap hangisiyse; onu yanında aksesuar gibi taşıyan birçok insan var. Belki de bu yüzden birçok yayınevi de, içerikte farklılaşmaktansa kapağa oynamayı tercih ediyor. Çok okunuyorMUŞ GİBİ gözüksün de, çok satıyorMUŞ GİBİ olsun diye.

“MIŞ GİBİ”ler burada da bitmiyor. En çok üzüldüklerimden biri ise dinliyorMUŞ GİBİ yapıyoruz her zaman. Maile cevap verirken, bir yandan da eşini dinliyorMUŞ GİBİ. Bir elimiz telefonda, gözümüz etrafta, gelen geçen ne giymiş diye bakarken; görüşmek için buluştuğumuz arkadaşımızı dinliyorMUŞ GİBİ. Hatta okuldan yeni gelmiş heyecanla yaşadıklarını anlatan çocuğumuzu bile dinliyorMUŞ GİBİ yapıyoruz, bir yandan diğer işlerimizi halletmeye çalışırken. Hangisinin gerçekten bizim için değerli olduğunu hiç düşünmeden, bu anların kıymetini hiç bilmeden harcayıp geçiyoruz.

“MutluyMUŞ GİBİ” yapıyoruz, sosyal medyaya birkaç dakikalığına bakmak; bu durumu hemen gözler önüne seriyor. “En süper makyajı ben yaptım!” “En fit tabii ki de benim!” “En güzel tatile ben çıktım!” “En şahane evlilik benim.” “En mükemmel çocuk da tabii ki benim!” diye diye adeta bütün dünya ile yarışıyoruz. Aslında birçok yerinden aksayan, zorlandığımız, tükendiğimiz ne varsa; allıyoruz, pulluyoruz ve “MIŞ GİBİ” bir hayatı yaşamaktan yorulmuyoruz.

Peki ya ne uğruna yapıyoruz bütün bunları? Başı dik tutmak adına mı? Başarısızlıklarımızı, inişlerimizi, çıkışlarımızı görmezden gelmek için mi? Hata yapmak insana dair olsa da, bunu sürekli reddetmeye çalıştığımız için mi? El alem, ah o el alem ne der diye düşünüp durduğumuzdan mı? Dışarıyı allar pullarsak, şaşaasından içerisi gözükmez; yüreğimizin sesi dışarıdan duyulmaz diye mi? Ah bir bilsek ki; ne yazık ki kendimiz bile duyamayacak hale getiriyor, incitiyoruz onu.

Peki ya bütün bunları yapınca elimize ne geçiyor? Bir kocaman like mı alıyoruz, bütün bu “MIŞ GİBİ” çabalarımız için? Mutsuzluğumuzu, üzüntümüzü, kızgınlığımızı gerçekten örtebiliyor muyuz? “MIŞ GİBİ” yaşadıkça, hayatımızı birkaç havalı poz ile parlatmaya çalıştıkça; her defasında daha çok elimize, yüzümüze bulaştırmıyor muyuz?

Peki ya bunu ne kadar sürdürebiliriz? Bir kere geldiğimiz, süresini bilmediğimiz hayatımızı dinliyorMUŞ gibi, seviyorMUŞ GİBİ, yaşıyorMUŞ GİBİ yapa yapa harcamaya nasıl göz yumabiliriz?

İşte bütün bu olanları benim ne gözlerim, ne aklım, ne de yüreğim alıyor. “MIŞ GİBİ” yaşanmış bir hayatım olacaksa eğer; kötü olan “MIŞ GİBİ”leri hayatımdan uzak tutmaya çalışıyorum mümkün olduğunca. Hatırlatmaya gayret ediyorum kendime, bir de iyi “MIŞ GİBİ” var; eğer ben kullanmak istersem.

Şarkı söylüyorMUŞ GİBİ, yazıyorMUŞ GİBİ, yemek yapıyorMUŞ GİBİ, koşuyorMUŞ GİBİ yapabilirim. Başarılı olur muyum; başkaları beğenir mi, ne der demektense; onlardan da önemlisi kendimi eleştirmektense… Ben de Ramon gibi içimden geldiğince davranmayı seçebilirim. “MIŞ GİBİ”lerimize bana rengarenk bir dünyanın kapılarını açacak hediyeler olarak bakabilirim. Hem de “MIŞ GİBİ”leri ile kendi biricik dünyalarını karartanlara inat! Kim bilir belki onlar da bir gün; bir Ramon’dan, bir Sino’dan etkilenirler. Ve yönlerini iyiye çevirmeye karar verirler! YaşıyorMUŞ GİBİ!

Not: Bu dünyadaymış ama değilMİŞ GİBİ hissettiğim, resmen büyülenMİŞ GİBİ olduğum Kapadokya seyahatimizden fotoğraflar. (Mayıs 2016)

İlginizi çekebilir: Korkusuzca yaşamak için: Kendi denizinizi keşfetmeye var mısınız?

Sinem Kocacan: Bir eylül sabahı Denizli'de gözlerimi açmışım dünyaya. Benim hayat yolculuğum küçük bir şehirden üniversite ile İstanbul'a taşınmış. Boğaziçi Uluslararası Ticaret'i tercih etmişim, yurtdışına açılan kapım olsun diye. Gerçekten okul benim bambaşka diyarlarla tanışmama vesile olmuş; gönüllü çalışma kampları, work&travel, değişim öğrenciliği... Hepsi beni insanların hikayelerine yoldaş yapmış. Sino derler bana, heyecan verenlerin peşinden koşarım hep; bol bol samimiyet ve gözlerinin içi gülen insanlar ise en sevdiklerim olur. Kendi dünyamı yaratmak, -meli -malı'lardan kurtulmak için bolca çabalarım. Yeni ve rengarenk olan beni kendine çeker; düşe kalka büyüyen, içindeki küçük kız çocuğunu yaşatmak isteyen biriyim ben. Kurumsal hayatta pazarlama yaparken, bir gün kendime başka yollar yaratma kararı aldım. Sırtçantamla Güney Amerika'nın altını üstüne getirirken, 30'unda Interrail yaparken buldum kendimi. Fark ettim ki yolda attığım her adım kendi özüme yaklaştırıyor beni. Hayat bana göre bir yolculuk; onu dolu dolu yaşamak içinse ihtiyacımız, o ilk adımı atmak ve fark etmeye başlamak. Yolculuklarımızla hep beraber büyümek ve hikayelerimizi birlikte paylaşmak dileğiyle.. Her şey gönlümüzce olsun.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale