X

Bir bahçenin öğrettikleri: Acele etmeden, sallanmadan, tam doğru zamanda olmak

Pandemi sürecinde iki senedir isteyip ertelediğim bir şeyi gerçekleştirdim. Minik bir bostan yaptım kendime. İçini, büyüdüklerine şahit olmak için yoğun bir istek duyduğum birkaç sebzeyle donattım: Domates, salatalık, marul, soğan. Fide olarak ekip o zamandan itibaren büyümelerine, meyve vermelerine şahitlik etmek çok mucizevi bir doğa olayı.

E tabii bakmak, sulamak, ayrık otlarından temizlemek de insana düşen emek kısmı. Aslında doğayla tam bir iş birliği! Ben bu işi çok sevdim.

Onları, süreçlerini izlerken de bayağı bir şey öğreniyorum aslında. Mesela sebzeleri sağlıkla büyütmek kadar, onları tam zamanında dalından koparmak ya da topraktan çekmek önemliymiş. Eğer erken davranırsan ham oluyor, yenmiyor. Biraz geç kalırsan ise tohuma kaçıyor gene yenmiyor. Hayatta da tam olarak böyle değil mi? “Her şey doğru zamanında güzel” dedikleri şeyi ben pek anlamamışım meğer. Sebzelerim anlattı bana bu durumu en görünür şekilde. Bir şeye ne acele etmek, ne sallanmak. Her şeyin tadı; alacağımız zevk, tatmin olma hissi tam da olgunlaştığı andaymış meğer.

Ya da hepsinin ayrı ayrı ihtiyaçları, ayrı ayrı zamanları var. Domates üç günde bir su isterken, salatalıklar iki günde bir suya ihtiyaç duyuyor. Aynı cins, aynı kökten çıkan kimi domates kızarırken, kimi o kızarmışlardan bilinmez bir süre sonra kızarıyor ya da tutmuyor, tutunamıyor. Kızabilir miyim bu duruma? Hayır. Aynı davranabilir miyim hepsine? Hayır. Hepsinin kendine has biricikliğini kabul etmem gerekir. Bazısının hayata tutunmasını nasıl memnuniyetle karşılıyorsam, bazısının tutunamamasını da yine aynı kabul hissiyle karşılamam gerekir.

İlk başta “Neden, neden?” diye sordum tabii, sormadım diyemem. Ama sonrasında o bahçe olduğu haliyle o kadar memnun gözüktü ki gözüme, sorgulamamın anlamsız olduğunu hatırlattı bana. Her şey olduğu gibi güzeldi, olduğu kadarıyla biricikti. Her bir sebze olduğu gibi, her insan da öyle değil mi? Son dönemde müthiş bir insanları robotlaştırma durumu var; aynı kalıba sokmaya çalışma çabaları. Mesela artık benim botoks yaptırmamam uzaylıymışım gibi karşılanır hale geldi. Halbuki insanların kendisine zehir enjekte ettirmeleri, yaşlanma korkularının içine bakmayışları bana anormal gelen, eğer iki kavram üzerinden konuşacaksan normal/anormal diye. Demem o ki, o güzel sebzeler öyle güzel hatırlattılar ki bana biricikliğimizi yeniden… Sağ olsunlar.

Bahçem onunla ilgilendikçe, ona baktıkça benimle böyle böyle konuşmaya başladı. Bakalım daha neler paylaşacağız yolumuzda, bana neler hatırlatacak yine, yeniden?

Nice sevgi dolu anlara…

İlginizi çekebilir: Hayatta, hayatla akmaya devam edebilmek: Akışta kalmanın mucizesi

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com
İlgili Makale