X

“Bin millik yolculuk bir tek adımla başlar”: Bugün yola çıkmaya hazır mısınız?

“Geri dur, gayret etmemeye gayret et, tatsızın tadına bak, küçüğü önemse, önemsizin değerini bil.

Düşmanlığa erdemle karşılık ver; zoru henüz kolayken aşmaya çalış, büyüğü henüz küçükken tasarla. Dünyadaki en zor şeyleri, henüz kolayken yapmalı; dünyadaki en büyük şeyleri, henüz küçükken tasarlamalı.

Kollarını açarak kucakladığın ağaç gövdesi, narin bir fidanın boy vermesidir; dokuz katlı bina topraktan yükselir; BİN MİLLİK YOLCULUK BİR TEK ADIMLA BAŞLAR.

Bu yüzden bilgeler büyük işler yapmaya kalkışmaz ve büyük işler yaparlar. Çok söz veren sözünde kolay durmaz; hayatı kolaya alan çok zorlukla karşılaşır. Bu yüzden bilge için her iş zordur ve bu yüzden hiçbir zorlukla karşılaşmaz.”

Lao Tzu, Tao Te Ching, Yol ve Erdemin Kitabı

Öyle noktalarına gelip takılırız ki hayatımızın… “Bir adım daha atacak gücüm yok” diye yakındığımız yerlerdir oralar. “Bittim tükendim” deriz. Vazgeçmek, kolaya kaçmak isteriz. Şansımız işte orada yok olmuştur. “Daha fazla ne yapabilirim ki” diye söyleniriz. Veya bazılarımız vardır, daha bu noktaya bile gelememiş olanlardır. “Ben kim” derler “bu şeyi başarabilmek kim? Ben kim o evi satın almak kim? Ben kim o adamla o kadınla evlenmek kim? Ben kim o dünyanın diğer ucuna gidebilmek kim?”

Evet, tam tahmin ettiğiniz gibi “korku” ile söylenir bu cümleler… Daha yola çıkmadan vazgeçenlerdir bunlar, henüz adım atmaya bile cesaret etmezler. Etmedikleri gibi dünya onlar için çoktan “mağdur” oldukları bir gezegen oluvermiştir bile. “Daha zayıf oldukları” zamanı bekleyeceklerdir o çok istedikleri kursa katılmak için… “Daha fazla para kazanacakları” zamanı bekleyeceklerdir o çok istedikleri kutupları görmek için… “Bir ev daha satın almayı” bekleyeceklerdir, o hayallerindeki öz güvene ulaşabilmek için, belki bir adamı belki bir kadını etkileyebilmek ve o adam veya kadına duygularını açıklayabilmek için…

Böylece günler ve yıllar geçer… Yol orada muhteşemliği ile durmaya ve beklemeye devam eder. Fakat onların “gelecek” diye düşündükleri zamanlar nedendir ki bir türlü “gelmeyen” oluverir. Bir evi daha olduğunda yeterince zamanı olmaz, biraz daha zayıfladığında daha da zayıflamak ister ve biraz daha “sonraya” erteler hayallerini… Biraz daha “para kazanmak” derken yıllar geçmiştir kutuplar hala orada tüm muhteşemliği ile onu çağırmaktadır. Ama onun korkuları durduğu yerde büyümeye devam eder, hiçbir zaman o “para” dediği yeterince olmayacaktır.

Ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte, çıkamadığımız yolculuklara biraz daha yakından bakalım istiyorum. Adımlarımızı geriye çeken nedir? Korku mu, endişe mi, başarısızlık bilinci mi, ne olacağını kestiremediğimiz için karşı karşıya kaldığımız bilinmezlik mi? Bizi “gerçek” bir adım bile atmaktan alıkoyan nedir? Henüz daha gitmeden, henüz daha düşeceğimizi bile bilmeden neden vazgeçeriz? Neden ileride bir yerde “ya bir şey olursa” diye kaygılanarak veya “bu yol çok zor” diyerek bugünden, henüz tecrübe etmeye bile izin vermeden “ben yapamam” der ve kenara çekiliriz?

Öncelikle kabul etmemiz gereken gerçeklerden başlayalım. Evet, bilmediğimiz doğrudur, bir yola çıktığımızda genel olarak gideceğimiz yön bellidir. Bu yol bir evlilik kararı da olabilir, bir mal satın almak da olabilir veya bir iş değişikliği de olabilir. Bunlar gibi sadece yeni bir dans kursuna başlamak da olabilir veya yeni bir şehre taşınmak da olabilir… Tüm bu örneklerin ortak yönü içlerinde barındırdıkları “belirsizliktir”. Şimdi gelin birlikte bu sevgili belirsizliğe soralım, varlığına nasıl cesaretle yaklaşabiliriz? Buna cevabı açık olacaktır, sadece “yaşayarak” öğrenebilirsiniz.

İşte bu bilinç adımlarımıza yol olacak bilinçtir. Hayat yolumuzda en detaylı tasarladığımız şeylerde bile mutlak “belirsizlik” mevcuttur. Yıllardır oturduğumuz evimize giderken ve yolumuz sadece eve geri dönmek kadar “basitken” bile, o can-ım belirsizlik bizimle birliktedir. Bir kaza yapabiliriz, hayatımızı kaybedebiliriz veya yolun kapanmış olması ile karşılaşabiliriz. Diğer taraftan aynı belirsizlik şu olasılığı da barındırır: sağ salim son derece mutlu ve huzurlu şekilde evimize ulaşabiliriz…

İşte bu örnekte gördüğümüz üzere, tek yapmamız gereken belirsizliğe kabul verip, bu belirsizlikten kendimiz için en güzel ve en muhteşem olanı beklemektir. Bunu beklerken yine belirsizliğin “doğasından” kaynaklı olan esnekliği inancımıza yansıtmaktır. Evet, huzurla eve varacağımızı düşünüyoruz, yolda yardıma ihtiyacı olan bir kişi gördüğümüzde durmak ve ona yardımcı olmak esnekliktir. Aynı şekilde bir evlilik kararı aldığımızda mutlu olmayı dileriz kendimiz için… Ama işte belirsizliğin bir yolu olarak o esnekliğin içinde, ayrılığın da ve yeni bir yola çıkmanın da 1 ve 0 olarak %50 (yani eşit) aynı derecede “olası olanlar” olduğunu kabul ettiğimizde, yolumuz her daim bizimle olacaktır. Korkacak, endişe edecek veya adımlarımızı sakınmamızı gerektirecek hiçbir durum kalmayacaktır…

Bir yatırım yaptığımızda örneğin, bizim için en büyük getiriyi vermesini dileriz, bu ana temennimizdir. Fakat işte o muhteşem olasılıklar içerisinde kaybetmek de yolun kendisindendir… Bunu en başta esnek bir şekilde kabul ettiğimizde geriye sadece yolu yürümek kalır… Bizler “kaybedeceğim” diye korkmak ya da endişelere boğulmak yerine olayı birebir yaşar ve görürüz… Tecrübe eder ve öğreniriz, ama her ne olursa olsun o can-ım adımlarımızı atmaya devam ederiz…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, sizi bir adım atmaktan geride tutan düşüncelerinize yeniden bakmanızı dilerim… Korkuyor musunuz? Endişe mi duymaktasınız? Hayatın size yeterince adil davranmayacağını mı düşünmektesiniz? İstediklerinize ulaşmakta zorlanacağınıza mı inanıyorsunuz? O kadar da başarılı olamam mı diyorsunuz? Şimdi gelin tüm bu sorulara birlikte yeni cevaplar verelim;

“Ben korkmuyorum, adım atıyorum, yaşayarak deneyimlemekten korkmuyorum… Ben endişe duymuyorum, yaşayarak göreceklerimden endişelenmiyorum… Ben o kadar da başarılı olabileceğime inanıyorum, evet biliyorum kolay bir yol olmayacak ama ben istersem yapabilirim…

Çünkü biliyorum: BİN MİLLİK YOLCULUK BİR TEK ADIMLA BAŞLAR.

 

İlginizi çekebilir: Oldurmak istediğiniz ben hepinize karşı: Ben şimdi ve şu anda sadece “benim”

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale