Kişisel gelişimimiz için yapabileceklerimiz derya deniz. Çok fazla metot, uygulayıcı ve kitap mevcut. Hepsinin ortak amacı beden ve zihin farkındalığı sağlamak ve bizleri beden-zihin-ruh bütünlüğümüz için dengeye getirmeye yardımcı olmak. İstediğiniz kadar kişiden, istediğiniz kadar farklı eğitim alabiliyorsunuz. Ama öğrendikleriniz onu öğrendiğiniz zamandaki iyi hissiyatınızla sınırlı kalıyorsa kendinizi iyi hissetmek için hep başkasını arar, bir sonraki eğitime koşarsınız. Bu durum da kişisel gelişimin handikaplarından biri olabilir. Asıl amaçlanan bu metotlar aracılığı ile kendinde kalıcı değişikliği, hatta dönüşümü yaratabilmektir. Bunun yolu da öğrendiklerini uygulamaktan geçiyor.
Kendimle ilgili farkındalık konuları ile uzun yıllardır ilgileniyorum. Dönem dönem eğitimlere ve workshoplara katıldım, seanslara gittim, kitaplar okudum, videolar izledim. Hala da devam ediyorum. Bu zamana kadarki tecrübemden çıkarımda bulunursam; geçmişte ne yaşandıysa olup bitiyor. Biz onun yarattığı duyguya tutunup kalmazsak yaşanan bitiyor ve hayat akıp gidiyor. Bunu başarabiliyorsak dengede kalabiliyoruz, fakat geçmiş duygulara takılıp kalıyorsak dengesizliğe doğru sürükleniyoruz. İkinci en büyük çıkarımım da anda kalmanın gücü. Aslında bu, geçmiş duygulardan kurtularak o anda ne yaşanıyorsa onu tam anlamıyla deneyimleyebilmek oluyor. Anda kalma konusu bu sebeple ilk çıkarımla da bağlantılı hale geliyor. Öğrendiğim metotlar ve aldığım eğitimler farklı olsa da benim bakış açıma göre hepsi bu sonuca çıkıyor.
Nefes ve meditasyon pratikleri de bu metotların bazılarıydı. Birçok yerde karşıma çıkıyordu, önemini de anlıyordum. Bir kişi düzenli nefes ve meditasyon çalışması yaptığında vücudundaki geçmişten süregelen otomatik yanıtları gözlemleyebilir, duyguları hissedebilir. Ve o kişi bunları gözlemlemeye başlayınca bir es verip o duyguya, davranışa girmeyerek otomatikliğini durdurabilir. Böylece geçmişin duygu yüklerinden bir bir kurtularak, her geçen gün anda yaşamaya bir adım daha yaklaşıp dengesine kavuşabilir.
Bunları bilmek, faydalarını öğrenmek çok güzeldi ama benim bunları bilmem, bunları kendimde değiştirebildiğim anlamına gelmiyordu. O kadar eğitime katılsam, kitaplar okusam da kendimi hep benzer durumlar içinde bulabiliyordum. O durumdan çıkabilmek için de başka bir method, kitap bulup bu sefer daha faydalı olacak diye yeni şeyler öğrenmeye çalışıyordum. En sonunda bu sene idrak ettim ki ben ne kadar öğrenirsem öğreneyim, öğrendiklerimi uygulamadığım sürece hep arayışta kalmaya devam edecektim. Oysa o bilgilerin hepsi bende vardı. Artık yeni bir arayışa girmenin değil, bildiklerimi uygulamanın zamanı gelmişti…
Öyle de yaptım. Bu öğrendiklerimden hayatımda en büyük değişimi sağlayan nefes ve meditasyon egzersizleri oldu. Daha önce faydasını “bilirken”, şimdi kendim “uygulayıp” faydasını deneyimlemiştim.
Metotların bir diğeri de anda kalmak ile ilgili ortamlar yaratmaktı. Anda kalmanın zihnimizi sakinleştirdiğini ve içinde bulunduğumuz anda kalarak farklı olasılıkları görebilmemizi kolaylaştırdığını farklı yollarla denedim. Detayına bu yazımda giremeyeceğim ama önceki yazılarım Hygge felsefesi: Küçük şeylerden mutlu olmak ve Sakin bir zihin için: Telefon kullanımını azaltmak hayatınızı nasıl etkiler?’e göz atabilirsiniz.
Uygulamanın önemini anladık. Peki nasıl düzenli hale getirebileceğiz? Ben şahsen bir işi yapma konusunda zorunluluk duyunca o işten soğuyorum. Bu sebeple bir şekilde zorunluluktan çıkarıp keyifli hale getirmem gerekiyor. Bunun için çeşitli yöntemler denedim ve bana en çok aşağıdakiler destek oldu:
“Her gün yapacağım” gibi genel bir istekten öte belirli saatlerde uygulayarak günün bir parçası haline getirmek. Aynı öğün zamanları gibi. Benim için nefes ve meditasyon sabah kahvaltı öncesi yaptığım bir aktivite artık. Gün içinde yapayım diyince hep başka iş öncelik olduğu için bu pratiklerime zaman kalmadığını gözlemleyip böyle bir yol buldum kendime. Sen de kendin için iyi olan yolu keşfedebilirsin.
Yapmak istediğin aktivite için özel bir ortam yaratmak. Evin belli bir köşesi, koltuğu… Ya da yapacağın aktiviteye göre mum veya tütsü yakmak, hafif müzik açmak gibi o aktiviteyi daha keyifli hale getirmek olabilir. Bu yolları da yine hoşuna gidenlere göre belirleyip kişiselleştirmeni öneririm. Amacımız daha keyifli hale getirerek yapma isteğimizi artırmak.
Her uyguladığında kendine teşekkür etmek. Bunu hayatına entegre etme cesareti gösteren biri olduğunu hep hatırla ve buna zaman yarattığın, kendin için somut bir adım atttığından dolayı kendine teşekkürü atlama. Belki de bu önerileri bir yerlerde okumuş ya da bazı eğitmenlerden duymuş olabilirsin. Ama unutma ki bilmek yetmiyor… Ben bu yazımla ufak bir hatırlatma yaparak seni bilmekten uygulamaya davet ediyorum. Sen ne kadar çok uygularsan o kadar faydasını göreceksin. Evet, ilk olarak hangisiyle başlıyoruz?
İlginizi çekebilir: Hayatı deneyimleme biçimimizi algılarımız belirliyor: İyiye odaklanmak için 2 öneri