Bilmek, bulmak, olmak: Aşk ve en güzel halleri üzerine
Kelimelere dökülmesi oldukça zorlu bir yolculuğa çıkıyoruz sizinle. Sonunu şu an bu yazımı okumaya başlayan sevgili sizler gibi ben de bilemiyorum, sadece anlatmak istediklerim var… Hepimizin birçok kez deneyimlediği, belki yaşarken çok farkında olmadığımız, yıllar geçtikçe daha iyi anladığımız veya sakince düşündüğümüzde bizler için muhteşem yol arkadaşları olduklarını düşündüklerimiz, unutamadıklarımız, halen neden ayrıldık diye sorguladıklarımız, hiç kaybetmek istemezken yitirdiklerimiz veya halen şu anda elini tutabildiklerimiz… İşte tüm bu aşk hallerinden sizlerle birlikte geçeceğiz…
Aşkın bilmek hali…
Bilmek, hepimiz için basit bir sözcüktür. Bilmek bir şeyi “anlamış olmak, öğrenmiş olmak” yani bir kavram ile ilgili “bilgisi bulunmak” halidir. Peki şimdi biraz daha cesaretimizi arttıralım ve şu soruyla yüzleşelim hep birlikte; bugüne kadar hayatımızda tezahür eden yaşanmışlıklarda aşkın “bilmek” halini gerçekten tecrübe ettik mi? İçinizden geçenleri duyar gibiyim, aşkın “bilmek” hali olur mu diyeceksiniz, cevap sizi şaşırtabilir ama daha bu yolda çıkacağımız merdivenlerin ilk basamağıdır aşkın bilmek hali…
Örneğin hepimizin başına gelmiştir, duygularımızı paylaşmak isteriz ve kalbimiz adeta “o diğer kişinin” vereceği cevap için atmaktadır, dünya onun vereceği cevap ile dönecektir adeta… Belki karşılıklı hisler ile devam etmiştir bu şekilde başlayan hikayeler fakat bu örnekte reddedileceğiz… İşte bu nokta bizim “bilmek” noktamızdır, yolunuza o hisleri o noktada bırakarak devam ederiz. Çünkü aşkın varlığı bizler için “ancak ve önce karşılık alınacak” bir haldir. Yani bilmek halinde aşk, adeta yanından geçerken hayran kaldığınız bir gelincik tarlası gibidir, kıpkırmızı, içinde sonuna kadar yürümek istersiniz, fakat ilk adımınızda toprağa battığınızda heyecan yok olmuştur çünkü o toprak bizi aynı heyecanla karşılamamış ve hatta canımızı da acıtmıştır. Güzel manzarayı orada bırakırız ve bunu “aşk diye biliriz”…
Aşkın bulmak hali…
Bilmek hali bu uzun merdivenin ilk basamağı ise, buradan sonraki basamağımız ise bulmak halidir. Ne olacak bulduğumuzda diye sorabiliriz kendi kendimize, bunu idrak edebilmek için bulmak kelimesi bize ne anlatmaktadır gelin bir bakalım; Bulmak, bir şeye rastlamak, gözle görülür veya görülmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, bir şeye ulaşmak, bir şeyi elde etmek. Aşkın bulmak hali için daha derin bir cesarete ihtiyacımız olacak, bu sefer karşılık aldığımız ve bazı tabirlerde “deliler” gibi olduğumuz bir hale yol alacağız. Nedir “bulmak” halinde aşk?
Ulaştığımız mükemmel bir noktadır, gerçekten karşılıklı duygular ile bir diğer kişiyi hayatımıza kabul etmişizdir, bu kabul ile onun hayatına adım atmışızdır. Aşkın bulmak hali, çok uzun zamandır keşfedilmeyi bekleyen bir kara parçasının dünya üzerindeki varlığını bilen tek kişi olmak gibidir, uzaktan bir geminin içinde o kara parçasını gördüğünüzde “biliyordum” onu bulabileceğimi biliyordum deriz. O kara parçasına adım atmamızla birlikte, kara parçası bizim için “ulaşılmış” olur… Ve hatta bir süre sonra aşkın “bulmak” halinde isek, öyle sıradan gelir ki adımlarımızı attığımız o muhteşem kara parçası “arayışımızı” unuturuz, o noktaya nasıl geldiğimizi, nereye gitmekte olduğumuzu… İşte aşkın “bulmak” halini deneyimliyorsak, “ulaşılacak” nokta kalmadığında muhteşem keşfimizin “değeri” bir hiçtir. Bir sonraki bulmak hali için yeniden yollara düşmüşüzdür bile…
En muhteşem basamak: Aşkın olmak hali…
Peki, şimdi gelin merdivenin bir sonraki ve en muhteşem basamağına doğru ilerleyelim. Nedir aşkın “olmak” hali? Olmak kelimesi durum anlamındadır, varlık halidir, vuku bulmadır, gerçekliktir. Şimdi “aşk olmak” üzerine son derece cesaret gerektiren bir soruya yanıt arayacağız; gerçekten “aşk” olduk mu? Bu öyle bir haldir ki, sadece vardır, herhangi bir karşılık beklemeden, sorgulamadan, yorumlamadan ve hiç azalmadan…
Örneğin, aşkın olmak halindeysek, o kişinin varlığı bizim aşk olmamıza yeterlidir, sadece bu varlık için sonsuz bir minnet hali içindeyizdir, bu hal adeta ilahi güç ile birleşmek halidir, fiziksel oluştan çıkıp çok daha saf bir seviyede aşkın “olmak” halinin vuku bulmasıdır; zaman ve mekan önemsizdir… Sonuç veya son yoktur, kaybeden kazanan taraf yoktur, teklif eden kabul eden veya reddeden taraf yoktur; tek gerçek aşkın kalbinizden öte olan “oluş” halidir…
İşte aşkın “olmak” hali, bir çölde gece ay ışında yürümek gibidir, geriye dönmemiz imkansızdır kumda ayak izlerimiz kaybolur fakat yolumuz o derece aydınlıktır ki gece olduğunu çoktan unutmuşuzdur, çünkü çöl de gece de ay da bizden ibarettir… O çölü geçtiğimizde ulaşacağımız aşk şu andaki “oluş” halimizdir…
Sevgili Halil Cibran, Ermiş adlı eşsiz eserinde “Aşka Dair” ile bu aşk olmak halini bizlere şöyle anlatır;
“Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin, Yolları zorlu ve dik olsa da.
Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun, Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da.
Ve aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın, bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgarı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle.
Çünkü aşk hem taç olur başınıza hem çarmıha gerer sizi. Hem besler büyütür hem de budar sizi. Yücelerinize tırmanıp okşar sever güneşte titreyen en körpe dallarınızı
İnip sonra aşağı, sarsar toprağa tutunmuş köklerinizi. Mısır demetleri gibi derer aşk sizi.
Harman yerinde dövüp çırılçıplak bırakır. Kabuklarınızı elemek için kalburdan geçirir.
Apak edinceye kadar öğütür sizi. Yumuşayana kadar yoğurur;
Ve sonra sizi atar kutsal ateşine, Tanrı’nın kutsal şölenine kutsal ekmek olasınız diye.
…
Ne sahip olur aşk ne de kendine sahip olunsun ister. Çünkü aşka aşk yeter.
Sevdiğiniz zaman “Tanrı yüreğimde” değil, “Ben Tanrı’nın yüreğindeyim” demelisiniz.
Ve aşka rota çizebileceğinizi sanmayın, çünkü, sizi layık bulursa eğer rotanızı aşk çizer.
Aşkın kendini tamama erdirmekten başka bir tutkusu yoktur.”
Hayatımız boyunca deneyimlediğimiz aşk, aslında sevgili evrenin muhteşem öğretilerini bizlerle paylaşabilmek üzere yoluma çıkardığı mükemmel öğretmenlerden ibarettir. Bu yüzden dünya üzerinde her şeyden önce gelir. Aşk, eşi benzeri olmayan bir simyacıdır, yol göstericidir ve çok değerlidir… Bugün hangi hali bizler için en güzeli getiriyorsa, dilerim bu yazıya ilham olan Mevlana’nın muhteşem sözleri “aşk olmak” yolunda hepimize ışık olur…
“Bilmek başka, bulmak başka, olmak daha başkadır.” Mevlana