X

Bilmediğiniz yönleriyle bildiğimiz en eski alışkanlık: Aldatmak

Aldatma konusu geçmişten bugüne kadar en tartışmalı konuların başında geliyor. Mesela arkadaşlığın bitip ilişkinin başladığı yer sizce neresidir? Ya da hali hazırda bir birlikteliğiniz varsa arkadaşlığın ilişkiye dönüştüğü noktada nasıl bir tavır alırsınız? Sizce partnerinizin hangi hareketi aldatmaya giriyor? Tüm bu soruların aslında herkese göre farklı bir cevabı var. Mesela yazar Amy Calhoun’a göre ilişkimizi tehlikeye atmadığımız sürece karşı cinsten biriyle öpüşmekte bir problem yok. Hatta Coulhan bunun mutlu evliliklerde bile normal karşılanması gerektiğini düşünse bile birçok insan başkalarıyla öpüşmek, sevişmek, el ele tutuşmak gibi aktiviteleri aldatmak olarak görüyor. Terapist Alyssa Siegel ise aldatma eylemini şu sözlerle tanımlıyor: “İki insana hayatlarına zarar veren anlık ve kesin davranışlardır. Bu yüzden insanların ilişkilerine de zarar vermeleri kaçınılmazdır.” Konu fiziksel temastan çıkıp hayaller ve fanteziler olduğu zaman veya flört olduğu zaman birçok kişi bunu aldatmanın bir parçası olarak görmüyor. Zaten bu konudaki çalışmalar da tek bir cevaptan çok birçok farklı konuda birçok farklı cevabın olduğunu ortaya koyuyor.

Utah Üniversitesi Araştırma Görevlisi Sarah Tulane ve arkadaşlarının yaptığı araştırmalara göre, ilişkilerde aldatma meydana geldiği zaman çiftlerin boşanma oranları oldukça yüksek. Araştırmaya katılanların %13’e yakın bir kısmı ergenlik dönemindeyken, %20’lik bir kısım ise 40’lı yaşlarında ilişkilerinde aldattıklarını söyledi. Aldatılan kişiler bu deneyimi yıkıcı olarak nitelendirirken, bu durumu tedavi etmek için aldatan kişinin oldukça pişman ve suçlu olup, ilişki için çok çaba sarf etmeleri gerekiyor. Aldatan kişiler üzerinde din, toplum ve inanç gibi konularda baskı altında hissetmelerine rağmen aldatma oranı azımsanacak seviyede değil.

Loras College psikologlarından Julia Omarzu ve ekibinin,  77 kişiyle online olarak gerçekleştirdikleri bir başka deney ise (22 erkek, 55 kadın) aldatan kişilerin %73’ününün evli olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. Her ne kadar bu anket üzerinden genelleme yapmak çok doğru olmasa da, elde edilen veriler bu veriler oldukça çarpıcı. Ankete katılan kişilerin aldatma oranları ise ortalama 4 olarak belirleniyor ve ilişkilerin birçoğu da sanıldığı gibi tek gecelik değil, en az 1 yıl süren ilişkiler oluyor. Bu kişilerin üçte ikisi ilişkilerinde arkadaş olarak kalmaya karar verseler de, yarısı ilişkiye karşı tavırlarında net olamıyor.

İnsanların ilişkide neden aldattıklarının birden çok değişkenle cevap verilebilecek yanıtları olsa da Psikolog Alyssa Siegel aldatma nedenlerini 3 ana başlıkta toplayarak inceliyor:

1. Duygusal sebepler

İnternet üzerinden sanal seks yapan kişiler ilişkilerinde duygusal tatminsizlik yaşıyorlar

Çoğunlukla çiftler arasında duygusal olarak birbirinden kopukluk olduğu zaman çiftler birbiriyle uzaklaşıyor ve duygusal olarak farklı arayışlara giriyorlar. Psikolog bireylerin aldattıklarını itiraf ettikleri zaman yalnızlık, mutsuzluk  ve memnuniyetsizlik hissettiklerini vurguluyor. Bu duygular devamında öfke ve dargınlık gibi duyguları tetikliyor. “Gizli ilişkiler” arkadaşlık gibi başlayıp daha sonra ilerliyor ve duygusal olarak tatminsizlik ve mutsuzluğun da etkisiyle arkadaş olarak başlanan ilişkide kişiye karşı olan duygular yoğunlaşıyor. Bu noktada arkadaş, partnerin rolünü üstlenerek, hayallerin, fantezilerin ve planların bir parçası oluyor.

İnsan Cinselliği ve Çocuk Gelişimi üzerine üniversitelerde dersler veren, aynı zamanda Uplifers Yazarı Ryan Wise ‘Aldatmanın anatomisi: Neden aldatırız, neden aldatırız?’ adlı yazısında sanal seks yapmanın da duygusal tatminsizlik olduğunu yapılan bir araştırmayla ortaya koyuyor: Yourtango.com tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada (2012) toplamda 1.200 psikolog, terapist ve danışman yardımıyla aldatmanın arkasındaki sebepler aydınlatılmaya çalışıldı. Katılımcılara eşlerini aldatmalarının en önemli sebebi nedir diye sorulduğunda, alınan ortak cevap ‘’ilişkideki duygusal tatminsizlik’’ oldu. İlişkilerinde kendilerini değerli ve önemli hissetmemeleri, ayrıca duygusal olarak yakın olmamaları, kişileri eşlerini aldatmaya yöneltiyor. İnsanlar daha fazla seks istedikleri için değil, daha çok kendilerini önemli hissetmek için aldatıyor. Önemsendiklerini ve değer gördüklerini bilmek hoşlarına gidiyor.

2. Fiziksel sebepler

İlişkilerde cinsel tatminsizlik genellikle aldatmayı beraberinde getiriyor. Kimyanın tutmaması veya tutku eksikliği gibi sebepler ya da kişinin mutluluğa, cinsel olarak doruğa ulaşamaması da fiziksel olarak yeni bir arayışa itmektedir. Bireyler cinsel deneyimlerini sürekli kıyaslamakta ve kendi ilişkisinde başaramadığı cinsel uyumu başkalarında yakalamaya çalışmaktadır. Aldatmak, bu olumsuzluğu hızlı tamir etmek anlamına gelir ve bu tamir bireyleri kimi zaman alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığına da iter.

Bazı insanlar içinse derin duygularla bağlandığı kişiyle seks yapma fikri zor gelmekte ve kirli bir şeymiş gibi görünmektedir. İlişkiye başlandığı zaman karşı tarafı çok tanımadığı için bir duvar örerek cinsel ilişkiye girmeyen insanlar da kendilerine bu yolla konfor alanı sağladığını düşünmektedirler.

3. Sosyal sebepler

Özellikle gençler arasında açık ilişki oldukça yaygın bir durum

Terapist  Alyssa Siegel gözlemlerinde, özellikle genç kuşaktaki tek eşlilik ve onun faydaları hakkındaki düşüncenin değiştiğini vurguluyor. Yeni nesil gençleri konu ilişki olduğu zaman hayat tarzları nedeniyle çok eşliliği veya açık ilişkiler yaşamayı tercih ediyor. Açık ilişkide bireylerin birbirlerine düzenli ilişkideki kadar açık olmaları ve kuralları önceden belirlemeleri gerekiyor. Her ne olursa olsun açık ilişkilerde karşılıklı birçok hata yapma olasılığı yüksek olup bunun sonuçları taraflar için oldukça yıkıcı ve acı verici oluyor.

Aldatma ihtimali her ilişkide var olmasına karşın bu riski en aşağı seviyeye çekmek bizim elimizde. Terapist Siegel bu konuda 6 temel bilgiyle bize yardımcı oluyor:

  • Kendinizi cinsel bir insan olarak tanımlamaya çalışın. Bu konularda master yapacak kadar kitaplar okuyun, seminerlere katılın ve kendi cinsel dünyanızın, fantezilerinizin uzmanı siz olun.
  • Sevgilinizle cinsellik ve seks  hakkında konuşmaktan çekinmeyin.
  • Partnerinize sorular sorun ve onu tanımaya çalışın.
  • Kalbinizi ve beyninizi açın. Yeni şeyler denemek için gönüllü olun. Konu seks olunca partnerinizle konuşarak ortak noktaları ve zevklerinizi bulun.
  • İlişkinizde problemlerden kaçmak ye anlık çözümler bulmak yerine problemlerin üzerine giderek onları çözmeye çalışın. İlişkinize odaklanın.
  • Kendinize ve karşınızdaki kişiye daima dürüst olun.

Kaynak: psychologytoday.com, psychologytomorrowmagazine.com

İlginizi çekebilir: “Kadınlar ne ister”: Erkekler için ilişki rehberi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale