Bilingualism: İki dilli çocuk yetiştirmek
Günümüzde artan uluslararası etkileşim ve iletişimden dolayı iki hatta daha fazla sayıda yabancı dil öğrenmenin sadece bir avantaj değil, aynı zamanda bir gereklilik haline geldiğini söylemek mümkün. Farklı dilleri yetkin bir şekilde konuşabilmek, bir bireyin dünya görüşüne katkı sağladığı gibi kariyer fırsatlarını da genişleten ve adeta bir ‘dünya insanı’ olmasına fayda sunan önemli bir beceri. Dolayısıyla ne kadar erken yaşlarda bu beceri gelişmeye başlarsa, yaşam boyu etkisi de o kadar artabiliyor.
Bu nedenle de pek çok ebeveyn çocukları için erken yaşta yabancı dil öğrenme konusunu gündeme taşıyor. Ve ‘bilingual’ yani iki dilli çocuklar yetiştirmeye dair endişeler de hızla artıyor. Özellikle anne ve babanın farklı ana dilleri konuşması, bu endişeleri daha da tetikleyebiliyor. Çünkü pek çok ebeveyn ‘Acaba iki dili aynı anda öğrenmeye çalışırsa çocuğumun kafası karışır mı, evde farklı dillerin konuşulması çocuğumuzun geç konuşmasına ya da konuşma güçlüğü çekmesine neden olur mu, akademik hayatı sekteye uğrar mı, duygusal ve zihinsel açıdan sıkıntı yaşar mı…’ gibi sorularla olumsuz duygu ve düşüncelerin esiri olabiliyor.
Oysa ki araştırmalara göre bu endişelere hiç gerek yok. Çünkü bilingualism yani iki dillilik küçük yaşlardan itibaren çocukların gelişimine çok ciddi katkı sağlıyor. Gelin, bu konuda araştırmalar ne diyor yakından göz atalım.
İki dil öğrenmek çocukların kafasını karıştırır mı?
Pek çok anne baba bu sorunun cevabını merak ediyor. Ve yaygın kanının aksine; hayır, iki dil öğrenmek araştırmalara göre çocukların ‘kafalarının karışmasına’ neden olmuyor. Ancak, burada kafa karışıklığı derken neyin kast edildiği de önemli. Birden fazla dil öğrenen ve konuşan çocuklar, zaman zaman -tıpkı iki veya daha fazla dil bilen yetişkinlerde olduğu gibi- farklı dillerdeki kelimeleri birbirinin yerine geçecek şekilde kullanabilirler. Eğer ‘kafa karışıklığı’ derken kast edilen böyle bir karışıklık ise, o zaman evet olabilir.
Örneğin, çocuğunuz hem Türkçe hem İngilizce konuşulan bir evde büyüyorsa veya iki dile de aynı anda maruz kalıyor ve iki dili de öğreniyorsa size ‘ben banana istiyorum’ dediğinde, bu durum herhangi bir zihinsel veya bilişsel sorunun habercisi değil olmaz. Tamamen dil öğrenme sürecinin doğal bir parçasıdır ve sorun teşkil etmez. Hatta bu durumun literatürde bir adı bile var; ‘code mixing.’ Türkçe’ye kod karıştırma olarak çevirebileceğimiz bu terim, iki dilli gelişimin normal bir parçası, dolayısıyla ebeveynlerin bu konuda endişelenmesine hiç gerek yok.
Yalnızca küçük yaştaki çocuklar için değil, bebekler için de aynı durum geçerli. Yani bebeğiniz de onunla konuşulan farklı dillerin ayrımını yapabiliyor. Araştırmalar, bilingual bebeklerin herhangi bir karışıklık belirtisi göstermeden iki farklı dili ayırt edebildiğini gösteriyor. Dahası, iki dilli bebekler tek dilli (monolingual) bebeklere göre, dilleri ayırt etme konusunda daha duyarlılar.
Kısacası bu konuda yapılan çalışmalar, yenidoğan bebeklerin de küçük yaştaki çocukların da zihinsel bir problem yaşamadan iki farklı dili ayırt edebildiğini, öğrenebildiğini ve konuşabildiğini gösteriyor. Yani ebeveynlerin endişelendiği ‘kafa karışıklığı’ araştırmalara göre yok. Peki, bilingual olmak yani iki dil öğrenerek büyümek nasıl fayda sağlıyor?
İki dillilik (bilingualism) çocuklara nasıl fayda sağlar?
Bütüncül gelişimden sosyal entegrasyona, akademik başarılardan gelecekteki kariyer olanaklarına kadar bilingual çocuk yetiştirmenin sonsuz sayıda faydası olduğunu söylemek mümkün. Peki araştırmalar neler diyor?
1. Zihinsel esneklik ve problem çözme becerisi
Araştırmalara göre iki dil öğrenmek, çocukların zihinsel esnekliğini artırıyor ve onların problem çözme becerilerini geliştiriyor. İki dili aktif olarak öğrenmek ve kullanmak, zihinsel bir jimnastik görevi gördüğü için bilişsel işlevler sürekli olarak gelişebiliyor. Diller arasında sürekli geçiş yapmak, öğrenme ve hatırlama gibi becerilerin de güçlenmesini sağlıyor. Ayrıca, bilimsel çalışmalara göre iki dilli çocuklar daha hızlı düşünebiliyor, daha yaratıcı çözümlere daha kolay ulaşabiliyorlar.
2. Sosyal ve duygusal kazanımlar
İki dilli çocuklar, sosyal ve duygusal beceriler açısından önemli kazanımlar etme şansını yakalayabiliyorlar. Farklı diller aracılığıyla farklı kültürleri anlama ve onlarla etkileşime girme yeteneği hem iletişim becerilerini hem de empatiyi geliştiriyor. İki dilli çocuklar ayrıca daha yüksek özgüven ve öz saygıya sahip olabiliyor, bu da sosyal ilişkilerde onların bir adım daha ön plana çıkmalarına destek oluyor.
3. İletişim ve dil bilgisi becerileri
İletişim becerileri, ikili dil eğitiminin en belirgin faydalarından biri. Çocuklar, iki dili öğrenirken, her iki dilde de etkili iletişim kurma yeteneklerini geliştirebiliyorlar. Bu da onların farklı dil yapılarını daha rahat bir şekilde anlamalarına destek oluyor.
4. Akademik başarı
Yine ebeveynlerin en çok düşündüğü konulardan biri iki dil öğrenmenin çocukların akademik başarılarına herhangi olumsuz etkisinin olmadığı. Araştırmalara göre, olumsuz bir etki olmadığı gibi iki dilli olmanın akademik başarıya katkısı da oldukça büyük. İki dilli çocuklar, okuma ve dil kullanımı konusunda daha güçlü becerilere sahip olma eğiliminde oldukları için bu da özellikle derslerde okuduğunu anlama, analiz etme, yorumlama, soru-cevap bağlantıları kurma, eleştirel düşünme gibi diğer becerilerine de katkı sağlıyor.
Bilingual çocuk yetiştirmede kullanılan metotlar
Bilingual çocuk yetiştirirken ebeveynlerin kullandığı çeşitli metotlar, bu dil öğrenme sürecini daha kolay ve keyifli hale getirebiliyor. Bu metotlar arasında en çok kullanılanları şu şekilde sıralamak mümkün:
- Bir ebeveyn, bir dil (one parent, one language): Bu tekniğin en sık başvurulan yöntem olduğunu söylemek mümkün. Anne dili ve baba dili olarak da çevirisini yapabiliriz. Bu yöntemde aslında adından da anlaşılacağı üzere ebeveynlerden biri bir dili, diğeri ise farklı bir dili kullanıyor. Böylelikle çocuk iki dilin ayrımını yaparken annenin kullandığı dil ve babanın kullandığı dil olarak kendince kodlayabiliyor. Bu yöntem özellikle ana dili farklı olan ebeveynlerin ev içinde hem kendi dillerini kullanmalarına olanak tanıması hem de çocuklarıyla kendi dillerinde konuşurken daha yakın bağlar kurabilmesi açısından büyük önem taşıyor.
- Ev içi-ev dışı yöntemi (in-home-out-of-home): Ev içi ve ev dışı yöntem de yine yaygın olarak kullanılan tekniklerden biri. Bu yöntem de adından anlaşılacağı gibi çocuğun evde bir dili, dışarıda diğer dili kullanmasına teşvik ederek uygulanıyor. Genellikle ebeveynler evde çocuklarıyla ana dillerini konuşurken dışarıda ise ikinci bir dili konuşuyor. Çoğunlukla göçmen, expat ailelerin bu tekniğe başvurduğunu söylemek mümkün. Çocuklar, ev ortamında ebeveynleri ve/veya akrabalarıyla ana dilini geliştirirken okulda, sosyal ortamlarda ikinci dili geliştirme fırsatı buluyorlar.
- Serbest değişim yöntemi (free change): Natural mixing olarak da geçen bu yöntemde ebeveynler herhangi bir kurala, mekana veya zamana bağlı kalmaksızın istedikleri zaman iki farklı dilde çocuklarıyla konuşabiliyorlar. Ne zaman hangi dili konuşacaklarını kendileri seçebileceği gibi tamamen doğal olarak gelişen iletişime göre de hangi dili seçeceklerine karar verebiliyorlar. Çocuklarının onları yönlendirmesiyle de dil değiştirebilirler.
Bunların yanı sıra farklı yöntemler de hem ebeveynler hem de eğitimciler tarafından kullanılabiliyor. Yabancı dilde eğitim veren okullara çocukları göndermek, yurtdışında dil okuluna kaydettirmek veya belli bir dönemi farklı bir ülkede geçirmek de yine ebeveynlerin bilingual çocuk yetiştirirken başvurduğu yollar arasında.
Sonuç olarak, günden güne evrilen dünyaya daha kolay adapte olmak ve geleceğe bugünden hazırlanmak, bunun yanı sıra çocukların bütüncül gelişimini desteklemek için de bilingualismin önemi git gide artacak gibi.
İlginizi çekebilir: Erken yaşta yabancı dil eğitimi: Çocukların dil öğrenme sürecini destekleyecek ipuçları