X

Bilimsel araştırmalara göre sizi farkında olmadan mutsuz eden şeyler

Çoğumuz hayatımızın belli dönemlerinde mutsuzluktan yakınabiliyoruz. İşlerin yoğunluğu, çekişmeli ilişkiler, maddi sorunlar, gelecek kaygısı ve benzeri birçok olumsuz durumun mutsuzluğa sebep olduğunu hemen hemen hepimiz deneyimliyoruz. Genellikle mutsuzluğumuzu çok istediğimiz bir şeyin gerçekleşmemesine, hastalanmamıza, stresle baş edemememize, kısaca hayatımızda bir şeylerin ters gitmesine bağlayabiliyoruz. Bu nedenle mutsuzluğun sebepleri üzerine düşündüğümüzde birçoğumuzun aklında benzer şeyler canlanıyor; peki ya çok para sahibi olmanın, hayalini kurduğunuz tüm gözlerden uzak bir dağ evinde yaşamanın ya da mükemmelliyetçiliğinizin de mutsuzluğa sebep olabileceğini söylesek? Evet, yanlış okumadınız, çok paranızın olması, evinizin herkesten uzak yüksek bir dağın tepesinde bulunması ya da mükemmelliyetçi yapınız “Neden mutsuz hissediyorum?” sorunuzun cevabı olabilir. İlk bakışta aklımıza gelmeyen ama mutsuz hissetmemize sebep olan durumları derlediğimiz bu yazımızı okuduktan sonra mutluluğa olan bakış açınızın değişeceğine eminiz. İşte bilimsel araştırmalara göre sizi farkında olmadan mutsuz eden şeyler:

Fazla para

“Fazla para mutsuzluk getirir mi, tam tersi olması lazım!” diye düşünüyor olabilirsiniz, hemen şaşkınlığınızı giderelim. Yapılan araştırmalar, tüm ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra banka hesabımızda kalan paranın yanındaki sıfırların mutluluğumuzla pek de bir ilgisinin olmadığını ortaya koyuyor. Hatta, mutsuzluk üzerine yapılan benzer birkaç araştırma, gelir düzeyi yüksek olan, gelişmiş ülkelerde depresyon oranının, daha az gelirli ülkelere kıyasla çok daha yüksek olduğuna da dikkat çekiyor.

Gerçekten önemli olan ne kadar para kazandığımız değil, kazandığımız parayla ne yaptığımız; deneyimlerimizi, sosyal ilişkilerimizi nasıl geliştirdiğimiz ve mutluluğumuza ne kadar yatırım yapmayı başarabildiğimiz. Eskilerin “Para ile saadet olmaz.” söylemini de hatırlarsak yalnızca parayla mutluluğun elde edilemeyeceğini söyleyebiliriz.

İlginizi çekebilir: Materyalizm ve mutluluk dengesini kurmak

Yüksek rakım

Evet, şaşırtıcı bir mutsuzluk sebebi daha: Yüksek rakım. Herkesten, her şeyden uzak, huzur içinde, doğa ile baş başa, yüksek bir dağın tepesinde yaşama fikri ilk bakışta çok cazip geliyor olsa da hayatınızı bu yönde değiştirmeye karar vermeden önce bazı araştırmaların sonuçlarına göz atmanızda fayda var. Araştırmalar, rakım yükseldikçe mutsuzluğun arttığını ortaya koyuyor. Nevada, Montana, Utah, İtalya gibi yüksek dağlık bölgelere sahip ülkelerde yapılan araştırmalar, bu ülkelerdeki yüksek intihar oranlarının sebebini, ‘yüksek rakımlarda yaşamak’ olarak açıklıyor. Mutsuzluk durumunun tetiklediği intihar olaylarının yanı sıra araştırmalar, bu bölgelerde yaşayan kişilerde obezite, uyku apnesi, hipoksi, duygu durum bozuklukları gibi rahatsızlıkların da görülebildiğini ve bu olumsuz durumların da mutsuzluğu tetiklediğine dikkat çekiyor.

Seçeneklerin çokluğu

Modaya biraz düşkünseniz ve kıyafetlerle dolu bir gardırobun sizi mutlu edeceğini düşünüyorsanız yanılıyor olabilirsiniz. Ne kadar çok seçeneğimiz olursa kendimizi o kadar özgür hissedeceğimizi düşünsek de araştırmalar öyle söylemiyor. Hangi marka süt alacağımızdan öğlen ne yiyeceğimize, toplantı için ne giyeceğimizden hafta sonu nereye gideceğimize karar verirken sonsuz seçenekle karşı karşıya geliyoruz. Stanford Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmanın sonuçları, çok fazla seçeneğin mutsuzluğa sebep olduğuna dikkat çekiyor. Çeşitliliğin arasında kaybolmak, seçeneklerden birine karar verememek ve dolayısıyla karar yorgunluğu yaşamak yaşamımıza mutsuzluğu çekebiliyor. Eğer çok seçeneğinizin olduğu bir konuda karar vermeye çalışıyorsanız bu konuyu daha detaylı ele aldığımız “Karar yorgunluğu: Seçenekler içinde seçimsiz kalmanın zihinsel yükü”Karar yorgunluğu: Seçenekler içinde seçimsiz kalmanın zihinsel yükü” yazımızı incelemek isteyebilirsiniz.

Zayıf kardeşlik ilişkileri

Her derdinizi paylaşabildiğiniz bir ablanız veya sizi her durumda koruyacağından emin olduğunuz bir abiniz varsa mutluluğunuzda pay sahibi olabilirler. Üstelik zaman zaman sürtüşmeler yaşasanız bile. 😊 American Journal of Psychiatry’de yayınlanan bir araştırma, çocukluk döneminde kardeşleriyle kötü ilişkileri olan erkeklerin, kardeşleriyle daha iyi geçinenlere kıyasla, yetişkinlikte depresyon belirtileri geliştirme riskinin daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Benzer şekilde araştırmacılar, güçlü kardeş ilişkilerinin sosyalleşmeye yardımcı olduğunu ve bu nedenle kardeşleriyle iyi ilişkileri olan kişilerin daha sağlıklı sosyal ilişkiler kurabildiklerini de belirtiyor.

Mükemmelliyetçilik

Belki de hepimizin sıkça şikayet ettiği ama gizliden gizliye de gurur duyduğu kişilik özelliklerinden biri olan mükemmelliyetçilik, mutsuzluğun sebepleri arasında şaşırmayacağımız bir sebep olabilir. Bir şeyleri kusursuz şekilde yapmaya çalışmak, hayal ettiğimiz gibi ideal bir resme dönüştürmek her ne kadar heyecan, gurur ya da tatmin gibi hisleri pekiştiriyor olsa da sonuca ulaşana kadar geçen süreçte harcadığımız fazla çaba, yaşadığımız stres ve endişeyi artırarak mutsuz hissetmemize neden olabiliyor. “Mükemmel, iyinin düşmanıdır.” söylemini kendimize hatırlatarak mükemmel olmak yerine mutlu olmaya odaklanmaya başlayabiliriz.

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçilik: Mükemmel olmaya çalışmak neden mutsuz eder?

Gezgin zihin

Son dönemlerin mutlulukla ilgili en sık verilen öğütlerinden biri olan “anda kalmak”, çok sık karşılaştığımız için yüzeysel bir kavram gibi havada kalıyor olabilir. Oysa ki, kökenleri Budizm’e dayanan ve anda kalmaya odaklanan mindfulness, mutlu olmamız için ihtiyaç duyduğumuz en önemli beceri olarak karşımıza çıkıyor. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, anda kalamayan, sürekli olarak geçmişte ya da gelecekte gezinen zihinlerin mutsuzluğun başlıca nedeni olduğunu ortaya çıkarıyor.  Çünkü, tüm bulgular mutluluğun yalnızca anı yaşayarak elde edildiğine işaret ediyor. 

İlginizi çekebilir: Modern dünyada bir tutam mutluluk: Mindfulness tutumları

En sevdiğiniz dizinin ya da filmin bitmesi

Harry Potter’ın son filmini izlerken ne düşündünüz? Friends’in son sahnesinde gözleriniz doldu mu? Ya da How I Met Your Mother bittikten sonra kendinizi boşlukta hissettiniz mi? Sevdiğiniz bir dizinin bitmesi size sanki hayatınızda sevdiğiniz birini kaybetmişsiniz hissi yaşatıyor ve sizi mutsuz ediyorsa, merak etmeyin yalnız değilsiniz. Mutsuz hissetmenizin nedeni o çok sevdiğiniz dizinin artık yeni bölümlerinin yayınlanmayacak olması olabilir. Yapılan birçok anket insanların sevdikleri dizilerdeki karakterleri sanki hayatlarından biriymiş gibi kendilerine yakın hissettiklerini ve bu nedenle dizi bittiğinde mutsuz olduklarını gösteriyor. Rahatlamak veya kendinizi daha iyi hissetmek için izlediğiniz yapımların bitişi, mutsuzluğunuzun nedeni olabilir.

Sıkılmak

Zamanınızı keyifli hale getirecek bir şeyler olmadığında, ilhamınızı kaybettiğinizde, ilgi çekici, farklı bir şeyler bulamadığınızda çok mutsuz olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz; sebebi can sıkıntısı. Aktif kalmak, sosyalleşmek, keyifli etkinlikler yapmak, hobiler ile zaman geçirmek mutsuzluğun en büyük panzehiri olarak karşımıza çıkıyor.

İlginizi çekebilir: Can sıkıntısıyla mücadele etmenin 10 etkili yolu

Fast food tüketimi

Public Health Nutrition Journal’de yayınlanmış bir araştırmada en az altı aylık bir süre boyunca hiç depresyon teşhisi konulmamış katılımcıların yeme alışkanlıkları incelendiğinde ortaya ilginç sonuçlar çıkıyor. Sonuçlar, düzenli olarak fast food tüketenlerin, az yiyen veya hiç yemeyenlere kıyasla depresyona girme olasılığının %51 daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. Bedensel ve zihinsel sağlık için sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemek mutluluğumuz üzerinde olumlu etkiler yaratabiliyor.

Kurban psikolojisi

Geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimlerin etkisinden çıkamadığı için kendisini hep güçsüz ve savunmasız gören, zorlukla karşılaştığında hemen kendini geriye çeken insanları fark etmişsinizdir… Ya da belki de siz geçmiş travmalarınızdan dolayı kendinizi kurban olarak görmeye alışmış olabilirsiniz. Kurban psikolojisi, kişinin hayatının kontrolünü ele almasına ve içindeki gücü keşfetmesine engel olduğu için onu mutsuzluğa sürükleyebiliyor. Çünkü, sanki başına sürekli kötü şeyler geliyormuş, tüm dünya ona karşıymış gibi düşünmesine neden oluyor. Geçmişi geçmişte bırakmak ve kurban psikolojisinden arınmak, mutluluğa uzanan merdivene bir basamak daha eklemeye yardımcı oluyor.

İlginizi çekebilir: Kurban rolüne veda edip hayatınızın kahramanı olun

Belki yukarıdaki sebeplerin bazıları size çok uzak, bazıları ise çok tanıdık. Mutsuz hissettiğiniz zaman ilk akla gelen sebeplerin yanı sıra yazımızda yer alan ve genelde farkında olmadığınız durumları deneyimlediğinizde artık olumsuzlukları tersine çevirebilirsiniz. En sevdiğiniz dizi bittiyse hemen yenisini aramaya başlayabilirsiniz. 😊 Bir türlü iyi geçinemediğinizi düşündüğünüz kardeşinizle buzları eritmek için keyifli etkinlikler planlayabilir, anda kalmak için çeşitli meditasyon tekniklerine başvurabilirsiniz. Hiçbir şeyin mutluluğunuza engel olmasına izin vermeden, ilham dolu, keyifli bir yaşam sürebilir, kendi mutluluğunuzu yaşarken etrafınıza da mutluluk saçabilirsiniz.

Kaynak: Stylist

İlginizi çekebilir: Mutluluğa dair inancınızı güçlendirin: Farklı isimlerden en etkili mutluluk sözleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale